Başbakan yardımcısı Bülent Arınç TRT Türk'te 'Özel Söyleşi' programında çok
çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
İşte Arınç'ın konuşmasından satır başları:
* (Öğrenci evi tartışmaları) Kızılcahamam kampında duyduklarımı söyledim dedi. Ben bildiklerimi söylerken yanlış yapmadım Başbakan da öyle bir şey demedi. Ama daha sonra ben sözlerimin arkasında dururum dedi ve bir tezatlık oluştu. Başbakan'ın sözlerinden ben sorumlu değilim. Bu çelişkinin sebebi ben değilim.
* Sayın Başbakan izin verirse kararıma saygı gösterirse aday değilim.
* Futbol sadece futbol değildir, ben de sadece bakan değilim. Benim bir özgül ağırlığım var. Ve bu özgül ağırlığım başkalarından farklıdır. Ben sadece bir yer işgal eden bir bakan değilim. Meclis başkanlığı yapmışım, demokrasi noktasında, özgürlükler noktasında kendimi ailemi gençliğimi, aşkımı siper etmişim, kırmızı plaka meraklısı koltuğa oturduğunda her şey bitti diyen bir bakan değilim. Benim yıpranmamam lazım, benim hiçe sayılmamam lazım. Sayın Başbakan buna dikkat eder, bu en azından kul hakkıdır.
* 19 yaşımda başladığım siyaseti "Bu yaşa geldim daha da devam ettireceğim" demem.
* 2007’de Meclis Başkanlığı'nın ardından siyaseti bırakmayı düşündüm.
* Ama o dönem şunu düşündüm, benim başkanlığım döneminde Cumhurbaşkanını seçtirmemişlerdi.
* Ben tekrar “böyle bir cumhurbaşkanı seçilmesine en azından bir oyumla katkı sağlamalıyım” dedim ve aday oldum.
BEN TUTANAK KATİBİ DEĞİLİM
Ben ağır ceza mahkemesinde avukatlık da yaptım, orada da güvenilir bir isimdim. O adam satılmaz, eğilip bükülmez denirdi. Ben şimdi hükümet sözcüsüyüm. Arkadaşlarıma bilgi verirken söylediğim her sözün yerini bulması lazım. Tutanak katibi değilim, özet yapıyorum. Ama söylediklerim içeride konuşulanlara doğru şekilde uymak zorundayım.
HÜKÜMETİMİ KORUMAK ZORUNDAYIM
Ben hükümet sözcüsü olarak söylediklerimle hükümetimi zor durumda bırakmamalıyım. Hükümetime yara vermemeliyim. Başbakanımı korumak zorundayım ikincisi. Satır satır onun söyledikilerini yanıtlamak zorunda değilim. O gün bir soru soruldu. Ben bulunduğum yerde, ne duymuşsam onu söyledim. Duymadıklarımdan sorumlu değilim. Bakanlar Kurulu toplantısında konuşulmadı bu elbette. Bundan dolayı üzülmem, eksiklik hissetmem, yanlış yaptığımı düşünümüyoru.
Başbakanımız grup toplantısında "böyle şeyler duyuyoruz, bekar genç kızlar ve erkeklerin birarada oturması mahsurlu" dedi. Bu sözler ile benim söylediklerim tezat teşkil etti.
BEN YANLIŞ YAPMADIM AMA...
Ben yanlış yapmadım, ama farklı bir şey söyledi ve benim açıklamalarım ile kendi sözleri arasında bir fark ortaya çıkardı. Ben tevil edemem bunları ama başka pek çok insan "Başbakan'ın beni hiçe saydığını" ileri sürdü. Başbakan'ın sözlerinden ben sorumlu değilim. Kendi düşünür. Bu sözleriyle toplumda sosyal bir yaraya parmak bastığını düşünebilir. Ama aradan 12 saat bile geçmeden çelişki içinde bir şey yaşandı. Bunu ifade etmem lazım. Bu çelişkiye dikkat çeken pek çok isim bizi eleştirdi. Bazı eleştiriler haklıdır, saygı duyuyorum, ama bazıları bizi haksızca vuran, hazır imkan buldum vurayım diye bir şey var.
