Ordu Üniversitesi’nde İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nden 7
akademisyene Rektörlük tarafından “afiş asmak” gerekçesiyle soruşturma
açılmasına ve Yrd. Doç Dr. Deniz Yıldırım’a YÖK yasa taslağına dair
görüş beyan ettiği için disiplin cezası verilmesine tepkiler sürüyor.
Eğitim-Sen Merkez Yürütme Kurulu ve Akademi Susmayacak Platformu’nun
konuya dair açıklamaları şöyle
Ordu Üniversitesi’ne bağlı Ünye İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde görevli 7 öğretim üyesi, çalışma odalarının kapılarına “İnsan, Toplum, Doğa Yararına Üniversite” yazılı Eğitim Sen kokartı ve yine Eğitim Sen Yükseköğretim Bürosu tarafından hazırlanan YÖK afişini astıkları için haklarında Rektörlük tarafından soruşturma açıldı. 13 Mart 2013 tarihinde öğretim üyelerine tebliğ edilen soruşturma, üniversitede sendikal hak ve özgürlüklerin hiçe sayıldığının açık kanıtıdır. Ayrıca, öğretim üyelerinin çalışma odalarının kapısına özel güvenlikçi eşliğinde müdahale edilmesi ise üniversite yönetiminin, sendikal örgütlenmeden yana oldukları için üyemiz öğretim üyelerine “güvenlik” sorunu olarak baktığını ve özgür bilimden ve düşünceden ne anladığını açıkça göstermektedir. Sendika kokartını “suç unsuru” sayan bu “özel yetkili” zihniyet; Şubat ayında 7 öğretim üyesinden beşinin şehir dışında olduğu bir günü seçti ve “özel güvenlik” görevlisi eşliğinde tutanakla kapılardan kokartları ve afişi söktü. Hukuksuz uygulamalar, tutanağın örneğinin üyelerimize verilmemesiyle sürdü; öğretim üyeleri kendileriyle ilgili bu hukuksuz saldırı hakkında uzun süre bilgi alamadı; tutanak örneği kendilerine verilmedi. 7 üyemiz uzun uğraşların sonucunda Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde tutanağın bir örneğini alabildi. İlgili tutanaksa, Hukuk Fakülteleri’nde örnek olay olarak okutulacak türden. Tutanak, “izinsiz afiş” ifadesi dışında hiçbir bilgi vermemekte, kokartların ve afişin hangi kuruma ait olduğunu ve hangi konuda olduğunu belirtmeden tutulmuş bulunmaktadır. Daha da ötesi, tutanak; yetkisi dışında özel güvenlikçilere öğretim üyelerini denetleme yetkisi vermiş durumdadır. Tutanakta özel güvenlikçi imzasının da yer alması bu açıdan önemlidir. Öğretim üyelerinin ve öğrencilerin değil, özel güvenlikçilerin üniversitenin asli unsuru haline getirildiği günlerden geçtiğimizin açık kanıtı olan bu saldırıda kokartlar ve afiş indirilmeden önce İdare tarafından çekilen fotoğraflar da tutanağa eklenmemiş ve üyelerimize dönük kriminal bir ortam yaratılmak istenmiştir.
Diğer taraftan, Rektörlük tarafından açtırılan bu soruşturmanın 7 öğretim üyesine tebliğ edildiği gün olan 13 Mart tarihinde; Yrd. Doç. Dr. Deniz Yıldırım’a da Aralık ayında Ankara’da Yeni YÖK Yasa Taslağı hakkında panele katılıp konuşma yaptığı için üniversite yönetimi tarafından açılan soruşturmanın sonucu da ulaşmış ve akademik, bilimsel özgürlükleri hiçe sayacak; düşünce ve ifade özgürlüğünün tamamen yasaklanmasının açık kanıtı olacak şekilde üyemiz Deniz Yıldırım’a disiplin cezası “uydurulmuştur”. Kendisini hem mesleki hem de bilimsel açıdan doğrudan ilgilendiren Yükseköğretim Yasa taslağı hakkında görüşlerini ifade etmesi ve panele katılması, önce üniversite yönetimi tarafından sudan bahanelerle engellenmek istenmiş ve düşüncelerini ifade etmesinin ardından da soruşturma açılmıştır.
