New York Times gazetesinin editoryal kurulu, bugün yayınladıkları yazıda
Başbakan Erdoğan'ın laik bir devlete muhafazakar bakış açısını
zorlayarak ve karşı fikirleri bastırarak çok ileri gittiğini yazdı.
Haberde New York Times'ın Erdoğan'ı hedef alan önemli eleştiriler dikkat
çekiyor.
New York Times gazetesinde "Türkiye Karışıklık İçinde" başlığıyla yayımlanan editoryal yazıda, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Gezi Parkı sürecinde "neredeyse yaptığı her açıklama ve talimatla durumu daha da kötüleştirdiği, otoriter eğilimleriyle ülkede ve dışarda endişeyi yükselttiği" öne sürüldü. Yazıda, "Erdoğan'ın ülkeye bırakacağı mirasın ne olacağı konusunda düşünmesi gerektiği" de vurgulandı.
New York Times editoryal kurulunun imzasını taşıyan yazı şöyle:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye'de son üç haftadır süren politik krizi, barışçıl ve hızlıca çözmesi için pek çok fırsatı oldu. Ancak neredeyse yaptığı her açıklama ve talimatta durumu daha kötü hale getirerek, otoriter eğilimleriyle, Türkiye'nin müslüman dünyasına demokratik örnek olma geleceği hakkında, içerde ve dışarda endişeleri arttırdı.
İstanbul Taksim Meydan'ındaki parkın alışveriş merkezine dönüşmesine karşı çıkan aktivistlere sempati duyma yerine hükümet, biber gazı ve su toplarıyla müdahale ederek, Sayın Erdoğan'ın kibirine ve konuşma özgürlüğü dahil, diğer hakların tecavüzüne karşı hızla yayılan bir öfke uyandırdı. Karışıklık başladığından beri 7 bin 500'den fazla kişi yaralandı ve 4 kişi (üç gösterici ve bir polis memuru) hayatını kaybetti. Çok sayıda avukat, gazeteci ve tıp öğrencisi göz altına alındı. Ancak Sayın Erdoğan konuşma ve uzlaşmayı hariç bıraktı.
Yeni haberler, çarşamba günü polisin, İstanbul, Ankara ve diğer şehirlerden 100'den fazla kişiyi, şiddet eylemine karıştığı iddiasıyla sorgulandığını belirtti. Başbakan Yardımcısı Arınç , karışıklığı bastırmak için ordunun çağırılabileceğini söyledi. Aynı derecede korku verici, Sayın Erdoğan protestocuları teröristler olarak etiketledi, her biçim hükümet tacizine bahane olabilecek fesat bir terim.
Sayın Erdoğan Türkiye'yi, ABD ve Avrupa hizasında bir demokrasi ülkesi olarak tanıtabilmek için çok çalıştı. Ancak şimdi yerel medyayı sindiriyor, uluslararası medyaya saldırıyor, örtülü antisemitik görüşler yapıyor ve karışıklığın arkasında, tanımsız "dış güçlerin" olduğunu öne sürüyor. Başta olduğu 10 yıl boyunca, Türkiye'nin ekonomisi yükseldi ve ülkeyi bölgesel güç pozisyonuna getirdi. İslamist partisi sağlık hizmetlerinde, gelir seviyesinde ve konut sağlamada önemli kazanç sağladı ve bir zamanlar ordunun ağına düşmüş politikaya, sivil denetim getirme çabası verdi.
Ancak Sayın Erdoğan, laik bir devlete muhafazakâr bakış açısını zorlayarak ve karşı fikirleri bastırarak çok ileri gitti. Geniş bir desteği korumaya devam ettiğinden, makamından zorla gideceği gibi bir beklenti yok. Ancak karışıklık çoktan ekonomiyi sarstı. Almanya'ya, Türkiye'yi Avrupa Birliği'nden uzak tutmak için başka bir bahane daha verdi ve Türkiyeliler arasındaki bölünmeyi alevlendirdi. Sayın Erdoğan, mirasının nasıl olmasını istediğini düşünmeli. (T24)
New York Times gazetesinde "Türkiye Karışıklık İçinde" başlığıyla yayımlanan editoryal yazıda, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Gezi Parkı sürecinde "neredeyse yaptığı her açıklama ve talimatla durumu daha da kötüleştirdiği, otoriter eğilimleriyle ülkede ve dışarda endişeyi yükselttiği" öne sürüldü. Yazıda, "Erdoğan'ın ülkeye bırakacağı mirasın ne olacağı konusunda düşünmesi gerektiği" de vurgulandı.
New York Times editoryal kurulunun imzasını taşıyan yazı şöyle:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye'de son üç haftadır süren politik krizi, barışçıl ve hızlıca çözmesi için pek çok fırsatı oldu. Ancak neredeyse yaptığı her açıklama ve talimatta durumu daha kötü hale getirerek, otoriter eğilimleriyle, Türkiye'nin müslüman dünyasına demokratik örnek olma geleceği hakkında, içerde ve dışarda endişeleri arttırdı.
İstanbul Taksim Meydan'ındaki parkın alışveriş merkezine dönüşmesine karşı çıkan aktivistlere sempati duyma yerine hükümet, biber gazı ve su toplarıyla müdahale ederek, Sayın Erdoğan'ın kibirine ve konuşma özgürlüğü dahil, diğer hakların tecavüzüne karşı hızla yayılan bir öfke uyandırdı. Karışıklık başladığından beri 7 bin 500'den fazla kişi yaralandı ve 4 kişi (üç gösterici ve bir polis memuru) hayatını kaybetti. Çok sayıda avukat, gazeteci ve tıp öğrencisi göz altına alındı. Ancak Sayın Erdoğan konuşma ve uzlaşmayı hariç bıraktı.
Yeni haberler, çarşamba günü polisin, İstanbul, Ankara ve diğer şehirlerden 100'den fazla kişiyi, şiddet eylemine karıştığı iddiasıyla sorgulandığını belirtti. Başbakan Yardımcısı Arınç , karışıklığı bastırmak için ordunun çağırılabileceğini söyledi. Aynı derecede korku verici, Sayın Erdoğan protestocuları teröristler olarak etiketledi, her biçim hükümet tacizine bahane olabilecek fesat bir terim.
Sayın Erdoğan Türkiye'yi, ABD ve Avrupa hizasında bir demokrasi ülkesi olarak tanıtabilmek için çok çalıştı. Ancak şimdi yerel medyayı sindiriyor, uluslararası medyaya saldırıyor, örtülü antisemitik görüşler yapıyor ve karışıklığın arkasında, tanımsız "dış güçlerin" olduğunu öne sürüyor. Başta olduğu 10 yıl boyunca, Türkiye'nin ekonomisi yükseldi ve ülkeyi bölgesel güç pozisyonuna getirdi. İslamist partisi sağlık hizmetlerinde, gelir seviyesinde ve konut sağlamada önemli kazanç sağladı ve bir zamanlar ordunun ağına düşmüş politikaya, sivil denetim getirme çabası verdi.
Ancak Sayın Erdoğan, laik bir devlete muhafazakâr bakış açısını zorlayarak ve karşı fikirleri bastırarak çok ileri gitti. Geniş bir desteği korumaya devam ettiğinden, makamından zorla gideceği gibi bir beklenti yok. Ancak karışıklık çoktan ekonomiyi sarstı. Almanya'ya, Türkiye'yi Avrupa Birliği'nden uzak tutmak için başka bir bahane daha verdi ve Türkiyeliler arasındaki bölünmeyi alevlendirdi. Sayın Erdoğan, mirasının nasıl olmasını istediğini düşünmeli. (T24)