BEN SADECE BAKAN DEĞİLİM ÇOK ŞEYİ TEMSİL EDİYORUM
Birlikteliğimizin bazen zor günler geçirdiğini biliyorum, bazen münakaşa ettiğimiz oluyor. Biz dava arkadaşıyız. Kader birliği yapıyoruz. Hükümetteki sorumluluğum sadece bakan olduğum anlamına gelmez. Futbol sadece futbol değildir diye bir kitap var.
Başbakan'la aramızdaki çelişkinin sebebi ben değilim.
Ben sadece bakan değilim, benim bir özgül ağırlığım var, benim yıpranmamam lazım. Bunlar ekran önünde tartışılmamalı. Meclis başkanlığı yapmışım, demokrasi yolunda gençliğimi, ailemi, siyasi hayatımı feda etmişim, ben çok şeyi temsil ediyorum. Kırmızı plaka meraklısı biri değilim. Dolayısıyla herkesin bana böyle baktığı bir noktada benim yıpranmama lazım. Benim hiçe sayılmamam lazım. Sayın Başbakan buna dikkat eder... En azından bu bir kul hakkıdır. Kul hakkı noktasında da onun ne kadar dirayetli olduğuna ben inanırım. Özel hayatında bunu ne kadar önemsediğini ben hatırlarım.Ama zaman zaman hepimiz hata yapabiliyoruz. Size teşekkür ederim, bunu açıklama fırsatı verdiniz bana.
DOST, KARDEŞ OLARAK BAŞBAKANIMIZA SESLENİYORUM
Başbakanımıza dost, kardeş olarak seslenmek isterim, ikimizin sözleri arasındaki çelişkiyi düzeltmesi kendisinden beklenir. Bence de çok doğru olan düşüncelerini Başbakan açıklamalı. Eğer kendi içimizde konuştuk ve değerlendirdiysek ben hükümet sözcüsü olarak çıkar çok güzel bir şekide açıklarım.
Başbakan'ımızın çocuklarımızın üzerinden söylemek istedikleri bu. Ama onun gerekirse yasal düzenleme yaparız demesi, ardından gayretkeş bir valimizin bu sözlerin üzerine atlaması çok doğru bir davranış değil.
İşte Arınç'ın konuşmasından satır başları:
* (Öğrenci evi tartışmaları) Kızılcahamam kampında duyduklarımı söyledim dedi. Ben bildiklerimi söylerken yanlış yapmadım Başbakan da öyle bir şey demedi. Ama daha sonra ben sözlerimin arkasında dururum dedi ve bir tezatlık oluştu. Başbakan'ın sözlerinden ben sorumlu değilim. Bu çelişkinin sebebi ben değilim.
* Sayın Başbakan izin verirse kararıma saygı gösterirse aday değilim.
* Futbol sadece futbol değildir, ben de sadece bakan değilim. Benim bir özgül ağırlığım var. Ve bu özgül ağırlığım başkalarından farklıdır. Ben sadece bir yer işgal eden bir bakan değilim. Meclis başkanlığı yapmışım, demokrasi noktasında, özgürlükler noktasında kendimi ailemi gençliğimi, aşkımı siper etmişim, kırmızı plaka meraklısı koltuğa oturduğunda her şey bitti diyen bir bakan değilim. Benim yıpranmamam lazım, benim hiçe sayılmamam lazım. Sayın Başbakan buna dikkat eder, bu en azından kul hakkıdır.
* 19 yaşımda başladığım siyaseti "Bu yaşa geldim daha da devam ettireceğim" demem.
* 2007’de Meclis Başkanlığı'nın ardından siyaseti bırakmayı düşündüm.
* Ama o dönem şunu düşündüm, benim başkanlığım döneminde Cumhurbaşkanını seçtirmemişlerdi.
* Ben tekrar “böyle bir cumhurbaşkanı seçilmesine en azından bir oyumla katkı sağlamalıyım” dedim ve aday oldum.
BEN TUTANAK KATİBİ DEĞİLİM
Ben ağır ceza mahkemesinde avukatlık da yaptım, orada da güvenilir bir isimdim. O adam satılmaz, eğilip bükülmez denirdi. Ben şimdi hükümet sözcüsüyüm. Arkadaşlarıma bilgi verirken söylediğim her sözün yerini bulması lazım. Tutanak katibi değilim, özet yapıyorum. Ama söylediklerim içeride konuşulanlara doğru şekilde uymak zorundayım.
