Vali Memduh Oğuz'un "kutsal kent" ilan ettiği Isparta'da
alkol yasağı kapsamlı hale getirilirken Said Nursi'nin ikamet ettiği
yerlerde "nur turizmi"nin dikkat çekici boyutlara ulaştığı görülüyor.
Cumhuriyet Gazetesi'nden Türay Köse, Vali Memduh Oğuz'un kutsal kent ilan ettiği ve geçtiğimiz günlerde alkol yasağının uygulamaya konduğu Isparta'yı mercek altına aldı.
Köse'nin "Isparta’ya ‘nur’ yağdı" başlıklı haberi şöyle:
Vali, ‘gül’ü ve kenti ‘kutsal’ ilan etti. Alkol ise ‘kabahat’, cezası da 169 lira
Bir zamanlar Isparta denilince akla gül, halı ve elbette “baba” 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel gelirdi. Şimdilerde, Isparta Valisi Memduh Oğuz’un “icraat”ı ve birbirinden ilginç açıklamaları konuşuluyor. “Mekke-Medine-Kudüs-Isparta” sloganıyla yola çıkan Oğuz, “Gül tam manasıyla Peygamber efendimiz gibi kokar” deyip gülü kutsal ilan ederken, piknik yerlerinden park edilmiş araç içlerine dek birçok yerde alkol içilmesini de yasaklayıverdi.
AKP iktidarı 10 yılı geçerken, tabandaki muhafazakârlaşmaya Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “vücut dilinden anlayan” valiler de “tepeden” yasak kararlarıyla destek oluyor. Isparta muhafazakâr bir kent. Ancak DP-AP-DYP çizgisindeki muhafazakârlıkla “AKP” ya da “cemaat, tarikat” benzeri örgütlenmelerin etkili olduğu muhafazakârlık anlayışı çok farklı. “Farklı olanın yaşam hakkına, yaşam biçimine müdahale” olarak arka arkaya yasaklar gelirken, artık alkol alanlar “ötekileştiriliyor”. Oysa, kent merkezinde güllerin karşısında şapkalı heykeliyle Ispartalıları selamlayan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, “arada viski içtiğini” söylemekten kaçınmazdı.
Isparta Valisi Memduh Oğuz’un geçen günlerde yayımladığı “il sınırları içinde açıktan alkol almanın engellenmesi” genelgesiyle yasak kentlerin sayısı 10’a yükseldi. Artık, Kabahatler Yasası dayanak gösterilerek “kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket edenlere” para cezası veriliyor. Bu “kabahat”in cezası da 169 TL. Yasağın kapsamı da pek geniş:
Nur cemaatinin ilk lideri Said Nursi, Barla ve Isparta’da sürgünde yaşamış. Bu adresler, bugün “Nur” turizminin önemli durakları. Her yıl yüz binlerce kişi Said Nursi’nin evini, müzeyi ziyaret ediyormuş. Hatta, geceleri Barla’da “Said Nursi’nin tefekküre daldığı” ağaçlarda yatanlar olduğu anlatılıyor. Bir süre önce il genel meclisinin kararıyla Eğirdir-Barla yol ayrımına “Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin yaşadığı topraklardasınız” yazılı bir tabela asılması kararlaştırılmış. ADD konuyu yargıya taşımış. İdare mahkemesi kararında, il genel meclisi kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gibi bu kararın “yörenin inanç turizminin gelişmesine katkıda bulunacağı” vurgulanmış.
Numarasız sokak
Sadece Barla’da değil, Isparta sokaklarda “Nur” turizminin etkisi dikkat çekici boyutlarda. “Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin 1953’ten 1960’a kadar ikamet ettiği” ev 1991’de restore edilmiş. “Erkek” ve “bayan” ziyaretçiler için ayrı girişler var. Evin bulunduğu sokağın adı “Nur”. Diğer sokakların numarası var, ancak bu sokağın “adı” var. Hafta sonları ve bazı mevsimlerde o kadar çok ziyaretçi oluyormuş ki, gül ürünleri satan Gülbirlik sokağa bir satış mağazası açmış.
Göl kıyısında yasak işlemez
Isparta’ya giderken, önce Eğirdir gölü kıyısına uğradık. Burada geçen yıllarda AKP’li Belediye Başkanı Osman Nuri Özmeral, belediye encümen kararıyla turist akınına uğrayan plajda mangal yakılıp, içki içilmesini yasaklamıştı. Başkan, “Plaj dinlenme ve yüzme yeridir. Plajda içki içilir mi?” diyordu. Ancak, daha sonra bu yasağın tavsadığını duyduk. Şimdi, vali eliyle yasak güncellenmiş oldu.
