KCK Yürütme Konseyi, AKP hükümetinin şu anda siyasal zeminini ve işlevini kaybettiğini belirterek, “Bu açıdan da AKP Hükümeti Önder Apo’nun başlattığı ve hareketimizin de başarıya ulaşması için büyük çaba harcadığı demokratikleşme hamlesinin muhatabı olmaktan çıkmıştır” dedi. KCK ayrıca Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacak gerçek bir programın ortaya çıkarılması için demokrasi güçlerine çağrıda bulundu.
KCK Yürütme Konseyi, 3-10 Mart 2014 tarihleri arasında yaptığı toplantının sonuçlarına ilişkin yazılı açıklama yayınladı. Fırat Haber Ajansı’nın (ANF) geçtiği açıklamada, Kürt özgürlük hareketinin kırk yıllık mücadelesiyle özgürlüğü için direnmekte ısrar eden bir halk gerçekliği yarattığı kaydedildi. Açıklamada, “Kürt Özgürlük Hareketi bu sorumluluğun gereği olarak yirmi yıldan fazladır Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü için defalarca ateşkes ilan etmiştir. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü için ondan fazla deklarasyon yayınlamış, çözüm projeleri sunmuştur. Türk devleti ve hükümetleri her defasında bu adımları zayıflık belirtisi ve taktik yaklaşım olarak görüp hiçbir karşılık vermese de, Kürt Halk Önderi ve Kürt Özgürlük Hareketi Kürt sorununun siyasal demokratik çözümü temelinde Türkiye’nin demokratikleşmesinde ısrar etmiştir. Çünkü böyle bir çözümün halkların çıkarına olduğuna inanmıştır. Kürt sorununun çözümsüzlüğünden dış güçlerin yararlandığını, bundan da başta Kürtler ve Türkler olmak üzere tüm Türkiye halklarının zarar gördüğünü her zaman vurgulamıştır. Bu nedenle çözüm ve demokratikleşme zemini ve umudu gördüğü her fırsatta Türkiye’nin demokratikleşmesi için adımlar atmayı halklara karşı sorumluluğunun gereği saymıştır” denildi.
“AKP hükümeti bu uyarıları dikkate almadı”
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 2013 yılı Newroz’unda demokratikleşme manifestosunu dikkat çekilen açıklamada, “2012 yılının son aylarından itibaren fiilen yürürlükte olan çatışmasızlığı resmileştirmiştir. Gerilla güçlerine Türkiye dışına çıkma çağrısı yaparak dev bir adım atıp demokratik çözüm için güçlü bir zemin yaratmıştır. Kürt Özgürlük Hareketi çatışmasızlık sağladığı gibi esir askerleri de serbest bırakmış, gerillalarını sınır dışına çıkarmaya başlamıştır. Gerillanın sınır dışına çıkarılması iradesinin ortaya konulması, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü için muazzam bir zemin ve fırsat ortaya çıkarmıştır. Türkiye ve Kürdistan toplumunda Türkiye’nin demokratikleşmesine ve Kürt sorununun çözümüne verilen destek yüzde 80′ler düzeyinde olmuştur. Ancak gerillanın Türkiye sınırları dışına çıkarılması iradesi somut olarak ortaya konulmasına rağmen AKP Hükümeti çözüm için adım atmamıştır. Çatışmasızlığın sürmesini ve bu ortamda seçimlere ulaşmayı kendi açısından yeterli görmüştür. Bu açıdan bu büyük fırsatı seçimlere kadar oyalayıcı paketlerle geçiştirme dışında bir şey yapmamıştır. Hareketimiz bir deklarasyon yayınlayarak ciddi uyarmasına rağmen, AKP Hükümeti bu uyarıyı dikkate almamıştır” diye kaydedildi.
“AKP fırsatçı bir yaklaşım içine girdi”
“AKP Hükümeti Önder Apo ve hareketimizin çağrılarına ve halkın beklentilerine sonbaharın sonuna kadar karşılık verip adım at-mayınca, Önder Apo’nun ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin attığı adımların ve yaptığı çağrıların muhatabı olmaktan çıkmıştır” diye belirtilen açıklamada, “17 Aralık’ta ortaya çıkan iktidar mücadelesi ortamında Önder Apo demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümündeki samimiyetini göstermek için fırsatçı bir yaklaşım içine girmemiştir. Ancak AKP Hükümeti bu şansı da kullanmayarak Önder Apo’nun attığı adımlara karşılık vermeyeceğini bir kez daha göstermiştir. AKP Hükümeti yaşanan siyasal krizi demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümüyle aşacağına, hegemonik zihniyetle daha baskıcı politika ve uygulamalara yönelmiştir. Tüm hegemonik zihniyette olanların sandığı gibi böyle davrandığında sorunların üstesinden geleceği yanılgısı içine girmiştir. Köklü siyasal, sosyal, kültürel ve uluslararası boyutu olan Kürt sorunu ancak radikal demokratik adımlarla çözüleceğinden, AKP gibi hegemonya peşinde koşan bir hükümetin bu sorunu çözemeyeceği anlaşılmıştır. Bu açıdan da AKP Hükümeti Önder Apo’nun başlattığı ve hareketimizin de başarıya ulaşması için büyük çaba harcadığı demokratikleşme hamlesinin muhatabı olmaktan çıkmıştır” denildi.
