Urfa’da cezaevindeki katliama dönüşen isyanın ardından İHD Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi, Mersin Cezaevine dikkat çekti. Tanrıverdi, 650 kişilik Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 1500’ün üzerinde mahkumun kaldığını belirterek, cezaevlerinin ‘patlamaya hazır’ olduğu uyarısında bulundu.
16 Haziran günü Urfa Cezaevi’ndeki insanlık dışı koşullara karşı yapılan isyan ve 13 tutuklunun yanarak can vermesi ardından, Türk adalet sistemindeki bozukluğu ve cezaevlerindeki insanlık dışı koşulları yeniden gündeme getirdi.
Urfa’da yaşan ‘patlamanın’ Türkiye’nin birçok cezaevinde de yaşanabileceği uyarısında bulunan İnsan Hakları Derneği Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi, başta Mersin Cezaevi olmak üzere sık sık hak ihlalleriyle gündeme gelen Osmaniye, Karataş, Adana cezaevlerine de tekrarlanabileceğini söyledi. Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi üzerinde mutlaka durulması gerektiğini dile getiren Tanrıverdi, bu cezaevinin 650 kişilik kapasiteye sahip olduğunu ancak 1500’ün üzerinde mahkumun bulunduğunu belirtti.
Merdiven altları ve ortak alanların koğuşa çevrildiğini ifade eden Tanrıverdi, bu alanların koğuş olarak kabul edilemeyeceğini vurgulayarak, “Merdiven altları ve ortak alanların koğuşa çevrilmesini ‘ek kapasite’ olarak kabul etmiyoruz” ifadesinde bulundu.
“CEZAEVİNDEKİLER SESLERİNİ DUYURAMIYOR”
Mahkumların en temel hak ihlallerinde dahi seslerini yetkililere duyuramadığını ifade eden Tanrıverdi, mahkumların bu nedenle çeşitli yollara başvurduğunu söyledi. Urfa Cezaevi’nde yaşanan yangının son nokta olduğunu söyleyen Tanrıverdi, “Siyasi mahkumlar kısıtlı da olsa seslerini duyurabiliyorlar fakat adli mahkumlar hiçbir şekilde bunu yapamıyorlar. Adli mahkumlar üzerinde baskı daha fazla ve bu baskılar patlama noktasına geliyor. Mersin Cezaevi’nde özellikle bize son aylarda yapılan başvurular cezaevinin patlama noktasına geldiğini gösteriyor” dedi.
Uzun tutukluluk sürelerine de dikkat çeken Tanrıverdi, şöyle konuştu: “İddianameleri dahi hazırlanmadan cezaevlerinde tutuklu bulunan birçok kişi var. Bu mekanizmanın mutlaka sorgulanması gerekiyor. Mersin’de bu tutuklamaları yakinen biliyoruz. Polis fezlekeyi hazırlıyor, savcı dosyayı hazırlıyor, hakim kapağı dahi açmadan cezaevine gönderiyor. Sonra da sağır ve dilsiz olduğunu raporuyla belgeleyen birisine örgüt propagandasından çok ciddi cezalar isteniyor.”
“MERSİN CEZAEVİNDE 3 ÇOCUK KOĞUŞU AÇILDI”
Pozantı Çocuk Cezaevi’nde yaşanan tecavüz skandalının ardından burasının kapatılarak çocukların farklı illerdeki cezaevlerine dağıtıldığını, Mersin Cezaevi’ne de üç çocuk koğuşu açıldığını aktaran Tanrıverdi, “Burası kesinlikle çocukların kalması için uygun değil” uyarısında bulundu.
“A TAKIMI UYGULAMALARI HAK İHLALLERİ YARATIYOR”
Çocukların kalacağı cezaevlerinde, tüm cezaevi personelinin özel eğitimlerden geçmesi gerektiğini vurgulayan Tanrıverdi, Mersin Cezaevi’nde başka bir soruna da dikkat çekti.
Mersin Cezaevi’nde ‘A takımı’ adı verilen özel giyimli ve ‘yaptıklarından sorumlu olmayan’ 10 kişilik bir gardiyan ekibinin varlığına değinen Tanrıverdi, “Osmaniye Cezaevi’nde ‘A Takımı’ denen ekibin uyguladığı hak ihlalleri, mahkumların anlattıklarıyla yansımıştı ve bunu paylaşmıştık. Mersin Cezaevi’nde de böyle bir ekip var ve bize ‘A Takımı’nın uygulamalarıyla ilgili şikayetler geliyor” diye konuştu.
