Lübnan'da çağrı cihazları ve telsizlerin patlatılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Ahmet Koltuksuz, "Üretimden çıktıktan sonra arada belli ki birileri bunlara bir el atmış" dedi.

Lübnan'da 17 Eylül Salı günü Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşandı. Sağlık Bakanlığı, ülke genelinde Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarının patlatılması sonucu 2'si çocuk 12 kişinin hayatını kaybettiğini, 300 kadarı ağır yaklaşık 2 bin 800 kişinin yaralandığını açıkladı.

Ülkede 18 Eylül'de de telsizlerin patlatılması sonucu 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin yaralandığı bildirildi.

Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail’i sorumlu tutarken İsrail'den konuyla ilgili henüz bir açıklama gelmedi. 


Uzmanlar bir çağrı cihazı veya telsiz pilinin uzaktan gönderilen bir kodla patlayamayacağını belirterek, Lübnan'ın çeşitli bölgelerinde patlatılan cihazlara üretimden sonra müdahale edildiğini değerlendirdiklerini söyledi.


Yaşar Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Koltuksuz, AA muhabirine bir telefonun ya da çağrı cihazının uzaktan gönderilen bir kodla kendi kendine ısınarak patlayamayacağını belirtti.

Cihazlara üretim sonrası müdahalede bulunulduğuna inandığını kaydeden Koltuksuz, "Üretimden çıktıktan sonra arada belli ki birileri bunlara bir el atmış. Bu cihazların içerisine 8-10 gramlık bir patlayıcı koyarsanız... Zaten cihazın içinde pil de var, elektrik akımını oradan elde edebiliyorsunuz. Bu koşullarda donanımı değiştirirseniz, uzaktan göndereceğiniz bir kodla bu patlayıcıyı patlatabilirsiniz" diye konuştu.


Koltuksuz, bu tip cihazlarda yazılım ve donanımın yerli olması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bunu yerli üretmediğiniz zaman dışarıdan geldiğinde buna benzer olaylar çok kolaylıkla yapılabilir. Bu olaylardan ders alınması gerek. Bilgisayarlar, cep telefonları, çağrı cihazları, yazıcılar, modemlerin yerli ve milli olarak üretilmesi gerek. Üretemediğiniz kısımlar dışarıdan gelecekse de mutlaka bir kontrol sonrasında içeri girmesi lazım. Çünkü buna benzer olayları bundan sonra bekleyeceğiz."


İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mertol Gökelma ise çağrı cihazları, cep telefonları, elektrikli bisiklet, skuter, otomobil gibi şarj edilebilen ürünlerin lityum-iyon pile sahip olduğunu ifade etti.

Bu pillerin kazalara yol açması için hava ile temasının gerektiğini kaydeden Gökelma, şöyle devam etti:


"Çizik, delik, kırık veya aşırı ısınmadan dolayı dış plastik kafesin erimesi gerekir. Bu durumda önce aşırı ısınma, duman, alev görülür ve patlamadan ziyade hızlı yanma gözlemlenir. Videolarda yanma değil dumansız patlama gözlemlendiği için pil sebebiyle oluşma ihtimalini düşük görüyorum. Bu cihazlar demir, çelik, alüminyum, bakır, altın ve plastik gibi malzemelerden oluşmakta olup patlama potansiyelleri olmayan malzemedir. Burada akıllara üretim veya üretim sonrası aşamalarına sızılıp uzaktan aktive edilebilen küçük patlayıcılar yerleştirilmiş olabileceği geliyor."


HAMAS: LÜBNAN'IN EGEMENLİĞİNE YÖNELİK BİR SALDIRI

Öte yandan Hamas'ın Siyasi Büro Üyesi İzzet er-Rişk, Lübnan'da iki gün üst üste çağrı cihazları ve telsizlerin patlamasından İsrail hükümetini sorumlu tutarak, "toprağa, millete ve egemenliğe karşı" diye nitelediği saldırıyı kınadı. Rişk, yaptığı yazılı açıklamada, Lübnan'da yaşanan patlamalardan İsrail hükümetini sorumlu tuttu.

Lübnan'daki patlamaların can kaybı ve yaralanmalara yol açtığını hatırlatan Rişk, "Kardeş Lübnan halkına yönelik Siyonist saldırıların tekrarlanmasını ve sürmesini şiddetle kınıyoruz" ifadesini kullandı. Rişk, Lübnan'daki telsiz patlamalarına ilişkin, "Bu Siyonist terör saldırısı, Lübnan toprağına, kardeş Lübnan halkına ve Lübnan'ın egemenliğine yönelik apaçık bir saldırıdır" değerlendirmesinde bulundu.


Hamas yöneticisi, söz konusu saldırının "tüm uluslararası sözleşmeleri ihlal eden İsrail hakkındaki gerçeği ortaya çıkardığını" ifade etti. 

İRAN: GEREKLİ CEVABI VERME HAKKIMIZ SAKLI

Lübnan'da 17 Eylül Salı günü taşınabilir çağrı cihazların patlatması sonucu yaralananlar arasında İran’ın Lübnan Büyükelçisi Mucteba Emani'nin de bulunduğu açıklanmıştı. Konuya ilişkin açıklama yapan Tahran yönetimi, Emani'nin yaralanmasına yol açan saldırıya uluslararası hukuk uyarınca gerekli cevabı verme hakkını muhafaza ettiğini bildirdi.

