Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

Bir çete, 12 bebek, 'yenidoğan vurgunu': TÜRKİYE'DE BÜTÜN PİSLİKLER ARTIK PROSEDÜRE UYGUN!

İstanbul'da, yenidoğan bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmalkar davranışlarla 10 bebeğin ölümüne n...


İstanbul'da, yenidoğan bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmalkar davranışlarla 10 bebeğin ölümüne neden olan çetenin lideri Dr. Fırat Sarı, Dr. İlker Gönen ve bunlara bağlı olarak çalışan doktor ve hemşirelerin isimleri ortaya çıktı. İşte skandaldaki tüm isimler...

Türkiye'de, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri belirlenen 'yenidoğan çetesi' skandalı büyük tepki çekti.

İDDİANAME HAZIRLANDI

Türkiye'nin konuştuğu skandalın ayrıntıları, hazırlanan iddianamede ortaya çıktı.

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan fezlekenin gönderildiği Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı 494 sayfalık iddianamesini tamamladı.

ŞÜPHELİLERİN AMACI MADDİ KAZANÇ

İddianamede, şüphelilerin, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarını sağlayarak SGK'den yüksek ücret tahsil ettikleri, bazı hasta yakınlarından fazladan para alınarak maddi çıkar elde edildiği ve karın çoğunluğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi şüphelilerle paylaşıldığı belirtildi.

Hastane sahipleri ve başhekimlerin örgüt hiyerarşisine dahil olmamakla birlikte örgüte yardım ederek maddi çıkar sağladıkları ifade edilen iddianamede, şüphelilerin yaptıkları bu işlemlerle yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde elde edilen kazancı 3-4 katı artırdıkları kaydedildi.

Bebek hastaların, uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı anlatılan iddianamede, bu noktada esas amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi açıdan en fazla kazanç elde edilmesi olduğu kaydedildi.


BEBEKLERİN ÖLÜMÜNE NEDEN OLDULAR

İddianamede, maktul bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yatırıldığı, bu şekilde bazı bebeklerin enfeksiyon kapmasına, bazılarının da ölümüne neden olunduğu aktarılarak, şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları ilaçları hastaneden çıkarıp satarak maddi kazanç elde ettikleri vurgulandı.

Özel Hastaneler Yönetmeliğine aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında şüpheli Fırat Sarı'nın elebaşısı olduğu "yenidoğan suç örgütünün" çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalıştığı belirtilen iddianamede, sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hemşire yardımcılarıyla verildiği, bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı ifade edildi.

SKANDALA KARIŞAN İSİMLER ORTAYA ÇIKTI

Yenidoğan çetesinin lideri Dr. Fırat Sarı, Dr. İlker Gönen ve bunlara bağlı olarak çalışan doktor ve hemşirelerin isimleri ortaya çıktı.

İşte skandala karışan o isimler:

Dr. Fırat Sarı

Dr. İlker Gönen

Dr. Ahmet Atilla Yılmaz

Bağcılar Medilife Hastanesi Hemşiresi: Çağla DURMUŞ

Beylikdüzü Medilife Hastanesi Hemşiresi: Ceren Hatıce KIRIM

TRG Hopitalist Hastanesi Hemşiresi: Cansu AKYILDIRIM

Reyap Hastanesi Hemşiresi: Mehtap SAYAR

Reyap Hastanesi Hemşiresi: Sümeyye Nur ARSLAN

Esenler Güney Hastanesi Hemşiresi: Hüseyin GÜNERHAN

Birinci Hastanesi Hemşiresi: Enes Kaan BÖLÜKBAŞI

Bağcılar Şafak Hastanesi Hemşiresi: Mehmet Halis BAŞLİ

Duygu Hastanesi Hemşiresi: Deniz KORKMAZ

Hemşire: Hakan Doğukan TAŞÇI

Hemşire: Hasan Basri GÖK

'Yenidoğan Çetesi'nin kan donduran eylemleri iddianamede: Pasif ötenazi uygulanmış

SGK'den haksız kazanç elde etmek için en az 10 bebeğin ölümüne neden olan 'Yenidoğan Çetesi' hakkında yeni ayrıntılar ortaya çıkmaya devam ediyor. İddianamede yer alan raporda, örgüt yöneticisi doktor İlker Gönen'in, kalbi duran bir bebek için hemşire tarafından arandığı, Gönen'in ise, "Canlandırmaya gerek yok" diyerek hastaneye gitmeyip bebeğe 'pasif ötenazi uyguladığı' tespiti yer aldı.

