Başbakan Erdoğan, yerel seçim sonuçlarına itiraz eden muhalefeti “yenilgiye doymayan pehlivan”a benzetti. Erdoğan, 25 yıl önce Beyoğlu’nda neler yaşadığını anımsıyor mu? İçki masasına oturan, kumarhanecilerle sohbet eden Erdoğan, neden hapse girdiğini unuttu mu? Kendini hapisten bir birahaneci kurtarmadı mı?
Erdoğan kayıplara karıştığı geçmişini unutturabilir mi? Biz unutmadık. Bakın neler yaşadı neler…
Erdoğan kayıplara karıştığı geçmişini unutturabilir mi? Biz unutmadık. Bakın neler yaşadı neler…
Yerel seçim sonuçlarına itiraz eden muhalefeti Erzurumlu Teyyo Pehlivan‘a benzeten Başbakan Erdoğan “yenilmeye doymazmış, bunların durumu böyle” dedi. Teyyo, pehlivanlığıyla değil palavracılığıyla meşhurdur ama şimdi Erdoğan’ın gaflarına girmeyelim…
Erdoğan’a göre seçimlere itiraz etmek “milli iradeye tahammülsüzlük”.
Peki…
Gelin sizi 25 yıl öncesine götüreyim…
Yıl 1989…
Erdoğan, Refah Partisi’nden Beyoğlu Belediye Başkan adayı oldu. Hem de parti yönetiminin itirazlarına rağmen. İstanbul İl Başkanı ve Merkez Karar Yönetim Kurulu Üyesi olan Erdoğan’ın bir ilçe adaylığında ısrar etmesi dudakların bükülmesine neden olmuştu.
Hatta kimi partililer, Erdoğan’ın koskoca il başkanlığını bırakıp Beyoğlu’ndan aday olmasını “rant gelirlerine” bağlamıştı!
Erdoğan ise “Kasımpaşa çocuğu” olarak Beyoğlu’na hizmet etmek istediğini söylüyordu.
Sonunda il başkanı Erdoğan, Beyoğlu’ndan aday oldu!..
Erdoğan’a göre seçimlere itiraz etmek “milli iradeye tahammülsüzlük”.
Peki…
Gelin sizi 25 yıl öncesine götüreyim…
Yıl 1989…
Erdoğan, Refah Partisi’nden Beyoğlu Belediye Başkan adayı oldu. Hem de parti yönetiminin itirazlarına rağmen. İstanbul İl Başkanı ve Merkez Karar Yönetim Kurulu Üyesi olan Erdoğan’ın bir ilçe adaylığında ısrar etmesi dudakların bükülmesine neden olmuştu.
Hatta kimi partililer, Erdoğan’ın koskoca il başkanlığını bırakıp Beyoğlu’ndan aday olmasını “rant gelirlerine” bağlamıştı!
Erdoğan ise “Kasımpaşa çocuğu” olarak Beyoğlu’na hizmet etmek istediğini söylüyordu.
Sonunda il başkanı Erdoğan, Beyoğlu’ndan aday oldu!..
Ağır abiler kızıyor
Kimi partililerin itirazlarına rağmen “Beyoğlu Belediye Başkanlığı’na ben aday oldum” diyen Erdoğan, seçim sürecinde farklı propaganda taktikleri uyguladı.
Kadınları seçim çalışmalarında görevlendiren Erdoğan şöyle anlattı: “Okmeydanı’nda faaliyet gösteren ve başarılı olan çarşaflı kardeşlerimizin, İstiklal Caddesi’nde ya da Cihangir, Tophane gibi semtlerde aynı ölçüde başarılı olması mümkün değil. Dolayısıyla o bölgelerde başı açık kardeşlerimizi görevlendirdik. Keza aynı düşüncelerle, sakallı şalvarlı kardeşlerimizin mezkür bölgelere çıkaracağımız konvoylarda yer almamasını
söyledik.”
Erdoğan’ın bu takiyeci üslubu Milli Görüş’ün Oğuzhan Asiltürk ya da Fehim Adak gibi “ağır abiler”i tarafından eleştirildi.
Erdoğan bildiğine devam etti.
