Sinema dergisi Arka Pencere, 2013'ün 'En Fena'larına verdiği Altın Kestane Ödülleri'ni açıkladı.
İnternetten yayın yapan sinema kültürü dergisi Arka Pencere, her yıl sinema sektörünün 'En Fena'lara verdiği Altın Kestane Ödülleri'nin 5'incisini açıkladı.
Dün açıklanan listeye göre 2013'ün, Altın kestane'ye değer görülen 'En Fena' isimleri şöyle:
EN FENA FİLM
AŞK KIRMIZI (OSMAN SINAV)
Üç karakterin de masum olduğu bir ‘aldatma’ öyküsü sunmaya soyunan “Aşk Kırmızı”, üzerinde yükselmeye çalıştığı “Aynı anda iki kişiye âşık olabilir misiniz? Üç kişilik aşk mümkün mü?” sorularına, “Olabilir de olmayabilir de!” gibi yalın bir yanıt verilebileceğini hesaba katmamış bir filmdi. Evli ve karısına karşılıklı bir tutkuyla bağlı erkeğin, yıllar öncesindeki sevgiliyle karşılaşmasından sonra yaşananları anlatan film, tüm sanat, edebiyat, sinema, psikoloji vb. tarihinin içinden çıkamadığı çözümsüz denklemin formülünü sunma iddiasını taşısa da ana temasını 1’le çarpmakta ve 0’la toplamakta çok ısrarcı davranıyordu. Osman Sınav, tutkunun evrensel sembolü olduğu düşünülen ‘kırmızı’yı seksi iç çamaşırları ve giysiler üzerinden, klip estetiğine başvurarak bolca gözümüze sokuyor, genişçe tuttuğu erotizm coğrafyasında ciddiyetle ilerleme gayretine rağmen en dramatik sahnelerde bile parodi duygusu vermekten kurtulamıyordu. Oluşturduğu üçgende aşk ile alışkanlığın, ihanet ile sadakatin, kırmızı ile pembenin çelişkilerinden yararlanmaya çalışan ama bir türlü derinleşemeyen; başarısız diyalogları, ayrıntılardaki özensizliği ve durumu kurtaramayan oyunculuklarıyla da çıtayı iyice düşüren “Aşk Kırmızı”, sonuçta en yakın rakipleri “Erkekler” ile “Sabit Kanca”ya hatırı sayılır fark atmayı başardı.
5. Altın Kestane Ödülleri En Fena Film kategorisinin birincilik kürsüsü, çok uğraşılmasına karşın bir türlü samimi bir “Ve Ferhat ve Zeynep ve Nazlıgül” öyküsüne dönüşemeyen “Aşk Kırmızı”nın…
EN FENA YÖNETMEN
OSMAN SINAV (AŞK KIRMIZI)
Örneğin, korku-gerilim ustası Wes Craven’in “50 Cesur Kemancı” (Music Of The Heart, 1999) gibi alabildiğine sakil ve sakin bir aile filmi çekme hakkı varsa, elbette ki Osman Sınav’ın da ara sıra alışılmış çizgisinin dışına çıkma hakkı var… Tamam, yönetmenlik kariyerinin ilk sinema filmi “Kapıları Açmak”ta da (1992) iki aşk arasında kararsız kalan bir genç kızın öyküsünü anlatıyordu ama “Aşk Kırmızı”, doğrusu Sınav’ın erotizm soslu aşk üçgeni kurmak gibi işlerin yönetmeni olmadığını net biçimde kanıtlayan görkemli bir fiyaskoydu. Kamera arkasındaki çalışmalarının çoğunluğunu oluşturan televizyon dizileri arasında “Yalancı” ve “Gerilla” gibi bağımsız nitelikli iyi filmler, “Deli Yürek: Bumerang Cehennemi” gibi kaliteli cinsinden sayılabilecek bir politik-aksiyon örneği bulunan, bir önceki çalışması “Uzun Hikâye”de de eli yüzü düzgün iş çıkartan Sınav bu kez net biçimde “olmamış” dedirtti seyircisine.
