Cemaat’in operasyonel kalemi Baransu, iki istihbarat belgesi eşliğinde Uludere (Roboski) katliamının MİT yönlendirmesi sonucu gerçekleştiğini yazdı. Baransu’nun yazısında henüz yayımlanmamış bir ses kaydından da söz ediliyor
Cemaat AKP’yi şimdi de Kürt sorununda sıkıştıracak hamlelere girişiyor. Taraf yazarı Mehmet Baransu, bugünkü (13 Ocak) köşesinde, Uludere (Roboski) katliamının MİT’in yönlendirmesi sonucu gerçekleştiğini iddia etti.
Köşesinde iki istihbarat belgesi de paylaşan Baransu, Uludere dosyasının kapatılmasının nedeninin MİT’in üst düzey yetkililerinin sorumluluğunun açığa çıkacak olması olduğunu savunuyor:
“MİT’in askere verdiği bilgiler bununla sınırlı değildi. Bombalamanın yapıldığı gün, Uludere’de 34 Roboski köylüsünün sınırdan geçtiği sırada ise üst düzey bir MİT görevlisi TSK’yı bizzat aradı. Fehman Hüseyin’in hudut hattını geçmekte olduğunu telefonla askere bildirdi. MİT’ten gelen iki resmî istihbarat raporu ve telefon üzerine F-16’lar havalanıp, köylüleri bombaladı.
Askerî ve sivil savcılığın Uludere’yi kapatmasının nedeni işte bu raporlar, telefon görüşmesi ve bombalama emrini kimlerin verdiğinin ortaya çıkmasını istememeleriydi.”
Dün (12 Ocak) gece de üç Kürt kadın siyasetçinin katledildiği Paris Katliamı’nın MİT talimatıyla gerçekleştiği iddiasıyla, tetikçi Ömer Güney’e ait olduğu öne sürülen bir ses kaydı internete düşmüştü. Bu hamlelerin Öcalan’ın Cemaat’i suçlayıp AKP’ye şartlı destek açıklamasının ardından gelmesi dikkat çekiyor.
Baransu’nun yazısının tam metni:
Cemaat AKP’yi şimdi de Kürt sorununda sıkıştıracak hamlelere girişiyor. Taraf yazarı Mehmet Baransu, bugünkü (13 Ocak) köşesinde, Uludere (Roboski) katliamının MİT’in yönlendirmesi sonucu gerçekleştiğini iddia etti.
Köşesinde iki istihbarat belgesi de paylaşan Baransu, Uludere dosyasının kapatılmasının nedeninin MİT’in üst düzey yetkililerinin sorumluluğunun açığa çıkacak olması olduğunu savunuyor:
“MİT’in askere verdiği bilgiler bununla sınırlı değildi. Bombalamanın yapıldığı gün, Uludere’de 34 Roboski köylüsünün sınırdan geçtiği sırada ise üst düzey bir MİT görevlisi TSK’yı bizzat aradı. Fehman Hüseyin’in hudut hattını geçmekte olduğunu telefonla askere bildirdi. MİT’ten gelen iki resmî istihbarat raporu ve telefon üzerine F-16’lar havalanıp, köylüleri bombaladı.
Askerî ve sivil savcılığın Uludere’yi kapatmasının nedeni işte bu raporlar, telefon görüşmesi ve bombalama emrini kimlerin verdiğinin ortaya çıkmasını istememeleriydi.”
Dün (12 Ocak) gece de üç Kürt kadın siyasetçinin katledildiği Paris Katliamı’nın MİT talimatıyla gerçekleştiği iddiasıyla, tetikçi Ömer Güney’e ait olduğu öne sürülen bir ses kaydı internete düşmüştü. Bu hamlelerin Öcalan’ın Cemaat’i suçlayıp AKP’ye şartlı destek açıklamasının ardından gelmesi dikkat çekiyor.
Baransu’nun yazısının tam metni:
İşte gizlenen Uludere istihbaratı
MİT’in, “Bahoz Erdal’ın başında olduğu PKK’lılar sınırdan geçecek” bilgisini, askere telefonla verdiği ortaya çıktı
Uludere’de 34 köylünün bombalanmasına yol açan MİT’in TSK’ya gönderdiği raporları, Taraf ele geçirdi. Raporların ulaşmasından sonra TSK’yı telefonla arayan MİT’çi, Fehman Hüseyin’in hudut hattını geçtiğini söyledi. Bunun üzerine F16’lar köylüleri bombaladı.
Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı, Uludere’de bombalanan 34 kişiyle ilgili yaptığı soruşturmayı önceki hafta tamamladı. Askerî savcılığın hazırladığı rapor kamuoyuyla da paylaşıldı. Raporun özeti şuydu; “Köylüleri PKK’lı zannettik. Genelkurmay Başkanı’nın emriyle yapılan hava operasyonunda hata yaptık. Gelen istihbaratlarda grubun içinde Fehman Hüseyin olduğu söyleniyordu. Yanıldık. Sorumlu kimse olmadığı için, yargılamaya gerek yok.”
16 sayfalık rapor özetle bunu diyordu. Peki, gerçekler askerî savcılığın açıkladığı gibi miydi?
