ABD'nin en prestijli üniversitelerinden Massachusetts Institute of Technology'de (MIT) ekonomi alanında çalışmalar yapan ve bu alanda Nobel Ödülü'nü alabilecek ilk Türk olarak görülen Prof.Dr. Daron Acemoğlu, Türkiye'nin Avrupa'dan gelecek şok dalgalarına hazır olmadığını söyledi. 10 yıldan önce Türkiye'ye dönmeyi düşünmeyen Acemoğlu, siyasete girmeye ise sıcak bakmıyor.

















Lise yıllarında zor fizik problemlerini derse girmeye 10 dakika kala çözen ve bu anlamda hocalarını şaşırtmayı seven Acemoğlu ile bu yıl ilki verilen Galatasaray Ödülü töreni öncesinde konuştuk. Kendisi de bir Galatasaray Lisesi mezunu olan Acemoğlu, bu ödülü dünya çapında ekonomi alanına elde ettiği başarılardan dolayı aldı.  
Dünyanın en başarılı 1,000 ekonomisti arasında ilk 10'da yer alan Acemoğlu, Türkiye'de makro ekonomik istikrarı korumak için önemli adımlar atıldığını ancak Avrupa'dan gelecek bir şok dalgasına karşı yapacağı çok fazla şeyin olmadığına dikkat çekti.
Yapısal reformlar konusunda özellikle hukuki düzenlemeler tarafında önemli adımlar atılmasının önemine vurgu yapan Acemoğlu, bunu yabancı sermayenin gelmesi için en önemli unsur olarak işaret etti.
Türkiye'ye çok sık gelme fırsatı bulamayan Acemoğlu, 10 yıldan önce dönmeyi ise düşünmüyor. Siyasete girme olasılığını yüzde sıfır olarak belirten Acemoğlu, araştırma alanında ülkeye katkı sağlamak istiyor. 1967 doğumlu olan Acemoğlu, Nobel'i konuşmak için erken olduğu görüşünü de savunuyor.


İşte o söyleşi:


