Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İngiliz Guardian gazetesine
“Biz tüm Türkiye'yi temsil ediyoruz" başlıklı bir değerlendirme yazısı
yazdı. Herkesin son 20 gündür yaşanan saldırılara tanık olmasına rağmen,
Davutoğlu AKP’nin ne kadar demokratik bir parti olduğunu anlattı.
Davutoğlu baştan sona yalanlar ve çarpıtmalarla dolu yazısında, AKP’nin Türkiye’de güçlü bir demokrasi inşa ettiğini ve barışçıl gösterilere izin verilmesinin de bunun bir göstergesi olduğunu iddia etti. Davutoğlu Gezi Parkı olaylarının anlaşılabilmesi için de “daha geniş bir perspektiften bakılması” gerektiğini söyledi.
AKP’nin Gezi Parkı eylemlerine dönük estirdiği polis terörüne tüm dünya tanıklık etmiş olsa da, Davutoğlu şu yalanları sıralayabildi:
Yalan I: Türkiye’de demokrasi açığı yok. AKP iktidara geldiğinden beri toplumun tüm kesimlerinin, hukuk kuralları çerçevesinde temel haklara sahip olduğu istikrarlı ve adil bir sistem için çabalamaktadır.
Gerçek: AKP devletin bütün kurumlarını tasfiye etti, yargıyı, üniversiteleri kendi yandaşlarıyla doldurdu. Çok sayıda gazeteciyi hapse attı, AKP’ye yandaş olmayan birçok gazeteci işinden oldu, basın üzerinde büyük bir baskı kuruldu. Binlerce kişi siyasi sebeplerle tutuklandı. Gezi Parkı eylemlerinin örgütlenmesinde sosyal medyanın önemli bir rol üstlenmesiyle, Twitter kullanıcıları için “cadı avı” başlatıldı. Yine AKP milletvekilleri daha geçtiğimiz haftalarda meclise gelen yüzde onluk seçim barajının düşürülmesi teklifini de reddetti. Bunlar sadece bazı örnekler.
Yalan II: Partimiz düşünce ve inanç çeşitliliğini takdirle karşılar.
Gerçek: AKP, iktidara geldiği andan beri toplumun belirli kesimlerini dışlayıcı politikalar yürüttü. Bu dönemde AKP Alevilere karşı mezhepçi bir politika yürütürken, Başbakan Tayyip Erdoğan katıldığı bir televizyon programında Karacaahmet Cemevi için “ucube” diyebildi. Kürt yurttaşların ana dilde eğitim hakkını görmezden geldi. Dindar bir nesil yetiştireceğiz, tinerci, ateist gençlik istemiyoruz” diyerek büyük tepki topladı. “Parasız eğitim istiyoruz” diyen öğrenciler hapse atıldı... Örnekleri uzatmak mümkün.
Yalan III: Ne kadar fazla insan, özellikle daha genç jenerasyonlar siyasete katılırsa, farklı görüşlere saygının olduğu gerçek demokratik bir kültürün Türkiye’de hüküm sürme ihtimali de o kadar fazla olur.
Gerçek: AKP hükümetinin bugüne kadar yürüttüğü siyaset, Davutoğlu’nun bu sözlerini yalanlıyor. Bunun için sadece son günlerde yaşananları örnek vermek yeterli. AKP’den farklı bir görüşü ifade etmek isteyen genç yaşlı herkesi başına ne geldiği Gezi Parkı eylemleri süresince görüldü ve hala görülmeye devam ediyor. Gençler barışçıl bir şekilde siyasete katılım haklarını kullanmak istediklerinde, karşılarında eylemlerin başından itibaren AKP’nin gözü dönmüş polislerini, kimyasal su sıkan TOMA’larını ve gaz bombalarını buldular.
Yalan IV: [Gezi Parkı] gösterileri hükümete karşı barışçıl çevreci bir hareket olarak başladı. Ne yazık ki, şiddet ve aşırılık yanlısı gruplar onların demokratik taleplerini çaldı.
Gerçek: AKP, başta Gezi Parkı projesine karşı başlayan ancak gösterilere dönük polis şiddetiyle birlikte hükümetin baskıcı politikalarına karşı tüm Türkiye’de milyonlarca insanın katıldığı bir harekete dönüşen bu direnişi geriletmek için “illegal örgütler” masalını piyasaya sürdü. Erdoğan, AKP diktatörlüğüne karşı sokağa dökülen milyonlarca kişiyi “çapulcu” diye nitelendirirken, bu kitlesel gösterilerin meşruiyeti “provokatör” kılığındaki sivil polislerin şiddet eylemleri ile azaltılmaya çalışıldı. Ancak halk bu tezgahları yutmadı. Eylemlerin başından itibaren göstericilere insanlık dışı bir şekilde saldırın polis, provokasyonlarıyla bu eylemleri barışçıl çizgisinden çıkarmaya çalıştı ancak bunda başarılı olamadı.