Bu köşeyi takip edenler hatırlayacaktır. Uludere olayının ilk gününden itibaren, MİT tarafından gönderilen istihbarat bilgilerine dikkat çekmiş ve köylülerin bu bilgi üzerine bombalandıklarını açıklamıştım. MİT’in beş ayrı raporunu da sizlerle paylaşmıştım.
Bu raporları paylaşmam Başbakan’ın hoşuna gitmemiş, yok böyle istihbarat bilgileri denerek, sivil ve askerî savcılığın yaptığı incelemede, Meclis’te kurulan komisyonda MİT’in raporları devlet sırrı olarak hep saklanmıştı. Çünkü hükümet, bu raporların ortaya çıkmasıyla Uludere gerçeğinin, emrini veren ‘kurulun’ ortaya çıkacağını biliyordu.
Bugün sizlerle yok denen, saklanan, yalanlanmaya çalışılan o istihbarat belgelerini ve bazı yeni bilgileri paylaşacağım. Bu belgeler kamuoyuna ilk kez yansıyor.
MİT’in jandarma, emniyet ve TSK’yla paylaştığı birinci yazı
27.11.2011 tarihinde MİT tarafından gönderilen yazıya göre, 26.11.2011 tarihinde oldukça güvenilir bir haber elemanından Irak’ta alınan istihbarata göre, ENLEM 33,3157 ve BOYLAM 44.3922 koordinatlarından Şırnak Uludere Ortasu’ya mücavir Irak alanında Türkiye’ye aktarılması planlanan bir Kongra-Gel (PKK) grubunun beklediği bildirildi. MİT tarafından yazılan birinci yazıda PKK’lı grubun Uludere kırsalından Türkiye’ye geçiş yapacağı bilgisi iletilmişti. Bu tarihte bir geçiş meydana gelmediği için hava harekâtı düzenlenmedi.
Ancak kısa süre sonra MİT, bu kez “Fehman Hüseyin”i yem olarak kullanmayı denedi. 21 Aralık 2011 tarihinde yeni bir istihbarat bilgisini Genelkurmay ve Emniyet’e bildirdi. Alınan istihbarata göre; Fehman Hüseyin, PKK’lı grupla hudut hattında Şırnak Uludere’ye yakın bir alanda Düğün Dağı’nda konuşlanmış, telsiz görüşmesi yapmıştı ve kısa süre içerisinde (22 Aralık-30 Aralık tarihleri arasında) eylem yapacaktı.
Aynı evrakta ayrıca bu bölgede faaliyet gösteren Topal Bedran-Bedirhan kod isimli Sait Tanıt’ın da askerî birlikler ve üs noktaları hakkında bilgi topladığı bilgisi MİT tarafından paylaşılmıştı. MİT bu bilgilerini Irak’ta faaliyet gösteren bir elemanına dayandırmıştı.
Üst düzey MİT yetkilisi: “Fehman Hüseyin sınırı geçiyor”
MİT’in askere verdiği bilgiler bununla sınırlı değildi. Bombalamanın yapıldığı gün, Uludere’de 34 Roboski köylüsünün sınırdan geçtiği sırada ise üst düzey bir MİT görevlisi TSK’yı bizzat aradı. Fehman Hüseyin’in hudut hattını geçmekte olduğunu telefonla askere bildirdi. MİT’ten gelen iki resmî istihbarat raporu ve telefon üzerine F-16’lar havalanıp, köylüleri bombaladı.
Askerî ve sivil savcılığın Uludere’yi kapatmasının nedeni işte bu raporlar, telefon görüşmesi ve bombalama emrini kimlerin verdiğinin ortaya çıkmasını istememeleriydi.
Uludere sonrası kırılma etkisi yaşandı. Anlık istihbarat paylaşımı ve sınırda PKK’lılara karşı F-16’larla hava operasyonları bıçak gibi kesildi. Devlet içerisinde birileri yaptığı oyunu kusursuz sergilemiş, aktörler de üzerlerine düşeni en iyi şekilde yerine getirmişti. Olayın kapatılmak istenmesinin nedeni ise askerî savcılığın yazdığı gibi değil, ilk kez açıkladığım bu belge ve bilgilerdi.
Hükümet ve devlet organları her ne kadar şimdilik bu olayı kapattıklarını düşünseler de MİT üst düzey yetkilisinin ses kaydının, kurulun kararının ve MİT raporlarının ortaya çıkmasından endişe ediyorlar. Çünkü emri verenler tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacak. Eğer bu istihbarat bilgileri MİT’ten değil de Emniyet İstihbarat’tan gitseydi, Uludere kapatılmazdı. Başbakan “birilerinin İN’ine girer, Ankara’nın dehlizlerini” aydınlatırdı.
Taraf’ın ilk gün dediği gibi “Devlet ve hükümet” emriyle Uludere katliamının yapıldığı bir gün anlaşılacak. MİT raporlarının belgelerini ilk kez bugün açıkladık. Ses kaydı ve “kurulun” kararını ise muhalefet partileri (CHP-BDP) açıklamalı. Olayın üzerine giderek.