Roboskili anneler İstanbul'da
Roboski Katliamı'nda çocuklarını kaybeden anneler, Başbakan'ın annelerin acılarına saygı göstermediğini belirtti.
MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal da, devletin bu katliamın hesabını sormaktan kaçtığını ama kendilerinin bunun peşini bırakmayacağını belirtti. Roboskili aileler adına açıklama yapan Veli Encü de, 173. gününde katliamın hala ilk günkü gibi karanlık olduğunu ifade etti.
Roboski Katliamı'nda çocuklarını kaybeden aileler aralarında MAZLUMDER, Akabe, Akdev, Anadolu Platformu ve Hikmet Vakfı'nın olduğu İslami hassasiyetleri gözeten kuruluşlarla beraber İstanbul'da Topkapı Barcelo Eresin Hotel'de basın toplantısı düzenledi. "Uludere Anneleri İstanbul'da", "Unutursak kalbimiz kurusun" pankartları ile katliamın yapıldığı anı gösteren fotoğrafların olduğu salonda katliamda hayatını kaybeden gençlerin fotoğraflarının olduğu tişörtleri giyen ve onların fotoğraflarını taşıyan gençler dikkat çekti. Yine katliamda çocuklarını kaybeden anneler çocuklarının fotoğraflarını taşıdı. Mevlidin okunması ardından yaklaşık iki saat süren toplantının açılış konuşmasını MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal yaptı. Ünsal, namlunun ucunda hayat kavgası veren bu kişilerin ölümünün devletin iradi sorumluluğunda olduğunu ancak devletin hala bunun hesabını vermekten kaçtığını söyledi. Aradan 6 ay geçmesine rağmen hala hiçbir iradi ve adli soruşturmanın sonucunun alınmadığını hatta sonuç yerine insanları rencide eden açıklamaların yapıldığını kaydeden Ünsal, "Onların acıları bizim acımızdır. Biz sonuna kadar onların haklarını savunacağız" dedi.
'Katliam meşrulaştırılmaya çalışılıyor'
İslami hassasiyetleri olan kuruluşlar adına açıklama yapan MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar da, yıllardır devletin bilgisi dahilinde Qileban'da kaçakçılık yapıldığının altını çizerek, bu insanların göz göre göre bombalanmasını hiçbir vicdanın kabul etmeyeceğini ifade etti. Sarıyaşar, "Bu katliamın öncesinde ve sonrasında yaşanan ve insanın vicdanını titreten bir dizi hadisenin sorumluluğunun peşinde olacağız" dedi. Qileban (Uludere) annelerinin acılarını paylaşmayı önemli gördüklerini söyleyen Sarıyaşar, "Uludere için Adalet" taleplerini söylemeye devam edeceklerini dile getirdi. Bu katliamın hükümet ve adli makamlarca aydınlatılmamasından rahatsız olduklarını dile getiren Sarıyaşar, "Bu durum sonuçları tahmin edilemeyecek toplumsal felaketlerin habercisi olabilir. Halen resmi bir özür beyan edilmemesi ve katliam sonrası yaşanan bazı siyasi tartışmaların katliamın önüne geçirilmesinden son derece rahatsızız" dedi. Katliamın aydınlatılmasından ziyade, ölenlerin "kaçakçı" olduğunun söylendiğini, bölgenin örgütün geçiş alanı olduğunun belirtildiğini, mayınların haritasının köylülerde olduğunun iddia edildiğini, kaymakama saldırı bahane edilerek bir çok kişinin tutuklandığını, tazminat teklif edildiğini ifade eden Sarıyaşar, bu tür yaklaşımlarla katliamın meşrulaştırılmaya çalışıldığını ve bunu asla kabul etmeyeceklerini, bunların zaten bölgenin gerçekleri olduğunu ve hemen çürütülebileceğini kaydetti. Bölgede yapılamayan bir çok şey olduğunu ve insanların oradan göç etmeye başladığını hatırlatan Sarıyaşar, "Uludere'de adalet istiyoruz. Resmi ağızlardan mutlaka helallik istenmeli, sorumlular adalet önünde hesap vermesi sağlanmalıdır" ifadesini kullandı.