Yasak göl kıyısına ulaşmamış
Eğirdir gölünün turkuvaz rengine kıyıda çiçeğe durmuş ağaçlar eşlik ediyordu. Henüz göl kıyısı canlanmamıştı, yazlıkçıları bekleyen terk edilmiş bir kasaba görünümündeydi. Kıyıda ellerinde şarap ve bira şişeleri ile göle karşı içen birkaç kişi ise, valinin yasağından haberdar görünmüyordu. Yasağı anımsattığımızda aralarından biri “Ben Tayyip Erdoğan’ı severim. Ama olmaz. Kim engel olacakmış bana” diye bağırdı. Kıyıda çok sayıda Tekel büfesi vardı ve çalıştıranlar da “Burada içilmesi engellenemez, ne kadar ceza keserlerse kessinler engel olamazlar” diyordu. Parkta, kıyıda yerleri dolduran bira şişesi kapakları valinin yasağının buralara henüz ulaşmadığını kanıtlıyordu.
Geç bile kaldı
Bir sempozyumun açılışında konuşan Vali Oğuz, “Mekke-Medine-Kudüs müşerref (onur verilmiş, yüceltilmiş), Isparta muvazzaf (görevli)” açıklaması yapmış. Gerekçesini de şöyle açıklamış:
‘Hazreti Memduh’, mahir zaman peygamberi mi?
CHP Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner, 23 ay Isparta’da valilik yapmış ve referandum öncesinde “Evet” yazılı billboard ve afişleri kaldırtınca iktidarın hışmına uğramıştı. Vali Oğuz’un “her dönemde egemen güç kimse yağ çekmekle ünlü olduğunu” söylüyor. “28 Şubat sürecinde 23 Nisan’da Kocaeli’nde alkollü kokteyl düzenliyordu, Hurşit Tolon paşanın yakın dostuydu” diyor. Öner, Vali Oğuz’un açıklamalarına da “Isparta’yı kutsal kent ilan etti Said Nursi’den dolayı. Kendine de ilahi mesaj gelmiş. İslami inanca göre son peygamber Hazreti Muhammet ahir zaman peygamberi. Hazreti Memduh da, mahir zaman peygamberi mi? İlahi mesajlar velilere, nebilere gelir, ya da meczuplar ilahi mesaj aldıklarını ilan ederler. Hazreti Oğuz, veli mi, nebi mi, meczup mu?” diye tepki gösteriyor.
Can güvenliği vurgusu
Nur sokağından sonra Isparta’nın kafeler caddesinde dolaştık. Bu caddede birahane ve barlar var. Dışarıda, kapı önünde masalar bomboş duruyor. Bir işletmeciye “Bu masalarda bira, alkol içilmiyor mu” diye sorduk.“İçilmez, kimse içmez, ben de zaten vermem” karşılığını verdi. İçeceklerin can güvenliği açısından böyle konuştuğunu da ekledi. Kafeler caddesinde dolaşırken, esnaf ziyareti yapan CHP heyetiyle karşılaştık. CHP İl Başkanı Vedat Şenol aynı zamanda bir esnaf, market işletiyor. Alkol yasağı genelgesini “kişi hak ve hürriyetlerine, özel hayata müdahale, anayasal suç” olarak değerlendiriyor. İçkiye “esrar, eroin muamelesi yapılmasından” yakınıyor ve “Alkol alan ve almayanlar ayrılarak bölücülük yapılıyor” diyor.
Kutuya atılan altınlar...
Vedat Şenol, “Said Nursi’nin Isparta’da yaşaması, aktif müritlerinin olması nedeniyle kentlerinin bir tarikatlar şehri” olarak anılmasını istemiyor, çağdaş yaşamı benimsemiş ciddi bir kesimin olduğunu ekliyor. CHP heyetindeki kadınlar ise hem kendi yaşam biçimlerine sahip çıktıklarının altını çiziyor, hem de baskılara dikkat çekiyor. CHP’li kadınlardan biri, “sohbet toplantıları”nda “cennette yer alın” diye para toplandığına ve ortadaki bir kutuya “yüzer, iki yüzer lira ya da bilezik, altın atıldığına” tanık olduğunu anlatıyor.
