DOĞU TÜRKİSTAN'DA BİR ZULÜM VAR. DOĞU TÜRKİSTAN'DA İNSANLAR KATLEDİLİYOR. DOĞU TÜRKİSTAN'DA Kİ ZULME DİKKAT ÇEKMEK İÇİN YAYINLIYORUZ ÜSTTEKİ FOTOĞRAFI VE ALTTAKİ METNİ. METNE HİÇ DOKUNMADIK. ELİMİZE GEÇTİĞİ ŞEKLİYLE YAYINA ALDIK. FOTOYU İSE MOZAİKLEMEDİK, BANTLAMADIK, KARARTMADIK. BUNLARI YAPSAYDIK EĞER, ZULMÜN ÜSTÜNÜ ÖRTMÜŞ OLACAKTIK. İSTEDİK Kİ, GERÇEK TÜM ÇIPLAKLIĞIYLA, VARDIĞI BOYUTLARIYLA GÖRÜLSÜN. DOĞU TÜRKİSTAN'DA BİR ZULÜM VAR. YAŞLI, GENÇ, KADIN, ÇOCUK DENMEDEN İNSANLAR KATLEDİLİYOR DOĞU TÜRKİSTAN'DA. ZULÜM HER YERDE ZULÜMDÜR VE ZULMÜN İDEOLOJİSİ YOKTUR DİYEREK METNİ VE FOTOĞRAFI İLGİNİZE SUNUYORUZ.
DEMOKRATHABER/İDEAHAYAT
Çinli askerler tarafından ölene kadar dövülen Doğu Türkistan'lı halkın katledilmelerini protesto amacıyla urumçi şehrinde bir kaç bölgede toplanan insanlardan sadece biri...
Çin askerinin ve polisinin imzası var..
2009 yılında gerçekleşmiş bir olay. Çin artık o kadar ustalaştı ki, 1949'dan beri süren katliamlardan var olan vahşet'ten görüntüler olabildiğince az gündeme geliyor.. Aslında Türki devletlerde bu durum söz konusu.. Bütün gezegenin bir ayıbıdır bu, ama baş sorumlular Türki devletlerdir.
Kabesi Filistin, Libya, Suriye son olarakta Mısır olan hükümetgillerin Doğu Türkistana yönelen tek yerleri kıçları olmuştur.
Ahmet Davutoğlu denilen şahıs eşi ve beraberindeki Türk Heyeti oraya gittiği gibi ilk olarak Kasgarli Mahmut Külliyesine, ardindan Yusuf Has Hacip Külliyesi ile Idka Camii'ne giderek ''Bir açidan da ata yurdumuzu görmüs olacagiz '' demek oldu. Düşünebiliyor musunuz ?
Tribünlere oynamak konusunda o kadar insanlıktan yoksun oldular ki.. Bu olay 2010 'da oldu yanlış hatırlamıyorsam, inanmayan araştırsın. Ha bi de okumak istersiniz size Ahmet Davutoğlu denilen yaratığın Kaşgar'dan ayrılmadan önce kameralara neler dediğine bir bakalım. Ne için gittiğini daha iyi anlarsınız.
''Çin seyahati birçok açidan önemli. Kültürel, ekonomik ve siyasi açilardan önemli görüsmeler yapacagiz. Seyahate bir anlamda kültürel olarak basladik. Kasgar, Urumçi ve Sian'da Çin'in en önemli kültür merkezlerini ziyaret edecegiz. Bir açidan da ata yurdumuzu görmüs olacagiz. Sanghay'i ziyaret ettikten sonra da Pekin'e gidip siyasi görüsmelerde bulunacagiz. Bütün unsurlariyla Türk-Çin iliskilerinin gelismesi, Sincan Uygur Özerk bölgesindeki kardeslerimizi rahatlatacak. Bizim onlara daha rahat ulasmamizi, kaynasmamizi saglayacak, tarihin bizi ayirdigi noktadan tekrar birlesmemizi temin edici bir rol üstlenecek."
Bir çok büyük İslami facebook sayfasında Ahmet Davutoğlunun bu konudaki kareleri dolaşıyor, Doğu Türkistan ajitasyonu ile..