'173. gününde katliam hala ilk günkü gibi karanlıktadır'
Katliamda hayatını kaybeden ailelerin akrabası olan Veli Encü de, katliamdan bu yana tam 173 gün geçtiğini ifade ederek, "Sevdiklerimizin katledilişinin 173. gününde söylenebilecek tek şey ne büyük acı, ki işlenen bu insanlık suçunun sorumluları ortada yok. Ve hala ilk günkü gibi katliam karanlıktadır" dedi. Katliamın sorumluları yerine Roboskili köylülerin gözaltına alındığını, tutuklandığını ve para cezalarına çarptırıldığını belirten Encü, dört akrabalarının tutuklandığını 18 akrabalarının da arandığını söyledi. Devletin kendi kaymakamının suratına atılan tokatın hesabını sormakta mahir davrandığını ifade eden Encü, "devlet öldürdü baş edemezsiniz" tarzı tehditlerle de 34 insanın katillerini bulmak yerine kendilerinin korkutulmaya çalışıldığını söyledi. Yapılan açıklamaların Roboskili ailelerin adalete olan güven duygusunu sarstığını kaydeden Encü, "Bizden ne istendiğini anlamış değiliz. 34 masum insanın öldürülmesinin sorumlularının ortaya çıkarılmasını istemek suç ise bizi de tutuklayın. Yok eğer adalet herkesin hakkı ise Cabbar Yılmaz, Faris Kaya, Ferdi Alma ve Mahmut Altürk'ü değil katliamın sorumlularını adalete teslim edin" dedi. Aileler olarak adalet istemeye devam edeceklerini ifade eden Encü, "Türkiye Cumhuriyeti'nin adaletinden umudunu kesmiş acılı ve mağdur aileler olarak adalet yada merhamet dilenmiyoruz. Bizler dünyanın neresinde olursa olsun eşitlik, adalet ve insan hakları savunucularını Roboski katliamı konusunda acilen eyleme, dayanışmaya ve konuyu dünya kamuoyuna taşımaya ve hesap sormaya davet ediyoruz" ifadesini kullandı.
Katliamda çocuklarını kaybeden anneler konuştu
Toplantıyı düzenleyen sivil toplum örgütü temsilcileri katliam aydınlatılıncaya ve resmi özür dileninceye kadar çalışacaklarını bildiren konuşmalar yaptıktan sonra katliamda hayatını kaybeden çocukların anneleri birer konuşma yaptı. Serhat'ın annesi Halime Encü, Cemal'in annesi Hazal Encü, Hamza'nın annesi Kadriye Encü, Vedat'ın annesi Mercan Encü, Yüksel'in annesi Emine Ürek, Şervan'ın annesi Leyla Encü, Erkan'ın annesi Felek Encü, Cihan'ın annesi Bahar Encü, Adem'in babası Raşit Ant, Aslan'ın abisi Halil Encü, Adem Ant'ın nişanlısı Galibe Ürek ve Salih'in ablası Seyhan Ürek birer konuşma yaptılar.
Adalet beklemiyoruz adaleti yaratacağız'
Erkan'ın annesi Felek Encü, Başbakan'ın annelerin acılarından hiçbir şekilde anlamadığını, anlayamayacağını belirterek annelerin acısına bile saygı duymadığını kaydetti. Encü, Meclis'te yaptığı konuşmadan sonra kendisinde özür dilemek yerine cevap verme cüretini gösteren bir Başbakan ile karşı karşıya olduklarını söyleyerek, böyle bir yaklaşımın vicdansızlıktan başka bir anlamı olmadığını söyledi. Encü, sürekli "analar ağlamasın" diyen Başbakan'ın bizzat anaları ağlattığını kaydederek, adalet beklemediklerini adaleti yaratacaklarını söyledi. Encü konuşması sırasında yaşadığı duygusal anlar nedeniyle konuşmasını yarıda bıraktı. Anneler acılarının anlaşılmadığını belirterek, herkesi duyarlı olmaya ve katliamın aydınlatılması için çalışmaya davet etti. DİHA
Roboski Katliamı'nda çocuklarını kaybeden anneler, Başbakan'ın annelerin acılarına saygı göstermediğini belirtti.
MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal da, devletin bu katliamın hesabını sormaktan kaçtığını ama kendilerinin bunun peşini bırakmayacağını belirtti. Roboskili aileler adına açıklama yapan Veli Encü de, 173. gününde katliamın hala ilk günkü gibi karanlık olduğunu ifade etti.
Roboski Katliamı'nda çocuklarını kaybeden aileler aralarında MAZLUMDER, Akabe, Akdev, Anadolu Platformu ve Hikmet Vakfı'nın olduğu İslami hassasiyetleri gözeten kuruluşlarla beraber İstanbul'da Topkapı Barcelo Eresin Hotel'de basın toplantısı düzenledi. "Uludere Anneleri İstanbul'da", "Unutursak kalbimiz kurusun" pankartları ile katliamın yapıldığı anı gösteren fotoğrafların olduğu salonda katliamda hayatını kaybeden gençlerin fotoğraflarının olduğu tişörtleri giyen ve onların fotoğraflarını taşıyan gençler dikkat çekti. Yine katliamda çocuklarını kaybeden anneler çocuklarının fotoğraflarını taşıdı. Mevlidin okunması ardından yaklaşık iki saat süren toplantının açılış konuşmasını MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal yaptı. Ünsal, namlunun ucunda hayat kavgası veren bu kişilerin ölümünün devletin iradi sorumluluğunda olduğunu ancak devletin hala bunun hesabını vermekten kaçtığını söyledi. Aradan 6 ay geçmesine rağmen hala hiçbir iradi ve adli soruşturmanın sonucunun alınmadığını hatta sonuç yerine insanları rencide eden açıklamaların yapıldığını kaydeden Ünsal, "Onların acıları bizim acımızdır. Biz sonuna kadar onların haklarını savunacağız" dedi.
'Katliam meşrulaştırılmaya çalışılıyor'
İslami hassasiyetleri olan kuruluşlar adına açıklama yapan MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar da, yıllardır devletin bilgisi dahilinde Qileban'da kaçakçılık yapıldığının altını çizerek, bu insanların göz göre göre bombalanmasını hiçbir vicdanın kabul etmeyeceğini ifade etti. Sarıyaşar, "Bu katliamın öncesinde ve sonrasında yaşanan ve insanın vicdanını titreten bir dizi hadisenin sorumluluğunun peşinde olacağız" dedi. Qileban (Uludere) annelerinin acılarını paylaşmayı önemli gördüklerini söyleyen Sarıyaşar, "Uludere için Adalet" taleplerini söylemeye devam edeceklerini dile getirdi. Bu katliamın hükümet ve adli makamlarca aydınlatılmamasından rahatsız olduklarını dile getiren Sarıyaşar, "Bu durum sonuçları tahmin edilemeyecek toplumsal felaketlerin habercisi olabilir. Halen resmi bir özür beyan edilmemesi ve katliam sonrası yaşanan bazı siyasi tartışmaların katliamın önüne geçirilmesinden son derece rahatsızız" dedi. Katliamın aydınlatılmasından ziyade, ölenlerin "kaçakçı" olduğunun söylendiğini, bölgenin örgütün geçiş alanı olduğunun belirtildiğini, mayınların haritasının köylülerde olduğunun iddia edildiğini, kaymakama saldırı bahane edilerek bir çok kişinin tutuklandığını, tazminat teklif edildiğini ifade eden Sarıyaşar, bu tür yaklaşımlarla katliamın meşrulaştırılmaya çalışıldığını ve bunu asla kabul etmeyeceklerini, bunların zaten bölgenin gerçekleri olduğunu ve hemen çürütülebileceğini kaydetti. Bölgede yapılamayan bir çok şey olduğunu ve insanların oradan göç etmeye başladığını hatırlatan Sarıyaşar, "Uludere'de adalet istiyoruz. Resmi ağızlardan mutlaka helallik istenmeli, sorumlular adalet önünde hesap vermesi sağlanmalıdır" ifadesini kullandı.
