İlahiyatçı, yazar İhsan Eliaçık, Gezi eylemleriyle baş layan süreçteki duruşuyla
yalnızca muhafazakârların değil, toplumun farklı kesimlerinin de ilgiyle
izlediği bir isim. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarıyla gün deme gelen
“öğrenci evleri” tartışmasını yorumlayan Eliaçık, “Toplumun ahlakı açısından
asıl tehlike öğrenci evlerinde değil, muta nikâhlı evlerde” dedi.
Eliaçık şöyle konuştu:
Evet, AKP yaşam tarzına müdahale etmeyiz diyor ama bir yandan da “öğrenciler evlerinde karışık bir şekilde kalıyorlar. Biz muhafazakârız buna izin vermeyiz” diyor. Bu söylem, yaşam tarzına, özel hayata dört dörtlük bir müdahaledir, bunun başka bir açıklaması yok! Peki bu adımı neden attılar, işte bunu ben de henüz anlayabilmiş değilim. Devletin en yetkili ağzının öğrenci evlerine karışması çok büyük bir hatadır, öğrenci evlerini terör örgütüyle ilişkilendirmek de aynı şekilde hatadır. Zaten İçişleri Bakanı’nın açıklaması iyice berbat bir duruma soktu. Ben Türkiye’nin çok yanlış bir gidişatta olduğunu düşünüyorum. Çünkü zaten geniş halk kitlelerinde, özellikle laik kesimde, “AKP evimizin içeri sine kadar karışacak” tedirginliği vardı bugüne kadar.
AKP şeriata doğru adım adım ilerleyecek şeklinde bir inanç vardı. Şimdi bu inanç bir anlamda onaylanıyor. Ben bu tedirginliği yaşayanlara bugüne kadar her ne kadar Türkiye Afganistan olmaz, İran olmaz dediysem de, artık diyemiyoruz, zaten artık insanlar buna inanmıyor. İşin tuhaf yanı, bir yandan seçilme yaşını küçültmeye çalışan AKP’nin bunu yapması herhalde, değil mi? Kesinlikle öyle. Şimdi tüm bunları ben aslında seçim yatırımı olarak görüyorum. Kendilerine geçen günler de basında da yer alan bir araştırma verildi ve o araştırma gösterdi ki, toplumumuzda aileler yüzde 70 oranında çocuklarının kızlı erkekli yaşamasını istemiyor. Başbakan da yüzde 70’i arkasına alma derdinde.
‘Muhafazakârlar da rahatsız’
Peki bu şekilde toplumda destek görebiliyor mu? Hayır sanmıyorum. Çünkü burada muhafazakâr duyarlılığı da aşma durumu söz konusu. Çevremden yola çıkarak, evet bu tür müdahale söylemlerinden muhafazakârların da rahatsız olduğunu söyleyebilirim. Bugünlerde muhafazakârlar, “bizim gibi yaşamayanla rın hayatına müdahale var burda” diyor, bundan bir rahatsızlık var. Sonuçta herkes kendi çocuğuna bakmalı, bunu yapması gereken Başbakan değil. Babalık ile Baş bakanlığı giderek daha çok karıştırıyor, dengeyi tuttura mıyor.
Ne
olacak yani ihbar gelirse, ev baskınları mı düzenlenecek? Bu kafayla giderse
yakında ev baskınları düzenlenir tabii. Bir de “başka” evler var tabii. Muta
nikâhı için kiralanan, dahası bir saatliğine, bir haftalığına kira lanan
evler... Eğer toplumsal ahlaktan söz ediyorsak, asıl tehlike bu tür muta nikâhı
için kiralanan evlerdedir. Son dönemde sayıları da artıyor, evet. Bu evler,
metres tutmanın dini kılıfa sokulduğu bir hayatı barındırıyor ve gayrimeşrudur
elbette. Adam evli örneğin, ikinci veya üçüncü bir kadınla muta nikâhı yaparak
birlikte oluyor. Bu çok yanlış, çünkü ailelerin parçalanmasına neden oluyor. Ben
buralara devlet karışsın demiyorum, buralara da karışmasın, sonuçta özel hayat,
ama buralar doğru evler değil. Öğrenci evlerin de ise öğrenciler öğrencilik
hayatı yaşıyor, bunda bir gayrimeşruluk yok. İslamiyette kadınlar ve erkeklerin
aynı ortamda, bir arada olması gibi bir yasak yoktur. Yalnızca evlilik dışı
cinsellik yasaklanmıştır İslamiyette. ( Meltem Yılmaz/Cumhuriyet)
Eliaçık şöyle konuştu:
Evet, AKP yaşam tarzına müdahale etmeyiz diyor ama bir yandan da “öğrenciler evlerinde karışık bir şekilde kalıyorlar. Biz muhafazakârız buna izin vermeyiz” diyor. Bu söylem, yaşam tarzına, özel hayata dört dörtlük bir müdahaledir, bunun başka bir açıklaması yok! Peki bu adımı neden attılar, işte bunu ben de henüz anlayabilmiş değilim. Devletin en yetkili ağzının öğrenci evlerine karışması çok büyük bir hatadır, öğrenci evlerini terör örgütüyle ilişkilendirmek de aynı şekilde hatadır. Zaten İçişleri Bakanı’nın açıklaması iyice berbat bir duruma soktu. Ben Türkiye’nin çok yanlış bir gidişatta olduğunu düşünüyorum. Çünkü zaten geniş halk kitlelerinde, özellikle laik kesimde, “AKP evimizin içeri sine kadar karışacak” tedirginliği vardı bugüne kadar.
AKP şeriata doğru adım adım ilerleyecek şeklinde bir inanç vardı. Şimdi bu inanç bir anlamda onaylanıyor. Ben bu tedirginliği yaşayanlara bugüne kadar her ne kadar Türkiye Afganistan olmaz, İran olmaz dediysem de, artık diyemiyoruz, zaten artık insanlar buna inanmıyor. İşin tuhaf yanı, bir yandan seçilme yaşını küçültmeye çalışan AKP’nin bunu yapması herhalde, değil mi? Kesinlikle öyle. Şimdi tüm bunları ben aslında seçim yatırımı olarak görüyorum. Kendilerine geçen günler de basında da yer alan bir araştırma verildi ve o araştırma gösterdi ki, toplumumuzda aileler yüzde 70 oranında çocuklarının kızlı erkekli yaşamasını istemiyor. Başbakan da yüzde 70’i arkasına alma derdinde.
‘Muhafazakârlar da rahatsız’
Peki bu şekilde toplumda destek görebiliyor mu? Hayır sanmıyorum. Çünkü burada muhafazakâr duyarlılığı da aşma durumu söz konusu. Çevremden yola çıkarak, evet bu tür müdahale söylemlerinden muhafazakârların da rahatsız olduğunu söyleyebilirim. Bugünlerde muhafazakârlar, “bizim gibi yaşamayanla rın hayatına müdahale var burda” diyor, bundan bir rahatsızlık var. Sonuçta herkes kendi çocuğuna bakmalı, bunu yapması gereken Başbakan değil. Babalık ile Baş bakanlığı giderek daha çok karıştırıyor, dengeyi tuttura mıyor.