DİSK'teki ülkücü sendikacı yurt dışına kaçan Kürşat Yılmaz'la Milano'da buluştu: 'Suç örgütü lideri değil, mağdur...'
MHP-AKP krizinin ortasında Türkiye’yi terk ettiği öne sürülen Kürşat Yılmaz’ın Milano’dan paylaştığı fotoğraftan "sürpriz" isim, DİSK’e bağlı Lastik-İş Sendikası yöneticisi Alperen Şakacı çıktı. soL’un ulaştığı Şakacı, Yılmaz ile aile bağı olduğunu vurguladı, kabarık suç dosyasınıysa "FETÖ kumpası" olarak tanımladı.
Bundan iki hafta önce basına yansıyan dikkat çekici bir iddia vardı.
MHP-AKP krizinin tavan yaptığı sırada Devlet Bahçeli’nin Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz’a Türkiye’yi terk etme uyarısında bulunduğu, iki ismin bunun üzerine yurtdışına çıktığı öne sürülmüştü.
Sonrasında Çakıcı’nın değil ancak Yılmaz’ın ülkeyi terk ettiği ifade edildi.
İki isimden de açıklama gelmedi, MHP de söz konusu iddiaları yalanlamadı.
İddiaların merkezinde emniyetteki MHP tasfiyeleri duruyor, çete faaliyetleri dolayısıyla aralarında Çakıcı ve Yılmaz’ın da bulunduğu bir ekibin gözaltına alınacağı öne sürülüyordu.
Peki, neredeydi Kürşat Yılmaz ve nereye kaçmıştı?
Yılmaz kendisi sosyal medya üzerinden yaptığı bir paylaşımla bu iddialara yanıt verdi, Milano’daydı.
Yaptığı paylaşımda “Gün bugündür, kervan yürüyor... Bu yürüyüşe Allah’tan başka hiçbir güç mani olamaz” diyen Yılmaz’ın bu mesajının ne anlama geldiği son derece açık sanıyoruz.
Yılmaz işlerin aynen devam ettiğin belirtiyor, krizi doğrulayan bir gönderme yapıyordu.
Ancak ortada başka bir tuhaflık var.
Söz konusu fotoğrafta, DİSK’e bağlı Lastik İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu Üyesi ve Örgütlenme Dairesi Başkanı Alperen Şakacı da yer alıyordu.
Operasyona konu olacak diye yurt dışına kaçan bir çete liderinin yanında DİSK’e bağlı bir sendikanın yöneticisinin bulunması son derece ilginç.
Ancak bunun ilk olmadığını not etmek gerekiyor.
Şöyle ki, Şakacı ile Yılmaz arasındaki bağ yeni ortaya çıkmış değil.
“DİSK'e bağlı Lastik İş Sendikası Örgütlenme Daire Başkanı Alperen Şakacı, suç örgütü liderliğinden yargılanıp tahliye olan Kürşad Yılmaz ile birlikte MHP Lideri Bahçeli'yi makamında ziyaret etti. Bir dönem MHP'den milletvekili adayı olan Şakacı'nın bu ziyareti tepkiyle karşılandı.”
Şakacı’ın yöneticisi olduğu Lastik-İş’in Genel Başkanı Alaaddin Sarı ise DİSK’in yönetim kurulunda yer alıyor.
Sarı, 2020'de düzenlenen DİSK 16. Genel Kurulu’nda DİSK Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlenmişti.
'Adımı o koydu, kulağıma ezanımı o okudu'
soL, o fotoğrafın öyküsünü tartışmanın odağındaki Alperen Şakacı'ya sordu.
Şakacı, Kürşat Yılmaz ile Milano'da bir araya geldiklerini ve o fotoğraf karesindeki kişinin kendisi olduğunu doğruladı. Yurt dışına birlikte çıkmadıklarını, ancak İtalya'ya gittiğinde orada olduğunu bildiği Yılmaz ile bir akşam yemeğinde buluştuklarını belirten Şakacı, tartışılan o yakınlığın sebebini ise "aile bağı"na dayandırdı.
DİSK'e bağlı bir sendikanın yöneticisi ile bir suç örgütü liderinin yan yana gelmesine yönelik eleştirilere ise şu yanıtı verdi:
"Kürşat Yılmaz benim annemin dayısı... Bana Alperen ismini veren kişi, yani kulağıma Alperen ismini, ezanımı okuyan kişidir. Kürşat Yılmaz benim ailemdir. Benim onunla oturup yemek yemem, vakit geçirmem kadar doğal ve normal bir şey yoktur."
