Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

15/16 Haziran 1970...

Sermaye çevreleri ve onların güdümündeki sendikalar yasal değişikliklerle demokratik sendikacılığı ve DİSK’i boğmayı hedeflemişler, ancak bu...

Sermaye çevreleri ve onların güdümündeki sendikalar yasal değişikliklerle demokratik sendikacılığı ve DİSK’i boğmayı hedeflemişler, ancak buna rıza göstermeyen İşçiler eylemleriyle gereken cevabı vermişlerdir. 15-16 Haziran, Türkiye İşçi Sınıfının sendikalaşma hakkını korumak için harekete geçtiği gün…

15-16 Haziran 1970 tarihi, Türkiye sendikal hareketinde çok önemli bir dönüm noktasıdır.

15-16 Haziran büyük yürüyüşü, işçi ve emekçinin rastgele bir öfkesi değil, kararlı ve bilinçli bir tepkisiydi. DİSK’in kapatılmasına Türkiye işçi sınıfının yanıtıydı.

15-16 Haziran, işçilerin inandıkları dava uğruna güçlerini birleştirerek mücadele edildiğinde kazanımlar elde ettiğini gösteren derstir. Bu öyle bir derstir ki, siyasi iktidara yasayı geri çektirmiştir. Ve öyle bir derstir ki, üzerinden 32 yıl geçse de öğretmeye devam ediyor. Bugüne taşınması gereken en önemli yanı ise işçilerin kendi örgütlülüklerine, sendikalarına sahip çıkma bilincidir...

1970’li yıllar siyasi ve ekonomik belirsizliklerin yaşandığı yıllardı. Dönemin hükümeti, uygulamaya koyacağı ekonomik önlemlerin faturasını işçi ve emekçilere yüklemek niyetindeydi ve karşısında muhalif güçler istemiyordu. 1963’te yasalaşan sendika, toplu sözleşme ve grev yasalarında değişiklikler yapılmasının hazırlıkları el altından tamamlanmıştı. Tasarı, 13 Haziran’da, TBMM oturumunda görüşülmeye başlandı.

Tasarı, işçilerin istedikleri sendikalara serbestçe üye olmalarını ve beğenmedikleri sendikalardan ayrılma haklarını güçleştiren, toplu sözleşme ve grev haklarını büyük ölçüde kısıtlayan hükümler içermekteydi. Sendikaların ülke çapında faaliyet gösterebilmesi için işkolunda sigortalı çalışan işçilerin en az üçte birini örgütlemesi barajı getiriliyordu. Ayrıca konfederasyonların faaliyet gösterebilmesi için ülke çapında sendikalı işçi sayısının üçte biri üyeye sahip olması barajı konmuştu. Bu oran, DİSK’in üye sayısının bu oranın altında kaldığı tespit edilerek konulmuştu.

DİSK ile birlikte işçi sınıfının kazanımlarının yükselmesinden ve bu hızlı büyümeden dönemin siyasi iktidarı rahatsız oldu. Çalışma Bakanı Seyfi Öztürk’ün “Çok yakında DİSK’in çanına ot tıkayacağız!” açıklamasından da anlaşıldığı gibi amaç netti. DİSK’in büyümesini engellemek!

DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler; “Değişiklik, DİSK’i kapatmayı hedeflemektedir. Tasarı Anayasa’ya aykırıdır, işçi sınıfımız, DİSK’in kapatılmasına izin vermeyecektir” diyerek emekçilerin tavrını net olarak dile getirdi.

Çıkarılmak istenilen anti-demokratik yasaya karşı işçiler, “Anayasa Çiğnenemez!”, “DİSK Kapatılamaz” sloganları ile yürüdüler. DİSK’li Türk-İş’li ve örgütsüz işçiler, siyasal düşünce ayrımlarını öne çıkarmadan tepkilerini ortaya koydular.

İki gün boyunca İstanbul sokakları demokratik haklarının bir parçası olan, örgütlenme ve toplu sözleşme haklarını koruyan yüzbinlerce emekçinin sesine tanık oldu. 

Üç koldan yürüyüşe geçen işçiler, İzmit, Gebze’den Kadıköy’e, Levent’ten Mecidiyeköy ve Taksim’e, Bakırköy’den Topkapı ve Edirnekapı’ya kadar ulaştılar. Ve Kadıköy’de açılan ateş sonucu, üç kişi yaşamını kaybetti.

16 Haziran’da sıkıyönetim ilan edildi ve DİSK yöneticileri tutuklanarak haklarında dava açıldı. Bir süre sonra davalar beraatla sonuçlandı. Ve Yasa; “Anayasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle oy birliği ile Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi.

SON YAZIDAN