Konya'da avukatlık yapan Hüsnü Yıldırımer, 1983 yılında sınıf öğretmenliği yaptığı sırada yasa dışı örgüt üyesi olmak ve örgüt propagandası yapmak suçlamasıyla gözaltına alındığında, polisin işkence yaptığı iddiasıyla geçen yıl dava açtı. Ancak 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi davanın 'zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılması' karar verince Yıldırımer, karara Yargıtay'da itiraz etti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da yerel mahkemenin kararının onanmasını talep etti. Yıldırımer, ''Yargıtay tarafından zaman aşımı kararı onanırsa, Türkiye'de bu yönde açılan tüm davalar düşecek. Dolayısıyla 12 Eylül ile hesaplaşma bir başka bahara kalacak" dedi.
Konyalı Hüsnü Yıldırımer, 27 Aralık 1983 günü Doğanhisar İlçesi Konakkale Beldesi'nde sınıf öğretmenliği yaptığı sırada 'Dev-Yol' örgütü üyesi ve örgütün propagandasını yaptığı suçlamasıyla polis tarafından gözaltına alındı. Konya Emniyet Müdürlüğü o dönemki Siyasi Şube'de 15 gün boyunca gözaltında tutulduğunu ve işkence gördüğünü öne süren Yıldırımer, daha sonra tutuklanıp Konya Cezaevi'ne konuldu. Bu sırada Malatya 2'nci Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı'nca Doğanhisar Dev-Yol örgütünün en önemli mensubu olduğu gerekçesiyle hakkında açılan yeni bir dava nedeniyle, Malatya Yeşilyurt Askeri Cezaevi'ne nakledildi. Yıldırımer, 26 Mart 1984'te Malatya 2'nci Ordu Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından tahliye edildi.
HUKUK FAKÜLTESİNİ BİTİRİP AVUKATLIĞA BAŞLADI
Memleketine geri dönen Yıldırımer, öğretmenliğe yeniden başladı. Bu sırada Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne devam eden Yıldırımer, fakülteden mezun olduktan sonra da avukatlığa başladı.
GEÇEN YIL SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU
Hüsnü Yıldırımer geçen yıl Konya Cumhuriyet Başsavcılığı'na, 1983 yılında Konya Emniyet Müdürlüğü'nde gözaltında bulunduğu süre içinde önce parmak uçlarına sopayla vurulduğu; sonra gözleri sürekli kapalı tutulup, soyundurulup falakaya yatırıldığı; Filistin askısı olarak bilinen askıya asılıp, vücuduna elektrik verildiği iddiasıyla polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.
SUÇLANAN 2 POLİS ÖLMÜŞ
Konya Cumhuriyet Başsavclığı'da hazırladığı iddianamede Yıldırımer'in işkence yaptığını iddia ettiği polislerden Necdet Değirmenci ve Şube Müdürü Tarhan Ayyıldız'ın öldüğü; Yıldırımer'in o dönem alınan ifade tutanağında imzası bulunan komiser İzzet Kaçar yaşadığının saptandığı belirtildi. İddianame 11 Eylül 2012 tarihinde Konya 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunuldu.
'ZAMANAŞIMI' KARARI
Konya 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi heyeti de 25 Eylül 2012 Salı günü, 'Davanın zamanaşımı nedeni ile ortadan kaldırılmasına' karar verdi. Yıldırımer de, yerel mahkemenin kararına Yargıtay'da itiraz etti.
YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NDAN DA ZAMANAŞIMI KARARI
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da, 5 Haziran 2013 tarihinde suçun 15 yıllık kesintili zamanaşımına süresine tabi bulunduğunu belirterek, yerel mahkemenin kararının onanmasını talep etti.
DAVA DÜŞECEK
Avukat Hüsnü Yıldırımer, Yargıtay 8?nci Ceza Dairesi?nin, Başsavcılığın ve yerel mahkemenin kararını doğru bulup onarsa, davanın zamanaşımı nedeniyle düşeceğini belirtti. Yıldırımer, ''Yargıtay tarafından zamanaşımı kararı onanırsa, Türkiye?de bu yönde açılan tüm davalar düşecek. Dolayısıyla 12 Eylül ile hesaplaşma bir başka bahara kalacak. 12 Eylül 2010 tarihinde yaptığımız referandum da boşa çıkmış olacak ve biz boş vaatlerle kandırılmış oluyoruz'' dedi.
'İNSANLIK SUÇUNDA, ZAMAN AŞIMI MÜMKÜN DEĞİL'
Konya Demokrat Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Şaban Uçlusoy ise işkencenin, insanlık suçu olduğunu belirterek, şunları söyledi
''İşkence, evrensel hukukta, insanlık suçu olarak kabul edilmektedir. Bu suçların hakkında zamanaşımı nedeniyle davanın düşürülmesi, takibin yapılmaması mümkün değildir. Uluslararası sözleşmelerde bu husus böylece yazılmaktadır. Bu uluslararası sözleşmelerde de Türkiye Cumhuriyeti'nin imzası vardır, kabulü vardır'' dedi.
Daha yeni Daha eski