Öyle ki, Hacıhüsrev‘den oy alabilmek için Bacanak Birahanesi‘nin sahibi Kudret Bey‘den yardım istedi. “Kumarhane işlerine falan bakarmış; ama muhitinde sevilip sayılan bir adammış” diyen Erdoğan, AKP Milletvekili Hüseyin Besli ile Ömer Özbay’ın birlikte kaleme aldığı “R. Tayyip Erdoğan – Bir Liderin Doğuşu” kitabında Kudret Bey’le rakı masasında ettiği sohbetten bahsediyor.
Oy almak için kumarhaneciler ve meyhanecilerle sohbet etmesi Erdoğan’ın kimi partiler tarafından “kafir” olarak değerlendirilmelerine neden oluyor.
Kimi partililerin itirazlarına rağmen “Beyoğlu Belediye Başkanlığı’na ben aday oldum” diyen Erdoğan, seçim sürecinde farklı propaganda taktikleri uyguladı.
Kadınları seçim çalışmalarında görevlendiren Erdoğan şöyle anlattı: “Okmeydanı’nda faaliyet gösteren ve başarılı olan çarşaflı kardeşlerimizin, İstiklal Caddesi’nde ya da Cihangir, Tophane gibi semtlerde aynı ölçüde başarılı olması mümkün değil. Dolayısıyla o bölgelerde başı açık kardeşlerimizi görevlendirdik. Keza aynı düşüncelerle, sakallı şalvarlı kardeşlerimizin mezkür bölgelere çıkaracağımız konvoylarda yer almamasını
söyledik.”
Erdoğan’ın bu takiyeci üslubu Milli Görüş’ün Oğuzhan Asiltürk ya da Fehim Adak gibi “ağır abiler”i tarafından eleştirildi.
Erdoğan bildiğine devam etti.
Öyle ki, Hacıhüsrev‘den oy alabilmek için Bacanak Birahanesi‘nin sahibi Kudret Bey‘den yardım istedi. “Kumarhane işlerine falan bakarmış; ama muhitinde sevilip sayılan bir adammış” diyen Erdoğan, AKP Milletvekili Hüseyin Besli ile Ömer Özbay’ın birlikte kaleme aldığı “R. Tayyip Erdoğan – Bir Liderin Doğuşu” kitabında Kudret Bey’le rakı masasında ettiği sohbetten bahsediyor.
Oy almak için kumarhaneciler ve meyhanecilerle sohbet etmesi Erdoğan’ın kimi partiler tarafından “kafir” olarak değerlendirilmelerine neden oluyor.
Hakime hakaret
27 Mart 1989 yerel seçimleri bitti.
Sandıklar açıldı.
Erdoğan, Beyoğlu’nda kaybetti.
Hemen sonuçlara itiraz etti. Hile yapıldığını, “sonuç birleştirme tutanaklarında usulsüzlük yapıldığını” söyledi.
Kızgındı.
İlçe Seçim Kurulu’nun karşısına çıkan Erdoğan, Kurul Başkanı 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Nazmi Özcan‘a hakaret etti.
İlçe Seçim Kurulu Büro Şefi Soner Kalkan, o gün Erdoğan’ın ağzından çıkanları ifadesinde şöyle anlattı:
“İtiraz edilmişti. Sayım yaptık. Saat 04.00 sıraları idi. Karar yazıyordum. Bu arada Tayyip Erdoğan isimli şahıs yanında birkaç kişi olduğu halde içeriye girdi. Seçim Kurulu Başkanı’na ‘Şu haline bak sarhoş adam. Şu adalete bak. Kimlere kalmış. Seni yakacağım. Hepinizi adli tıbba göndereceğim, (hakime hitaben) seni süründüreceğim. Yakacağım’ şeklinde tehditte bulundu.”
Sandıklar açıldı.
Erdoğan, Beyoğlu’nda kaybetti.
Hemen sonuçlara itiraz etti. Hile yapıldığını, “sonuç birleştirme tutanaklarında usulsüzlük yapıldığını” söyledi.
Kızgındı.
İlçe Seçim Kurulu’nun karşısına çıkan Erdoğan, Kurul Başkanı 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Nazmi Özcan‘a hakaret etti.