Sosyal Güvenlik Kurumu'nu (SGK) dolandırmak için yeni doğan bebekleri ihmali davranışla öldüren ya da ölmek üzere olan bebeklerin ailelerinden daha fazla para almak için zorla yaşatan 'Yenidoğan Suç Örgütü' iddianamesinde yeni ayrıntılara ulaşıldı.

22'si tutuklu 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede çete lideri doktor Fırat Sarı ile yöneticisi Doktor İlker Gönen'in toplamda 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar, diğer örgüt yöneticisi Gıyasettin Mert Özdemir'in ise 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapsi istenirken, 'malen sorumlu' olan 19 hastane ile bağlı oldukları şirketlerin de kapatılarak mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.


DOKTOR BULUNDURMAMIŞLAR

Sağlık Bakanlığı tarafından söz konusu hastaneler hakkında hazırlanan rapora yer verilen iddianamede, bazı bebeklerin yetersiz beslenme nedeniyle öldükleri, doktor bulundurmanın zorunlu olduğu yeni doğan yoğun bakım servislerinin bazılarında doktor bulundurulmadığı ve hatta hemşire bile bulundurulmadığı ortaya çıktı.

YETERSİZ YOĞUN BAKIMA SEVK ETTİLER

Raporda, ölen bebeklerden birinin 26 Kasım 2023'te devlet hastanesinde sağlıklı bir şekilde doğduğu, bebekte kalp yetmezliği başlaması üzerine, çetenin anlaşmalı olduğu özel hastanelerden birine sevk edildiği, bu hastanenin yoğun bakım servisinin yetersiz olduğu, o sırada hastanede olması gereken şüpheli doktor Dursun Eryılmaz'ın hastanede olmaması nedeniyle bebeğe sadece hemşire olan şüpheli Çağla Durmuş'un müdahale ettiği ve gecikmeli entübasyon yapılarak bebeğin ölümüne sebebiyet verdikleri belirlendi.

ÖRTBAS ETMEK İÇİN SAHTE RAPOR DÜZENLEMİŞ

Raporda, erken doğumla dünyaya gelen 'Kaya' bebeğin öldüğü gece hastanede yalnızca doktor değil, yeni doğan hemşiresinin bile bulunmadığı, sadece yardımcı hemşirenin bulunduğu kaydedildi. Doğduktan dört gün sonra ölen 'Havvanur' bebeğin ölüm raporunun bilerek yanlış yazıldığı, örgüt yöneticisi şüpheli doktor İlker Gönen'in olayı örtbas etmek için ölüm saatini ve nedenini değiştirdiği tespit edildi.

"CANLANDIRMAYA GEREK YOK"

Aynı raporda 'Kerem' isimli bebeğin yoğun bakımda olduğu sırada kalbinin durduğu, hemşirenin hastane dışında olan doktor İlker Gönen'i aradığı, Gönen'in ise hastaya canlandırma uygulamasına gerek olmadığını, hasta dosyasına '20 dakika canlandırma uygulanmış gibi' göstermesinin yeterli olacağını söylediği tespitleri raporda yer aldı.

"TEKRAR YAŞANACAĞI KANAATİNDEYİZ"

İddianamede yer alan raporun sonuç kısmında ise, "Teorikte çocuk hekiminin, pratikte ise hemşirenin izlemine bırakılan yüzde 90 yeni doğan bebeğin hayat hakları ellerinden alınmıştır. Değişiklik yapılmadan bu olayların tekrar ve tekrar yaşanacağı kanaatindeyiz" denildi.


ESKİ SAĞLIK BAKANININ HASTANESİ DE ARALARINDA

İddianamede doktor, hemşire ve sağlık çalışanları eliyle bebeklerin ölüme terk edildiği hastaneler sıralandı. Bu hastaneler arasında eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun sahibi olduğu Özel Avcılar Hospital Hastanesi'nin olduğu ortaya çıktı.


PARA İÇİN BEBEKLERİN ÖLÜME TERK EDİLDİĞİ HASTANELER

İddianamede, örgütün; Akabe Sağlık Tesisleri AŞ'ye ait özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri AŞ'ye ait Özel Avrupa Şafak Hastanesi ve Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Medilife Sağlık Hizmetleri ve Yonca Sağlık Hizmetlerine bağlı Özel Bağcılar Medilife Hastanesi ve Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Refik Arslan AŞ'ye bağlı Özel Bağcılar Şafak Hastanesi, Beymed AŞ'ye ait Özel Birinci Hastanesi, Doğamed AŞ'ye ait Özel Doğa Hospital Hastanesi, Reyap AŞ'ye ait Özel Reyap İstanbul Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi, Ekip Sağlık AŞ'ye ait Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Esenler Güney Hastanesi ve Silivri Kolan Hastanesi'nin yeni doğan yoğun bakım ünitelerini kiralayarak işletmesini devraldığı ve söz konusu hastanelerden tamamında doktorlar yerine hemşirelerin sağlık hizmeti sunduğu kaydedildi.