DOĞU TÜRKİSTAN: BİR İNSANLIK AYIBI
1949 senesinden beri zulüme uğruyorlar. Onlar kendisini hiçbir zaman Çinli olarak görmedi. Sadece kültürlerini devam ettirmek ve yaşamak istediler. Katledildiler, katledilmeye devam ediliyorlar. İnsan haklarının '' İ ''sinin bile uzaktan yakından onlarla alakaları yok. Kendi kimliklerini korumak adına gördükleri bu zulüm insanlık ayıbının en büyük utanç zincirlerinden, en büyük halkalarından biri.. İnançları geri İbadetlerini yapmak istiyorlar. Ama şiddet ve manasız yasaklara maruz kalıyor Doğu Türkistan halkı. Camiye, kadınlar giremiyor, memurların girmesi yasak, emeklilerin girmesi yasak.. Hacca gitmeleri illegal bir dini faaliyet olarak görülüyor. 15-22 yaşları aralarındaki kadınlar bir kaç senedir, Çin'in iç kesimlerine zorla alıkoyularak götürülüyorlar. Alıkoyulan bu kadınlar zorla pavyonlarda çalıştırılıyor, para karşılığı insanlara satılıyor. Zorunlu kürtaj uygulamaları yüzünden hergün yüzlerce bebek katlediliyor. Onlarda Çin Hükümeti için AZINLIK . İki çocukları var, 3'sünü doğururlarsa özel görevliler/timler tarafından müdahale ediliyor. Eğer 3 bir çocukta ısrar edilirse, ilkel ve insanlık dışı yöntemlerle kürtaja zorlanıyorlar. Bir kültürü yok etmek için insanın hayal bile edemeyeceği uygulamalara maruz kalıyor Doğu Türkistan Halkı. Bir yandan ( imha ) ediliyorlar, diğer bir yandan sistemli bir biçimde çin hükümetinin çinli halkı o bölgeye yerleştirerek yok olmalarını izliyorlar. Bir örnekle açıklayalım. 1953'te Doğu Türkistan bölgesinde %75 Doğu Türkistan Halkı, % 7 Çinli yaşarken bu oran 1980 yıllarında % 53 Doğu Türkistan Halkı, % 40 çinli'ye yükselmiştir. Bu etnik temizliğin, katliamların, asimile edilmenin etkilerinin ne denli boyutlarda olduğunu açıklamaya yeterli bir delil aslında. Rakamlarla yapılan diğer katliamlara değinmeden önce Çin'in 1964'ten 1996 yıllarına kadar uzanan, Doğu Türkistanda bulunan '' NÜKLEER '' merkezinde yaptığı 40 küsür nükleer
deneme sonrası 210 bin İnsan hayatını kaybetmiş, on binlercesi sakat kalmış, çeşitli hastalıklara yakalanmış ve bu denemelerin sonucu korkunç rakamlarda sakat doğumlar gerçekleştirdiğini hatırlatalım. Resmi Rakamlara göre : 1949-1952 yılları arasında 2 milyon 800 bin; 1952-1957 arasında 3 milyon 509 bin; 1958-1960 yılları arasında 6 milyon 700 bin; 1961-1965 yılları arasında 13 milyon 300 bin kişi ya Çin ordusu tarafından katledildi, milyonlarcasıda kıtlık sonucu öldü. 1997 yılı yine bir ayıba sahne oldu. İnançlarına göre kutsal bir gece olan ve 4 Şubat'a rastlayan Kadir gecesinde, ibadethanelerinde toplanan 30'un üzerinde kadın, ibadetlerini yaparken demir sopalarla dövülerek karakola götürüldüler. Komşuları, insanlarının serbest kalmasını talep etti. Ve ayaklarının dibine 3 kadın cesedi atıldı. 1997 Şubatında 200 Doğu Türkistan halkı katledilirken, 4000'den fazlası kamplara kapatıldı. Aynı olay şubat ayının 8'de tekrar yaşandı.. İbadet etmek için mescitlerinde toplanan halk güvenlik güçlerinin baskılarıyla alevlenen tartışmalar sonucunda katliamlar devam etti. Kamplarda 70 bine ulaşan esir alınmış Doğu Türkistan halkından yüzlercesi meydanlarda kurşuna dizilirken, binlercesi çırılçıplak soyularak, 50'şer kişilik gruplar halinde meydanlarda teşhir edildiler. Katliamlar devam etti.. Zulüm devam etti.. Yıl 2009. 26 haziran gecesi Guandong eyaletinde bulunan, Şaoguan şehrindeki fabrikada çalışan 600 Kadar Uygur vatandaşı saldıraya uğradı ve çıkan olaylarda 60'ı katledildi. Bu olayı kınamak ve saldırıyı tertipliyenlerin adalete teslim edilmesini talep eden halka, Çin hükümeti yeni bir katliama imza atarak cevap verdi. 796 İnsan idam edildi. Bir gecede onbilercesi ortadan kayboldu. 100'bin uygurlu kadın evlerinde zorla alındı. Temmuz Ayı. Çin hükümeti tekrar büyük bir katliam gerçekleştirdi. Katliamlar, Soykırımlar devam ediyor. İNSANLIK BUNA SESSİZ KALMAMALI, KALAMAZ..
