İDDİA: Teslim Töre Ağca'nın ASALA kamplarında gerilla eğitimi almasını sağladı... İpekçi cinayetini Ağca gerçekleştirmedi... Çatlı, Özbey, bunların ülkücülükleri kamuflaj, silah kaçakçılığı ve uyuşturucu ticareti yapan mafya bunlar


Aşağıdaki metinde, Papa II. Jean Paul'a 13 Mayıs 1981'de gerçekleştirilen silahlı saldırı/suikastla ilgili olarak kısa bir süre önce bir kitabı yayınlanan Ezip Gavazzeni ile gazeteci Birgül Göker Perdisa'nın yaptığı röportaj yer almaktadır. İlginize sunuyoruz. (GAZETE DEMOKRAT)

44 yıl sonra: Papa’ya suikast bilmecesinde yeni bulgular

İtalya’da ilginç gelişmeler yaşanıyor. Bunlar arasında bir türlü çözülemeyen bir bilmece olarak Mehmet Ali Ağca’nın Papa II. Jean Paul’a silahlı saldırısı da var. Kısa bir süre önce çıkan yeni bir kitapta, Papa suikastı ile ilgili şaşırtıcı bulgular ve gerçekten cüretli iddialar sergilendi.

Yazar-gazeteci Birgül Göker Perdisa, Ezio Gavazzeni’nin kitabı ve gelişmelerle ilgili sorularımızı yanıtladı.

– İtalyan demokrasisinde skandal gelişmeler yaşanıyor. Parlamentoda İtalyan istihbaratına gerekirse terör örgütü kurma yetkisi verilmek üzere yasal düzenleme yapılacağı duyuruldu. Tam da böyle bir iklimde, Papa suikastı ile ilgili yeni bir kitap çıktı. Sizce neden böyle bir kitap? Ezio Gavazzeni’nin bu kitabı hazırlama ve yayımlama gerekçesi, eski açıklamaları tümüyle geçersizleştirebildi mi?

BİRGÜL GÖKER PERDİSA – İtalya’da Başbakan Giorgia Meloni’nin yönetimindeki sağ partiler koalisyonu yeni bir güvenlik yasası yapmaya çalışıyor. Bu güvenlik yasası şayet onaylanıp yürürlüğe girerse, İtalya tam bir polis devletine dönüşecek. Bu yasayla, temel hak ve özgürlükler büyük ölçüde kısıtlanıyor, örneğin barışçıl toplanma hakkı tehlikeye giriyor. Yasanın bu haliyle yürürlüğe girmesi halinde sokakta, meydanlarda protesto gösterileri yapmak güçleşecek. Pasif direniş cezalandırılıyor, üniversitelere istihbarat gölgesi siniyor, oturum hakkı olmayan göçmenlerin sim kartı almaları yasaklanıyor, polise ve istihbaratçılara daha fazla hak ve koruma sağlanıyor, terörist örgütlere katılabilme ya da bu örgütleri yönlendirebilme gibi…

Aslına bakarsanız istihbarat örgütleri, bugüne dek hep “terörist örgütler”le iç içe oldular… Bugün IŞİD’in CIA’nın kurduğu biliniyor. İtalyan güvenlik yasasıyla bu bilinen gerçeğe yasal bir kılıf geçirilmiş olacak, olur da ileriki günlerde İtalyan istihbaratının bir terörist örgütle işbirliği yaptığı ortaya çıkarsa yargılanmasının önüne geçilmeye çalışılıyor. Yasanın adı “ddl sicurezza”… Bu yasaya karşı İtalya’da bugüne dek pek çok protesto düzenlendi, yeni protestolar da yolda.

Gavazzeni’nin Papa suikastinin tarihini yeniden yazdığı “Papa Ölmeli” kitabını bu tür tartışmaların yaşandığı bugünlerde yayımlaması ilginç gerçekten. O da bu kitabında istihbarat örgütlerinin Asala gibi dönemin terörist örgütleriyle içiçeliğini yazıyor ve özellikle de İtalyan istihbaratının yalan söyleyerek kasıtlı olarak suçun KGB’nin üzerine yıkılmasında önemli rol oynadığını anlatıyor.

– Ne gibi iddialar var?

