“Marksizmin Yeniden İnsası”nın Sorunları ve Gerekliliği Üzerine Fragmanlar (1) Galiba acil bir çözüm olarak fragmanlar biçiminde yazmak tek ...
“Marksizmin Yeniden İnsası”nın Sorunları ve Gerekliliği Üzerine Fragmanlar (1)
Galiba acil bir çözüm olarak fragmanlar biçiminde yazmak tek çare.
Muhtemelen binlerce yılda bir halk bilgeliği olarak şekillenmiş bir sonuç önermesi, “Hadis” denerek İslam Peygamberinin otoritesi ile iyice ağırlaştırılmış biçimiyle “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış, yarın ölecekmiş gibi de ahirete çalış” veya daha da özlü olarak “Sizin hayırlınız dünyası için ahiretini, ahireti için dünyasını terk etmeyendir” şeklinde İslam geleneğinde yer edinmiş.
Bu oldukça diyalektik önermeyi modern toplumun kavramlarıyla ve sorunlarıyla formüle edersek, kısa vadeli ile uzun vadeli, genel ile kısmi olanın, daha da genel bir ifadeyle, birbiriyle çelişen amaç ve özellikler, arasında bir denge, bir optimum çözümü arama ve bulma ilkesi olarak tanımlayabiliriz.
Devrimciler, Marksistler görevlerini belirler ve tanımlarken, bu dengeyi, bu optimum çözümü her momentte, sürekli aramalı ve yeni sık sık yenien kalibre edip, öyle davranmalı. Muazzam teorik görevler ve günlük, kısa vadeli, kısmi mücadelelerin öne çıkardığı görevler arasında bir optimum denge ve çözümler arama çabasını hiç boşlamamalı.
Bu nesnel çelişki, benim durumumda (yaş, sağlık, zaman ve enerji sorunları vs.), artık işin politik, taktik yanı fiilen ortadan kalmış olması nedeniyle, sırf teorik görevlerin çözümü iş edinilse bile, zaman ve enerji kısıtlılığı ile yapılacak işlerin muazzam büyüklüğü arasındaki çelişki, aynı sorunu ve optimum çözüm arayışını başka bir düzlemde, tekrar ortaya çıkarıyor.
Şu an en verimli olabileceğim iş, yapmam gereken iş: “Marksizmi Yeniden İnşa” veya en azından buna bir başlangıç. Bunu şöyle derli toplu bir eserle olsun tamamlayamasam bile başlamak.
Ama bu yıllar alacak bir iş. Benim ise zamanım çok kısıtlı.
Bütün zamanımı ve enerjimi buna yöneltirsem bir iş çıkarma şansım hemen hemen yok gibi. Yani herşeyi “öbür tarafa” götürmek kaçınılmaz sonuç.
Belki bir gün birileri ciddiye alır, geliştirmeyi ve olgunlaştırmayı iş edinir diyerek olabildiğince çok düşünceyi, soruyu, önermeyi burada bırakmaya çalışmak gerekiyor.
Ama o da fazlasıyla yarım yamalak olur.
Bu iki çelişen görev arasında nasıl bir biçim optimum çözüm sağlayabilir?
Son zamanlarda kafamı en çok meşgul eden sorulardan biri bu.
Artık yaşlı bir insanım, Marksizmin örnek bildiğim ustalarının hepsinden daha uzun yaşadım. Bunu da işçi hareketinin sağladığı sağlık ve emeklilik sigortası gibi kazançlara borçluyum. Ondan fazla narkoz, günde alınan on kadar hap, kalp damarlarında 11 stent ile (diğerlerini saymaya bile girmiyorum) normal koşullarda çoktan ölmüş olmam gerekirdi.
Ve kafamdaki soru ve önermeleri birlikte götürmek de istemiyorum, ölümden değil, bundan korkuyorum.
Bunların mümkün olduğunca çok bir bölümünü olsun bir şekilde burada bırakmanın bir yolunu bulmalıyım.
(Belki abartıyorum. Belki sorduğum sorular, ulaştığım sonuçlar değersiz ve saçmadır. Olabilir. Ama şimdiye kadarki izlenimim öyle olmadığı yolunda. Başkalarında, en eleştirel Marksistlerde bile, hiç kimsede rastlamadım benzer soruları soranlara ve cevaplar önerenlere.)
Bu çelişkiyi de halk bilgeliğinin veya İslam geleneğindeki Hadis’in dediği gibi “Kısa vadeli için uzun vadeliyi, (kısmi olan için de geneli), uzun vadeli için de (genel için de kısmi olanı) kısa vadeliyi” boşlamayan bir dengeyi nasıl tutturabilirim?