Düşünce ve ifade özgürlüğünü, akademik özgürlükleri hedefe koyan bu kabul edilemez soruşturma sonucunda “uydurulan” tuhaf disiplin cezasıyla Ordu Üniversitesi; öğretim üyelerinin eleştirel düşünmesinden, bu düşünceleri ifade etmesinden; akademik ve bilimsel çalışmalarının sonuçlarını kamusal görevleri gereği toplumla paylaşmalarından duyduğu rahatsızlığı “ceza” konusu yaparak açıkça beyan etmiştir. Ordu Üniversitesi yönetimi, Yeni YÖK Taslağı ve yeni üniversite rejimi konusunda zihinleri karışık olan kesimlerin de zihinlerini açacak bir uygulamaya imza atmış ve taslağı hakkında konuşmanın suç olduğu yerde; yasa geçtikten sonra üniversitelerde nelerin yaşanacağının çok daha iyi anlaşılması adına, verdiği bu cezayla önemli de bir işlev görmüştür. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi araştırma görevlileri Barkın Asal ve M. Cemil Ozansü hakkında “Yeni YÖK tasarısını protesto etmek amacı ile toplanan öğrenci grubuna konuşma yapmak” “suçlama”sıyla üniversite yönetimi tarafından geçtiğimiz günlerde soruşturma açıldığı da düşünülürse; Yrd. Doç. Dr. Deniz Yıldırım’a verilen bu cezanın tekil örnek olarak kalmayacağı ve sistematik olarak diğer üniversitelerde de yaygınlaşacağı açıktır.
Hem öğretim üyelerinin kapılarındaki sendika kokartlarının polisiye tedbirlerle sökülerek ceza soruşturmasına konu yapılması hem de Yrd. Doç. Dr. Deniz Yıldırım’a Yeni YÖK Yasa Taslağı hakkında panele katılıp konuşma yaptığı için soruşturma açılması sonrasında sendika olarak üniversite yönetimini ziyaret edip sürecin yakın takipçisi olacağımızı belirterek üyelerimize dönük her türlü baskının derhal son bulması talebimizi iletmiştik. Bu talebin ardından gelen soruşturma ve cezalar da açıkça göstermektedir ki Ordu Üniversitesi yönetimi, sendikamıza ve sendikamızın özgür düşünce, akademik-bilimsel özgürlük ve örgütlü mücadele yaklaşımına karşı açık bir mücadele ilan etmiştir. Bu durum, son dönemde Türkiye üniversitelerinde bilime ve düşünceye karşı sistematik olarak yürütülen saldırıların bir parçasıdır ve saldırılar 12 Eylül’ün darbe hukukuyla, onun kurumlarıyla ve elbette onun zihin dünyasıyla bütünleşerek üniversitelerde bir tasfiye dalgasının başlatılması amacını taşımaktadır. Her iki örnekte de üniversite yönetimini harekete geçiren şey; üyelerimizin hem YÖK düzenine hem de yeni üniversite rejimine karşı bilimden, düşünceden ve sendikal örgütlenme özgürlüğünden yana takındıkları kararlı tavırdır. Bu tavrın sonuna kadar yanındayız. Tavır, üniversitelere, bilime ve sendikal özgürlüklere karşı son dönemde yoğunlaşan sistematik saldırılar karşısında Eğitim Sen’in tavrıdır. Bu nedenle Ordu Üniversitesi’nde bu baskı, soruşturma ve cezalara maruz kalan öğretim üyeleri; kendi üniversiteleri nezdinde tüm Türkiye’deki saldırılara karşı “İnsan, Toplum ve Doğa Yararına Üniversite”yi savunmaktadır.
Eğitim Sen, Ordu Üniversitesi’nde ve tüm üniversitelerde süren bu baskılara karşı sendikal mücadeleyi hem ulusal hem de uluslararası platformlara taşıyacak ve bilimsel, akademik ve sendikal özgürlükleri hedefe koyan bu anlayışa karşı tüm gücüyle mücadele etme hedefinden asla geri adım atmayacak, sendikal hak ve özgürlükleri ortadan kaldıran bu uygulamalara karşı gerekli yasal süreci başlatacaktır.
Ayrıca aynı öğretim üyesinin de içerisinde yer aldığı 7 öğretim üyesi hakkında üyesi bulundukları Eğitim Sen’in hazırlamış olduğu “İnsan, Toplum, Doğa Yararına Üniversite İstiyoruz” yazılı kokartları ve “Üniversite A.Ş. İstemiyoruz” yazılı afişi kapılarına astıkları için “çalışma bürosunun kapısına izinsiz afiş asmak” suçlamasıyla soruşturma açılmıştır.
Aynı fakültede daha önce de Eğitim Sen üyelerinin sendikal faaliyetlere katılmaları engellendiği gibi dünyanın saygın üniversitelerinden aldıkları davetler üzerine yurtdışında görevlendirilmelerine de engel olunmuştur.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız, henüz son dönemdeki soruşturmalar başlatılmadan önce yaşanan hak ihlalleriyle ilgili olarak Rektör ve Dekan’la görüşerek sendikanın üyelerinin yanında olduğunu göstermiştir.