BİRGÜL GÖKER PERDİSA – Gavazzeni’nin tesadüfen eline geçen dönemin istihbarat yazışmalarında Polonya asıllı Papa II. Giovanni Paolo’ya (II. Jean Paul), 1977 ila 1983 yılları arasında Türk değil de Ermeni terör örgütü Asala’dan ölüm tehditlerinin olması dikkatini çekiyor. Çünkü bugüne dek İtalya’da böyle bir tehdidin olduğu hiç gündeme gelmemiş, kimse bilmiyor. Ezio Gavazzeni işte bu üstü örtülmüş, gizlenmiş, tarihi gerçeğin izini sürerek kitabını yazıyor. Papa suikastinin arkasında Ermeni terörizmi olduğunu belgeleriyle kanıtlıyor. Ancak böylesi bir suikast girişimi, arka planda CIA, Mossad, MI6, Sismi gibi istihbarat örgütleri olmadan gerçekleştirilemez. Kitap, eski açıklamaları tamamıyla geçersiz kılmıyor, sadece puzzle’ın yanlış KGB parçasını kaldırıp yerine ASALA parçasını koyuyor. Puzzle’ı bir bütün halinde görüp analiz etme işi de bence biz Türklerin görevi. Kitap Türkçeye bir an önce çevrilmeli. Alanı mafya, terörizm ve istihbarat örgütleri olan uzmanlarca titizlikle incelenip, gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra bu papaya suikast “puzzle”ı yeniden yazılmalı.

– Gavazzeni, Ağca’nın rolünü nasıl veriyor? Mesela onun Asala ve Ermeni örgütleriyle ilişkilerinden hangi sonuçları çıkarıyor? Bu analizlerle Papa suikastına yönelik geçmişteki bulguların, analizlerin güçlü bir biçimde sarsılacağı izlenimi mi edindiniz?


BİRGÜL GÖKER PERDİSA –
  1975 ila 1990 tarihleri arasında Sovyetler Birliği’nin yönetimindeki topraklardan ve başta Irak, İran, Suriye ve Lübnan olmak özere Orta Doğu’dan alınan binlerce Ermeni, Vatikan, CIA (Henry Kissinger) ve İtalyan İstihbaratının organizasyonuyla Roma’ya getirilerek, başta Amerika olmak üzere Kanada ve Avustralya’ya göç ettirilmektedir. Asala Ermenilere ait olduğunu ileri sürdüğü toprakların bu şekilde Ermenilerden boşaltılmasına karşıdır. O dönemde marksist-leninist ideolojiye sahip olan Asala, Ermenilerin emperyalist olarak gördüğü bu ülkelere yerleştirilmesini istememektedir. CIA’nın Safe Heaven (Güvenli Cennet-Güvenli Liman) adını verdiği operasyonla Roma’ya getirilen Ermeniler burada anlaşmalı 16 pansiyonda konaklattırılıp, gerekli evraklar hazırlandıktan sonra Amerika’ya uçaklarla götürülmektedir. Tüm bu operasyon da Vatikan’a yakın uluslararası dernekler, vakıflar aracılığıyla yapılmaktadır, yani işin başında Papa vardır. İşte bu nedenle, Papa Giovanni Paolo (II. Jean Paul) Asala’nın hedefindedir.

Asala’nın 1975’te kurulduğu Beyrut kampında, yine iddiaya göre, Teslim Töre aracılığıyla silahlı eğitim almış Mehmet Ali Ağca da, o sırada Ermeni terör örgütünün aradığı kiralık katil, tetikçidir. Hem Papa’dan kurtulacak, hem de suçu Türkler’in üstüne yıkacaklardır. Gavazzeni’ye göre Ağca, Asala tarafından kiralanmıştır. Ağca suikast girişiminden sonra yakalanıp da emniyete götürüldüğünde, ilk sorgulamasında bunu açık açık ifade ediyor aslında. İlk sorgusunda, “Ben bir Ermeni askeriyim, Ermeni topraklarını Türklerden kurtarmak için yaptım” diyor. Öyle ki, kayıtlara ilk olarak Ermeni olarak geçiyor.

Bu analizlerle Papa suikastına yönelik geçmişteki bulgular, analizler güçlü bir biçimde sarsılacak, evet. Yanlışlar düzeltilecek, eksikler gedikler tamamlanacak, taşlar yerli yerine oturmaya başlayacak bence.

– Bu bir Amerikan operasyonu. Türkçeye de çevrilen bir kitabında, Der Spiegel’in uzun yıllar Roma ve New York muhabirliğini yapmış olan Valeska von Roques, çok doğru çıkarımlarda bulunmuştu: CIA içinde bir grubun bu eylemi görece bağımsız bir biçimde sahnelediğine dikkat çekiyordu. Gavazzeni de bu kuşkular doğrultusunda mı hareket ediyor?

