Basın 'dehşet ailesi' diye sulandırırken cihatçı aileye dair gerçekler çok daha ağır
Yandaş gazeteler başta olmak üzere birçok haber sitesi olayı 'dehşet' ailesi diye sulandırmaya devam ederken, gerçekler çok daha ağır. Öğreniyoruz ki bu aile Antep'te türbeye bir çocuk cesedi gömmüş ve aynı zamanda öğreniyoruz ki Türk vatandaşlığı da almış...
Burç yorumcusu, komedyen, eğlence mekanında dans edenlerin tutuklandığı günlerden geçiyoruz...
İktidarın tutuklama tutkusu öyle bir hal aldı ki, artık gerçek bir gerekçeye de ihtiyaç duyulmadığına şahitlik ediyoruz.
Ancak bir yandan bu tuhaf tutuklamalar sürerken bir yandan da büyük bir kayıtsızlık var, gerçek suçlara, katillere yönelik.
Konumuz, basında kendisine bulması gereken yeri hiçbir şekilde bulamayan bir olaya ilişkin.
Gelin önce kısaca neler yaşandığını hatırlayalım, ortaya çıkan yeni bilgilere de işaret ederek.
Bundan üç yıl önce Fransa'dan Türkiye'ye gelen 14 kişilik cihatçı aileden söz ediyoruz.
Tam üç yıl boyunca Türkiye'de yaşıyorlardı. Bugün öğreniyoruz ki, sadece Fransız vatandaşı da değiller, aynı zamanda Türk vatandaşlığı almışlar.
Fransa'dan Türkiye'ye gelen, IŞİD bağı çok net olan böylesi bir aileye hangi güvenlik kriterini aşıp da Türk vatandaşlığı verildiği büyük merak konusu.
Güvenlik kurumlarının Türk vatandaşı olmalarında sorun görmediği bu cihatçı ailenin Kayseri ve Mersin'de yaşadığını, daha sonra Ankara'ya taşındığını öğrenmiştik.
Yine bugün öğreniyoruz ki, Antep'te de bir türbenin yanında yaşamışlar. Son "cinayet iddiası" da buradan geliyor.
Buraya döneceğiz ama önce hatırlatmalara devam edelim.
Ankara'nın göbeğinde, Kızılay'a metroyla 20 dakika mesafede uzun süre yaşayan IŞİD'li bu aile, AŞTİ'de çalışan Binali Aslan ile kendilerini başka bir kente taşımaları karşılığında anlaşıyor.
Ailenin iki değil 14 kişi olmasının Binali Aslan için gerilim konusu olduğu iddiaları gündeme gelmişti. Muhtemelen yaşanan tartışmalar ve seyrine dair ayrıntılara henüz hakim değiliz.
Ancak bildiğimiz şu, bu cihatçı aile, Aslan'ı Ankara'da öldürüyor ve sahibi olduğu minibüsle Mersin'e kadar götürüp, cesedini ormanlık bir alana gömüyor.
Sonra da Türkiye'nin artık delik deşik hale gelmiş sınırlarını elini kollunu sallayıp geçerek Suriye'ye gidiyor.
Sonrasını biliyoruz.
Yıllarca Türkiye'de iktidarın koruması altında olan, Suriye'nin cihatçı yatağı haline gelen İdlib'e giden bu aileye MİT koordinasyonunda operasyon düzenleniyor ve aileden 8 kişi öldürülüyor, iki kişi yaralanıyor, diğer 4 kişi de sağ olarak Türkiye'ye getiriliyor.
Türbede çocuk cesedi!
İktidara yakın Sabah gazetesi, bugün ailenin fotoğraflarını da paylalaşarak, olaya dair dikkat çeken ayrıntılar paylaştı.
Habere göre, aile daha önce uzun süre Gaziantep Nurdağı'ndaki Ökkeşiye Türbesi'nin yanında, bir karavanda yaşamış.
Burada kullandıkları aracın kaçak olması nedeniyle jandarmayla kavga da yaşayınca, bir ay tutuklu da kalmışlar.
Şimdi bu olayın ardından türbe yakınında yapılan arama sonucunda, ailenin kendisine yaptığı bir mezar bulundu.
Aksoy soyadlı bu ailenin yaptığı mezardan 12-13 yaşlarında bir çocuk cesedi çıktı.
Çocuğun ailenin oğlu olduğu yapılan testler sonrası ortaya çıkarken, ölüm nedeni araştırılmaya başlandı.
Neden önemli?
Bu olay birkaç nedenle önemli.
İlk nedeni basının olayı sadece AŞTİ'de bir cinayet öyküsüne, polisiye bir vakaya indirgenmesiyle ilgili. Yandaş basının ise "dehşet ailesi" diyerek olayı sulandırması ayrıca not edilmesi gereken bir diğer başlık.
Bu olay, adlı adınca cihatçı bir ailenin, üstelik Suriye'deki çatışma bölgeleriyle irtibatlı olduğu bilinen bir ailenin, sadece seyredilmesi.
Bu seyir sonunda bir çocuk cesedi türbeye gömülüyor, bir şoför katledilip saatlerce araçta taşınıyor ve ormanlık bir alana gömülüyor. Sonrasında aynı aile elini kolunu sallayarak delik deşik edilen Türkiye sınırından geçip, yıllarca Türkiye'nin korumasında bulunan Suriye'nin İdlib kentine yerleşiyor.
Yani olay "dehşet ailesi" fantezileriyle sulandırılamayacak kadar ciddi.
Bu ailenin cihatçı çetelerle bağı bilinirken nasıl bu kadar rahat hareket ettiği gerçek bir merak konusu. (SOL.ORG)