Kendisini "Babadan sendikacı, işçi sınıfı için mücadele eden bir delikanlı" olarak tanımlayan Şakacı, şu an Türkiye'de olduğunun altını çizdi.
Şakacı, Yılmaz'ın "suç örgütü lideri" sıfatını da reddederek, "Tamamen FETÖ kumpasıyla yattı. Nezarethanede bir gün dahi yatacak bir suçu yok. Bir tane tokat atmışlığı yokken FETÖ kumpasıyla cezaevi yatmış bir mağdur" dedi.
Suç örgütü liderliğinden yargılanan bir ülkücüden söz ediyoruz.
soL’da daha önce yer verdiğimiz bir haberimizden ilgili bölümü "Kürşat Yılmaz kimdir?" sorusuna yanıt olarak bu vesileyle yeniden hatırlatıyoruz:
"Yakup Kürşat Yılmaz. 12 Eylül Darbesi öncesinde MHP’nin yan kuruluşu Ülkücü Gençler Derneği’nde (ÜGD) yöneticiydi. 12 Eylül darbesinin ardından MHP de yan kuruluşları ile birlikte kapatıldı. Boşta kalan ülkücülerin çoğunluğu başta çek-senet tahsilatı olmak üzere bir takım silahlı-külahlı kişisel işlere girişti ve kısa sürede büyük bir mafya organizasyonuna dönüştü. Kürşat Yılmaz da pratisyenliği ÜGD’de tamamlayan ve mafyaya terfi olan “ülkücü” mafya üyelerinden biri.
Kürşat Yılmaz’ın en bilinen eylemi Kuşadası Belediye Başkanı Lütfi Suyolcu’nun öldürülmesi. Suyolcu, 16 Mayıs 1995’te Fırat Erdoğan isimli bir kiralık katil tarafından evinin önünde öldürüldü. Cinayetin sebebi Kuşadası’nda rantın giderek büyümesi ve mafyanın bu ranta el koymak istemesiydi. Hatta tarihe “Susurluk Olayı” olarak geçen kazada ölenlerin Kuşadası’nda bir toplantıdan döndüğü, toplantıda Kuşadası’nda açılması planlanan kumarhanelerin görüşüldüğü iddia ediliyordu.
…Kürşat Yılmaz 1998’de Burdur Cezaevinden görevli Uzman Çavuş Numan Güvenir tarafından kaçırıldı. Kaçışla ilgili açılan davada cezaevi müdürü ve yardımcılarının da kaçışa yardımcı oldukları iddia edildi. Cezaevi müdürü Kürşat Yılmaz’ın torpilli bir mahkûm olduğunu, dönemin Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Hayrettin Gökdemir ve birkaç üst düzey yönetici tarafından sık sık ziyaret edildiğini anlattı. Kaçısın organizasyonu için bazı iş adamlarından da haraç alınmıştı.
Bunun üzerine Kürşat Yılmaz çetesine karşı bir operasyon düzenlendi ve 13 çete üyesi gözaltına alındı. Sanıkların karıştığı iddia edilen eylemler şöyleydi:
3 Mart 1997: Kağıthane İlçesinde İzzet Fıçıcı’nın yaralanması - 9 Kasım 1997: Kağıthane’de Halil Aydın’ın yaralanması
15 Aralık 1997: Beyoğlu’nda Düver Bar’ın kurşunlanması - 20 Şubat 1998: Şişli’de As Menkul Değerler’in kurşunlanması
24 Nisan 1998: Gaziosmanpaşa’da İzzet Yılmaz’ın yaralanması - 12 Mayıs 1998: Zeytinburnu’nda Mustafa İhtiyar’ın tabanca ile öldürülmesi
3 Haziran 1998: Güngören’de Hayri Dinçer Ekerer’in yaralanması
Bu iddialar üzerine Kürşat Yılmaz Behçet Cantürk’ü öldüren güçlerin kendisinden Liceli iş adamı Halis Toprak’ı öldürmesini istediklerini, bunu reddettiği için bir takım cinayetlerin üzerine yıkıldığını söyledi. Cezaevindeyken adı iki cinayete daha karıştı. O sırada, özel izinle İstanbul Emniyet Müdürlüğü Özel Kalem’inde çalışan Polis memuru Tülay Çetin‘le evlendi. (EMRE ALIM - SOL.ORG)


