Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

ALAATTİN'İ KAYBETTİK

MİLLİYET Türkiye'nin önde gelen özel tiyatrolarından AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu'nun kurucularından Alaattin Eraslan, kanser has...

MİLLİYET
Türkiye'nin önde gelen özel tiyatrolarından AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu'nun kurucularından Alaattin Eraslan, kanser hastalığına yenik düşüp yaşamını yitirdi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Aziz Kocaoğlu'nun 397 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın sanıklarından Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu'nun kurucularından Alaattin Eraslan, yaklaşık bir yıl kaldığı cezaevinde kanser hastalığına yakalandı. İkinci duruşmada, Pervin Şenel Genç'in dışında tahliye edilen 17 sanıktan biri olan Erarslan, dün yaşamını yitirdi. Erarslan için yarın saat 15.00'te, Sabancı Kültür Sarayı'nda tören düzenleneceği, daha sonra Doğançay Mezarlığı'nda toprağa verileceği bildirildi.

BİRÇOK OYUNU SEYİRCİYLE BULUŞTURDU

AYSA Organizasyon'u 1985 yılında, AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu'nu ise 2002 yılında, kardeşleri Necip Eraslan ve Sabahattin Eraslan'la birlikte kuran Alaattin Eraslan, ilk olarak Ankara Sanat Tiyatrosu'nun organizasyonlarını tüm Türkiye'de yapmaya başladı. AYSA Organizasyon, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları, Kent Oyuncuları, Dostlar Tiyatrosu, Oyun Atölyesi, Tiyatro İstanbul, Ortaoyuncular ve Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu gibi Türkiye'nin birçok köklü tiyatro gruplarının turne organizasyonları gerçekleştirdi. 'Rumeli Hisarı Tiyatroya Kavuşuyor' konsepti ile Rumeli Hisarı'nda özel ve ödenekli tiyatroları bir araya getirdi. Kendi bünyesinde birçok oyunun prodüktörlüğünü de üstlenen AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu, son dönemde 'Basit Bir Ev Kazası', 'Cam', 'Adalet, Sizsiniz', 'Kuçu Kuçu' gibi oyunları seyirciyle buluşturdu.


FAKÜLTE ARKADAŞI O. NEŞELİ YAZDI:


Benim için bu gün acı günlerimden biriydi. Yine bir dostu kaybettik hem de yaşadıklarının çoğunun farkına varamadan. Sabancı Kültür Merkezinde herkes benim gibi düşünüyordu ki sessizce ağladık. Dibimizde yaşanan bir olaya ne kadar uzaktan baktığımızı fark ederek, Rutkay Aziz, Genco Erkal, Vahide Gördüm, Sermiyan Midyat, Taner Barlas ve şu anda tv'lerde gösterilen dizilerdeki tiyatro kökenli birçok insanla beraber. Alaattin fakülteden arkadaşımızdı ama itiraf edeyim ki çok farkına varamamışız o dönemlerde . Tiyatro organizasyonlarının arkasında görünmez bir dev olmuş , o derece alçakgönüllü ki fark ettirmeden kimseye. Sonra Aziz Kocaoğlu'nun da yargılandığı davalarda Leman Sam konseri yüzünden bir sabah tutuklandığını duyduk Alaattin'in. İzmir'deki tutukluların sağlık hizmeti aldığı tek seçenek Yeşilyurt Devlet hastanesinde, mide kanseri teşhisi sonunda tüm itirazlarına ve başka bir kurumdan sağlık hizmeti alma talebine ve patoloji raporlarının beklenmesi isteğine karşın apar topar ameliyat edilerek midesi alınmış ve sonra mide kanseri olmadığı anlaşılmış. Yapılan operasyonlar devam etmiş avukatların tüm itirazlarına rağmen. Art arda onca ameliyat sonucu dün vücudu pes etmiş. Dibimizde... kimse duymadan bir cinayete kurban etmişler o naif, tiyatro aşkıyla destek verdiği tiyatrodan koparmışlar. Ben bugün bir şey anladım Sabancı K.M 'ni ağzına kadar dolduran İstanbul'dan , İzmir'den dostları, arkadaşları ile kocaman bir devi uğurlarken. Bu dünyada dev gibi bir yürekle yaşamak lazım. Alaattin gibi. Hem de AKP faşizmine inat. O'nu uğurlarken yakınlarının "yaşananları paylaşın" ricası olmasa da bu yazıyı yine yazardım. Yaşadıklarını herkes duysun diye. Güle güle Alaattin. Işığın bol olsun...

HEM FAKÜLTE, HEM DE EV ARKADAŞI, GAZETEMİZ İMTİYAZ SAHİBİ HAYRİ GÜNEL YAZDI

Bursa'da ki öğrenciliğimizin 2. yılında, Teleferik semtinde Alaattin, ben ve bir arkadaşımız daha birlikte bir ev tutmuştuk. Antakya'lıydı Alaattin. Künefeye bayılırdı. Babaannesiyle telefonda hep Arapça konuşurdu. Arap kökenliydi. Hem okuyor hem de o zamanın furyasına uyarak Arap turistlere rehberlik yapıyordu. Hiç unutmuyorum, Bursa'nın soğuk kış gecelerinin birinde, evimizde yakacak hiç bir şey kalmamışken, onun yatağı aklımıza geldi ve her gün bir parçasını yaktık ısınalım diye. Bir akşam Antakya'dan sınavlar için geldiğinde yatağının yerinde yeller estiğini görmüştü. O an ki mavramızı unutmak ne mümkün. Işıklar içinde yat sevgili dost. Ne mutlu ki bana, seni tanıma fırsatı bulmuşum.