Kardeşin duymadığını kim duyar: CHP’nin doğum günü
Mesela kadınların haklarının gasp edilmesi ile bir partiye kayyım atanmak istenmesi arasında sanıldığının aksine çok güçlü bir bağ var. Bu bağa muhafazakârlık mı dersiniz, otokrasi mi, bilemem.
Bugün Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 102. kuruluş yıldönümü.
Yıl dönümünde de dört koldan mücadele içinde. CHP İstanbul İl Başkanlığına mahkemenin atama yapması, partinin kurultayına yönelik 15 Eylül’deki dava ve 12 Eylül darbesinin yıl dönümünde Ekrem İmamoğlu’nun yargılanacağı “diploma” davası.
Aslına bakarsanız, CHP sadece bugün değil, pek çok kez baskı altına alınmaya ve hatta yok edilmeye çalışıldı.
Genel başkanları suikast girişimlerine uğradı, linç edilmek istendi. Kimi zaman parti kapatıldı, kimi zaman yöneticileri ve il başkanları cezaevine gönderildi.
Geçmişten itibaren de CHP’nin bazı politikalarını eleştirebiliriz, eksik bulabiliriz, partili olan da olmayan da fikrini söyler, söyledi. Fakat CHP’nin bugün getirildiği noktayı düşündüğümüzde CHP’nin içine itildiği-çekildiği tartışma ortamını memleketin diğer hiçbir meselesinden ayrı düşünemeyiz.
Mesela kadınların haklarının gasp edilmesi ile bir partiye kayyım atanmak istenmesi arasında sanıldığının aksine çok güçlü bir bağ var. Bu bağa muhafazakârlık mı dersiniz, otokrasi mi, bilemem.
Artık herkes biliyor ki demokrasinin en temel ölçütü sandıktır, seçme hakkıdır. Eğer bu hakka müdahale varsa, bunun adı açıktır: faşizm.
Bağı daha da somutlaştırayım: “Ben sizi istediğim gibi dizayn ederim. Kadının ne giyeceğine, saat kaçta dışarı çıkacağına ben karar veririm. Bana kim muhalefet edecek, onun da adını ben koyarım.” İşte bütün mesele budur. Hepsi birbirine zincir gibi bağlıdır.
Bu noktada daha önce de değindiğim bir kitaba bir kez daha işaret etmek isterim: Naomi Klein’ın “Şok Doktrini – Felaket Kapitalizminin Yükselişi.” Kitabı okuduğunuzda, ne demek istediğini çok daha net anlayacaksınız.
CHP’nin doğum gününe geleyim…
Bugün CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel, 102. yıl kutlamaları kapsamında İstanbul Taksim’deki Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı.
İstiklal Caddesi boyunca her sokağın başında polisler dikkat çekiyordu. İnsan ister istemez düşünüyor: Bu polisler sadece Özgür Özel için mi buradaydı, yoksa Gürsel Tekin’in atanmasına karşı olası protestoları bastırmak için de mi?
Bir düşünün: Belediye başkanına oy veriyorsunuz, tutuklanıyor. İlçe başkanına oy veriyorsunuz, yerine kayyım atanıyor. İl başkanınızı seçiyorsunuz, görevden alınıyor. Sonra size dayatılan yöneticileri “sizin başkanınız” diye tanıtıyorlar. Bunun kabul edilebilir bir tarafı var mı? Seçme hakkı günümüz demokrasilerinin en temel ölçütü. Görünen o ki, CHP’liyseniz bu hak da sizden alınmak isteniyor. Bir dönem HDP ve DEM Partililerin yaşadığı baskılar, bugün CHP’lilerin üzerine yönelmiş durumda. Tam olarak aklımda dolaşan bu düşüncelerle törenin yapılacağı Taksim Meydanı’na vardım.
Alanda “Onursuz Gürsel” sloganları yükseliyor. Daha Özgür Özel gelmeden sloganlar havada uçuşuyor anlayacağınız. Özel ve Çelik’i destekleyenlerin sesi hiç eksilmiyor. Konuştuğum partililer, Özel ve Çelik’i partinin geleceği olarak görürken, Gürsel Tekin’e büyük tepki gösteriyordu. “Neden böyle bir zamanda böyle bir hamle yaptı?” sorusu herkesin aklındaydı. Kadınların, gençlerin, toplumun büyük kesiminin değişim için umut bağladığı bir dönemde, ülkenin sorunları ortadayken, bu çıkışın amacı neydi? Belki bunu yıllar sonra anlayacağız, öğreneceğiz…
Ülke 22 yıldır baskıcı, kadın haklarında tutucu, demokrasi vaadiyle gelip hiçbirini tam anlamıyla gerçekleştirmemiş bir iktidarın elinde. Eğitimde eşitsizlik büyümüş, sağlık sistemi çökmüş, yurttaşlar özel hastanelere mecbur bırakılmış. Sosyal devlet neredeyse yok olmuş.