İKİ HASTANENİN FAALİYETLERİ ASKIYA ALINDI

Skandal olayda adı geçen Bağcılar Özel Şafak Hastanesi'nin Eylül ayından, Medilife Sağlık Hizmetleri Hastanesi'nin ise Mayıs ayından beri faaliyetlerinin askıya alındığı ortaya çıktı.

"BÜYÜK RESME BAKMAK"

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu, konuya ilişkin yazılı bir açıklama yayınladı. "Büyük resme bakmak" başlığıyla yapılan açıklamada, sorumluların hukuki, idari ve mesleki açıdan soruşturularak ve yargılanacakları belirtilerek, "İdari soruşturma Sağlık Müdürlüğü ve Sosyal Güvenlik Kurumu sorumluluğundadır. Hekimlik uygulamaları açısından ise soruşturma (hakkında suçlamada bulunulan hekimler için) Türk Tabipleri Birliği Disiplin Yönetmeliği çerçevesinde İstanbul Tabip Odası tarafından yürütülecektir" denildi.


"SAĞLIK SİSTEMİNİN İFLASINI GÖSTERİYOR"

Açıklamada, meselenin yalnızca hukuki ve idari bir suçla sınırlı olmadığı, aynı zamanda sağlık sisteminin iflas ettiğinin bir göstergesi olduğu, sağlığın alınır-satılır bir meta, hastaların müşteri, sağlık kuruluşlarının ise ticarethane durumuna getirilmesinin sonucu olduğu belirtilerek, "Bunun sonucu olarak amacın yalnızca kâr etmek ve bunu maksimize etmek olduğu bir sağlık piyasası içinde, etik ve kanun dışı işlemler işin doğası gereği daha sık görülür hâle gelmiştir. Bu olayda sorumluluğu bulunan kişilerin/kurumların yapılacak yargılama sonucunda hak ettikleri cezaları alması elbette en büyük isteğimizdir. Ancak yoğun bakım üniteleri çok ağır koşullarda çalışılan birimlerden biridir. Burada fedakârca çalışan sağlık çalışanlarının tamamını töhmet altında bırakacak değerlendirmelerden uzak durulması gerektiği akılda bulundurulması gerekmektedir" denildi.

"KAR POLİTİKASI TERK EDİLMELİ"

Tabip odasının açıklamasında, "Bu gibi olayların yaşanmaması için uygulanmakta olan sağlığı piyasa dinamiklerine terk eden, özelleştirmeyi amaçlayan ve amacı kâr etmek olan politikalar terk edilmeli, sağlık giderleri genel bütçeden karşılanmalı, bütçeden sağlığa ayrılan pay artırılmalıdır. Sağlık sistemi kamusal olarak herkese eşit, ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli hizmet sunacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Aksi hâlde ne yazık ki bu yaşadığımız sonuncu vahim olay olmayacaktır" ifadeleri yer aldı.

"ŞÜPHELENMİŞTİK"

Yenidoğan çetesinin eylemlerinin ortaya çıkması üzerine sosyal medyadan paylaşım yapan bir anne, oğlunun 2018'de Esenyurt Özel Reyap Hastanesin'de doğduğunu, 'ciğerine su kaçtı' denilerek Fırat Sarı tarafından 3-4 günlüğüne yoğun bakıma alındığını ancak yoğun bakımda 7 gün tutulduğunu, 3-4 gün daha yoğun bakımda tutmak istedikleri için şüphelenerek imza verip oğlunu hastaneden çıkardığını anlattı.

"BEN ŞİMDİ NE YAPAYIM"

Bu paylaşımın altına yorum yapan Burcu Gökdeniz kullanıcı isimli bir anne ise, "Haberi görünce aklımı yitirdim. 2020 senesinde doğumdan sonra Fırat Sarı kontrolünde 10 gün yoğun bakımda yattı oğlum ve 10 günün sonunda ne yazık ki vefat etti yavrum. O zamandan beri hep aklımı kurcalar ihmal var mıydı diye. Ben şimdi ne yapayım" dedi.