Şarabı artık yok
Isparta’ya gidip de, Süleyman Demirel Üniversitesi’ne uğramamak olmaz. Üniversite kampusunda dolaşırken konuştuğumuz gençler, yasaklardan pek haberdar görünmüyordu. Kampusun tepesindeki mesire yerindeki bira şişesi kapakları da manzaraya karşı bira içildiğini kanıtlıyordu. Geçen yıllarda Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde üretilen şaraplar öğretim görevlileri ve öğrencilere satılıyormuş. Hocalar her ne kadar “Biz deneme amaçlı üretim yapıyoruz. Üretimin bir bölümü döner sermaye aracılığı ile satılıyor. Hiç kimse hiç kimseye zorla bir şey içiremez” deseler de tepkilere engel olamamışlar. Yeni yönetmelikle üniversitelerin deneme amaçlı üretim yapmak için Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan izin almaları zorunluluğu getirilmiş. Elbette, böyle bir izin başvurusu olmamış. Yani, 4 yıl üretilen “SDÜ şarabı” da tarihe karışmış.
Geçen yıllarda Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde üretilen şaraplar öğretim görevlileri ve öğrencilere satılıyormuş. Hocalar her ne kadar “Biz deneme amaçlı üretim yapıyoruz. Üretimin bir bölümü döner sermaye aracılığı ile satılıyor” deseler de tepkilere engel olamamışlar. Yeni yönetmelikle üniversitelerin deneme amaçlı üretim yapmak için TAPDK’den izin almaları zorunluluğu getirilmiş. Yani, 4 yıl üretilen “SDÜ şarabı” tarihe karışmış.
Cumhuriyet Gazetesi'nden Türay Köse, Vali Memduh Oğuz'un kutsal kent ilan ettiği ve geçtiğimiz günlerde alkol yasağının uygulamaya konduğu Isparta'yı mercek altına aldı.
Köse'nin "Isparta’ya ‘nur’ yağdı" başlıklı haberi şöyle:
Vali, ‘gül’ü ve kenti ‘kutsal’ ilan etti. Alkol ise ‘kabahat’, cezası da 169 lira
Bir zamanlar Isparta denilince akla gül, halı ve elbette “baba” 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel gelirdi. Şimdilerde, Isparta Valisi Memduh Oğuz’un “icraat”ı ve birbirinden ilginç açıklamaları konuşuluyor. “Mekke-Medine-Kudüs-Isparta” sloganıyla yola çıkan Oğuz, “Gül tam manasıyla Peygamber efendimiz gibi kokar” deyip gülü kutsal ilan ederken, piknik yerlerinden park edilmiş araç içlerine dek birçok yerde alkol içilmesini de yasaklayıverdi.
AKP iktidarı 10 yılı geçerken, tabandaki muhafazakârlaşmaya Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “vücut dilinden anlayan” valiler de “tepeden” yasak kararlarıyla destek oluyor. Isparta muhafazakâr bir kent. Ancak DP-AP-DYP çizgisindeki muhafazakârlıkla “AKP” ya da “cemaat, tarikat” benzeri örgütlenmelerin etkili olduğu muhafazakârlık anlayışı çok farklı. “Farklı olanın yaşam hakkına, yaşam biçimine müdahale” olarak arka arkaya yasaklar gelirken, artık alkol alanlar “ötekileştiriliyor”. Oysa, kent merkezinde güllerin karşısında şapkalı heykeliyle Ispartalıları selamlayan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, “arada viski içtiğini” söylemekten kaçınmazdı.
Isparta Valisi Memduh Oğuz’un geçen günlerde yayımladığı “il sınırları içinde açıktan alkol almanın engellenmesi” genelgesiyle yasak kentlerin sayısı 10’a yükseldi. Artık, Kabahatler Yasası dayanak gösterilerek “kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket edenlere” para cezası veriliyor. Bu “kabahat”in cezası da 169 TL. Yasağın kapsamı da pek geniş:
“Kamunun istifadesine açık park, bahçe ve üzerinde tesis bulunmayan açık alanlarda, belediye sınırları içerisinde, meskûn mahallerde, karayollarında, umuma mahsus yerlerde veya umumun istifadesine sunulan piknik ve ören yeri gibi alanlarda, gar, otogar, meydan, cadde, sokak, tarihi ve kültürel mekânlar, ibadethane ile terk edilen ve kullanılmayan yapılar, inşaatlar, banka ATM’leri, köprü altları, mezarlıklar, gezinti yerleri vb. ile nerede park halinde olduğuna bakılmaksızın her türlü aracın içinde alkol içilmesi yasaklanmıştır.”Turizmi bile var
Nur cemaatinin ilk lideri Said Nursi, Barla ve Isparta’da sürgünde yaşamış. Bu adresler, bugün “Nur” turizminin önemli durakları. Her yıl yüz binlerce kişi Said Nursi’nin evini, müzeyi ziyaret ediyormuş. Hatta, geceleri Barla’da “Said Nursi’nin tefekküre daldığı” ağaçlarda yatanlar olduğu anlatılıyor. Bir süre önce il genel meclisinin kararıyla Eğirdir-Barla yol ayrımına “Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin yaşadığı topraklardasınız” yazılı bir tabela asılması kararlaştırılmış. ADD konuyu yargıya taşımış. İdare mahkemesi kararında, il genel meclisi kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gibi bu kararın “yörenin inanç turizminin gelişmesine katkıda bulunacağı” vurgulanmış.