İlçe Seçim Kurulu Büro Şefi Soner Kalkan, o gün Erdoğan’ın ağzından çıkanları ifadesinde şöyle anlattı:
“İtiraz edilmişti. Sayım yaptık. Saat 04.00 sıraları idi. Karar yazıyordum. Bu arada Tayyip Erdoğan isimli şahıs yanında birkaç kişi olduğu halde içeriye girdi. Seçim Kurulu Başkanı’na ‘Şu haline bak sarhoş adam. Şu adalete bak. Kimlere kalmış. Seni yakacağım. Hepinizi adli tıbba göndereceğim, (hakime hitaben) seni süründüreceğim. Yakacağım’ şeklinde tehditte bulundu.”
Erdoğan kayboldu
Erdoğan’ın hakaret ettiği Hakim Özcan’ın avukatı Ali Rıza Dizdar‘dı. “Rahmetli Nazmi Bey, son derece iyi bir ceza yargıcıydı. Anadolu’nun pek çok yerinde görev yapmıştı. Seçim Kurulu Başkanı iken Erdoğan’ın kendisine saldırıp küfretmesinden rencide olmuştu. Meslek hayatında ilk kez biri hakkında dava açtı.”
Hakim Nazmi Özcan’ın şikayeti üzerine Erdoğan hakkında 18 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Beyoğlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 31 Mart 1989 tarihinde savcıya ifade veren Erdoğan, tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edildiğini öğrenince mahkemenin bekleme salonundan kayıplara karıştı. Erdoğan hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı.
O gün Erdoğan’a, “Reis! Hemen gitmemiz lazım buradan” diyen avukat kimdi dersiniz?
Zeyid Aslan…
TBMM’de gazetecilere “bacak aranızı çektirip gazeteye bastırsam”; milletvekillerine “terbiyesiz, senin
kı…. si..erim” diyen ve TBMM Adalet Komisyonu’nda Yargıç Ömer Faruk Eminağaoğlu’na uçan tekme atan AKP milletvekili…
Bir ay kaçtı
Yerel seçim mağlubu Erdoğan bir ay kaçak hayat sürdü; ortalıkta hiç görünmedi.
Kurtuluş çareleri aradı. Sonunda buldu…
Hakime “sarhoş” diyen Erdoğan, kardeşi Mustafa Erdoğan aracılığıyla “birahane sahibi ve kumar işleriyle ilgilenen” Kudret Bey’e haber gönderdi.
Kudret Bey, Adliye Binası’ndaki yakın dostlarıyla görüştükten sonra Erdoğan’a “ortaya çıkabilirsin” dedi.
Ve 27 Nisan 1989’da Erdoğan tutuklandı. Avukatı partiden “ağır abisi” Şevket Kazan’dı.
Duruşmada tutukluluk kararı yüzüne okunan, Erdoğan Bayrampaşa Cezaevi’ne gönderildi.
Fazla yatmadı. Koğuşa bile gitmedi.
Sadece bir hafta cezaevinin revirinde kaldı.
500 bin TL kefaletle serbest bırakıldı.
Ardından… Mahkeme Erdoğan’ı hakime hakaret suçuyla 6 ay hapis ve 20 bin TL para cezasına çarptırdı. Hapis cezası, Türk Ceza Kanunu’nun 72. maddesi gereğince 920 bin TL para cezasına çevrilerek tecil edildi.
Bugün sandıklara itiraz edenleri aşağılamaya çalışan Erdoğan, 25 yıl önce yaşadıklarını unutmuşa benziyor!
Tarih unutmaz ama…
Erdoğan’ın hakaret ettiği Hakim Özcan’ın avukatı Ali Rıza Dizdar‘dı. “Rahmetli Nazmi Bey, son derece iyi bir ceza yargıcıydı. Anadolu’nun pek çok yerinde görev yapmıştı. Seçim Kurulu Başkanı iken Erdoğan’ın kendisine saldırıp küfretmesinden rencide olmuştu. Meslek hayatında ilk kez biri hakkında dava açtı.”