Elbet bir yandan hiç ölmeyecekmiş gibi, “Marksizmi Yeniden İnşa” için uzun vadeli çalışmaya devam edeceğim, ama aynı zamanda yarın ölecekmiş gibi, olabildiğince çok şeyi burada bırakmaya çalışmalı.
Ama bunu sağlayacak en uygun biçimler neler olabilir?
Bunun için de kanımca en uygun biçim galiba fragmanlar (parçalar) biçiminde yazmak.
*
Fragmanlar tarzında yazmak genellikle, sonuç önermelerini veya üzerine düşünülecek ve tartışılacak varsayımları, kısa ve özlü aforizmalar şeklinde ifade etmek için kullanılmıştır.
Bugün cevaplardan ziyade farklı sorular gerekiyor.
Dolayısıyla soru sormak için bu biçimi kullanmanın geleneğe de pek uygun olmadığı söylenebilir.
Bildiğim en eski düşünür Herakleitos. Bu biçimi mi kullanıyordu, yoksa ondan kalanlar mı fragmanlardı bilmiyorum. Önemli de değil. Ama “Her şey Akar” (Panta rei) bir sonuç önermesidir, bir soru değildir?
Burada murat edileni örneklemek için, “Herşey niçin ve nasıl akar?” sorusu doğru olabilir.
Bugün böyle sorular sormalı.
Bizim Devrimci Marksist gelenekte da epeyce fragmanlar biçiminde yazan vardır.
Perry Anderson’un, “Batı Marksizmi” dediği dip akıntısı en çok bu biçimi kullanmış görünüyor.
Örneğin Ernst Bloch’un “Umut İlkesi”, Adorno’nun “Minima Moralia”sı, Walter Benjamin’in “Pasajlar”ı hep fragmanlar biçiminde.
Ama örneğin bir Marks, Engels, Lenin, Troçki, Kıvılcımlı, Mandel gibilerde bu biçimin pek kullanıldığını görmüyoruz.
Bu onların, sorular sormak, kimi varsayımsal sonuçlar çıkarmak, sesli düşünmekten ziyade eyleme, politikaya enerjiyi ve zamanı aktarabilecek dönemlerde ve konumlarda olmalarıyla ilgili olabilir. (Bunun üzerine de düşünmek gerekir.)
Batı Marksizmi geleneğinde bu biçimin kullanılması, eyleme ve politikaya uzaklık ve mesafe ile, düşüncede ve teoride radikalliği korumak için içerikte ve biçimde soyut olana ağırlık vermekle, felsefi bir söylemin ardında bir tür anlaşılması zor dil kullanmakla ilgili olabilir.
Doğa ve Tarih gibi Teori de hiç bir şeyi karşılıksız vermiyor. Radikallik ve devrimcilik, bazan soyut ve anlaşılması zor bir dille, en soyut ve genel düşünceler alanında kalmayı gerekli kılabiliyor.
Tabii şu itiraz yapılabilir: “Batı Marksizmi geleneği anlaşılabilir, işçi hareketine Stalinizm egemen iken burjuvaziyle ve işçi hareketi içindeki reformizmle aynı konuma düşmemek ve radikalliği koruyabilmek için böyle bir eğilim, soyut ve anlaşılması zor bir dil ve daha soyut konuların ağırlık kazanması anlaşılabilir hatta gerekli olabilirdi, ama artık Sovyetler ve Doğu Avrupa çökmüş iken bu biçim ve dil gereksizdir” denebilir.
Evet ama bugün durum daha da kötü.
Eldeki klasik teori ve problemler ve sorular bugünün dünyasını açıklamıyor ve bir çıkış yolu önermekte yetersiz kalıyor.
Bugün olabildiğince, hiç bir kutsal ve tabu tanımadan, züccaciye dükkanına girmiş bir fil gibi, her şeyi kırıp dökmek gerekiyor.
Bu ise sesli düşünmeler ve cevaplardan ziyade soruları gündeme almayı ve tartışmayı gerektiriyor.
Bunun için de en uygun biçimin fragmanlar tarzında yazmak olduğunu düşünüyorum. Başta Marksizm, en otantik biçimiyle, yani Stalinizmin çarpıtmalarından arındırılmış, en eleştirel ve devrimci yanları korunmuş ve geliştirilmiş biçimiyle Marksizm, olmak üzere her şeyin acımasız bir eleştirisi gerekiyor.
Tam da buna ihtiyaç var. Eski cevaplar ve sorular yetmiyor?
Tam da bu nedenle bu biçime ihtiyaç var.
Bu gibi nedenlerle: “Marksizmin Yeniden İnşası”nın Sorunları ve Gerekliliği Üzerine Fragmanlar” başlığı altında fragmanlar.
(DEMİR KÜÇÜKAYDIN - 11 Eylül 2024 Çarşamba - demiraltona@gmail.com - https://demirden-kapilar.blogspot.com)
Hiç yorum yok