Numarasız sokak
Sadece Barla’da değil, Isparta sokaklarda “Nur” turizminin etkisi dikkat çekici boyutlarda. “Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin 1953’ten 1960’a kadar ikamet ettiği” ev 1991’de restore edilmiş. “Erkek” ve “bayan” ziyaretçiler için ayrı girişler var. Evin bulunduğu sokağın adı “Nur”. Diğer sokakların numarası var, ancak bu sokağın “adı” var. Hafta sonları ve bazı mevsimlerde o kadar çok ziyaretçi oluyormuş ki, gül ürünleri satan Gülbirlik sokağa bir satış mağazası açmış.
Göl kıyısında yasak işlemez
Isparta’ya giderken, önce Eğirdir gölü kıyısına uğradık. Burada geçen yıllarda AKP’li Belediye Başkanı Osman Nuri Özmeral, belediye encümen kararıyla turist akınına uğrayan plajda mangal yakılıp, içki içilmesini yasaklamıştı. Başkan, “Plaj dinlenme ve yüzme yeridir. Plajda içki içilir mi?” diyordu. Ancak, daha sonra bu yasağın tavsadığını duyduk. Şimdi, vali eliyle yasak güncellenmiş oldu.
Yasak göl kıyısına ulaşmamış
Eğirdir gölünün turkuvaz rengine kıyıda çiçeğe durmuş ağaçlar eşlik ediyordu. Henüz göl kıyısı canlanmamıştı, yazlıkçıları bekleyen terk edilmiş bir kasaba görünümündeydi. Kıyıda ellerinde şarap ve bira şişeleri ile göle karşı içen birkaç kişi ise, valinin yasağından haberdar görünmüyordu. Yasağı anımsattığımızda aralarından biri “Ben Tayyip Erdoğan’ı severim. Ama olmaz. Kim engel olacakmış bana” diye bağırdı. Kıyıda çok sayıda Tekel büfesi vardı ve çalıştıranlar da “Burada içilmesi engellenemez, ne kadar ceza keserlerse kessinler engel olamazlar” diyordu. Parkta, kıyıda yerleri dolduran bira şişesi kapakları valinin yasağının buralara henüz ulaşmadığını kanıtlıyordu.
Geç bile kaldı
Bir sempozyumun açılışında konuşan Vali Oğuz, “Mekke-Medine-Kudüs müşerref (onur verilmiş, yüceltilmiş), Isparta muvazzaf (görevli)” açıklaması yapmış. Gerekçesini de şöyle açıklamış:
“Yeryüzündeki tüm çiçekler peygamberin kokusuna özenirler, yeryüzündeki bütün kokular peygamber gibi kokmaya çalışırlar. Ancak bu yarışın şampiyonu güldür, gül tam manasıyla peygamber efendimiz gibi kokar. O nedenle bu gül bizi kitlelerin yavaş yavaş ezberlemeye başladığı Mekke-Medine-Kudüs-Isparta sloganına götürdü. Yani burada bu güzel gül yetiştiğine göre Allah bize bir şey demek istiyor; yani bu arazilere bakınca, bu coğrafyaya bakınca, bu bahçeye bakınca bunların boşu boşuna yaratılmadığını anlıyoruz.”Isparta’da üretilen sütü de “cennet ırmaklarına” benzeten Vali Oğuz, bir başka toplantıda da “Eğer manevi frekans şiddetini ölçen bir elektronik cihaz icat edilirse hangi alanda manevi frekans güçlü diye ölçüm yapılsa Isparta ölçülür” demiş. “Isparta ile ilgili çalışmalarda kendilerini yönlendiren ve istikamet verenin bizzat Said Nursi olduğunu” ifade eden Vali Oğuz, “Üstadın adil vali, adil idareci dediği sensin” mesajını aldığını da ekleyivermiş. Bu tür açıklamalar yapan bir valinin içki yasağında geç bile kaldığı söylenebilir. Isparta Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın MHP’li. Vali Oğuz’un yerel seçimlerde AKP’den belediye başkan adayı olabileceği ya da yeni kurulacak Gül Üniversitesi mütevelli heyetinde yer alabileceği söyleniyor.
