Tutuklama talebiyle mahkeme sevkedilen 12 kişi dışında herkes
Çağlayan Adliyesi'nden serbest bırakıldı. Çıkanların ilk mesajı,
"mücadeleye devam" oldu.
Çağlayan Adliyesi'nde hakim karşısına çıkarılan Taksim Dayanışması, siyasi parti ve kitle örgütü temsilcilerinden 38'i serbest bırakıldı. Serbest kalanların ilk açıklamalarına, içeride tutulan temsilcilerin derhal serbest bırakılması ve "mücadeleye devam" çağrısı damga vurdu.
TKP MK üyesi Erkan Baş:
Dışarıda sesimizi daha fazla duyuran arkadaşlara tüm direnişçiler adına teşekkür ediyorum. Şu an bizimle birlikte gözaltına alınan bazı arkadaşlarımız serbest bırakılmadı. Ne yapıyorlarsa bizde yaptık dediğimiz 12 arkadaşımız mahkemeye sevk edildi. Bu adaletin ve hukukun olmadığını gösteriyor. 100'den fazla direnişçi eylemler dolayısıyla cezaevinde. Bu arkadaşların derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Üç gün boyunca fiziki ve psikolojik şiddete uğradık.
Tüm bu yaşananlar AKP iktidarının halkın ayaklanmasından ne kadar korktuğunun göstergesidir. AKP "güç bende, istediğimi yaparım" diyor. Kabul etmiyoruz, güç halkındır. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!
FKF sözcüsü Erçin Fırat:
İki duygu hissediyorum şuan. İlki öfke. Zorbalığa karşı durduğumuz için gözaltına alındık, yaralandık, arkadaşlarımız öldü. Şimdide 12 arkadaşımızı tutuklama talebi ile sevk ettiler. İçeride insani olmayan koşullarda yaşadık, muamele gördük. Hasta olanlar vardı, bunlara rağmen. Halkımız gaz, su, mermi yiyor. Öğrendik ki biz içeride iken halkımızdan biri daha yaşamını yitirmiş. Bunların bütünüme çok öfkeliyiz. İkinci hissettiğim duygu, 31 Mayıs gününden beri hissettiğimiz, taşıdığımız bir şey, mutluluk. Mutluyuz, gözaltına alınsakta, tutuklansakta, öldürülsekte çünkü halk ayakta, bizim
yüzümüzden bunun gülümsemesini silemezler. Halk uyandı bir kere bundan sonra onlar korksun, onlar üzülsün. Zerre kaygımız yok, zerre korkumuz
yok.
Cansu Yapıcı:
Mimarım, Mücella Yapıcı'nın kızıyım. Annem 60 yaşında, üç damarı tıkalı. Çok kötü muamele gördük içeride. 12 arkadaşımızın ne sebeple tutuklanmak üzere sevk edildiğini anlayamadık. 4 talebimiz çok nettir, çok açıktır, hala geçerlidir. Halk tarafından kabul edilmiş, sahiplenilmiştir. Birinci talebimiz Gezi Parkı'na yapılacak projenin iptal edilmesi idir, bunu kazandık. Park açıldığı gün parka girmek için giderken gözaltına alındık, ne olduğunu anlamadık. Bizim bir diğer talebimiz gözaltılar ve tutuklular serbest bırakılsın, direniş esnasında ölen 6 kişinin sorumluları, halka şiddet uygulayanların sorumluları yargılansın. Taksim, Güven Park başta olmak üzere tüm parklar ve meydanlar halka açık olsun. Bu daha başlangıç, mücadeleye
devam.
Levent Dölek- Eğitim-Sen 6'nolu Şube:
İçeride dışarıdaki mücadelenin devam ettiği ama farklı koşullarda devam ettiği bir dört gün geçirdik. Gerek tuvalet uygulamaları, gerek zorla parmak izi alma uygulamaları. Şimdi arkadaşlarımızı örgüt kurmak, saçma sapan şeylerden tutuyorlar. Hukukun güvenirliğinin tamamen kalktığı ortamda bütün çözüm halkın giderek büyüyen direnişinde.
Deniz Ögçe:
Gözaltına alınırken darp edildim. İçeride fiziki koşullar çok kötüydü. Ancak biz dışarıda mücadelenin devam ettiğini biliyorduk. Bu halka böyle zorbalık ile boyun eğdiremezler.