DEMOKRATHABER/İDEAHAYAT
Çinli askerler tarafından ölene kadar dövülen Doğu Türkistan'lı halkın katledilmelerini protesto amacıyla urumçi şehrinde bir kaç bölgede toplanan insanlardan sadece biri...
Çin askerinin ve polisinin imzası var..
2009 yılında gerçekleşmiş bir olay. Çin artık o kadar ustalaştı ki, 1949'dan beri süren katliamlardan var olan vahşet'ten görüntüler olabildiğince az gündeme geliyor.. Aslında Türki devletlerde bu durum söz konusu.. Bütün gezegenin bir ayıbıdır bu, ama baş sorumlular Türki devletlerdir.
Kabesi Filistin, Libya, Suriye son olarakta Mısır olan hükümetgillerin Doğu Türkistana yönelen tek yerleri kıçları olmuştur.
Ahmet Davutoğlu denilen şahıs eşi ve beraberindeki Türk Heyeti oraya gittiği gibi ilk olarak Kasgarli Mahmut Külliyesine, ardindan Yusuf Has Hacip Külliyesi ile Idka Camii'ne giderek ''Bir açidan da ata yurdumuzu görmüs olacagiz '' demek oldu. Düşünebiliyor musunuz ?
Tribünlere oynamak konusunda o kadar insanlıktan yoksun oldular ki.. Bu olay 2010 'da oldu yanlış hatırlamıyorsam, inanmayan araştırsın. Ha bi de okumak istersiniz size Ahmet Davutoğlu denilen yaratığın Kaşgar'dan ayrılmadan önce kameralara neler dediğine bir bakalım. Ne için gittiğini daha iyi anlarsınız.
''Çin seyahati birçok açidan önemli. Kültürel, ekonomik ve siyasi açilardan önemli görüsmeler yapacagiz. Seyahate bir anlamda kültürel olarak basladik. Kasgar, Urumçi ve Sian'da Çin'in en önemli kültür merkezlerini ziyaret edecegiz. Bir açidan da ata yurdumuzu görmüs olacagiz. Sanghay'i ziyaret ettikten sonra da Pekin'e gidip siyasi görüsmelerde bulunacagiz. Bütün unsurlariyla Türk-Çin iliskilerinin gelismesi, Sincan Uygur Özerk bölgesindeki kardeslerimizi rahatlatacak. Bizim onlara daha rahat ulasmamizi, kaynasmamizi saglayacak, tarihin bizi ayirdigi noktadan tekrar birlesmemizi temin edici bir rol üstlenecek."
Bir çok büyük İslami facebook sayfasında Ahmet Davutoğlunun bu konudaki kareleri dolaşıyor, Doğu Türkistan ajitasyonu ile..