“Aşk Kırmızı”nın 2013’ün En Fena Filmi seçilmesinin yanında, yönetmen kategorisinde de “Erkekler”e imza atan Faruk Aksoy’la ciddi bir rekabet yaşamasına rağmen ipi göğüslemeyi bilen Osman Sınav, böylece Altın Kestane tarihinde bir ilke imza atmış oldu. Kutluyor ve başarılarının devamını dilemiyoruz.
EN FENA KADIN OYUNCU
ASUMAN DABAK (ERKEKLER)
Geçen yıllarda Beren Saat, Sinem Kobal, Hande Subaşı, Rebekka Haas gibi isimlerin başarı gösterdiği En Fena Kadın Oyuncu kategorisinde, gerçekten de hep çılgın bir rekabet yaşanır. Bu yılda aynen böyle oldu, sonuç burun farkıyla, hatta neredeyse foto-finişle ortaya çıktı.
2013’ü özel yaşamındaki çeşitli sorunlarla geçiren usta oyuncu Asuman Dabak, 5. Altın Kestaneler’in her dalında ödülü zorlamaktan geri durmayan “Erkekler”deki performansıyla da ciddi bir şanssızlık daha yaşadı ne yazık ki. “Erkekler doğuştan mı böyleler, sonradan mı oluyorlar?” esprisine dayanan filmin Zerrin’i rolünde izlediğimiz Dabak, iddialı rakipleri Nurgül Yeşilçay, Arzu Yanardağ ve Doğa Rutkay’ı geride bırakarak Altın Kestane’yi havaya kaldırdı. Yılın, ‘İlişkiler’ şeklinde özetlenebilecek popüler temasına sadık kalan “Erkekler”deki rolü diğerlerine oranla sınırlı da olsa filmin ‘cinsel parodiler’ini sırtlanmaya çalışan Dabak, bu yükü taşımaktan çok uzaktı. Üstelik yük de pek ağır sayılmazdı, hafif mi hafifti.
EN FENA ERKEK OYUNCU
ENGİN ALTAN DÜZYATAN (AZİZ AYŞE)
Konuk olduğu bir televizyon programında gaza gelip coştukça coşarak sinema eleştirmenlerine demediğini bırakmayan Engin Altan Düzyatan 3. Altın Kestaneler’de Altın Çıngırak’la ödüllendirilmişti anımsanacağı üzere. Düzyatan bu yıl ise söylediği-yaptığıyla değil, bir türlü oynayamadığı-yapamadığı için ‘Birden fazla Altın Kestane kazanan isimler kervanı’na katıldı ve “Aziz Ayşe” filmindeki, ‘uzun uzun uzaklara bakan’ müzisyen sevgili performansı nedeniyle Büyük Jüri tarafından 2013’ün En Fena Erkek Oyuncu’su seçildi. Elfe Uluç’un yönettiği filmde ‘oynayamayan’ ve canlandırdığı karaktere ne işlev ne incelik katabilen sanatçının, ‘gündeme gelmemek’ için “Aziz Ayşe”nin galasına gitmeyişini ve bu nedenle bir anda gündeme gelmesini ise kendisi açısından son derece gerçekçi bir davranış olarak kabul ediyoruz.
ALARM ZİLİ ÖDÜLÜ
UĞUR YÜCEL (BENİM DÜNYAM)
İlk dört yılda Serdar Akar, Ümit Ünal, İsmail Hacıoğlu ve Yavuz Bingöl’ün kulaklarında çınlayan Alarm Zili, bu kez Uğur Yücel için çaldı. Oyuncu-yönetmen-senaryo yazarı olarak sinema kariyeri tartışılamayacak Yücel, kalitesi yüksek çalışmalarıyla gişede aradığını bulamaması nedeniyle “madem öyle…” diye düşünmesinden midir bilinmez, ani bir vites değişikliğiyle Yeşilçam dramlarını bile mumla aratan bir yapım olan “Benim Dünyam”la çıktı seyircinin karşısına. Yücel, yönetmenliğiyle de oyunculuğuyla da sevenlerini üzdü ve bol mendil ıslattırdı.