- Moody's'in son not artırımı kararını nasıl değerlendiriyorsunuz sizce bu Türkiye için yeterli mi?
Türkiye'nin notunun artırılması yabancı yatırım alabilmesi için önemli bir adım. Aslında bu hak edilen bir şey Türk ekonomisi giderek daha istikrarlı hale geliyor. Ama unutulmaması gereken şey ise, Türkiye hala yurtdışında riskli olarak görülüyor ve bunun da doğru nedenleri var. Hem makro ekonomik hem de siyasi olarak içten gelen riskleri var. Daha fazla istikrar sağlaması için hem reforma hem de modernleşmeye devam etmesi lazım. Örneğin, özellikle başta yabancı sermayenin gelmesi hem de genel anlamda hukuk düzeninin daha fazla gelişmesi büyük önem arz ediyor.
- Buna göre, hukuki zemindeki gelişmeler sizin gözünüzde ekonomik gelişmelerden daha mı öne çıkıyor?
Tabi. Özellikle doğrudan yatırım gelecekse. Yatırımcı önce buradaki yatırımını geriye alıp, alamayacağını düşünüyor. Türkiye'de bu anlamda bir problemle karşılaşırsa ki, bu çoğu zaman oluyor; 'Bunun bize ne etkisi var', 'Buradaki mülkiyetimize nasıl etki ediyor' gibi sorular çok önemli. Bunlar da bizi doğrudan hukuk devleti olmanın gerekliliklerine götürüyor. Türkiye'nin yatırım yapılabilir seviyeye gelmesi için ilk başta yapması gereken şey bence bu.
/_np/5282/17035282.jpg
- Peki yatırım yapılabilir seviyeye gelmesi için Türkiye'nin bu aşamadan sonra öncelikle ne yapması gerekiyor?
Makro ekonomik istikrar da çok önemli. Bu konuda da Türkiye'nin ne kadar derin bir gelişme gösterdiği kesin değil. Evet, istikrar arttı ama hala önemli adımlar kat etmemiz lazım.
- Cari açık gibi önemli bir sorunumuz var bunu azaltmak için yeni teşvik paketi sunuldu. Bu paket sizce sermaye girişini teşvik eder mi?
Yeni teşvik paketini çok detaylı incelemedim. Ama, önemli adımlar atılıyor. Genel açıdan doğru yönde gidiliyor. Türkiye'ye uzun dönemli sermaye gelmesi lazım ve teşvik paketi bu anlamda önemli. Ama bence bunun için yapısal reformlar daha fazla önem arz ediyor. Eğer, sermaye burada güvenli hissederse gelir. Çünkü Türkiye büyüyor. Ancak riskler var olduğu sürece gelmez.
-  Biraz da dışarıdan bakacak olursak, Avrupa'da sürecin geldiği son noktayı ve Türkiye'yi buradan kaynaklı bekleyen riskleri nasıl görüyorsunuz? Avrupa'dan gelebilecek şok dalgalarına hazır mıyız?
Çok riskli görüyorum. Ayrıca, hayır gelecek şok dalgalarına hazır değiliz. Bakıldığı zaman, yabancı sermaye Yunanistan'a gitmiyor ama Türkiye'ye de gelmiyor. Avrupa'dan bir şok gelirse hiç hazır değiliz. Şok gelse ne yapacağız. Reel faizler neredeyse sıfıra yakın düzeyde, nereye gidecek. Kredi büyümesi zaten yüksek, cari açığımız zaten büyük. Yani çok gideceğimiz bir yer yok.
- O zaman ne yapacağız. Bu noktadan sonra şok gelmesin diye dua etmekten başka bir çaremiz yok mu?
Biraz öyleye kaldık. Riskli demek de o demek.
- Moody's bu riskleri görmedi mi? Not artışı neden geldi?
Tabi, Moody's bunları görüyor. Aslında bunları gördüğü için Türkiye'nin notu yatırım yapılabilir seviyeye çıkmıyor. Türkiye büyümesine hala riskli. Elbette, şu anda Avrupa'da kriz olacak diye bir şey de yok. Herkes, burada bir kriz beklemiyor. Ama bir olasılık var.
- Peki böyle bir şok dalgasında Türkiye'de nasıl bir süreç yaşanır?
Ekonomide büyük bir gerileme olur. Dışarıdan gelen talep azalır, yatırım Türkiye'den de kaçar. Avrupa'da eksi 2 ya da 3'lük bir küçülme yaşanırsa bu Türkiye'ye de yansır ve Türkiye'de de eksi büyüme yaşanabilir.
- Son dönemde artan alternatif pazarlara yaptığımız ihracat Avrupa'dan kaynaklı bu eksi büyümeyi dengelemez mi?
Biraz dengeler. Eskisine göre Avrupa'ya daha az bağımlıyız Ama yine de Avrupa, Türkiye ve Asya için o kadar önemli bir yer ki, etkisi tamamen ortadan kalkmaz. Aynı şekilde ABD'deki problemler de Türkiye yansıdı. O zaman Türkiye bu problemleri hızlı bir şekilde bir senede durdurabildi. Ama bakalım böyle bir şok durumunda aynısını yapabilecek mi?  Umarım, durum bu noktaya gelmez.
- Küresel ekonomide son dönemde düşük büyüme endişeleri giderek daha artıyor. Bu önümüzdeki dönemde Türkiye açısından nasıl bir risk yaratır?
Özellikle Çin'in yavaşlaması normal. Çin, 2008'de tıpkı Türkiye gibi çok hızla ekonomiye kredi artırdı, faizleri düşürdü, yatırımları artırmaya çalıştı. Bu biraz yapmacık bir büyüme yaratıyor. Böyle olunca da yavaşlama arkasından geliyor. Ben bu nedenle Türkiye'nin Avrupa dışında da bazı riskleri olduğunu düşünüyorum.
ABD tarafına bakacak olursak, Fed'in aldığı son kararı için değerlendirmeniz ne olur? Sizce daha yapacağı şeyler var mı? Bu sene içerisinde QE3 olasılığı görüyor musunuz?
ABD ekonomisi genişliyor ancak çok hızlı değil. Para politikasının yapacağı şey çok fazla değil. Fed'in şu anda yapacağım dediği şeyin büyük bir etkisi olmayacak. ABD ekonomisi de tıpkı Türkiye gibi yapısal reformlara ihtiyaç duyuyor. ABD'de altyapı yatırım yapılsa hem kısa hem de orta vadede büyümesine katkısı olur. Ancak bu politik nedenlerle şu anda yapılmıyor.
- Madem bir dönüşü olmayacak, Fed bu adımları neden atıyor?
Çünkü yapacak başka bir şey yok. Başka bir kaynaktan teşvik gelmeyince Fed, 'elimizden ne geliyorsa onu yapalım' diyor. Ama artık elden gelecek fazla bir şey de yok. Faizleri indirdi '0'da tutacağız' dedi. İki tane parasal genişleme (quantitative easing) yaptı. Başka bir şey kalmadı.
- Yani, bu sene içinde bir üçüncü parasal genişleme beklemiyor musunuz?
Yapabilirler. Ama bunun ekonomiye bir katkısı olmayacağın sanmıyorum. Sermaye piyasalarına katkısı olabilir ancak büyümeye pek bir katkısı olacağını sanmıyorum.
“10 YILDAN ÖNCE DÖNMEYİ DÜŞÜNMÜYORUM”
- Tekrar size dönecek olursa, Türkiye'ye dönmeyi düşünüyor musunuz?
Kısa veya orta vadede dönmeyi düşünmüyorum. Orta vadeden kastım 10 yıl gibi bir süre.
- Nasıl bir motivasyon sizi Türkiye'ye geri getirir?
Şu anda onu bile düşünmüyorum. Ben olduğum yerde mutluyum. Araştırma için çok iyi bir yer. Bu nedenle özel bir düşüncem yok.
- Dönmeye karar verdiniz diyelim. Bilgi birikiminizle ülkeye katkı sağlamak için yönetim kademelerinde yer almayı düşünür müsünüz?
Hayır. Araştırma konusunda daha çok katkım olacağını düşünüyorum. Siyasete girme ihtimalim yüzde sıfır diyebilirim.
NOBEL’İ KONUŞMAK İÇİN ERKEN
- Nobel için adınız geçiyor. Bu konuda şansınızı nasıl görüyorsunuz?
Nobel genelde 60 yaşının altında verilen bir ödül değil. O nedenle bunları konuşmak için erken.
- Ödülün 60 yaşın altında verilebilme ihtimalini hayata geçirebileceğinizi düşünmüyor musunuz?
İnanın, bilmiyorum.HÜRRİYET.COM.TR
Daha yeni Daha eski