Suudilerin distopik şehir projesi ve Barış Alper’in kafasını karıştıran NEOM SC (VİDEO)

Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ne kadro bildiriminde bulunmasına 11 gün kala geldiler ve takımın en önemli isimlerinden Barış Alper’e transfer teklifinde bulunarak sarı-kırmızılıların tüm planlarını altüst ettiler...


Galatasaray’ın yıldızı Barış Alper Yılmaz’a kafayı takan NEOM SC’nin çok acayip bir hikâyesi var. NEOM, Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın mega projesi. The Line/Çizgi ise bu projenin bir parçası olarak inşa edilen ve çölün ortasından 170 kilometre uzunluğunda çizgi şeklinde geçen inşaat halinde bir şehir. Henüz ortada şehir yok ama kulüp Suudilerin beşinci büyüğü olmaya hazırlanıyor.

Futbol dünyası birkaç gündür NEOM SC isimli Suudi kulübünü ve Barış Alper’i konuşuyor.

Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ne kadro bildiriminde bulunmasına 11 gün kala geldiler ve takımın en önemli isimlerinden Barış Alper’e transfer teklifinde bulunarak sarı-kırmızılıların tüm planlarını altüst ettiler.

Merak ettim. Nedir, kimdir NEOM SC? Altından çok acayip, adeta distopik bir hikâye çıktı.

The Guardian ve NY Times gibi dünya çapında yayınlar da kayıtsız kalamamış bu hikâyeye.

Kitabın ortasından gireyim; NEOM bir mega proje, The Line bu projenin şeklen çok tuhaf tasarlanan distopik şehrinin ismi ve NEOM SC de bu şehri dünyaya tanıtmak için Suudilerin “devşirdikleri” kulübün adı.

THE LINE

Önce henüz olmayan şehirle başlayalım. NEOM, Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed Bin Selman’ın (MBS) bizzat yönettiği bir mega proje. Yunanca “yeni” anlamına gelen “neo” ve Arapça “gelecek” anlamına gelen “müstakbel” kelimelerinden üretilmiş.

NEOM projesi çerçevesinde 15 sektör belirlenmiş, toplamda 9 milyon insanın yaşayacağı NEOM’u, bu sektörlerde dünyanın ticaret merkezi haline getirmek istiyorlar. Güneş enerjisiyle ihtiyacını karşılayan sıfır karbon bir şehir konseptiyle, vergi indirimleriyle, yapay zeka altyapısıyla burayı bir “hub”a, bir teknoloji üssüne dönüşmek istiyorlar. İçinde turizm de var, dikey tarım da, robotik teknolojiler de…

NEOM Projesi’nin gözbebeği ise “The Line” yani çizgi ismini verdikleri, çölün ortasındaki distopik akıllı şehir. İsminden anlayacaksınız, gerçekten de çölün ortasından 170 kilometre uzunluğunda bir çizgi gibi geçmesi planlanan bir şehirden bahsediyoruz. The Line zeminden 500 metre yüksekte inşa ediliyor ve genişliği sadece 200 metre. Daracık yani. 170 kilometre uzunluğunda 200 metre genişliğinde ve Kızıldeniz’e paralel bir çizginin içine şehir kuruyor Suudiler.

KIZILDENİZ VE THE LINE PROJESİ

Akıllı şehir demek az kalıyor, şimdilerde onun yerine “bilişsel” (cognitive) şehir diyorlar buraya. Araba yok. Şehrin bir ucundan diğerine 20 dakikada şoförsüz süper hızlı raylı sistemlerle gidilecek. Tüm şehrin altyapısı yapay zekâ tarafından yönetilecek, bildiğimiz para yerine dijital paralar yani coin’ler geçerli olacak.

Bin Salman’ın özel projesi olduğu için Suudi Kamu Yatırım Fonu’ndan 1,5 trilyon dolar ayrılmış NEOM Projesi’ne (Bunun 500 milyar doları The Line’a harcanıyor). Projenin videosunu aşağıda paylaşıyorum, nasıl bir distopya planladıklarını videoyu izleyince daha iyi anlayacaksınız.

Tabii bir de stat olacak The Line’ın içinde. Suudi Arabistan’ın ev sahipliğinde yapılacak 2034 Dünya Kupası’na kadar şehri ve 46 bin kişi kapasiteli olması planlanan stadı bitirmek istiyorlar. Bunun için gece gündüz demeden 60 bin işçi çalışıyor. İşçilerin çalışma koşulları bütün uluslararası hak örgütlerinin takibinde, çok ciddi itirazlar var.

Şehir var, stat var… Eh, bir de ne lazım? Tabii ki bir kulüp. Bunun için de en yakındaki Tabuk şehrinin 1965’te kurulan futbol kulübü, Al Suqoor (Bir bilene, T24’ün parlak ismi Faruk Ekici’ye sordum, El Suguur diye Türkçeleştirilebilirmiş. “Şahin” demekmiş) seçiliyor. 2023’te satın alınıyor ve renklerinden logosuna kadar her şeyi değiştirilerek yeni bir kulüp yaratılıyor: NEOM SC.

Altmış yıl boyunca üçüncü, dördüncü liglerde bir düşüp bir çıkan El Suguur önce ikinci lige, geçen sezon ise Suudi Pro Ligi’ne yükseliyor. Tabii bolca para saçarak…

Suudi Pro Ligi’nde (tam adı Devrî'l-Muhterifin es-Suudî) dört büyük kulüp var. Riyad’dan El Hilal ve El Nassr, Cidde’den El İttihad ve El Ahli.

Diyorlar ki, El Suguur da beşinci büyük olarak giriyormuş Pro Lig’e. Transfer piyasasına milyonlar saçarak girmeleri, Galatasaray “olmaz” dedikçe Barış Alper için fiyat yükseltmeleri de bundan.

Anladığım kadarıyla önümüzdeki sezonu daha kontrollü geçecekler ve gelecek sezondan itibaren harcadıkları paranın miktarını artırarak lig şampiyonluğunu kovalayacaklar. Kulübün başkanı El Mutayri, NY Times’a yaptığı açıklamada beş yıl içinde Dünya Kulüpler Şampiyonluğu’nu hedeflediklerini söylüyor.

Kontrollü dediğim de şimdiden bir 90 milyon dolar harcamış durumdalar. Lakin kıyaslamanız için şöyle düşünün; 90 milyon dolara 10 futbolcunun bonservisini almışlar. Şimdi Galatasaray sadece Barış Alper için 50 milyon dolar istiyor.

Nantes’tan defansa Zeze, Nice’ten kaleye Bulka, Lyon’dan sol kanada Benrahma gibi önemli isimleri transfer ettiler. Bunun dışında Lacazette, Doucoure gibi yaşları ilerlemiş isimlerle bonservis vermeden yüksek maaşlarla anlaştılar.

Yine de henüz bir El Ahli seviyesinde transfer yapmış değil El Suguur. Inter’in yıldızı Pavard’ı çok istiyorlar ama bu transfer de netleşmiş değil. Takımın başına geçmişte Paris Saint Germain’i de çalıştırmış olan Christophe Galtier’yi getirdiler.

Bir de hepimizim malumu olduğu üzere Galatasaray’dan Barış Alper Yılmaz’a takmış durumdalar.

Hikâye böyle, ortada şehir yok ama batı medyasında dile getirildiği gibi olmayan şehrin bir takımı var.  

Bakalım Barış Alper bu hikâyenin neresinde olacak? (ERAY ÖZER - T24)

Blogger tarafından desteklenmektedir.