Eğitim-Sen Genel Başkanı’nın yanı sıra Ordu Üniversitesinde yaşanan bu hak ihlalleri konusunda Rektör ve Dekan ile görüşmek üzere Akademi Susmayacak Platformunu temsilen bir grup akademisyen 11 Mart 2013 tarihinde Ordu’ya gitmiş; ancak bir hafta öncesinden randevu alınmış olmasına rağmen Rektör, görüşmeden birkaç saat önce randevuyu iptal etmiştir. Rektör Yardımcıları ile görüşme talebi ise reddedilmiştir.
Bir öğretim üyesine verilen “uyarı cezası” ve 7 öğretim üyesi hakkında açılmış olan bu son soruşturma Ordu Üniversitesi’nde özellikle Eğitim Sen üyelerine yönelik olarak sistematik hale dönüşmüş hak ihlallerinin son örnekleridir.
Türkiye’nin mevcut Anayasa ve yasaları eleştirilerek, demokratikleşme iddiasıyla yeni anayasayı tartıştığı bir dönemde sendikal haklar gibi en temel hakları yok sayan ve akademik teamüller çiğnenerek gerçekleştirilen cezalandırmalar ve soruşturmalar ile akademik özgürlüklerin baskılanması kabul edilemez.
Her biri Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden doktoralarını almış, yurtdışındaki üniversitelerden bilimsel çalışma davetleri, ödüller ve TÜBİTAK gibi saygın bilim kurumlarından burs alan bu genç akademisyenlerin akademik ve sendikal faaliyetlerine yönelik baskılara son verilmeli ve hukuksuz soruşturmalar derhal geri çekilmelidir.
Sendika.Org
Eğitim Sen: “Ordu Üniversitesi’nde Akademik ve Sendikal Özgürlükler Ayaklar Altında!”
Ordu Üniversitesi’nde bir hayalet dolaşıyor: 12 Eylül darbesinin hayaleti. Üniversite yönetimi, darbenin hemen ardından kurulan YÖK’e ve onun darbe mantığıyla oluşturulmuş Disiplin Yönetmeliği’ne dayanarak sendikamıza üye öğretim üyelerine dönük sistematik yıldırma, soruşturma ve cezalandırma politikaları uyguluyor. Amaç, öğretim üyelerine “disiplin vermek”. Haksız soruşturma ve disiplin cezalarıyla; ayrımcı uygulamalarıyla öğretim üyelerine dönük baskıların yoğunlaştığı Ordu Üniversitesi, son olarak darbe günlerini aratmayacak iki uygulamaya daha imza attı.Ordu Üniversitesi’ne bağlı Ünye İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde görevli 7 öğretim üyesi, çalışma odalarının kapılarına “İnsan, Toplum, Doğa Yararına Üniversite” yazılı Eğitim Sen kokartı ve yine Eğitim Sen Yükseköğretim Bürosu tarafından hazırlanan YÖK afişini astıkları için haklarında Rektörlük tarafından soruşturma açıldı. 13 Mart 2013 tarihinde öğretim üyelerine tebliğ edilen soruşturma, üniversitede sendikal hak ve özgürlüklerin hiçe sayıldığının açık kanıtıdır. Ayrıca, öğretim üyelerinin çalışma odalarının kapısına özel güvenlikçi eşliğinde müdahale edilmesi ise üniversite yönetiminin, sendikal örgütlenmeden yana oldukları için üyemiz öğretim üyelerine “güvenlik” sorunu olarak baktığını ve özgür bilimden ve düşünceden ne anladığını açıkça göstermektedir. Sendika kokartını “suç unsuru” sayan bu “özel yetkili” zihniyet; Şubat ayında 7 öğretim üyesinden beşinin şehir dışında olduğu bir günü seçti ve “özel güvenlik” görevlisi eşliğinde tutanakla kapılardan kokartları ve afişi söktü. Hukuksuz uygulamalar, tutanağın örneğinin üyelerimize verilmemesiyle sürdü; öğretim üyeleri kendileriyle ilgili bu hukuksuz saldırı hakkında uzun süre bilgi alamadı; tutanak örneği kendilerine verilmedi. 7 üyemiz uzun uğraşların sonucunda Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde tutanağın bir örneğini alabildi. İlgili tutanaksa, Hukuk Fakülteleri’nde örnek olay olarak okutulacak türden. Tutanak, “izinsiz afiş” ifadesi dışında hiçbir bilgi vermemekte, kokartların ve afişin hangi kuruma ait olduğunu ve hangi konuda olduğunu belirtmeden tutulmuş bulunmaktadır. Daha da ötesi, tutanak; yetkisi dışında özel güvenlikçilere öğretim üyelerini denetleme yetkisi vermiş durumdadır. Tutanakta özel güvenlikçi imzasının da yer alması bu açıdan önemlidir. Öğretim üyelerinin ve öğrencilerin değil, özel güvenlikçilerin üniversitenin asli unsuru haline getirildiği günlerden geçtiğimizin açık kanıtı olan bu saldırıda kokartlar ve afiş indirilmeden önce İdare tarafından çekilen fotoğraflar da tutanağa eklenmemiş ve üyelerimize dönük kriminal bir ortam yaratılmak istenmiştir.