AA muhabiri, İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Amir Said İravani'nin Lübnan'daki olaylar hakkında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e gönderdiği mektuba ulaştı. İran'ın, "Haydut İsrail rejiminin" Lübnan'daki "sabotaj ve terör" faaliyetlerini en şiddetli şekilde kınadığı aktarılan mektupta, İsrail'in söz konusu eylemlerinin uluslararası hukuku ihlal ettiği ve barış ile güvenliği tehdit ettiği belirtildi.


Mektupta, özellikle ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin, "rejime" destekleri nedeniyle hatalı faaliyetlerinden de sorumlu oldukları ifade edildi. "İran, Lübnan'daki büyükelçisinin yaralanmasına yol açan saldırıya uluslararası hukuk uyarınca gerekli cevabı verme hakkını muhafaza etmektedir." denilen mektupta, BM Genel Sekreteri ve BM Güvenlik Konseyi'ne İsrail'in terör faaliyetini kınama çağrısı yapıldı.

Mektupta, BM Güvenlik Konseyi'nin, İsrail'in bölgedeki faaliyetlerini de şiddetle kınaması gerektiği belirtilerek, Konseyden "terör rejimine" karşı gerekli adımları atması istendi.


YARALILAR İRAN'A GÖTÜRÜLDÜ

Lübnan'da yaralananlardan 95 kişi ise tedavi için İran'a nakledildi. İran devlet televizyonunun haberine göre, Kızılay Başkanı Pir Hüseyin Kulivend, saldırılarda yaralanan 95 kişinin Lübnan'dan getirilerek tedavi için Tahran'daki hastanelere sevk edileceğini bildirdi.

Kulivend, "Bu terör eyleminde birçok kişi el ve gözlerinden ciddi yaralar aldı ve yaralılar, İran'a varır varmaz belirlenen hastanelerde tedavi ve müşahede altına alınacak" ifadesini kullandı. Yaralıları taşıyan uçağın kısa süre sonra Tahran'daki Mehrabad Havalimanına inmesi bekleniyor. Öte yandan İran, Lübnan'a aralarında göz doktorlarının da olduğu sağlık personelleri ile medikal malzemeler gönderdi.


BEYAZ SARAY: OLAYLARLA İLGİLİMİZ YOK

Washington yönetimi ise, saldırılarla ilgilerinin olmadığını ve sorumlunun kim olduğu konusunda yorum yapmayacaklarını bildirdi. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, günlük basın brifinginde Lübnan'daki patlamalarla ilgili son durumu değerlendirdi. Kirby, dünden sonra bugün de devam eden ve Lübnan'da iletişim cihazlarının patlatıldığı saldırılara ilişkin ABD yönetiminin "yorum yapmama" yaklaşımını sürdürdü.

Kirby, "Tek söyleyebileceğim şu: Dünkü veya bugünkü olaylarla ilgili öyle ya da böyle bir ilgimiz yok. Bunun dışında paylaşabileceğim başka bir şey yok" dedi. "Bunların arkasında İsrail'in olduğunu teyit eder misiniz?" şeklindeki soruya karşılık Kirby, "Paylaşabileceğim başka bir şey yok" diye konuştu.

Kirby, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın olaya ilişkin "Bu, savaşın yeni bir dönemi" şeklindeki yorumunun hatırlatılması üzerine de herhangi bir değerlendirme yapmayacağını yineledi. Bu tür saldırıların bölgede tansiyonu daha da artırıp artırmadığı yönündeki soruları yanıtlayan Kirby, genel anlamda bölgede gerilimin artmasını istemediklerini ancak spesifik olarak bu olaylarla ilgili somut bir çıkarımda bulunmayacağını kaydetti.

Kirby, "Lübnan sınırından ikinci bir cephenin açılmasını önlemeye çalışmak için halen yoğun bir diplomasi içerisindeyiz. Bu krizde bulunduğumuz noktada sürecin çözümü, ilave askeri operasyonlar değildir" şeklinde konuştu.


BORRELL'DEN KINAMA

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de, Lübnan'da elektronik cihazların patlatılmasıyla düzenlenen saldırıları kınadı. Borrell, yaptığı yazılı açıklamada, "Bugün Lübnan genelinde elektronik cihazların patlamasıyla gerçekleştirilen ve çok sayıda can kaybı ile yaralanmaya neden olan yeni saldırıyı kesin şekilde kınıyorum" ifadesini kullandı.

Sivil ayrımı gözetmeyen yöntemlerin kabul edilemeyeceğine işaret eden Borrell, "Bu saldırıların arkasında kim varsa Lübnan'da terör yaymayı amaçlıyor." değerlendirmesini yaptı. Borrell, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk'ün olayla ilgili değerlendirmesine ve bağımsız soruşturma çağrısına katıldığını belirterek, bölgedeki gerilimin tırmanmasının acil çözüm gerektirdiğini, AB'nin "elinden geleni yapmaya devam edeceğini" vurguladı. (GAZETE DUVAR)

Daha yeni Daha eski