‘Hazreti Memduh’, mahir zaman peygamberi mi?
CHP Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner, 23 ay Isparta’da valilik yapmış ve referandum öncesinde “Evet” yazılı billboard ve afişleri kaldırtınca iktidarın hışmına uğramıştı. Vali Oğuz’un “her dönemde egemen güç kimse yağ çekmekle ünlü olduğunu” söylüyor. “28 Şubat sürecinde 23 Nisan’da Kocaeli’nde alkollü kokteyl düzenliyordu, Hurşit Tolon paşanın yakın dostuydu” diyor. Öner, Vali Oğuz’un açıklamalarına da “Isparta’yı kutsal kent ilan etti Said Nursi’den dolayı. Kendine de ilahi mesaj gelmiş. İslami inanca göre son peygamber Hazreti Muhammet ahir zaman peygamberi. Hazreti Memduh da, mahir zaman peygamberi mi? İlahi mesajlar velilere, nebilere gelir, ya da meczuplar ilahi mesaj aldıklarını ilan ederler. Hazreti Oğuz, veli mi, nebi mi, meczup mu?” diye tepki gösteriyor.
Can güvenliği vurgusu
Nur sokağından sonra Isparta’nın kafeler caddesinde dolaştık. Bu caddede birahane ve barlar var. Dışarıda, kapı önünde masalar bomboş duruyor. Bir işletmeciye “Bu masalarda bira, alkol içilmiyor mu” diye sorduk.“İçilmez, kimse içmez, ben de zaten vermem” karşılığını verdi. İçeceklerin can güvenliği açısından böyle konuştuğunu da ekledi. Kafeler caddesinde dolaşırken, esnaf ziyareti yapan CHP heyetiyle karşılaştık. CHP İl Başkanı Vedat Şenol aynı zamanda bir esnaf, market işletiyor. Alkol yasağı genelgesini “kişi hak ve hürriyetlerine, özel hayata müdahale, anayasal suç” olarak değerlendiriyor. İçkiye “esrar, eroin muamelesi yapılmasından” yakınıyor ve “Alkol alan ve almayanlar ayrılarak bölücülük yapılıyor” diyor.
Kutuya atılan altınlar...
Vedat Şenol, “Said Nursi’nin Isparta’da yaşaması, aktif müritlerinin olması nedeniyle kentlerinin bir tarikatlar şehri” olarak anılmasını istemiyor, çağdaş yaşamı benimsemiş ciddi bir kesimin olduğunu ekliyor. CHP heyetindeki kadınlar ise hem kendi yaşam biçimlerine sahip çıktıklarının altını çiziyor, hem de baskılara dikkat çekiyor. CHP’li kadınlardan biri, “sohbet toplantıları”nda “cennette yer alın” diye para toplandığına ve ortadaki bir kutuya “yüzer, iki yüzer lira ya da bilezik, altın atıldığına” tanık olduğunu anlatıyor.
Şarabı artık yok
Isparta’ya gidip de, Süleyman Demirel Üniversitesi’ne uğramamak olmaz. Üniversite kampusunda dolaşırken konuştuğumuz gençler, yasaklardan pek haberdar görünmüyordu. Kampusun tepesindeki mesire yerindeki bira şişesi kapakları da manzaraya karşı bira içildiğini kanıtlıyordu. Geçen yıllarda Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde üretilen şaraplar öğretim görevlileri ve öğrencilere satılıyormuş. Hocalar her ne kadar “Biz deneme amaçlı üretim yapıyoruz. Üretimin bir bölümü döner sermaye aracılığı ile satılıyor. Hiç kimse hiç kimseye zorla bir şey içiremez” deseler de tepkilere engel olamamışlar. Yeni yönetmelikle üniversitelerin deneme amaçlı üretim yapmak için Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan izin almaları zorunluluğu getirilmiş. Elbette, böyle bir izin başvurusu olmamış. Yani, 4 yıl üretilen “SDÜ şarabı” da tarihe karışmış.
Geçen yıllarda Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde üretilen şaraplar öğretim görevlileri ve öğrencilere satılıyormuş. Hocalar her ne kadar “Biz deneme amaçlı üretim yapıyoruz. Üretimin bir bölümü döner sermaye aracılığı ile satılıyor” deseler de tepkilere engel olamamışlar. Yeni yönetmelikle üniversitelerin deneme amaçlı üretim yapmak için TAPDK’den izin almaları zorunluluğu getirilmiş. Yani, 4 yıl üretilen “SDÜ şarabı” tarihe karışmış.