Yalan V: Göstericilere karşı güç kullanımında bazı hatalar oldu ve hükümet bu konudaki üzüntüsünü ifade etti.
Gerçek: Davutoğlu’nun polisin saldırılarıyla ilgili “bazı hatalar oldu” açıklamasındaki “hataların” 15 Haziran’a kadarki bilançosu, 50’den fazlasının durumu ağır olmak üzere 7 binin üstünde yaralı ve dört vatandaşın hayatını kaybetmesi oldu. Ondan fazla direnişçi de polisin hedef gözeterek fırlattığı gaz bombaları nedeniyle gözlerini kaybetti. Erdoğan’ın emriyle cumartesi günü tekrar başlayan ve tüm Türkiye’de devam eden vahşice saldırılarda yaralananların sayısı bu rakamlara dahil değil.
Yalan VI: Bu olaylarla [bazı hatalar] ilgili soruşturmalar sürüyor, sorumlulardan hesap soruluyor.
Gerçek: AKP polisinin 20 gündür tüm Türkiye’de sürdürdüğü vahşi saldırılarda, binlerce vatandaşın yaralanmasına ve 4 kişinin hayatını kaybetmesine rağmen, İçişleri Bakanı Muammer Güler, bugün yaptığı açıklamada "İzmir'de 2, İstanbul’da ise 1 polisin açığa alındığını" söyledi. Sadece, Kızılay’da Ethem Sarısülük’ü başından vurarak öldüren polisin bile halen yargı karşısına çıkarılmaması Davutoğlu’nun bu iddiasını yalanlamaya yetiyor.
Yalan VII: Reyhanlı’daki terörist saldırı hemen hemen medyada hiç yer almadı.
Gerçek: Evet, yanlış okumadınız. Davutoğlu, AKP’nin Suriye politikasının bir sonucu olarak Reyhanlı’da yaşanan kanlı saldırıların medyada yeterince yer almamasından yakındı. Aslında Davutoğlu’nun bu açıklamasına yalan demek pek doğru gözükmüyor. Zira saldırılar sonrasında AKP’nin medyaya yayın yasağı getirmesinin ardından ana akım medyada ve yandaş basında AKP’yi destekleyen haberler dışında Reyhanlı saldırısına dair haberlere yer verilmedi. Dolayısıyla, Davutoğlu'nun bu açıklamasına diyecek bir söz bulamıyoruz.
Yalan VIII: Biz tüm Türkiye'yi temsil ediyoruz.
Gerçek: 15 gündür milyonlar “AKP istifa” sloganları ile sokağa dökülürken, Davutoğlu’nun bu iddiası demagojiden öte geçmiyor.
(soL- Arda Hacıyusufoğlu)
Davutoğlu baştan sona yalanlar ve çarpıtmalarla dolu yazısında, AKP’nin Türkiye’de güçlü bir demokrasi inşa ettiğini ve barışçıl gösterilere izin verilmesinin de bunun bir göstergesi olduğunu iddia etti. Davutoğlu Gezi Parkı olaylarının anlaşılabilmesi için de “daha geniş bir perspektiften bakılması” gerektiğini söyledi.
AKP’nin Gezi Parkı eylemlerine dönük estirdiği polis terörüne tüm dünya tanıklık etmiş olsa da, Davutoğlu şu yalanları sıralayabildi:
Yalan I: Türkiye’de demokrasi açığı yok. AKP iktidara geldiğinden beri toplumun tüm kesimlerinin, hukuk kuralları çerçevesinde temel haklara sahip olduğu istikrarlı ve adil bir sistem için çabalamaktadır.
Gerçek: AKP devletin bütün kurumlarını tasfiye etti, yargıyı, üniversiteleri kendi yandaşlarıyla doldurdu. Çok sayıda gazeteciyi hapse attı, AKP’ye yandaş olmayan birçok gazeteci işinden oldu, basın üzerinde büyük bir baskı kuruldu. Binlerce kişi siyasi sebeplerle tutuklandı. Gezi Parkı eylemlerinin örgütlenmesinde sosyal medyanın önemli bir rol üstlenmesiyle, Twitter kullanıcıları için “cadı avı” başlatıldı. Yine AKP milletvekilleri daha geçtiğimiz haftalarda meclise gelen yüzde onluk seçim barajının düşürülmesi teklifini de reddetti. Bunlar sadece bazı örnekler.
Yalan II: Partimiz düşünce ve inanç çeşitliliğini takdirle karşılar.
Gerçek: AKP, iktidara geldiği andan beri toplumun belirli kesimlerini dışlayıcı politikalar yürüttü. Bu dönemde AKP Alevilere karşı mezhepçi bir politika yürütürken, Başbakan Tayyip Erdoğan katıldığı bir televizyon programında Karacaahmet Cemevi için “ucube” diyebildi. Kürt yurttaşların ana dilde eğitim hakkını görmezden geldi. Dindar bir nesil yetiştireceğiz, tinerci, ateist gençlik istemiyoruz” diyerek büyük tepki topladı. “Parasız eğitim istiyoruz” diyen öğrenciler hapse atıldı... Örnekleri uzatmak mümkün.
