HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

Esma'nın siması Ali İsmail'e düşer

Sıvılaşan acı. Onu böyle anacağız. Gözler görmüştür çünkü ölümü. Gözlerimiz ölümle ve cesaretle açılmıştır. Gözlerimize dolmuştur ölümd...

Sıvılaşan acı.
Onu böyle anacağız. Gözler görmüştür çünkü ölümü. Gözlerimiz ölümle ve cesaretle açılmıştır. Gözlerimize dolmuştur ölümden çıldırarak doğan hayat.
Hayat bizden yanadır.
Nehirler boyunca akan zamanın ses aralarında çocuklar dinlenir. Kızılırmak akar ezbersiz Asi nehri’ne, oradan Dicle’ye karışır ve bir yolunu bulup Nil’e…
Böylece Esma ile Ali İsmail bir surette buluşur. O surette Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol ve öldürülmüş çocukların cemalleri saklıdır.
Nil’de sokaklar kan okur, kan yazar. Dicle’de kan okunmuş ve yazılmış ezber edilmektedir… Asi’de kan düşmüştür güne… Sızlar.
Esma’nın yüzünde asılı kalan hayatın, sevincin, kuşluk vakitlerinin, küçük gülüşlerin hesabı tutulmayacak. Adı, birazcık yaşı, kıyısından anlatılan öyküsü olacak. Öldürülmüşler kavmine yazılacak o da.
Ali İsmail’in bakışlarında yankılanacak ömrü. İncecik gülüşü, dalgın halleri, haylaz soluğu hafifçe yerini hatıraya bırakacak. O da yaşından, yaşamadığından bilinecek. Kavmin öldürülmüş halk çocukları silsilesine yazılacak.
Esma ile Ali İsmail aynı coğrafyanın iz düşümleridir. Aynı dilin, aynı kör kuyuların, aynı ekmeğin kenarı, kırıntısı, lokmasıdır.
Esma sokakta bir kurşunla yere yıkıldı. Ölüm onun uzağında bir yerden yakınında bir yere yürüdü. İktidar büyük, kalp küçüktü. Silahlar azametli, bedenler incecik.
Esma ne kadar sarihti. Ölümü ne kadar da haksızdı. Göz gördü. Coğrafyasında açılan kartların Anadolu’daki sahiplerini bilemezdi.
Ağıtçılar vardır bizim ora’larda. Ölümleri dolaşır ağıt yakarlar. Ölümlere ağlatırlar konuyu-komşuyu, hısım-akrabayı. Usta yakarıcılardır. Ağıtçılar ağladıkça kazanandır. Ağlattıkça.
Esma’nın ölüsüne gelen ağıtçılar dövünmekteler. Esma’nın ölüsünden damıtılacak sıvılaşmış acıyı ve hiddeti hasat edecekler. Gözlerine su dolan iktidar sahibi de bu hasadın başında durmuş, yükselen kahrın arasında kendini temize çekmeye çabalıyor.
İktidar Nil’in gözyaşıyla kanlı ellerini yıkamak istiyor.
Ali İsmail, Asi’nin gözyaşıdır. O kanlı yaşı akıtan iktidar sahibi Esma’nın yüzünde ellerini yıkayamaz.
Çünkü Roboski’de çocuklar öldürülmüştür… Çünkü Uğur Kaymaz’a 13 kurşun sıkılmıştır evinin önünde… Çünkü Ceylan Önkol’a evinin önünde havan mermisi atılmıştır… Çünkü Canan Saldık’tır, Enes Ata’dır…
Abdullah’tır. Ali İsmail’dir iktidar sahiplerinin ellerinden dökülür ömürleri.
Esma’nın simasında Ortadoğu’ya taşınan hegemonyayı görenler, onun simasında Mısır’da akan kanın hâsılatını sayanlar, onun masumiyetiyle kendi ülkelerinde döktükleri kanı değiş tokuş edeceklerini sananlar yanılmaktadır…
Esma’nın siması Ali İsmail’e düşmektedir.
Ve bilinecektir ki;
Ali İsmail’in tenine düşen her ağır sancı milyonlarca kalbi ateşle harlamaktadır.
Ona vurulan her tokadın zonklayan ağrısını yüzünde duyan gencecik kadınlar hırsla dişlemektedir dudaklarını.
Onu linç eden kepazelerin her birine binlerce yıl yetecek nefret, gün be gün hınçla ovmaktadır hayatı…
Ali İsmail’in o mahzun hali Esma’nın masumiyetine dokunur.
Coğrafyası ile imtihan edilen çocukların zamanıdır.
Dicle’nin sızısı Kızılırmak’ta Ethem’le çalkalanmaktadır.
Nil’in binlerce yıllık uğultusu Asi’nin sınırları yırtan sertliğine öykünmektedir.
İktidar sahibinin gözyaşı haramdır.
Esma’ya helal gözyaşı akıtanlara baş sağlığı…
Ali İsmail kardeşimin hatırasına bin ömür…
Gerisini nehirler anlatsın.

[23 Ağustos 2013 Ankara]-EVREN BARIŞ YAVUZ-FRAKSİYON.ORG

Business News