Bu önerileri tüm demokrasi güçleri tartışmalı
AKP hükümetinin siyasal zeminini yitirdiğini, dış güçlerin her zaman olduğu gibi kendilerine bağlı ve çıkarlarına uygun bir politika izleyerek yeni bir iktidar blokunu Türkiye’de iktidar yapmak istedikleri ifade edilen açıklamada, şu çağrılar yer aldı: “Bu nedenle demokrasi güçleri bir araya gelip Türkiye’nin demokratikleşme ve özgürlük sorunlarını köklü biçimde çözecek bir program oluşturmalı ve bu program etrafında demokrasi güçlerinin ittifakını yaratarak Türkiye’nin tam demokratikleşmesi için demokratik siyasal mücadeleyi yükseltmelidir. Türkiye’nin mevcut siyasal ortamında demokrasi güçlerinin bir program etrafında ittifak oluşturarak siyasal mücadeleyi halk güçleriyle birlikte yürütmekten başka sorunlara çözüm bulmaları ve Türkiye’yi demokratik istikrara kavuşturmaları mümkün değildir. Kürt halkının ve Türkiye’deki demokrasi güçlerinin ağır bedeller vererek yürüttüğü özgürlük ve demokrasi mücadelesi böyle bir Türkiye’yi gerçekleştirecek birikim ve tecrübeye sahiptir. Radikal demokratik güçlerin etrafında ittifak kurup mücadeleyi yükselteceği Türkiye’yi demokratikleştirme programı esas olarak aşağıdaki çerçevede olabilir. Kuşkusuz ortaya koyduklarımız gerçek demokrasinin önünü açacak ve gerçekleşmesini sağlayacak öneriler niteliğindedir. Bu önerileri tüm demokrasi güçleri tartışmalı ve Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacak gerçek bir demokratik program ortaya çıkarmalıdır.”
KCK Yürütme Konseyi şu önerilerde bulundu:
*Farklılıkları tekleştiren ve asimile eden her türlü anlayış ortadan kaldırılarak Türkiye’deki tüm farklı etnik, dinsel ve sosyal toplulukların tam düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğüyle kendi kendilerini demokratik ve özgür yönetmelerini sağlamak.
*Kadın erkek farklılığına dayalı eşitliğin kabul edilerek toplumsal cinsiyetçiliği tümden ortadan kaldırıp kadın özgürlüğüne dayalı bir özgürlük anlayışı ve ahlaki politik toplum gerçeğini ortaya çıkarmak.
*Egemen sınıflar tarafından yıkılan adalet ve eşitlik anlayışının yarattığı tüm tahribatları gidererek toplumsal adalet ve eşitliği sağlayacak hukuku toplumsal ahlakı temel alarak yeniden yaratmak.
*Baskıcı, sömürücü, hegemonik güçlerin toplumlar üzerindeki hakimiyetini kurmak için zindanlara doldurdukları tüm siyasi tutsakların serbest bırakılmasını sağlamak.
*Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurularak Mustafa Suphi’lerin katledilmesi, Şeyh Sait ve Seyit Rıza’nın idamıyla sonuçlanan saldırılar başta olmak üzere bugüne kadarki tüm siyasi cinayetler ve darbeleri araştırarak gerçekleri açığa çıkarma temelinde toplumsal barışın sağlamak.
*Halkın demokrasi ve özgürlük mücadelesini bastırmak için kurulmuş tüm sivil ya da resmi özel savaş kurumlarının dağıtılması; terörle mücadele altında oluşturulmuş özel birlikleri ve koruculuğu lağvederek toplumların iradesi, örgütlenmesi ve özgürlüğü önündeki tüm engelleri kaldırmak.
*Kürt halkının ve Alevi toplumunun sorunları başta olmak üzere, tüm etnik ve inanç topluluklarının gerçek demokratikleşme içinde haklarına kavuşmalarını sağlayacak bir programın oluşturulmasını ilkesel olarak Türkiye halklarına deklare etmek. Bu tür sorunların çözümü için Kürtler ve Alevilerle diğer etnik ve dinsel toplulukların temsilcilerini muhatap alarak müzakere temelinde ve demokratik zihniyetle sorunları demokratik çözüme kavuşturmak.
*Eğitimin tüm farklı dil ve lehçelerin ihtiyaçlarını da karşılayacak biçimde bilimsel demokratik temelde yeniden yapılandırılması.
*Sağlığın toplumcu anlayışla demokratik temelde yeniden yapılandırılması ve tüm sağlık hizmetlerin karşılık beklenmeden gerçekleştirilmesi.
*Ekonomik alanı da toplumsal ve siyasal alan gibi demokratik toplumcu karaktere kavuşturmak. Hem topluluklar ekonomisinin hem özel işletmelerin oluşturduğu ekonomik faaliyetlerin tam şeffaf olması temelinde toplumun en demokratik yaşam alanı olan ekonomik alanı toplumun çıkarlarını koruyacak biçimde anayasal ve yasal güvenceye kavuşturmak. Ekonominin ekolojik ilkelere uyması zorunluluğunu ilkesel olarak kabul etmek.
*Ekonomik alanda tekelciliğin tamamen önüne geçecek yasaları çıkarmak.
*Emekçilerin örgütlenme ve sendikalaşma özgürlüğünü tam sağlamak.
KCK Yürütme Konseyi açıklamasında, bu çerçevede tüm farklı toplulukların özgünlüğünün ve özgürlüğünün kabul edildiği ve bireysel demokratik hakların güvenceye kavuşturulduğu radikal demokratik bir anayasa yapılarak devletin yeniden yapılandırılması için mücadele çağrısı yapıldı.