İsrail şu ana kadar 418 Filistinli sporcuyu öldürdü. Konuyu değerlendiren gazeteci Leyla Hamed, “FIFA-UEFA ve IOC yaşanan katliama karşı sessiz. İsrail’e hiçbir yaptırım uygulamadılar” dedi.
İsrail’in işgali altındaki Filistin için spor, hayatı normalleştirmek için oldukça önemli bir araç. Ancak işgalcilerin bütün Filistin halkına olduğu gibi sporculara da tahammülü yok. Bir sürü masum sivili öldüren İsrail’in yaptığı katliamın kurbanları arasında yüzlerce sporcu da bulunuyor. Filistinli sporcuların savaş koşullarında neler yaşadığını, Batı kontrolündeki yönetici kurumların uygulanan katliama karşı tavrını spor gazetecisi Leyla Hamed ile konuştuk.
İsrail’in bir soykırım uyguladığına dikkat çeken Hamed, birçok Filistinli atletin bu saldırılarda hayatını kaybettiğini belirterek durumun hem sivil halk hem de sporcular için giderek kötüleştiğinin altını çizdi ve ekledi: “Filistin Futbol Federasyonu (PFA) tarafından yayımlanan son açıklamaya göre, İsrail saldırıları sonucu 418 sporcu yaşamını yitirdi. 418 kişi arasında antrenörler ve bazı yöneticiler de var. Ancak ben bu sayının daha fazla olduğunu düşünüyorum çünkü ağır saldırılar devam ediyor. Öldürülen sporculardan 84’ü Gazze Gençlik Akademesi’nde forma giyen çocuklar. Yaralıların sayısını ise tahmin etmek neredeyse imkânsız.”
LEYLA HAMED
İKİYÜZLÜ VE TUTARSIZ
FIFA ve UEFA’nın İsrail Ulusal Takımı ve kulüplerine karşı herhangi bir yaptırım uygulamamasının büyük bir skandal olduğunu belirten Leyla Hamed, “Burada açık bir çifte standart ve ikiyüzlülük var. İki kurum da İsrail’in Filistinli sporculara karşı işlediği savaş suçlarına karşı hiçbir yaptırım uygulamadı, uygulamamakta da ısrarcı. Şöyle bir örnek vermek gerekirse, FIFA’nın Rusya’yı Ukrayna’yı işgali sonrası organizasyonlardan men etmesi sadece dört gün sürdü. Keza UEFA da anında karar alıp Rus kulüplerini turnuva dışı bıraktı ve bu ambargo hâlâ devam ediyor. Filistin Futbol Federasyonu, mayıs ayında düzenlenen FIFA Kongresi’nde konuyu gündeme getirdi ve İsrail’in Filistinli sporculara karşı işlediği suçlara karşı cezalandırılmasını talep etti. Bu talebe karşın FIFA, Filistinli yetkililerden öldürülen sporculara, bombalanan kamplara, tesislerin listesini, belgesini istedi. Ukrayna’dan böyle bir talepte hiç bulunmadılar. İsrail’in işlediği ayan beyan ortada olan savaş suçlarına karşı birçok belge sunulmasına karşı hiçbir yaptırım uygulanmadı. Hatta 20 Haziran’da İsrail’in üyeliğini askıya alınması için düzenlenmesi beklenen kongreyi de Olimpiyat Oyunları’nı bahane ederek iptal ettiler” ifadelerini kullandı.
İSRAİL’İN MOBBİNGİ
İsrail’in Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nda bayrağıyla temsil edilmesinin kabul edilemez olarak niteleyen Hamed, IOC’nin olimpik ruhu öldürdüğünü ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “İsrail’in olimpiyatta bayrağıyla temsil edilmesi utanç verici bir durum. İsrail’i temsil eden sporculardan bazıları orduda da görev yapıyor. Çoğu Gazze’de uygulanan insanlık dışı tutumun bir parçası, bazıları savaş suçlusu. IOC, İsrail için kendi değerlerinden ve dürüstlüğünden büyük bir taviz verdi.”
Filistin Olimpiyat Komitesi Başkanı Jibril Rajoub’un İsrail tarafından uğradığı mobbinge de değinen Leyla Hamed, “Jibril Rajoub, işgal yetkilileri tarafından Ürdün ile Karameh sınır kapısında yaklaşık iki saat durduruldu. Filistin Olimpiyat Komitesi Başkanı sıfatıyla Olimpiyat Oyunları kapanış törenine katıldığı Fransa'dan dönerken pasaportuna el koydu. Kendisine Ofer Kampı'na 'sorgulama' için geri dönmesi emredildi ancak bu emre uymayacağını söyledi. Rajoub daha önce İsrail hükümetinin bazı üyelerinden İsrail'in Olimpiyatlar ve futboldan men edilmesi yönündeki çabaları nedeniyle hapis tehdidiyle karşı karşıya kalmıştı. Bu Rajoub'un temel haklarının, özellikle de PFA Başkanı olarak görevini yerine getirme özgürlüğünün ihlali. Uluslararası kuruluşlar ve hükümetler, siyasi koşullar ne olursa olsun bireylerin temel haklarını korumalı ama yine FIFA-UEFA ve IOC bu konuyla ilgili hiçbir açıklamada bulunmadı” dedi.
Son olarak Filistin için sporun çok büyük bir güç olduğunu vurgulayan Filistinli gazeteci özellikle gençler için spor yapma hakkının elinden alınmaması belirterek şu değerlendirmelerde bulundu: “Filistin halkı için spor özellikle de futbol kültürel direnişin çok önemli bir parçası. Spor, İsrail işgalinden ve savaştan kaçış noktası. Özellikle gençler-çocuklar futbol oynayınca içinde bulunduğu gerçeklikten kaçma fırsatı buluyor ve bu durum onların az da olsa normal hissetmeleri için bir fırsat. Sporcular için ise olimpiyat veya uluslararası futbol karşılaşmaları gibi etkinliklerde yarışmak bundan çok daha fazlası anlamına geliyor. Bir sporcudan daha fazlası oluyorlar. Filistin’in direniş sembolleri haline gelip tüm dünyaya bir mesaj veriyorlar: Vatanımızda özgür olma zamanı.” (EREN TUTEL - BİRGÜN)