DOĞU TÜRKİSTAN: BİR İNSANLIK AYIBI
1949 senesinden beri zulüme uğruyorlar. Onlar kendisini hiçbir zaman Çinli olarak görmedi. Sadece kültürlerini devam ettirmek ve yaşamak istediler. Katledildiler, katledilmeye devam ediliyorlar. İnsan haklarının '' İ ''sinin bile uzaktan yakından onlarla alakaları yok. Kendi kimliklerini korumak adına gördükleri bu zulüm insanlık ayıbının en büyük utanç zincirlerinden, en büyük halkalarından biri.. İnançları geri İbadetlerini yapmak istiyorlar. Ama şiddet ve manasız yasaklara maruz kalıyor Doğu Türkistan halkı. Camiye, kadınlar giremiyor, memurların girmesi yasak, emeklilerin girmesi yasak.. Hacca gitmeleri illegal bir dini faaliyet olarak görülüyor. 15-22 yaşları aralarındaki kadınlar bir kaç senedir, Çin'in iç kesimlerine zorla alıkoyularak götürülüyorlar. Alıkoyulan bu kadınlar zorla pavyonlarda çalıştırılıyor, para karşılığı insanlara satılıyor. Zorunlu kürtaj uygulamaları yüzünden hergün yüzlerce bebek katlediliyor. Onlarda Çin Hükümeti için AZINLIK . İki çocukları var, 3'sünü doğururlarsa özel görevliler/timler tarafından müdahale ediliyor. Eğer 3 bir çocukta ısrar edilirse, ilkel ve insanlık dışı yöntemlerle kürtaja zorlanıyorlar. Bir kültürü yok etmek için insanın hayal bile edemeyeceği uygulamalara maruz kalıyor Doğu Türkistan Halkı. Bir yandan ( imha ) ediliyorlar, diğer bir yandan sistemli bir biçimde çin hükümetinin çinli halkı o bölgeye yerleştirerek yok olmalarını izliyorlar. Bir örnekle açıklayalım. 1953'te Doğu Türkistan bölgesinde %75 Doğu Türkistan Halkı, % 7 Çinli yaşarken bu oran 1980 yıllarında % 53 Doğu Türkistan Halkı, % 40 çinli'ye yükselmiştir. Bu etnik temizliğin, katliamların, asimile edilmenin etkilerinin ne denli boyutlarda olduğunu açıklamaya yeterli bir delil aslında. Rakamlarla yapılan diğer katliamlara değinmeden önce Çin'in 1964'ten 1996 yıllarına kadar uzanan, Doğu Türkistanda bulunan '' NÜKLEER '' merkezinde yaptığı 40 küsür nükleer
deneme sonrası 210 bin İnsan hayatını kaybetmiş, on binlercesi sakat kalmış, çeşitli hastalıklara yakalanmış ve bu denemelerin sonucu korkunç rakamlarda sakat doğumlar gerçekleştirdiğini hatırlatalım. Resmi Rakamlara göre : 1949-1952 yılları arasında 2 milyon 800 bin; 1952-1957 arasında 3 milyon 509 bin; 1958-1960 yılları arasında 6 milyon 700 bin; 1961-1965 yılları arasında 13 milyon 300 bin kişi ya Çin ordusu tarafından katledildi, milyonlarcasıda kıtlık sonucu öldü. 1997 yılı yine bir ayıba sahne oldu. İnançlarına göre kutsal bir gece olan ve 4 Şubat'a rastlayan Kadir gecesinde, ibadethanelerinde toplanan 30'un üzerinde kadın, ibadetlerini yaparken demir sopalarla dövülerek karakola götürüldüler. Komşuları, insanlarının serbest kalmasını talep etti. Ve ayaklarının dibine 3 kadın cesedi atıldı. 1997 Şubatında 200 Doğu Türkistan halkı katledilirken, 4000'den fazlası kamplara kapatıldı. Aynı olay şubat ayının 8'de tekrar yaşandı.. İbadet etmek için mescitlerinde toplanan halk güvenlik güçlerinin baskılarıyla alevlenen tartışmalar sonucunda katliamlar devam etti. Kamplarda 70 bine ulaşan esir alınmış Doğu Türkistan halkından yüzlercesi meydanlarda kurşuna dizilirken, binlercesi çırılçıplak soyularak, 50'şer kişilik gruplar halinde meydanlarda teşhir edildiler. Katliamlar devam etti.. Zulüm devam etti.. Yıl 2009. 26 haziran gecesi Guandong eyaletinde bulunan, Şaoguan şehrindeki fabrikada çalışan 600 Kadar Uygur vatandaşı saldıraya uğradı ve çıkan olaylarda 60'ı katledildi. Bu olayı kınamak ve saldırıyı tertipliyenlerin adalete teslim edilmesini talep eden halka, Çin hükümeti yeni bir katliama imza atarak cevap verdi. 796 İnsan idam edildi. Bir gecede onbilercesi ortadan kayboldu. 100'bin uygurlu kadın evlerinde zorla alındı. Temmuz Ayı. Çin hükümeti tekrar büyük bir katliam gerçekleştirdi. Katliamlar, Soykırımlar devam ediyor. İNSANLIK BUNA SESSİZ KALMAMALI, KALAMAZ..