Medyada bir Sarıgül rüzgârı estiriliyor. Daha önceleri de estirilmiş, lakin Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçmesiyle yelkenler inmişti. “Çare Sarıgül” diyenlere Gezi Çapulcuları “Çare Drogba” cevabını verdi ama, aslında biz bu filmi çoook daha önce de izlemiştik. 9 yıl evvel, 20 Temmuz 2004 tarihinde, yukarıdaki başlık altında şu yazdıklarım hâlâ güncel mi değil mi, okuyun ve karar verin:
***
CHP’nin yerel seçimlerdeki yenilgisini hicvettiğim yazıda şöyle demiştim: “İngiltere’de bir televizyon kanalı, popstar benzeri bir yetenek yarışmasıyla ideal milletvekilini seçecek! Kazanan bir dahaki seçimde aday olabilecek. Tabii ki bizim medyamız da, bu yarışmayı yapmakta gecikmeyecek.”
Yazdıklarım, daha mürekkebi kurumadan, Mustafa Sarıgül tarafından ciddiye alınmış olacak; bir de baktık, bu siyasetçimiz popstar şartnamelerini harfiyen yerine getirerek sahneye çıkmamış mı!
Gerçi Sarıgül poppolitika için ABD’ye gitmemiş olsaydı, Nasreddin Hoca’nın torunu der, üzerinde fazla durmazdık. Ne var ki Sarıgül nam yiğit, adeta “cisimleşmiş” bir Amerikan esprisi... Hani, bir fil buzdolabına kaç harekette girer, kaç harekette çıkar, kirpi ile yılan evlenirse çocukları ne olur türünden, sinir bozucu derin dondurucu şakalarından.
Zaman gazetesinde Nuriye Akman, aslında Nisan [2004] sonunda Sarıgül ile yaptığı röportajda gülme efektlerini parantez içine koyarak şimdi yüz yüze geldiğimiz poppolitik’in ilk sinyallerini vermişti. Röportajda, Nuriye Hanım, hacca da gitmiş olan Sarıgül’e içki filan içmekten mahrum kalmamak için mi hacı olmadığını soruyor ve o da “içki arada sırada içerim. Ama öyle aşırı bir şeyim yok. Ama işte hacı olduğunuz zaman, yapmamanız gereken, metruk olan olaylar var” diye cevaplıyordu. Nuriye Hanım, “Metruk değil, mekruh” düzeltmesini yaptığında ise Mustafa Bey, “Olabilir. Benim fazla öyle bilimsel derinliğim olmaz,” diye işi pişkinliğe vuruyordu. Oysa daha önce de bir kelimeyi yanlış telaffuz etmişti. Mustafa Bey, “Nemahrem diyecektim, namehram dedim” diye hatırlıyordu bunu. Nuriye Hanım hemen düzeltiyordu: “Yok, namahrem olacak.” Mustafa Bey altta kalmıyordu: “Kelimeye takılıyorsun.  lime tarife gerekmez.” Nuriye Hanım’a göre bu söz de yanlıştı; bu da “arife tarif” olacaktı!
Sarıgül poppolitik sahnesindeki başarısını geçen hafta da Cumhuriyet’te Leyla Tavşanoğlu’nun yaptığı söyleşide sürdürdü. Bu kez Leyla Hanım soruyordu: “Tayyip Erdoğan ABD’ye gitti, sonra başbakan oldu. Siz de ABD’ye gittiniz. Sizin ABD’ye gidişinizle ilgili benzetmeler yapılıyor. Buna ne diyorsunuz?” Mustafa Bey yine formundaydı: “Bakınız bir yandan entelektüel birikimi yok deniyor. Bir taraftan da Amerika ile görüşüyor deniyor. Bu Amerikalılar cahil adamlarla mı görüşüyorlar acaba? Amerika gezisine gelince, bir davet üzerine gittim.” (Gülme efektleri.)
ABD’yi ziyaret ettikten sonra Başbakan olanların, Amerika’nın havasından mıdır bilinmez, muzip bir tarafları hep göze çarpmıştır. Vakti zamanında “Morrison Süleyman” olarak nam salmış Demirel, ABD başkanı Johnson ile birlikte çektirdiği fotoğrafları dağıttığı kongrede AP’nin genel başkanı seçilerek politikaya atılmış ve “vaa mı bunun başga bi izah taazı” ile başlayan bir dizi veciz sözüyle poppolitikanın kurucuları arasında yerini almıştı. Ardından Turgut Özal müstehcen esprileriyle, onun ardından Tansu Çiller İngilizce düşünüp Türkçe konuşmaya çalışması neticesinde “beyaz at” filan gibi sarf ettiği sözlerle arzı endam etmişlerdi. Son zamanlarda, Bush başkanlığındaki ABD’ye giden Erdoğan, belli ki Bush’tan mizah değil sakarlık kapmış ve attan düşerek sırasını savmıştı. Sarıgül Mustafa Bey ise, Bush mukallidi Amerikan esprisi tarzıyla mutlaka hepsinden farklı; beyefendi, Amerikan esprisinin ta kendisi...
Türkiye’de trajikomik gelişmeler yaşanıyor. Bizi gülmekten ÖLDÜRECEKLER...
***
Aslında Sarı“gül” hiç gülmüyor, hep sırıtıyor: Sarısırıtış! Malum Şahıs (MŞ) karşısında tek çare ve seçenek böyle sırıtarak gül’mek mi? Fethullah’ın gülen’i, Abdullah’ın gül’ü, Sarı’nın gül’ü… AKP’nin sarısından sonra, çare bir de sarı sendika misali sarı “sol”la sırıtmakta, sırtarmakta değilse; bize düşen, böyle gül’lere diken olmak be kardeşim…
Yani? Düzene ve düzenbazlara karşı: Çare Diken!
MELİH PEKDEMİR-BİRGÜN
Daha yeni Daha eski