Yalan III: Ne kadar fazla insan, özellikle daha genç jenerasyonlar siyasete katılırsa, farklı görüşlere saygının olduğu gerçek demokratik bir kültürün Türkiye’de hüküm sürme ihtimali de o kadar fazla olur.
Gerçek: AKP hükümetinin bugüne kadar yürüttüğü siyaset, Davutoğlu’nun bu sözlerini yalanlıyor. Bunun için sadece son günlerde yaşananları örnek vermek yeterli. AKP’den farklı bir görüşü ifade etmek isteyen genç yaşlı herkesi başına ne geldiği Gezi Parkı eylemleri süresince görüldü ve hala görülmeye devam ediyor. Gençler barışçıl bir şekilde siyasete katılım haklarını kullanmak istediklerinde, karşılarında eylemlerin başından itibaren AKP’nin gözü dönmüş polislerini, kimyasal su sıkan TOMA’larını ve gaz bombalarını buldular.
Yalan IV: [Gezi Parkı] gösterileri hükümete karşı barışçıl çevreci bir hareket olarak başladı. Ne yazık ki, şiddet ve aşırılık yanlısı gruplar onların demokratik taleplerini çaldı.
Gerçek: AKP, başta Gezi Parkı projesine karşı başlayan ancak gösterilere dönük polis şiddetiyle birlikte hükümetin baskıcı politikalarına karşı tüm Türkiye’de milyonlarca insanın katıldığı bir harekete dönüşen bu direnişi geriletmek için “illegal örgütler” masalını piyasaya sürdü. Erdoğan, AKP diktatörlüğüne karşı sokağa dökülen milyonlarca kişiyi “çapulcu” diye nitelendirirken, bu kitlesel gösterilerin meşruiyeti “provokatör” kılığındaki sivil polislerin şiddet eylemleri ile azaltılmaya çalışıldı. Ancak halk bu tezgahları yutmadı. Eylemlerin başından itibaren göstericilere insanlık dışı bir şekilde saldırın polis, provokasyonlarıyla bu eylemleri barışçıl çizgisinden çıkarmaya çalıştı ancak bunda başarılı olamadı.
Yalan V: Göstericilere karşı güç kullanımında bazı hatalar oldu ve hükümet bu konudaki üzüntüsünü ifade etti.
Gerçek: Davutoğlu’nun polisin saldırılarıyla ilgili “bazı hatalar oldu” açıklamasındaki “hataların” 15 Haziran’a kadarki bilançosu, 50’den fazlasının durumu ağır olmak üzere 7 binin üstünde yaralı ve dört vatandaşın hayatını kaybetmesi oldu. Ondan fazla direnişçi de polisin hedef gözeterek fırlattığı gaz bombaları nedeniyle gözlerini kaybetti. Erdoğan’ın emriyle cumartesi günü tekrar başlayan ve tüm Türkiye’de devam eden vahşice saldırılarda yaralananların sayısı bu rakamlara dahil değil.
Yalan VI: Bu olaylarla [bazı hatalar] ilgili soruşturmalar sürüyor, sorumlulardan hesap soruluyor.
Gerçek: AKP polisinin 20 gündür tüm Türkiye’de sürdürdüğü vahşi saldırılarda, binlerce vatandaşın yaralanmasına ve 4 kişinin hayatını kaybetmesine rağmen, İçişleri Bakanı Muammer Güler, bugün yaptığı açıklamada "İzmir'de 2, İstanbul’da ise 1 polisin açığa alındığını" söyledi. Sadece, Kızılay’da Ethem Sarısülük’ü başından vurarak öldüren polisin bile halen yargı karşısına çıkarılmaması Davutoğlu’nun bu iddiasını yalanlamaya yetiyor.
Yalan VII: Reyhanlı’daki terörist saldırı hemen hemen medyada hiç yer almadı.
Gerçek: Evet, yanlış okumadınız. Davutoğlu, AKP’nin Suriye politikasının bir sonucu olarak Reyhanlı’da yaşanan kanlı saldırıların medyada yeterince yer almamasından yakındı. Aslında Davutoğlu’nun bu açıklamasına yalan demek pek doğru gözükmüyor. Zira saldırılar sonrasında AKP’nin medyaya yayın yasağı getirmesinin ardından ana akım medyada ve yandaş basında AKP’yi destekleyen haberler dışında Reyhanlı saldırısına dair haberlere yer verilmedi. Dolayısıyla, Davutoğlu'nun bu açıklamasına diyecek bir söz bulamıyoruz.
Yalan VIII: Biz tüm Türkiye'yi temsil ediyoruz.
Gerçek: 15 gündür milyonlar “AKP istifa” sloganları ile sokağa dökülürken, Davutoğlu’nun bu iddiası demagojiden öte geçmiyor.
(soL- Arda Hacıyusufoğlu)