Yargıtay’ın Balyoz mahkûmiyetlerini onamasından birkaç gün sonra Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar’ın Mamak Cezaevi’ndeki askerleri ziyaret edip, “Yapacak birşey yok” dediğini aktarmıştım.
Kurban Bayramı arefesinde gerçekleşen o ziyaretin detaylarına nihayet ulaştım. Özel’in ardından Genelkurmay Başkanı olmasına kesin gözüyle bakılan Orgeneral Akar’ın tutuklu askerlerle sohbeti, ikinci bir Necdet Özel vakası niteliğinde.
Birinci vaka, malûm. 31 Ekim 2011’de Hasdal Askeri Cezaevi’ni ziyaret edip, her kuvvetten en rütbeli komutanlarla görüşen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel’in yaptığı söylenen şu konuşmaydı:
“Davanın tamamen sahte belgelere dayandığını biliyorum. Çözmek için uğraşıyorum. Ancak benim yöntemim farklı. Ben masaya yumruk vurarak değil, müzakereyle sonuç alırım. Herkes göreve dönecekmiş gibi hazır olsun. Disiplini bozucu hareketlerden uzak durun. Mahkemeyle didişmeyin. Savunmalarınızı kısa tutun ki, bir an önce hükme gidilsin. Bu komployu önleyemezsem, ben de benden öncekiler gibi çeker giderim. Bu anlamda bana güvenin.”

HEPSİYLE GÖRÜŞEMEDİ ÇÜNKÜ
Gelelim Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akar’ın Mamak ziyaretinin detaylarına.
Akar, burada tutuklu tüm askerlerle görüşmek istemiş. Ancak Cezaevi yönetimi, “Çok kızgınlar, görüşmeyin. Tepkileri sert olabilir” uyarısında bulunmuş. Akar, “Benim korkum yok” dese de tümüyle görüşme gerçekleşmemiş.
Sonuçta Akar, Necdet Özel gibi Kara, Hava, Deniz ve Jandarmayı temsilen en rütbeli 4 subay ile İzmir’deki Askeri Casusluk Davası’nda yargılanan bir isimle görüşmüş. Ziyaretten haberleri olmayan subayların, Akar’ın yanına gidişi de apar topar olmuş.

“SİYASİSİNİZ” İMASINA ANLAMLI TEPKİ
Görüşmeye katılanların anlattığına göre Orgeneral Akar söze, “Yatmaya hazırlıklı olun. Ruh halinizi, psikolojinizi buna göre hazırlayın” diye başlamış. Sonrasında aralarında şu konuşmalar geçmiş:
Askerler: Siz ne yapıyorsunuz?
Akar: Elimizden geleni yapıyoruz.
Askerler: Örnek verin.
Akar: Genelkurmay Başkanı görüşüyor, uğraşıyor.
Askerler: Ne gibi görüşmeler, uğraşlar?
Akar: Özel konular. Çok şey söyleyemem, ama kesinlikle çok şey yapıyor.
Askerler: 3-4 yıldır bekliyoruz, sabrımız kalmadı.
Akar: Sabredin.
Askerler: Açık açık konuşalım. Bu siyasi bir konudur. Sizler de bu makamlara siyaseten geldiniz. Genelkurmay Başkanı ve sizi seviyorlar. İşi siz de halledemezseniz, kimse halledemez.
İşte bu imadan sonra Akar’ın tepkisi çok ilginç olmuş. Silah arkadaşları, “Biz askeriz. Siyasetle ne ilgimiz var?” gibi bir karşılık beklerken, Akar’ın rahatlayıp, gülümsediğini fark etmişler. Akar, TSK’nın artık hiçbir siyasi konuya müdahil olmadığını, sadece iktidarın verdiği görevleri yaptığını anlatmakla yetinmiş.
İSTİFA TARTIŞMASI      
Sohbet şöyle sürmüş:
Askerler: Elinizden geleni yapın. Madem siyasisisiniz, sözünüzü geçirin. Yapamıyorsanız da tek seçenek istifa etmenizdir.
Akar: İstifa seçenek değil. Edildi de ne oldu?
Askerler: O zaman strateji belirleyin?
Akar: Siz neden istifa etmiyorsunuz?
Askerler: Zaten hapisteyiz, bizim istifamızın bir anlamı yok ki. Ama bizim istifamızla çözülecekse hemen edelim, tamam.
ANLAMLI İKİ TEBESSÜM DAHA
Konuşmanın bir bölümünde, tahliye edilenlerin çoğunluğunun Kara Kuvvetleri’nden olması da tartışılmış. Askerler, “Niçin Karacılar çıktı?” sorusunu yöneltince, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akar yine gülümsemiş. Ama askerler, ısrarla bu konunun üzerinde durmuş. İşte o ana ait sözler:
Askerler: Demek, Genelkurmay’ın çalışma ve çabaları onlar içinmiş.
Akar: Öyle değerlendirmeyin. 
Askerler: Darbeyi karacılar değil, denizciler mi yapacaktı?
Akar: (Gülümseyerek) Haklısınız.
O RAPOR BİR KAZAYDI
Tutuklu asker temsilcilerinin gündeme getirip, sorguladığı çok önemli bir konu daha olmuş. Balyoz davasının seyrini belirleyen, Kurmay Binbaşı Ahmet Erdoğan’ın hazırladığı bilirkişi raporu. Bilmeyenler için kısaca özetleyelim:
Taraf Gazetesi sözde “darbe planlarını” yayınlayıp, Mehmet Baransu “delilleri” bavulla Savcılığa götürdükten sonra 1. Ordu Komutanlığı bünyesinde de bir soruşturma başlatıldı. Askeri Savcı Bülent Münger, Baransu’nun “delillerini”, bilirkişi olarak seçtiği Binbaşı Erdoğan’a verdi ve “Belgelerin gerçek olduğunu varsayarak, bir rapor hazırlamasını” istedi. Sonuçta Erdoğan, “Deliller gerçekse, bu bir darbe planıdır” şeklinde rapor hazırladı. Balyoz davası da tümüyle bu rapor üzerinden yürütüldü. Oysa TSK tarafından hazırlanan 8 ayrı bilirkişi raporu daha vardı ve bunlarda delilerin sahte olduğu vurgulanıyordu. Ancak Savcı Münger, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sadece Erdoğan’ın o raporunu gönderdi.
İşte askerler, Akar’a bu raporla ilgili kaygı ve sitemlerini de iletmiş. Orgeneral Akar, bilirkişi Ahmet Erdoğan’ı korumaya çalışmış, ama şunu da söylemiş: 
“O rapor bir kazaydı!..”   
Anlatılanların eksiği var, fazlası yok. Doğruysa, müstakbel Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar’ın her bir sözü, hatta mimiğinin Özel vakasından daha çok tartışılacağı kesin.
Lâkin “O rapor bir kazaydı” sözüne atfen soralım:
“Bu nasıl bir kazadır ki, 237 askerimiz birden telef oldu? Şimdi onları kaza şehidi mi sayacağız?”
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler...

Müyesser Yıldız
Odatv.com
Daha yeni Daha eski