Hakim Nazmi Özcan’ın şikayeti üzerine Erdoğan hakkında 18 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Beyoğlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 31 Mart 1989 tarihinde savcıya ifade veren Erdoğan, tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edildiğini öğrenince mahkemenin bekleme salonundan kayıplara karıştı. Erdoğan hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı.
O gün Erdoğan’a, “Reis! Hemen gitmemiz lazım buradan” diyen avukat kimdi dersiniz?
Zeyid Aslan…
TBMM’de gazetecilere “bacak aranızı çektirip gazeteye bastırsam”; milletvekillerine “terbiyesiz, senin
kı…. si..erim” diyen ve TBMM Adalet Komisyonu’nda Yargıç Ömer Faruk Eminağaoğlu’na uçan tekme atan AKP milletvekili…
Bir ay kaçtı
Yerel seçim mağlubu Erdoğan bir ay kaçak hayat sürdü; ortalıkta hiç görünmedi.
Kurtuluş çareleri aradı. Sonunda buldu…
Hakime “sarhoş” diyen Erdoğan, kardeşi Mustafa Erdoğan aracılığıyla “birahane sahibi ve kumar işleriyle ilgilenen” Kudret Bey’e haber gönderdi.
Kudret Bey, Adliye Binası’ndaki yakın dostlarıyla görüştükten sonra Erdoğan’a “ortaya çıkabilirsin” dedi.
Ve 27 Nisan 1989’da Erdoğan tutuklandı. Avukatı partiden “ağır abisi” Şevket Kazan’dı.
Duruşmada tutukluluk kararı yüzüne okunan, Erdoğan Bayrampaşa Cezaevi’ne gönderildi.
Fazla yatmadı. Koğuşa bile gitmedi.
Sadece bir hafta cezaevinin revirinde kaldı.
500 bin TL kefaletle serbest bırakıldı.
Ardından… Mahkeme Erdoğan’ı hakime hakaret suçuyla 6 ay hapis ve 20 bin TL para cezasına çarptırdı. Hapis cezası, Türk Ceza Kanunu’nun 72. maddesi gereğince 920 bin TL para cezasına çevrilerek tecil edildi.
Bugün sandıklara itiraz edenleri aşağılamaya çalışan Erdoğan, 25 yıl önce yaşadıklarını unutmuşa benziyor!
Tarih unutmaz ama…
Erdoğan bayıldı
27 Mart 1989 yerel seçimi Erdoğan’ın kaybettiği ilk seçim değildi.
1986 yılında milletvekilliği ara seçiminde aday oldu, ancak kazanamadı.
Ve keza…
“Yenilen pehlivan” gibi…
1986 yılında milletvekilliği ara seçiminde aday oldu, ancak kazanamadı.
Ve keza…
“Yenilen pehlivan” gibi…
20 Ekim 1991 genel seçiminde Refah Partisi’nin İstanbul milletvekili adayı oldu. Artık seçilmesine kesin gözüyle bakıyordu.
Sahiden de…
Seçim sonuçları açıklandığında Erdoğan sevinen isim oldu. İl Seçim Kurulu Erdoğan’ı milletvekili ilan etti.
Hatta Erdoğan milletvekili mazbatasını aldı.
Ancak…
Erdoğan’ın milletvekilliği saadeti sadece 11 gün sürdü.
Evet, seçimi aslında kazanmıştı. Fakat 20 Ekim 1991 seçiminde ilk kez tercihli oy sistemi uygulandı. Seçmen parti milletvekillerini sıralamaya bakmadan tercih edebiliyordu.
Refah Partisi seçmeni Erdoğan’ı tercih etmedi.
Refah Partili seçmen tercihini Mustafa Baş’tan yana kullandı.
Sandıktan Erdoğan’a 9 bin tercihli oy çıkarken, Mustafa Baş’a 13 bin oy çıktı!
Erdoğan sandalyesini, Refah Partisi’nin bir alt sıradaki adayı, Mustafa Baş’a vermek zorunda kaldı.
Erdoğan ve Baş hemşehriydi; aynı köylüydüler. Aynı partidendiler.
Ama dostluk başka, milletvekilliği başkaydı.
Mustafa Baş, Yüksek Seçim Kurulu’na itiraz etti ve Erdoğan’ın milletvekilliğini düşürtüp TBMM’ye girdi.