16 Haziran günü Urfa Cezaevi’ndeki insanlık dışı koşullara karşı yapılan isyan ve 13 tutuklunun yanarak can vermesi ardından, Türk adalet sistemindeki bozukluğu ve cezaevlerindeki insanlık dışı koşulları yeniden gündeme getirdi.
Urfa’da yaşan ‘patlamanın’ Türkiye’nin birçok cezaevinde de yaşanabileceği uyarısında bulunan İnsan Hakları Derneği Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi, başta Mersin Cezaevi olmak üzere sık sık hak ihlalleriyle gündeme gelen Osmaniye, Karataş, Adana cezaevlerine de tekrarlanabileceğini söyledi. Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi üzerinde mutlaka durulması gerektiğini dile getiren Tanrıverdi, bu cezaevinin 650 kişilik kapasiteye sahip olduğunu ancak 1500’ün üzerinde mahkumun bulunduğunu belirtti.
Merdiven altları ve ortak alanların koğuşa çevrildiğini ifade eden Tanrıverdi, bu alanların koğuş olarak kabul edilemeyeceğini vurgulayarak, “Merdiven altları ve ortak alanların koğuşa çevrilmesini ‘ek kapasite’ olarak kabul etmiyoruz” ifadesinde bulundu.
“CEZAEVİNDEKİLER SESLERİNİ DUYURAMIYOR”
Mahkumların en temel hak ihlallerinde dahi seslerini yetkililere duyuramadığını ifade eden Tanrıverdi, mahkumların bu nedenle çeşitli yollara başvurduğunu söyledi. Urfa Cezaevi’nde yaşanan yangının son nokta olduğunu söyleyen Tanrıverdi, “Siyasi mahkumlar kısıtlı da olsa seslerini duyurabiliyorlar fakat adli mahkumlar hiçbir şekilde bunu yapamıyorlar. Adli mahkumlar üzerinde baskı daha fazla ve bu baskılar patlama noktasına geliyor. Mersin Cezaevi’nde özellikle bize son aylarda yapılan başvurular cezaevinin patlama noktasına geldiğini gösteriyor” dedi.
Uzun tutukluluk sürelerine de dikkat çeken Tanrıverdi, şöyle konuştu: “İddianameleri dahi hazırlanmadan cezaevlerinde tutuklu bulunan birçok kişi var. Bu mekanizmanın mutlaka sorgulanması gerekiyor. Mersin’de bu tutuklamaları yakinen biliyoruz. Polis fezlekeyi hazırlıyor, savcı dosyayı hazırlıyor, hakim kapağı dahi açmadan cezaevine gönderiyor. Sonra da sağır ve dilsiz olduğunu raporuyla belgeleyen birisine örgüt propagandasından çok ciddi cezalar isteniyor.”
“MERSİN CEZAEVİNDE 3 ÇOCUK KOĞUŞU AÇILDI”
Pozantı Çocuk Cezaevi’nde yaşanan tecavüz skandalının ardından burasının kapatılarak çocukların farklı illerdeki cezaevlerine dağıtıldığını, Mersin Cezaevi’ne de üç çocuk koğuşu açıldığını aktaran Tanrıverdi, “Burası kesinlikle çocukların kalması için uygun değil” uyarısında bulundu.
“A TAKIMI UYGULAMALARI HAK İHLALLERİ YARATIYOR”
Çocukların kalacağı cezaevlerinde, tüm cezaevi personelinin özel eğitimlerden geçmesi gerektiğini vurgulayan Tanrıverdi, Mersin Cezaevi’nde başka bir soruna da dikkat çekti.
Mersin Cezaevi’nde ‘A takımı’ adı verilen özel giyimli ve ‘yaptıklarından sorumlu olmayan’ 10 kişilik bir gardiyan ekibinin varlığına değinen Tanrıverdi, “Osmaniye Cezaevi’nde ‘A Takımı’ denen ekibin uyguladığı hak ihlalleri, mahkumların anlattıklarıyla yansımıştı ve bunu paylaşmıştık. Mersin Cezaevi’nde de böyle bir ekip var ve bize ‘A Takımı’nın uygulamalarıyla ilgili şikayetler geliyor” diye konuştu.