Oyunun genelinde az hata yaptık. Mağlubiyeti kesinlikle hak etmedik" diyebildi. Evet diyebildi ama hiç utanmadı. Kesinlikle utanmadı, asla utanmadı, vallahi de, billahi de utanmadı ve biz de kocaman bir "Pes" dedik.
7. dakikada Ziyech'in, 9. dakikada Icardi'nin, 27. dakikada yine Ziyech'in, 33. dakikada Barış Alper'in, 47. dakikada Sanchez'in ve Abdülkerim'in, 49. dakikada Barış Alper'in, 50. dakikada yine Barış Alper'in, 64. dakikada bir kez daha Barış Alper'in ve 88. dakikada Sanchez'in kaçırdığı toplamda 9 pozisyon ve yüzde 71'e yüzde 29 topla oynama oranı ortada duruyorken ve Muslera'ya maç boyunca sadece ve sadece 1 tane top gelmişken Hatayspor çalıştırıcısı maçtan sonra; "Rakibimizi ceza sahamıza yaklaştırmadık, her bölgede kompakt olduk. Rakibimizin galibiyetini gölgelemek istemiyorum ama penaltı pozisyonunun ağır olduğunu düşünüyorum. Maalesef bir penaltı pozisyonu sizin hayallerinizi yıkabiliyor. Geçen sene de bunun benzeri bir pozisyonu yaşamıştık. Bunlara artık alışacağız. Oyuncularım bugün ruh koydu sahaya. Böyle bir penaltı ile evimize gidiyor olmak bizim canımızı acıtıyor. İsteriz ki büyük takımlar daha iyi pozisyonlarla galip gelsinler. Oyunun genelinde az hata yaptık. Mağlubiyeti kesinlikle hak etmedik" diyebildi. Evet diyebildi ama hiç utanmadı. Kesinlikle utanmadı, asla utanmadı, vallahi de, billahi de utanmadı ve biz de kocaman bir "Pes" dedik.
Peki, mademki her bölgede kompakt oldunuz, gollerle birlikte 11 pozisyon nasıl ortaya çıktı sayın çalıştırıcı diye sormazlar mı adama bu açıklamalardan sonra. Hayallerinizi yıktığını belirttiğiniz pozisyon penaltı değil miydi gerçekten diye sormazlar mı? O penaltıyla değil sayın çalıştırıcı, kaçan bir çuval Galatasaray pozisyonuyla evinize gitmediniz mi, biz başka bir maç mı izledik acaba diye sormazlar mı? Siz sayın çalıştırıcı, o pozisyonları rakip iyi ki kaçırmış diye yatıp kalkıp dualar etmeniz gerekirken ve dahi "İsteriz ki büyük takımlar daha iyi pozisyonlarla galip gelsinler" gibi bir cümleyi kurarken vicdanınızı nerenize soktunuz diye sormazlar mı? 'Mağlubiyeti hak etmedik' meselesine girmekten ise gerçekten hicap duyarım. Böyle bir 90 dakikadan sonra futbol oyunu anlamında ancak utanması sıkılması olmayan, futbol ahlakı noktasında da kuşkular uyandıran bir insan 'Mağlubiyeti hak etmedik' diyebilir.
Yukarıda "sayın çalıştırıcı" diye sözünü ettiğimiz şahsın adı Özhan Pulat. Evet, ne yazık ki ve artık nasıl olmuşsa olmuş, Hatayspor'a "teknik direktör(?!)" yapmışlar şahsı. Şahıs 30 Ekim 1984 doğumlu. 40 yaşında ve 2011'den beri çalıştırıcı olarak futbolun içinde. Çalıştırıcılık geçmişinde hep yardımcılık yapmış sadece Kastamonuspor'da 1 ay, Adanaspor'da da 2 ay teknik direktör olarak adı yazılmış. Bu akşamki maçta yapmaya çabaladıklarının tümü de, halen devam ettirilen Anadolu futboluna özgü eski tarz ve iğrenç futbol anlayışının sonuçları. Büyüklerle oynuyorsan kendi sahanda gömül, kalene gelen topları uzaklaştır, ceza sahanı ve hatta mümkünse altı pasını kesinlikle terk etme, bu arada hasbelkader bir gol bulursan üstüne yatmak için elinden geleni ardına koyma, her yolu dene, her şeyi yap. Eğer yenilirsen hemen ve sadece hakemi suçla ve 'yenilgiyi hak etmedik' gibi yalanlar söyle, yenildiğin maçla ilgili konuşmak yerine masallar anlat. Yani bir başka deyişle "Ahlak" denilen olguyu kafandan sil. Aklına bile getirme. Ve "Yenildiysem de Galatasaray'a yenildim" cümlesini son çare olarak hep cebinde tut. Ama son çare olarak. Bu berbat ve çok iğrenç gelenek bu ülkede 80'li yılların sonuna doğru başlamıştı.
Son söz: Özhan Palut adlı şahsın Hatayspor'a, Hataysporlu futbolculara, Hatayspor taraftarına ve Hatay halkına futbol noktasında bu kafa yapısıyla ve futbol ahlakı anlamında hatırı sayılır kuşkular uyandıran bu ahlaki yapısıyla zerre kadar bile olsa bir yarar sağlamayacağı belli gibidir. Bu şahsı kim bulmuş, nereden bulmuş, nasıl bulmuş ve evet neden bulmuş diye düşünmeden edemiyor insan... Edemiyor çünkü şahsın özellikleri, şahıs bu meslekten ekmek yemeye devam ettiği müddetçe kaçınılmaz olarak, hiç değişmeden onunla birlikte gelecektir. Çünkü şahsın başka türlü ekmek yeme şansı pek yok gibidir. Bu da kendisinin dramı olsa gerektir. (HAYRİ GÜNEL)