Belli ki önceden bir hazırlık, bir organizasyon yapılmış. Öğrenciler, üstelik de ders saatinde okulun ana giriş kapısının önünden okul binasına kadar uzanan yolda sağlı sollu dizdirilmişler ve tam il başkanı sıfatlı şahsın okula girişi sırasında elleriyle bozkurt işareti yaptırılarak geleni selamlamışlar. Okula gelen kim peki? Ülkü Ocakları İstanbul il başkanı Alparslan Doğan. Ve beraberindekiler. Hep birlikte okula girerek sınıfları dolaşıyorlar ve öğrencilere partinin materyallerini dağıtıp parti propagandası soslu konuşmalar yapıyorlar. Bu olayla ilgili haberi BURADAN okuyabilirsiniz. Hikayenin birinci bölümü üç aşağı beş yukarı böyle.
İkinci bölümdeyse bir lise müdürünün hikayesi var. Müdürün adı Aydın Dakes. 1980 Trabzon Araklı doğumlu. Araklı İmam Hatip lisesi ve Marmara Üniversitesi Tarih bölümü mezunu. Özgeçmişinde "biraz İngilizce, biraz da Arapça" bildiği yazıyor. İstanbul'un muhtelif ilçelerinde ve nihayet de Silivri'de idarecilik yaptıktan sonra Silivri TOKİ Cumhuriyet Aadolu Lisesi'nde müdürlük görevine getirilmiş. Müdürümüz 2023 yılında AKP'den milletvekili aday adayı olduktan sonra hayatının bu aşamasını geçemeyince asıl görevine geri dönmüş.
Müdürümüz, Ülkü Ocakları İstanbul il başkanının ziyaretinin ardından ve büyük bir ihtimalle olası tepkilerin odağı olacağını düşünerek bir ön almak amacıyla şu açıklamayı yapıyor: “Bildiğiniz gibi Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı bir STK olarak eğitimle ilgili çalışmalarını gençlerimize tanıtmışlar. Bunda bir mahsur yok. Biz gençlerimizin politikanın içinde olmasını istemiyoruz ancak politikanın ve sivil toplum kuruluşlarının çok uzağında kalmalarını da istemiyoruz. Çünkü görevlerimizden birisi de onları hayata hazırlamak. Milli, manevi ve ortak değerlerimizle sorunu olmayıp, kapımızı çalan hiçbir STK’yı geri çevirmedik. Zira derdimiz onlarla aynı”
Müdürümüzün bu açıklamasına bakarak insan hiç kuşkusuz neresinden başlayacağını kestiremiyor. Her şeyden önce; "bu ziyaretin bir mahsuru yok" diyebiliyor. Ziyareti kendi beyanına göre normal karşıladığı açık ve net. Müdürümüz asıl bombayı ise hemen ardından patlatıyor: “Biz gençlerimizin politikanın içinde olmasını istemiyoruz ancak politikanın ve sivil toplum kuruluşlarının çok uzağında kalmalarını da istemiyoruz” Peki adama sormazlar mı, gençleri siyasete bulaştırmak istemiyorsanız bu olan bitene ne diyorsunuz diye. Gençleri politikanın uzağında bırakmamak okula "bu türden ziyaretçiler" getirip onların açıkça kendi propagandalarını yapmalarına yol açmak veya göz yummak mıdır? Gençleri hayata Ülkü Ocakları ile mi hazırlayacaksınız ya da hazırlıyorsunuz? Bu arada, şu da sorulabilir aynı zamanda; bir muhalefet partisinin İstanbul gençlik kolları başkanı ve temsilcileri okula gelselerdi, onlar da kapıda karşılanacaklar mıydı, sınıfları dolaşıp parti materyalleri dağıtmalarına izin verilecek miydi? Elbette ki hayır!
Müdürümüz son olarak da ziyaret sonrasında gelebilecek tepkiler için ön almayı da ihmal etmiyor ve şu açıklamayı yapıyor: “Silivri bizi iyi tanıyor. Niyetimizi, çalışmalarımızı yakından takip ediyor. Bize güven duyuyor. Bu olay da bize duyulan güveni sarsmadı bence”
Haklısının müdür, Silivri seni iyi tanıdı. Kendini Silivri'ye çok iyi tanıttın. Ve evet hiç merak etme, niyetini ve çalışmalarını da yakından takip ediyor. Edecek de. Hiç merak etme. “Bu olay bize duyulan güveni sarsmadı bence” cümlene gelince... Güven, varsa sarsılır yoksa sarsılmaz. Sana kim güven duyuyor ki o güven sarsılsın veya sarsılmasın. Kim senin neyine, neden güvenecek ki! (GAZETE DEMOKRAT)