Diğer taraftan, Rektörlük tarafından açtırılan bu soruşturmanın 7 öğretim üyesine tebliğ edildiği gün olan 13 Mart tarihinde; Yrd. Doç. Dr. Deniz Yıldırım’a da Aralık ayında Ankara’da Yeni YÖK Yasa Taslağı hakkında panele katılıp konuşma yaptığı için üniversite yönetimi tarafından açılan soruşturmanın sonucu da ulaşmış ve akademik, bilimsel özgürlükleri hiçe sayacak; düşünce ve ifade özgürlüğünün tamamen yasaklanmasının açık kanıtı olacak şekilde üyemiz Deniz Yıldırım’a disiplin cezası “uydurulmuştur”. Kendisini hem mesleki hem de bilimsel açıdan doğrudan ilgilendiren Yükseköğretim Yasa taslağı hakkında görüşlerini ifade etmesi ve panele katılması, önce üniversite yönetimi tarafından sudan bahanelerle engellenmek istenmiş ve düşüncelerini ifade etmesinin ardından da soruşturma açılmıştır.
Düşünce ve ifade özgürlüğünü, akademik özgürlükleri hedefe koyan bu kabul edilemez soruşturma sonucunda “uydurulan” tuhaf disiplin cezasıyla Ordu Üniversitesi; öğretim üyelerinin eleştirel düşünmesinden, bu düşünceleri ifade etmesinden; akademik ve bilimsel çalışmalarının sonuçlarını kamusal görevleri gereği toplumla paylaşmalarından duyduğu rahatsızlığı “ceza” konusu yaparak açıkça beyan etmiştir. Ordu Üniversitesi yönetimi, Yeni YÖK Taslağı ve yeni üniversite rejimi konusunda zihinleri karışık olan kesimlerin de zihinlerini açacak bir uygulamaya imza atmış ve taslağı hakkında konuşmanın suç olduğu yerde; yasa geçtikten sonra üniversitelerde nelerin yaşanacağının çok daha iyi anlaşılması adına, verdiği bu cezayla önemli de bir işlev görmüştür. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi araştırma görevlileri Barkın Asal ve M. Cemil Ozansü hakkında “Yeni YÖK tasarısını protesto etmek amacı ile toplanan öğrenci grubuna konuşma yapmak” “suçlama”sıyla üniversite yönetimi tarafından geçtiğimiz günlerde soruşturma açıldığı da düşünülürse; Yrd. Doç. Dr. Deniz Yıldırım’a verilen bu cezanın tekil örnek olarak kalmayacağı ve sistematik olarak diğer üniversitelerde de yaygınlaşacağı açıktır.
Hem öğretim üyelerinin kapılarındaki sendika kokartlarının polisiye tedbirlerle sökülerek ceza soruşturmasına konu yapılması hem de Yrd. Doç. Dr. Deniz Yıldırım’a Yeni YÖK Yasa Taslağı hakkında panele katılıp konuşma yaptığı için soruşturma açılması sonrasında sendika olarak üniversite yönetimini ziyaret edip sürecin yakın takipçisi olacağımızı belirterek üyelerimize dönük her türlü baskının derhal son bulması talebimizi iletmiştik. Bu talebin ardından gelen soruşturma ve cezalar da açıkça göstermektedir ki Ordu Üniversitesi yönetimi, sendikamıza ve sendikamızın özgür düşünce, akademik-bilimsel özgürlük ve örgütlü mücadele yaklaşımına karşı açık bir mücadele ilan etmiştir. Bu durum, son dönemde Türkiye üniversitelerinde bilime ve düşünceye karşı sistematik olarak yürütülen saldırıların bir parçasıdır ve saldırılar 12 Eylül’ün darbe hukukuyla, onun kurumlarıyla ve elbette onun zihin dünyasıyla bütünleşerek üniversitelerde bir tasfiye dalgasının başlatılması amacını taşımaktadır. Her iki örnekte de üniversite yönetimini harekete geçiren şey; üyelerimizin hem YÖK düzenine hem de yeni üniversite rejimine karşı bilimden, düşünceden ve sendikal örgütlenme özgürlüğünden yana takındıkları kararlı tavırdır. Bu tavrın sonuna kadar yanındayız. Tavır, üniversitelere, bilime ve sendikal özgürlüklere karşı son dönemde yoğunlaşan sistematik saldırılar karşısında Eğitim Sen’in tavrıdır. Bu nedenle Ordu Üniversitesi’nde bu baskı, soruşturma ve cezalara maruz kalan öğretim üyeleri; kendi üniversiteleri nezdinde tüm Türkiye’deki saldırılara karşı “İnsan, Toplum ve Doğa Yararına Üniversite”yi savunmaktadır.