Bakan Tunç'tan 'Yenidoğan Çetesi' açıklaması: 'Bugüne kadar gözaltına alınan 47 şüpheliden 22’si tutuklanmıştır'

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul'daki "Yenidoğan Çetesi" soruşturmasına ilişkin bugüne kadar gözaltına alınan 47 şüpheliden 22'sinin tutuklandığını ve bu şüphelilerle ilgili yargılama sürecinin devam ettiğini bildirdi.


Dönemin il sağlık müdürüydü. Sağlık Bakanı Memişoğlu'ndan 'Yenidoğan Çetesi' açıklaması: 'Gereği yapılıyor'

Bebeklerin ölümüne neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri belirlenen 'yenidoğan çetesi' skandalına dair Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'ndan ilk açıklama geldi. Memişoğlu, "Suçlular ve suça isnat edenler tutuklandılar" dedi. 


'Yenidoğan çetesi' lideri Fırat Sarı'nın ifadesi ortaya çıktı: 'PKK örgüt üyeliğinden hüküm giyerek 5 yıl cezaevinde yattım'

İstanbul'da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan örgütün liderlerinden Fırat Sarı'nın ifadesi ortaya çıktı. Sarı ifadesinde, "Tıp fakültesinde okuduğum zaman PKK örgüt üyeliğinden hüküm giyerek 5 yıl civarı cezaevinde yattım. Cezaevinden sonra okuluma tekrar dönerek okulumu bitirerek mezun oldum" dedi.

İstanbul'da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak kasten ölmelerine neden olan çete hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. 

Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti.

SARI'NIN İLK İFADESİ ORTAYA ÇIKTI

Mahkemenin iddianameyi inceleme süreci devam ederken örgüt liderlerinden Fırat Sarı'nın ifadesi ortaya çıktı.

Reyap Hastanesi çalışanı ve Medisense şirketinin sahibi örgüt lideri Doktor Fırat Sarı ifadesinde etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemediğini söyleyerek, "Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldum. Tıp fakültesinde okuduğum zaman PKK örgüt üyeliğinden hüküm giyerek 5 yıl civarı cezaevinde yattım. Cezaevinden sonra okuluma tekrar dönerek okulumu bitirerek mezun oldum. Zorunlu hizmet süremi Bingöl Kiğı ilçesinde 3 yıl yaptıktan sonra İstanbul ilinde farklı farklı hastanelerde çalıştım. Medisense Sağlık Hizmetlerini yaklaşık 7-8 yıl önce kurdum. Yüzde 100 hisseli sahibiyim. Geçimimi doktorluk mesleğimi yaparak kazanıyorum" dedi.

"HER ŞEY PROSEDÜRE UYGUN"

Fırat Sarı kendisi hakkında suçlamalar hakkında ise, "Yenidoğan yoğun bakımında yetersiz sayıda hemşire çalıştırılması, bakımsızlıktan bebeklerin 'eks olması', dış nöbetçi hemşire görevlendirilmesi, hastanenin başka biriminde çalışırken yoğun bakımda görev alınıyor gibi liste düzenlenmesi olaylarının hiçbiri doğru değildir. İddia edildiği gibi bakımsızlıktan 'eks olan' bebek yoktur. Normalde yoğun bakımda 4 bebeğe 1 hemşire bakmalıdır. Tam zamanlı olarak bir doktor çalışmalıdır. Tam zamanlı doktor da benimdir. Her şey prosedüre uygundur" ifadelerini kullandı.

"MOTİVASYON AMAÇLI PARALAR..."

Fırat Sarı hesap hareketleri incelendiğinde gelen paralar hakkında ise, "Şirketim ve tarafımdan gönderilen paralar daha önce de açıkladığım gibi danışmanlık verdiğim hastanede çalışanlara gönderilen motivasyon amaçlı paralardır" dedi.

"TALİMAT VERMEDİ"

Sarı ifadesinde, "Benim hastanelerde çalışan doktor, hemşire veya herhangi bir sağlık çalışanına talimat vermem söz konusu değildir. Ben hiç kimseye entübe olmayan bir bebeği entübe gibi gösterilmesini, 1. Düzeyde olan bir bebeğin 2. veya 3. Düzeyde gösterilmesini, uygulanmayan tedavileri uygulandı gibi gösterilmesi gerektiğini, hastane muhasebeleri dahil kimseye söylemedim. Yine konuşma içeriklerinde çok sık geçen curosoft veya başka bir ilacın saklanması, hastaneden dışarı çıkarılması, dışarı satılması veya hastaya uygulandı gibi gösterilip uygulanmaması gibi bir talimat vermedim" şeklinde konuştu. (MEDYA)

Hiç yorum yok