AKP’nin Kurucu Genel Sekreteri ve Başbakan eski Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalmalarına yönelik yaptığı açıklamaların, düşünce açıklaması olmanın ötesinde bir baskı olduğunu öne sürdü. Yalçınbayır, AK Parti’yi, ’muhafazakar demokrat’ bir parti olarak kurmadıklarını da söyledi.

Bursa’da yaşayan ve daha çok okuyup araştırarak vakit geçiren AK Parti’nin kurucu Genel Sekreteri ve Başbakan eski Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, DHA’ya, ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başbakan Erdoğan’ın kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalmalarına yönelik yaptığı açıklama sonrası başlayan ’öğrenci evi’ tartışmaları ile ilgili görüşlerini belirten Yalçınbayır, insanların temel hak ve özgürlüklerinin evrensel standartlarda olduğunu söyleyerek, uygulamada hiç kimsenin o geniş özgürlükleri kısıtlamaya hak sahibi olmadığını belirtti.

’DÜŞÜNCE AÇIKLAMASININ ÖTESİNDE BASKIDIR’

Kuvvetler ayrılığının tam uygulandığı bir sistemde yasamanın, yargının ve yürütmenin işlerinin birbirinden ayrıldığına dikkat çeken Yalçınbayır şöyle konuştu:

"Ama bizdeki gibiyse, siz hem yasamayı büyük etkiniz altına aldıysanız, hem zaten bürokrasinin, yürütmenin başındaysanız ve yargıya da öyle böyle etki ediyorsanız, sizin her söylediğiniz hayata yansır. Bu düşünce açıklaması olmanın ötesinde bir baskıdır. Özel hayat ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine baktığımızda, bunların sınırlandırılmasının ancak ulusal, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik gönenci, refahı, düzenin korunması, suçların önlenmesi, sağlığın, ahlakın yada başkasının hak ve özgürlüklerinin korunması için olabilir. Bu da ancak zorunlu ölçüde ve kanunla öngörülmesi halinde olur. Bu işi kanuni düzenlemeyle yapacaksanız, ancak bu sınırlarla yaparsınız. Bu sınırlarla değil de Başbakanın söylediği veya kamuoyuna yansıdığı gibi yaparsanız, sizin hakkında AB’nin, uluslararası kamuoyunun notu fevkalade olumsuz olur. Hiç kimse anayasa sınırları içinde meşru olan bir şeyi gayrImeşru gibi gösteremez. Ahlaki açıdan siz somut olarak herşeyi şüpheyle karşılayan tutum ve davranış içine girmezsiniz."

’BİZ AK PARTİ’Yİ MUHAFAZAKAR DEMKORAT PARTİ OLARAK KURMADIK’

Kendisinin AK Parti’nin Kurucu Genel Sekreteri olduğunu anımsatan Yalçınbayır, partinin tüzüğünün ve programının yazılmasında demokrat olmanın ön planda tutulduğunu vurguladı. Parti programının hazırlanma sürecinde demokrat olmayı sınırlandıran bazı söylemler olduğunu anlatan Yalçınbayır açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Bizim vardığımız sonuç şu oldu; ’Demokrasiyi sınırlandırmayın. Demokrat olan ister sol düşüncede, ister liberal düşüncede, ister sağ düşüncede olsun, herkes burada kendisini ifade edebilecektir. Kişilerin görüşlerinin sınırları bu partinin programıdır. Eğer muhafazakar demokrat derseniz, muhafazakarlığı baskı unsuru getirirsiniz ve bu toplumsal barışı sağlamakta yetersiz kalabilir. Bu bir görüştür ve saygı duyarız. Biz AK Parti’yi muhafazakar demokrat bir parti olarak kurmadık. Kuruluşunda ve sonrasında, hiç bir yazılı metninde muhafazakar demokrat olarak yazmaz. Muhafazakar demokrat tabiri, bu süreçler içinde Yalçın Akdoğan’ın yazmış olduğu ’Muhafazakar Demokrat’ diye isimlendirilen kitapta yazılıdır. AK Parti’nin kuruluşu böyle değildir."

’ABDÜLLATİF ŞENER’İN PARTİ KURMASININ NEDENİ BUDUR’

Muhafazakar Demokrat kavramının, o dönem Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan eski Yardımcısı Abdüllatif Şener arasında tartışma konusu olduğunu ifade eden Ertuğrul Yalçınbayır şunları söyledi:

"Tayyip Bey ile Abdüllatif Şener arasında fevkalade tartışma konusu olmuştur. 2007 seçimleri öncesi Tayyip Bey ile Abdüllatif Bey bu konuda tartışmışlardır. Abdüllatif Bey’in adaylığını koymaması, yeni parti kurmasının nedenlerinden biri de budur."

’TAYYİB’E, KELİME-İ TAYYİP GEREKİR’

Çoğunluk görüşü itibariyle Türkiye’nin çok zor bir durumda olduğunu söyleyen Yalçınbayır, Türkiye’nin insan haklarında, insani gelişmişlikte 90’lı sıralarda yer alan bir ülke olduğunu vurguladı. Yalçınbayır şöyle devam etti:


Türkiye’deki fuhuşun ne kadar yaygınlaştığını görün. Türkiye’deki karneli, karnesiz bu işlerin nasıl yapıldığını görün. Kadın cinayetlerine bakın. Kadına karşı cinsellikle ilgili işlenen suçlara bakın. Tacizlere, mobbing’lere bakın. Hangi seviyede ve hangi durumdayız? Kadın haklarına bakın. Her gün kadına yönelik işlenen cinayetleri, işlenen suçları görüyoruz. Bu mudur, etik değerlere sahip olmak? Ailenin, gençliğin, çocukluğun korunması bu mudur? Sorunlar var, sorunların özüne girmek var. Bunlar baskıyla olmaz, genişletmeyle, daha fazla imkan sağlanmasıyla olur. Güzel sözler, güzel davranışlarla değer bulur. Tayyip’e Kelime-i Tayyip gerekir. Kelime-i Tayyibe’nin de güzel hareketlerle desteklenmesi gerekir. O Tayyib’in aynı zamanda güzel ve doğru söz olması ve herkesi kuşatması gerekir. Tayyip güzel demek. Kelime-i Tayyibe, güzel söz demek. Güzel söz yetmiyor. Güzel davranışlar, herkesi kuşatan davranışlar gerekiyor. Her işte olduğu gibi bu iş de bir siyaset sanatıdır. Sevgili Yılmaz Karakoyunlu’nun dediği gibi ’Siyaset bir terbiye sanatıdır."
Daha yeni Daha eski