Eğitim Sen, Ordu Üniversitesi’nde ve tüm üniversitelerde süren bu baskılara karşı sendikal mücadeleyi hem ulusal hem de uluslararası platformlara taşıyacak ve bilimsel, akademik ve sendikal özgürlükleri hedefe koyan bu anlayışa karşı tüm gücüyle mücadele etme hedefinden asla geri adım atmayacak, sendikal hak ve özgürlükleri ortadan kaldıran bu uygulamalara karşı gerekli yasal süreci başlatacaktır.
Akademi Susmayacak Platformu: “Sistematik Baskı!, Panele Katılan Öğretim Üyesine Ceza, Kapısına Kokart Asan 7 Öğretim Üyesine Soruşturma…”
Ordu Üniversitesi Ünye İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde YÖK Yasa Taslağı ile ilgili bir panele katıldığı için bir öğretim üyesine “uyarı cezası” verilmiştir.Ayrıca aynı öğretim üyesinin de içerisinde yer aldığı 7 öğretim üyesi hakkında üyesi bulundukları Eğitim Sen’in hazırlamış olduğu “İnsan, Toplum, Doğa Yararına Üniversite İstiyoruz” yazılı kokartları ve “Üniversite A.Ş. İstemiyoruz” yazılı afişi kapılarına astıkları için “çalışma bürosunun kapısına izinsiz afiş asmak” suçlamasıyla soruşturma açılmıştır.
Aynı fakültede daha önce de Eğitim Sen üyelerinin sendikal faaliyetlere katılmaları engellendiği gibi dünyanın saygın üniversitelerinden aldıkları davetler üzerine yurtdışında görevlendirilmelerine de engel olunmuştur.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız, henüz son dönemdeki soruşturmalar başlatılmadan önce yaşanan hak ihlalleriyle ilgili olarak Rektör ve Dekan’la görüşerek sendikanın üyelerinin yanında olduğunu göstermiştir.
Eğitim-Sen Genel Başkanı’nın yanı sıra Ordu Üniversitesinde yaşanan bu hak ihlalleri konusunda Rektör ve Dekan ile görüşmek üzere Akademi Susmayacak Platformunu temsilen bir grup akademisyen 11 Mart 2013 tarihinde Ordu’ya gitmiş; ancak bir hafta öncesinden randevu alınmış olmasına rağmen Rektör, görüşmeden birkaç saat önce randevuyu iptal etmiştir. Rektör Yardımcıları ile görüşme talebi ise reddedilmiştir.
Bir öğretim üyesine verilen “uyarı cezası” ve 7 öğretim üyesi hakkında açılmış olan bu son soruşturma Ordu Üniversitesi’nde özellikle Eğitim Sen üyelerine yönelik olarak sistematik hale dönüşmüş hak ihlallerinin son örnekleridir.
Türkiye’nin mevcut Anayasa ve yasaları eleştirilerek, demokratikleşme iddiasıyla yeni anayasayı tartıştığı bir dönemde sendikal haklar gibi en temel hakları yok sayan ve akademik teamüller çiğnenerek gerçekleştirilen cezalandırmalar ve soruşturmalar ile akademik özgürlüklerin baskılanması kabul edilemez.
Her biri Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden doktoralarını almış, yurtdışındaki üniversitelerden bilimsel çalışma davetleri, ödüller ve TÜBİTAK gibi saygın bilim kurumlarından burs alan bu genç akademisyenlerin akademik ve sendikal faaliyetlerine yönelik baskılara son verilmeli ve hukuksuz soruşturmalar derhal geri çekilmelidir.
Sendika.Org