HÜKÜMETİMİ KORUMAK ZORUNDAYIM
Ben hükümet sözcüsü olarak söylediklerimle hükümetimi zor durumda bırakmamalıyım. Hükümetime yara vermemeliyim. Başbakanımı korumak zorundayım ikincisi. Satır satır onun söyledikilerini yanıtlamak zorunda değilim. O gün bir soru soruldu. Ben bulunduğum yerde, ne duymuşsam onu söyledim. Duymadıklarımdan sorumlu değilim. Bakanlar Kurulu toplantısında konuşulmadı bu elbette. Bundan dolayı üzülmem, eksiklik hissetmem, yanlış yaptığımı düşünümüyoru.
Başbakanımız grup toplantısında "böyle şeyler duyuyoruz, bekar genç kızlar ve erkeklerin birarada oturması mahsurlu" dedi. Bu sözler ile benim söylediklerim tezat teşkil etti.
BEN YANLIŞ YAPMADIM AMA...
Ben yanlış yapmadım, ama farklı bir şey söyledi ve benim açıklamalarım ile kendi sözleri arasında bir fark ortaya çıkardı. Ben tevil edemem bunları ama başka pek çok insan "Başbakan'ın beni hiçe saydığını" ileri sürdü. Başbakan'ın sözlerinden ben sorumlu değilim. Kendi düşünür. Bu sözleriyle toplumda sosyal bir yaraya parmak bastığını düşünebilir. Ama aradan 12 saat bile geçmeden çelişki içinde bir şey yaşandı. Bunu ifade etmem lazım. Bu çelişkiye dikkat çeken pek çok isim bizi eleştirdi. Bazı eleştiriler haklıdır, saygı duyuyorum, ama bazıları bizi haksızca vuran, hazır imkan buldum vurayım diye bir şey var.
BEN SADECE BAKAN DEĞİLİM ÇOK ŞEYİ TEMSİL EDİYORUM
Birlikteliğimizin bazen zor günler geçirdiğini biliyorum, bazen münakaşa ettiğimiz oluyor. Biz dava arkadaşıyız. Kader birliği yapıyoruz. Hükümetteki sorumluluğum sadece bakan olduğum anlamına gelmez. Futbol sadece futbol değildir diye bir kitap var.
Başbakan'la aramızdaki çelişkinin sebebi ben değilim.
Ben sadece bakan değilim, benim bir özgül ağırlığım var, benim yıpranmamam lazım. Bunlar ekran önünde tartışılmamalı. Meclis başkanlığı yapmışım, demokrasi yolunda gençliğimi, ailemi, siyasi hayatımı feda etmişim, ben çok şeyi temsil ediyorum. Kırmızı plaka meraklısı biri değilim. Dolayısıyla herkesin bana böyle baktığı bir noktada benim yıpranmama lazım. Benim hiçe sayılmamam lazım. Sayın Başbakan buna dikkat eder... En azından bu bir kul hakkıdır. Kul hakkı noktasında da onun ne kadar dirayetli olduğuna ben inanırım. Özel hayatında bunu ne kadar önemsediğini ben hatırlarım.Ama zaman zaman hepimiz hata yapabiliyoruz. Size teşekkür ederim, bunu açıklama fırsatı verdiniz bana.
DOST, KARDEŞ OLARAK BAŞBAKANIMIZA SESLENİYORUM
Başbakanımıza dost, kardeş olarak seslenmek isterim, ikimizin sözleri arasındaki çelişkiyi düzeltmesi kendisinden beklenir. Bence de çok doğru olan düşüncelerini Başbakan açıklamalı. Eğer kendi içimizde konuştuk ve değerlendirdiysek ben hükümet sözcüsü olarak çıkar çok güzel bir şekide açıklarım.
Başbakan'ımızın çocuklarımızın üzerinden söylemek istedikleri bu. Ama onun gerekirse yasal düzenleme yaparız demesi, ardından gayretkeş bir valimizin bu sözlerin üzerine atlaması çok doğru bir davranış değil.