Yunan komünistler o kareyi anlattı: 'Evet, aktif askerler yürüdü, amaç askerin halka karşı kullanılamayacağını göstermek'
Yunanistan'da faşist Albaylar Cuntası'nı çöküşe götüren Politeknik Direnişi'nin 52'nci yıldönümünde, Yunanistan Komünist Partisi kortejinde yürüyen askerler çeşitli tartışmalara neden oldu. Yunan komünistler, konuyu anlattı.
1967 yılında yaptıkları darbeyle Yunanistan'daki iktidarı ele geçiren faşist Albaylar Cuntası, 1973 yılının 14 Kasım günü büyük direnişle karşı karşıya kaldı.
Başkent Atina'daki Politeknik Üniversitesi'nin öğrencileri barikatlar kurdu, inşa ettikleri radyoyla cunta yönetimine karşı yayına başladı.
Albaylar Cuntası 17 Kasım sabahı Politeknik Üniversitesi'ne gönderdiği tankla merkez kapıyı yıkarak içeriye girdi, ancak şehirde eylemler devam etti.
Sonrasında direniş her ne kadar bastırılsa da Politeknik Direnişi, faşist rejim için sonun başlangıcı oldu ve Albaylar Cuntası'nın iktidarı ertesi yıl sona erdi.
Atina'da cuntaya karşı çakılan bu kıvılcım, her yıl geleneksel olarak Politeknik Üniversitesi önünde başlayan, Parlamento binasının bulunduğu Sintagma Meydanı'ndan geçerek ABD'nin Atina Büyükelçiliği'ne uzanan bir yürüyüşle anılıyor.
Bu gelenek direnişin 52'nci yıl dönümünde de devam etti ve geçtiğimiz pazartesi günü kitlesel bir yürüyüş düzenlendi.
On binlerce kişinin yürüyüşüne, siyasi partiler, üniversite öğrenci birlikleri, sendikalar, kadın dernekleri, Yunanistan Uluslararası Detant ve Barış Komitesi, cunta döneminde hapsedilen ve işkence gören kişilerin dernekleri de dahil olmak üzere çeşitli siyasi ve toplumsal örgütler katıldı.
Fakat bu seneki yürüyüşte çekilen bir fotoğraf oldukça dikkat çekti: Yunanistan Komünist Partisi'nin kortejinde üniformalarıyla yürüyen askerler...
Aslında bu yeni değildi. Yunan komünist askerler, yürüyüşlere üniformalarıyla katılıyor.
Ancak bu kez önce Yunanistan'daki faşist hareketin kimi isimlerinin bu tablo karşısında dehşete düştüklerini dile getirdikleri açıklamalar dikkat çekti, ardından o fotoğraf karesi Türkiye'de de sosyal medyada tartışma konusu oldu.
'Askerlerin halka karşı kullanılamayacağını sembolik olarak ifade etmek'
Yunanistan Komünist Partisi Merkez Komite Uluslararası İlişkiler Bürosu, konuya ilişkin soL'a açıklamalarda bulundu.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da yürüyüşlerdeki en büyük kitlenin Yunanistan Komünist Partisi ve Yunanistan Komünist Gençliği kortejleri tarafından oluşturulduğunu ifade eden Büro, bu yılki yürüyüşe zorunlu askerlik hizmetini yapan erlerin ve Panhelenik Emekli Askerler Federasyonu üyelerinin de katıldığını aktardı.
Peki, aktif görevdeki askerlerin, üstelik de üniformalarıyla yürüyüşe katılmasının amacı neydi? YKP Merkez Komite Uluslararası İlişkiler Bürosu, bu soruyu şöyle yanıtlıyor:
Amaç, zorunlu askerliklerini yapmakta olan ve halkın çocukları olan bu askerlerin, tıpkı cunta döneminde ve Politeknik ayaklanmasının bastırılmasında olduğu gibi, halka ya da gençliğe karşı kullanılamayacağını sembolik olarak ifade etmek.
Burjuva devletinin bugün de benzer planlara sahip olduğunu biliyoruz ve üniformalı askerlerin yürüyüşte yer alması, bu planların halk açısından kabul edilemez olduğunun altını çizmeyi amaçlamakta.
Ayrıca, ülkemiz diğer NATO ülkeleri gibi emperyalist planlara dâhil olurken ve Yunan silahlı kuvvetlerinin bazı bölümleri Yunan sermayedarların ve uluslararası müttefiklerinin çıkarları doğrultusunda sınırlarımızın ötesine gönderilirken, gösterilerde ülke sınırları dışında bulunan tüm Yunan birliklerinin geri dönmesi talebi dile getirilmekte. “Zorunlu askerliğini yapmakta olanlar halkın çocuklarıdır, sınır ötesinde işleri yoktur” sloganını bu nedenle kullanıyoruz.
'Savunma Bakanlığı askerleri cezalandırmış veya cezalandırmaya çalışmıştır'
Açıklamanın devamında hem zorunlu askerlik yapan erlerin hem de aktif görevdeki subayların daha önce de YKP mitinglerinde halka açık konuşmalar yaptığı hatırlatıldı ve "Elbette, burjuva devleti ve Savunma Bakanlığı, üniformalı personelin siyasi etkinliklere—Politeknik ayaklanması yıldönümü nedeniyle ABD Büyükelçiliği’ne yapılan yürüyüş de dâhil olmak üzere—katılmaları gerekçesiyle onları cezalandırmıştır veya cezalandırmaya çalışmıştır" denildi.
Türkiye büyük bir gerici karanlığın pençesi altındayken tarikat ve cemaat ağları ülkenin dört bir yanını sarmaya devam ediyor. Bu gerici abluka Türkiye’de medyayı da büyük oranda belirliyor, bu yapıların suçları medyada kendisine yer bulamıyor. soL, önümüzdeki dönemde bu haberleri güçlendirmek, karanlığın üstüne daha fazla gitmek için de okurunun dayanışmasını talep ediyor. soL’a destek olun, abone olun!
Ayrıca açıklamada, askerlerin yürüyüşe katılmasına tepki gösteren faşistlerin, hükümetten ceza talep ettiği belirtildi:
Silahlı kuvvetlerin işçi–halk hareketini bastırmak amacıyla itaatkar bir biçimde burjuva devletine hizmet etmesini isteyen milliyetçilerin ve faşistlerin, küfürlü ifadeler kullanarak askerlerin yürüyüşe katılmasına tepki göstermesinde ve hükümetten, yürüyüşe katılan askerler için daha ağır cezalar talep etmesinde elbette ki şaşırtıcı bir yan yok. (SOL.ORG)