Suç çeteleri sokaklarda cirit atıyor. Kişisel veriler suç örgütlerinin eline düşüyor. Hastanelerde bebeklere yanlış ilaç veriliyor, ölümler yaşanıyor.
Atanamayan öğretmen intihar ediyor, sahte diplomalı öğretmenler, doktorlar, akademisyenler ortalıkta cirit atıyor. Her gün bir öncekinden daha büyük bir felaketle uyanıyoruz. Böyle bir tabloda insanlar değişime, CHP’nin sunduğu umuda sarılıyor. Bana sorarsanız (hiç sormazlar) Gürsel Tekin’e tepki de tam da bu umuda zarar verdiği için büyük.
Partililerle sohbetim biterken Özel ve Çelik’in alana geldiği anlaşılıyor. Nasıl? Sloganlar artıyor çünkü. Sonradan CNN Türk muhabiri olduğunu öğrendiğim bazı gazetecilere tepki yağıyor. “Satılmış medya” sloganları durmuyor. Türkiye ve yabancı basının ilgisi yoğun. Bir kutlamadan çok miting havası hakim. O sırada Özel, kalabalığa “O emekçi, yapmayın” diyerek muhabire bir zarar gelmemesi için uyarı yapıyor. Bu onun tarzı aslında, genelde muhabirlerle sohbet eder, emeklerine saygı gösterir. Bu sefer konuşmasının başında yapmadı fakat çoğunlukla konuşmasının bir noktasında muhabirlere teşekkür eder. Bu kez konuşmasının sonunda teşekkür etti.
Özel konuşurken hemen sağ tarafında duran yaşlıca bir kadın o ne söylese onu destekliyordu. Ancak görürseniz samimiyetini anlayacağız bir hal diyeyim. Özel “Bu parti parçalanmaz” dediğinde kadın “Nazar değmesin, bölünmez” diye karşılık veriyordu. Özel, “Ben partimi üyelerime ama en çok vicdanlı demokratlara emanet ediyorum” dediğinde kadın yüksek sesle “Eveeeeet!” diyordu.
Beni en çok etkileyen kısım, Özel’in konuşmasında kardeşlik hukukuna yaptığı vurgu oldu:
“Haksız, hukuksuz saldırılara karşı kardeşi kardeşe düşman gibi göstermeye çalışanlara sesleniyorum. Demokrasiye inanan, CHP’yi sahiplenen üyelerimiz birlikte hareket ediyor. Birlikteyiz, beraberiz. Hayatım boyunca şahsıma yapılan haksızlıkları affettim ama bu partinin kardeşlik hukukuna, birliğine, tek vücut oluşuna zarar verene asla hakkımı helal etmem. Karşıma kardeşim çıksa bile affetmem.”
Kardeşin duymadığını eloğlu duyar derler ya… CHP’nin yaşadıkları da buna benziyor. Memleket için tünelin ucunda bir ışık görülmüşken, en çok da “kardeş”ten gelen hamle yaralıyor kuşkusuz.
Sonrasında yine sloganlarla gelen partililer sloganlarla ayrıldı meydandan. Partililer ve Gürsel Tekin ne düşünür bilmiyorum fakat Özgür Özel’in şu sözleri dönemin özeti gibi meydanda asılı kaldı:
“‘Partiliyim’ diyen herkesi partinin seçilmişlerine, seçme iradesine saygı duymaya çağırıyorum. Görev isteyen herkese sesleniyorum: Özgürce aday olun, yarışın. Bir güç alacaksanız bu örgütten, bir yetki alacaksanız bu milletten alın. Yolunuz başka yerden değil, yalnızca buradan geçmeli.” (EVRİM KEPENEK - BİANET)
Özel: Bu partiye zarar vermek isteyen kardeşim olsa affetmem... Özel, "Bu partinin yaş günü sadece Cumhuriyet Halk Partililerin değil, Türkiye demokrasisine inanan herkesin doğum günüdür" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin 102’nci kuruluş yıldönümü kapsamında İstanbul Taksim’de Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı. Buradaki konuşmasında Özel, CHP’nin tarihsel mirasına, güncel siyasi mücadeleye ve parti içi tartışmalara ilişkin kapsamlı mesajlar verdi.