“Benim Dünyam”ın dayandığı eserin yollarının Türkiye’ye gelene kadar çok fazla çatallanması ve uyarlama karmaşası da doğrusu eleştirmenlerin bile kafasını fazlasıyla karıştırdı. Çünkü ‘konsept ve orijinal hikâye’nin, filmin afişinde belirtilenden farklı bir adreste yer aldığı, gayet iyi biliniyordu.
ALTIN ÇINGIRAK ÖDÜLÜ
KUTLUĞ ATAMAN-OKAN BAYÜLGEN-ŞAHAN GÖKBAKAR-ŞAFAK SEZER
2013’ün 31 Mayıs günü başlayan, kısa sürede özgürlük talep eden kitlesel bir halk hareketine dönüşerek tüm Türkiye’yi sarsan Gezi Direnişi, herkes için bir turnusol kâğıdı işlevi gördü. İlk gününden itibaren ‘Diren Gezi’nin içinde yer alan yüzlerce sanatçı olduğu gibi, açık açık karşı olanlar da vardı elbette. Ancak bir de önceleri Gezi’nin ‘kalabalığına karışan’, kısa süre sonra da iktidar karşısında diz çöküp boyun eğerek nedamet getirenler, el etek öpenler söz konusuydu. En hafif deyimle ‘Gezi dönekliği’ olarak tanımlanabilecek bu tavrın sinemacılar cephesindeki kare asını hiç kuşkusuz Kutluğ Ataman, Okan Bayülgen, Şahan Gökbakar, Şafak Sezer oluşturdu.
Altın Kestane Büyük Jürisi, “Sanatçı dediğin dik durur!” diyerek bu yılın Altın Çıngırak Ödülü’nü kendilerine gururla takdim eder.
JÜRİ ÖZEL ÖDÜLÜ
KAMER İNŞAAT VE KALYON İNŞAAT
Geride kalan yılın en can sıkıcı ve öfke uyandırıcı olaylarının başında Emek Sineması’nın bin bir yalan dolanla yıkılması (Kamer İnşaat) ve ülkemizdeki sinema dergiciliğinin amiral gemisi, 19 yıllık “Sinema”nın yayın yaşamına son verilmesi geldi (Kalyon İnşaat). Rastlantı bu ya, son dönemde ortaya dökülen yolsuzluk-rüşvet ilişkilerinde de rol üstlenen bu inşaatçı-yıkıcılar, sinema kültürümüze yönelik acımasız ve kapitalist barbarlığın açık göstergesi olan saldırıları nedeniyle bu yıl oybirliğiyle Jüri Özel Ödülü’ne değer görüldüler.
Jüri, bu filmin henüz bitmediğine olan inancını özgüvenle ilan eder.
5. ALTIN KESTANE ÖDÜLLERİ BÜYÜK JÜRİSİ
Muhsin Akgün, Erkan Aktuğ, Cem Altınsaray, Bilgehan Aras, Tunca Arslan, Ceyda Aşar, Fırat Ataç, Şenay Aydemir, Janet Barış, Cumhur Canbazoğlu, Cüneyt Cebenoyan, Hasan Cömert, Ebru Çeliktuğ, Tuncer Çetinkaya, Sadi Çilingir, Suzan Demir, Gülhan Düzgün, Murat Erşahin, Talip Ertürk, Burak Göral, Çağdaş Günerbüyük, Müjde Işıl, Kaan Karsan, Gülçin Kaya, Ali Koca, Serdar Kökçeoğlu, Murat Özer, Fırat Sayıcı, Eyüp Tatlıpınar, Müge Turan, Uğur Vardan, Burçin S. Yalçın, Deniz Yavuz, Kemal D. Yılmaz.