Çağlayan Adliyesi'nde hakim karşısına çıkarılan Taksim Dayanışması, siyasi parti ve kitle örgütü temsilcilerinden 38'i serbest bırakıldı. Serbest kalanların ilk açıklamalarına, içeride tutulan temsilcilerin derhal serbest bırakılması ve "mücadeleye devam" çağrısı damga vurdu.
TKP MK üyesi Erkan Baş:
Dışarıda sesimizi daha fazla duyuran arkadaşlara tüm direnişçiler adına teşekkür ediyorum. Şu an bizimle birlikte gözaltına alınan bazı arkadaşlarımız serbest bırakılmadı. Ne yapıyorlarsa bizde yaptık dediğimiz 12 arkadaşımız mahkemeye sevk edildi. Bu adaletin ve hukukun olmadığını gösteriyor. 100'den fazla direnişçi eylemler dolayısıyla cezaevinde. Bu arkadaşların derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Üç gün boyunca fiziki ve psikolojik şiddete uğradık.
Tüm bu yaşananlar AKP iktidarının halkın ayaklanmasından ne kadar korktuğunun göstergesidir. AKP "güç bende, istediğimi yaparım" diyor. Kabul etmiyoruz, güç halkındır. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!
FKF sözcüsü Erçin Fırat:
İki duygu hissediyorum şuan. İlki öfke. Zorbalığa karşı durduğumuz için gözaltına alındık, yaralandık, arkadaşlarımız öldü. Şimdide 12 arkadaşımızı tutuklama talebi ile sevk ettiler. İçeride insani olmayan koşullarda yaşadık, muamele gördük. Hasta olanlar vardı, bunlara rağmen. Halkımız gaz, su, mermi yiyor. Öğrendik ki biz içeride iken halkımızdan biri daha yaşamını yitirmiş. Bunların bütünüme çok öfkeliyiz. İkinci hissettiğim duygu, 31 Mayıs gününden beri hissettiğimiz, taşıdığımız bir şey, mutluluk. Mutluyuz, gözaltına alınsakta, tutuklansakta, öldürülsekte çünkü halk ayakta, bizim
yüzümüzden bunun gülümsemesini silemezler. Halk uyandı bir kere bundan sonra onlar korksun, onlar üzülsün. Zerre kaygımız yok, zerre korkumuz
yok.
Cansu Yapıcı:
Mimarım, Mücella Yapıcı'nın kızıyım. Annem 60 yaşında, üç damarı tıkalı. Çok kötü muamele gördük içeride. 12 arkadaşımızın ne sebeple tutuklanmak üzere sevk edildiğini anlayamadık. 4 talebimiz çok nettir, çok açıktır, hala geçerlidir. Halk tarafından kabul edilmiş, sahiplenilmiştir. Birinci talebimiz Gezi Parkı'na yapılacak projenin iptal edilmesi idir, bunu kazandık. Park açıldığı gün parka girmek için giderken gözaltına alındık, ne olduğunu anlamadık. Bizim bir diğer talebimiz gözaltılar ve tutuklular serbest bırakılsın, direniş esnasında ölen 6 kişinin sorumluları, halka şiddet uygulayanların sorumluları yargılansın. Taksim, Güven Park başta olmak üzere tüm parklar ve meydanlar halka açık olsun. Bu daha başlangıç, mücadeleye
devam.
Levent Dölek- Eğitim-Sen 6'nolu Şube:
İçeride dışarıdaki mücadelenin devam ettiği ama farklı koşullarda devam ettiği bir dört gün geçirdik. Gerek tuvalet uygulamaları, gerek zorla parmak izi alma uygulamaları. Şimdi arkadaşlarımızı örgüt kurmak, saçma sapan şeylerden tutuyorlar. Hukukun güvenirliğinin tamamen kalktığı ortamda bütün çözüm halkın giderek büyüyen direnişinde.
Deniz Ögçe:
Gözaltına alınırken darp edildim. İçeride fiziki koşullar çok kötüydü. Ancak biz dışarıda mücadelenin devam ettiğini biliyorduk. Bu halka böyle zorbalık ile boyun eğdiremezler.