'173. gününde katliam hala ilk günkü gibi karanlıktadır'
Katliamda hayatını kaybeden ailelerin akrabası olan Veli Encü de, katliamdan bu yana tam 173 gün geçtiğini ifade ederek, "Sevdiklerimizin katledilişinin 173. gününde söylenebilecek tek şey ne büyük acı, ki işlenen bu insanlık suçunun sorumluları ortada yok. Ve hala ilk günkü gibi katliam karanlıktadır" dedi. Katliamın sorumluları yerine Roboskili köylülerin gözaltına alındığını, tutuklandığını ve para cezalarına çarptırıldığını belirten Encü, dört akrabalarının tutuklandığını 18 akrabalarının da arandığını söyledi. Devletin kendi kaymakamının suratına atılan tokatın hesabını sormakta mahir davrandığını ifade eden Encü, "devlet öldürdü baş edemezsiniz" tarzı tehditlerle de 34 insanın katillerini bulmak yerine kendilerinin korkutulmaya çalışıldığını söyledi. Yapılan açıklamaların Roboskili ailelerin adalete olan güven duygusunu sarstığını kaydeden Encü, "Bizden ne istendiğini anlamış değiliz. 34 masum insanın öldürülmesinin sorumlularının ortaya çıkarılmasını istemek suç ise bizi de tutuklayın. Yok eğer adalet herkesin hakkı ise Cabbar Yılmaz, Faris Kaya, Ferdi Alma ve Mahmut Altürk'ü değil katliamın sorumlularını adalete teslim edin" dedi. Aileler olarak adalet istemeye devam edeceklerini ifade eden Encü, "Türkiye Cumhuriyeti'nin adaletinden umudunu kesmiş acılı ve mağdur aileler olarak adalet yada merhamet dilenmiyoruz. Bizler dünyanın neresinde olursa olsun eşitlik, adalet ve insan hakları savunucularını Roboski katliamı konusunda acilen eyleme, dayanışmaya ve konuyu dünya kamuoyuna taşımaya ve hesap sormaya davet ediyoruz" ifadesini kullandı.
Katliamda çocuklarını kaybeden anneler konuştu
Toplantıyı düzenleyen sivil toplum örgütü temsilcileri katliam aydınlatılıncaya ve resmi özür dileninceye kadar çalışacaklarını bildiren konuşmalar yaptıktan sonra katliamda hayatını kaybeden çocukların anneleri birer konuşma yaptı. Serhat'ın annesi Halime Encü, Cemal'in annesi Hazal Encü, Hamza'nın annesi Kadriye Encü, Vedat'ın annesi Mercan Encü, Yüksel'in annesi Emine Ürek, Şervan'ın annesi Leyla Encü, Erkan'ın annesi Felek Encü, Cihan'ın annesi Bahar Encü, Adem'in babası Raşit Ant, Aslan'ın abisi Halil Encü, Adem Ant'ın nişanlısı Galibe Ürek ve Salih'in ablası Seyhan Ürek birer konuşma yaptılar.
Adalet beklemiyoruz adaleti yaratacağız'
Erkan'ın annesi Felek Encü, Başbakan'ın annelerin acılarından hiçbir şekilde anlamadığını, anlayamayacağını belirterek annelerin acısına bile saygı duymadığını kaydetti. Encü, Meclis'te yaptığı konuşmadan sonra kendisinde özür dilemek yerine cevap verme cüretini gösteren bir Başbakan ile karşı karşıya olduklarını söyleyerek, böyle bir yaklaşımın vicdansızlıktan başka bir anlamı olmadığını söyledi. Encü, sürekli "analar ağlamasın" diyen Başbakan'ın bizzat anaları ağlattığını kaydederek, adalet beklemediklerini adaleti yaratacaklarını söyledi. Encü konuşması sırasında yaşadığı duygusal anlar nedeniyle konuşmasını yarıda bıraktı. Anneler acılarının anlaşılmadığını belirterek, herkesi duyarlı olmaya ve katliamın aydınlatılması için çalışmaya davet etti. DİHA