BİRGÜL GÖKER PERDİSA –  Valeska von Roques’un kitabını okuyamadığım için bir karşılaştırma yapamayacağım. Kitabın İtalyancaya çevirisi de yok. Ezio Gavazzeni suikastin beyni olarak CIA’yı değil, Asala’yı gösteriyor. Kitabında yer verdiği kanıtlar ve resmi belgeler ışığında Ermeni terör örgütünün Ağca’ya tetiği çektirdiği ortaya çıkıyor.

Tabii arka planda Batılı istihbarat örgütleri hep var. Sovyetler yönetimindeki katolik ülke Polonya’dan gelen bir Papa’yı komünist Sovyetler Birliği’ni yıkma araçlarından biri olarak kullanmışlardır. Sovyetler Birliği’nde Batı tipi “açılımın” ilk olarak Lech Walesa liderliğinde Polonya’da başlamış olması tesadüf değildir. Burada Papa Giovanni Paolo’nun rolü büyüktür.

– Gavazzeni, ülkücü bozkurt Ağca’nın, o dönemde “marksist-leninist ideolojiyi savunan” ASALA’yla işbirliğini nasıl açıklıyor?

BİRGÜL GÖKER PERDİSA –  Gavazzeni, Ağca için ideolojinin önemli olmadığını, önemli olanın para için yapılan eylem olduğunu Ağca’nın kendi sözleriyle veriyor. Ağca’nın suikastten birkaç gün önce, Roma’da bir kafede Asala’dan biriyle görüştüğü İtalyan istihbarat kayıtlarında var. Bir diğer önemli kanıt ise, Ağca’nın Roma’da Ermenilerin göç için konakladıkları pansiyonlardan birinde kalmış olduğu gerçeği. Kitapta yer verilen ve Ağca’nın bağlantılı olduğu diğer ülkücü isimlerden birkaçı Oral Çelik, Abdullah Çatlı, Aydın Telli, Yalçın Özbey…

Paris, Avrupa’da Ermeni topluluğunun en güçlü olduğu kent. Burada, bir süre sonra PKK tarafından da kullanılacak olan, Asala’nın ofisleri de var. Abdullah Çatlı’nın da evi Paris’te. Bu kitapta ismi geçen ülkücülerin yolu hep Paris’e düşüyor. Oral Çelik bir süre Çatlı’nın buradaki evinde saklanıyor. Gavazzeni, “Ermenilerin Paris’te ülkücülerin olduğundan haberdar olmaması mümkün değil,” diyor. Ancak herhangi bir tepkide bulunmuyorlar, bunun nedenini de şöyle açıklıyor: “Bunların ülkücülükleri sahte,” diyor, “gerçek ülkücü değiller, kirli işlerini rahatlıkla yapmak için kullandıkları bir kamuflaj, maske”… Aslında silah kaçakçılığı ve uyuşturucu ticareti yapan bir mafya bu.

O yıllarda dünyanın en güçlü mafyası Ermeni mafyası, liderleri de Henry Aslanyan. Onlar da silah ve uyuşturucu ticareti yapıyorlar ve ülkücü geçinen bu mafya ile işbirliği içindeler. Düşünün ki bu Ermeni mafyası, silah alması için Asala’ya para da aktarıyor.

Gavazzeni’ye göre, Malatyalı Ağca’nın akıl hocası olan bir diğer Malatyalı ve Türkiye Komünist Emek Partisi (TKEP) kurucularından Teslim Töre de Orta Doğu’da silah kaçakçılığı yapıyor. Töre, Ağca’yı Asala’nın kurulduğu Beyrut ve Suriye’ye götürüp, silahlı gerilla eğitimi almasını sağlayan kişi. İddialar bu yönde.

Gavazzeni, özetle, ideolojilerin bu kişilerce kirli işlerini daha kolay yapmak için kullandıkları bir kılıf olduğunu ileri sürüyor.

– Kitapta Abdi İpekçi cinayeti de konu ediliyor mu?

BİRGÜL GÖKER PERDİSA –  Evet, Gavazzeni, İpekçi cinayetine de yer veriyor. Yazar, bu cinayetin başkası tarafından işlenmiş olduğunu savunuyor. Kendisine yönelik hiçbir kesin kanıt olmadığı halde Ağca’nın bu cinayeti para için üstlenmiş olduğunu yazıyor. Cinayetten önce birileri Ağca’nın hesabına yaklaşık 400 bin lira para yatırdı, ancak bu paranın bir kısmı daha cinayet işlenmeden geri çekildi. “Hiçbir şekilde bu parayı kim ya da kimlerin yatırıp geri çektiği açığa kavuşturulmadı,” diyor. Gavazzeni, İpekçi cinayetinde Ağca’nın tetikçi olmadığını düşünüyor. (BİRYENİCUMHURİYET.COM)

Blogger tarafından desteklenmektedir.