“Bugün Cumhuriyet Halk Partisi ve Cumhuriyet Halk Partililerin doğum günü”
Özel, konuşmasına CHP’nin tarihsel önemini vurgulayarak başladı:
“Değerli Cumhuriyet Halk Partililer, çok değerli İstanbullular. Bugün; 9 Eylül. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluş yıldönümü. Bugün; 9 Eylül Cumhuriyet Halk Partisi’nin, Cumhuriyet Halk Partililerin doğum günü.”
Özel, sabah saatlerinde Ankara’da Atatürk, İsmet İnönü ve önceki genel başkanları ziyaret ettiklerini, İstanbul’da ise Özgür Çelik ile birlikte Altan Öymen ve Erdal İnönü’yü andıklarını belirterek “saygımızı sunduk ve geldik” dedi.
“Cumhuriyet Halk Partisi birdir, bütündür”
İstanbul İl Başkanlığı’na yapılan polis müdahalesine tepki gösteren Özel, şunları söyledi:
“Tüm Türkiye, dün AK Parti’nin yönlendirdiği talimatlı yargıyla Türkiye’nin kurucu partisine yapılan darbeyi ve bunu 5 bin polisle birlikte gerçekleştirenleri gördü. Eğer yetkiyi AK Parti yargısından alırsanız 5 bin polise ihtiyacınız var. Ama yetkiyi milletten alıyorsanız sizi 5 bin partili karşılar. Cumhuriyet Halk Partisi birdir, bütündür. Tek teminatı üyeleridir, sandıktır. Teslim olmayacağız. Neyine güveniyorum? Sadece size güveniyorum.”
“Bu gelenek asla parçalanamaz, ele geçirilemez, teslim olmaz”
Partisinin tarihi direnişine atıf yapan Özel, CHP’nin köklerine dikkat çekti:
“Bu ülke, ölüm fermanı boynunda Kurtuluş Savaşı’na çıkan bir önder tarafından kuruldu. Genel başkanları suikast girişimlerine, linç girişimlerine uğradı. Gün oldu parti kapandı, yöneticileri cezaevindeydi. Ama 9 Eylül’de yine Atatürk maskına çiçek koydular. Bu gelenek asla parçalanamaz, ele geçirilemez, teslim olmaz ve olmayacak.”
“Partiyi üyelerime ve vicdanlı demokratlara emanet ediyorum”
Özel, CHP’nin geleceğini sandığa ve üyelerine bağladı:
“Ben partimi elbette her bir üyeme, ama aynı zamanda bu sandığın kıymetini bilen vicdanlı, ahlaklı insanlara emanet ediyorum. ‘Beni yönetecek kişiyi ben seçmeliyim’ diyen herkese sesleniyorum.”
Konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve tutuklu partililere de değinen Özel, “Bugün Silivri’de bizimle birlikte İstiklal Marşı söyleyen Ekrem Başkanı ve arkadaşlarımızı selamlıyoruz” dedi.
“Bu partiye zarar vermek isteyen, bir kardeşim olsa affetmem”
Özel, parti içi tartışmalara ve birlik çağrısına özel vurgu yaptı:
“Bu acımasız saldırılara rağmen biriz ve beraberiz. Hayatım boyunca şahsıma yapılan pek çok haksızlığı affettim. Ancak bu partiye zarar vermek isteyen, bir karından doğduğum kardeşim olsa affetmem, affetmeyeceğim.”
“Partilileri seçilmişlere saygıya davet ediyorum”
Özel, konuşmasını parti içi demokrasiye işaret ederek tamamladı:
“‘Partiliyim’ diyen herkesi partinin seçilmişlerine, seçme iradesine saygı duymaya, sahip çıkmaya davet ediyorum. Bu partinin yaş günü sadece Cumhuriyet Halk Partililerin değil, Türkiye demokrasisine inanan herkesin doğum günüdür. Biz haklıyız, biz kazanacağız, asla teslim olmayacağız. Demokrasi kazanacak, Türkiye kazanacak. Doğum gününüz kutlu olsun.” (BİANET)