Erdoğan istemeye istemeye mazbatasını Mustafa Baş’a verdi. Milletvekilliğini kaybetmesine neden olan tercihli oyu “zulüm sistemi” diyerek eleştirdi.
Sahiden de…
Seçim sonuçları açıklandığında Erdoğan sevinen isim oldu. İl Seçim Kurulu Erdoğan’ı milletvekili ilan etti.
Hatta Erdoğan milletvekili mazbatasını aldı.
Ancak…
Erdoğan’ın milletvekilliği saadeti sadece 11 gün sürdü.
Evet, seçimi aslında kazanmıştı. Fakat 20 Ekim 1991 seçiminde ilk kez tercihli oy sistemi uygulandı. Seçmen parti milletvekillerini sıralamaya bakmadan tercih edebiliyordu.
Refah Partisi seçmeni Erdoğan’ı tercih etmedi.
Refah Partili seçmen tercihini Mustafa Baş’tan yana kullandı.
Sandıktan Erdoğan’a 9 bin tercihli oy çıkarken, Mustafa Baş’a 13 bin oy çıktı!
Erdoğan sandalyesini, Refah Partisi’nin bir alt sıradaki adayı, Mustafa Baş’a vermek zorunda kaldı.
Erdoğan ve Baş hemşehriydi; aynı köylüydüler. Aynı partidendiler.
Ama dostluk başka, milletvekilliği başkaydı.
Mustafa Baş, Yüksek Seçim Kurulu’na itiraz etti ve Erdoğan’ın milletvekilliğini düşürtüp TBMM’ye girdi.
Erdoğan istemeye istemeye mazbatasını Mustafa Baş’a verdi. Milletvekilliğini kaybetmesine neden olan tercihli oyu “zulüm sistemi” diyerek eleştirdi.
Dergahlar savaşı
Peki…
Refah Partisi seçmeni neden Erdoğan’ı değil de özellikle Mustafa Baş’ı seçti? Bu konuda hâlâ bir sürü iddia var.
Kimine göre, teşkilatta Mustafa Baş daha çok seviliyordu.
Kimine göre, partinin “ağır ağabeyleri” Mustafa Baş’a yakın durdu, ona oy verilmesini telkin etti.
Ancak en çok kabul gören dergahlar savaşı teziydi:
Nakşibendi ağırlıklı Refah Partisi’nde Nakşiler arasında da gizli bir mücadele vardı.
Erdoğan’ı Nakşibendi İskenderpaşa dergahı desteklerken, Mustafa Baş’a Nakşibendi İsmailağa dergahı sahip çıkıyordu.
Emine Hanım’ın İskender Paşacılar gibi pardösü, Mustafa Baş’ın eşi ise İsmailağacılar gibi çarşaf giyiyordu!
Sonunda aynı partiye oy veren iki Nakşibendi grup seferber oldu; Mustafa Baş, Erdoğan’ın elinden vekilliği almıştı.
Peki…
Refah Partisi seçmeni neden Erdoğan’ı değil de özellikle Mustafa Baş’ı seçti? Bu konuda hâlâ bir sürü iddia var.
Kimine göre, teşkilatta Mustafa Baş daha çok seviliyordu.
Kimine göre, partinin “ağır ağabeyleri” Mustafa Baş’a yakın durdu, ona oy verilmesini telkin etti.
Ancak en çok kabul gören dergahlar savaşı teziydi:
Nakşibendi ağırlıklı Refah Partisi’nde Nakşiler arasında da gizli bir mücadele vardı.
Erdoğan’ı Nakşibendi İskenderpaşa dergahı desteklerken, Mustafa Baş’a Nakşibendi İsmailağa dergahı sahip çıkıyordu.
Emine Hanım’ın İskender Paşacılar gibi pardösü, Mustafa Baş’ın eşi ise İsmailağacılar gibi çarşaf giyiyordu!
Sonunda aynı partiye oy veren iki Nakşibendi grup seferber oldu; Mustafa Baş, Erdoğan’ın elinden vekilliği almıştı.
Tanık Metiner
Erdoğan, seçimi kaybettiğini öğrenince ne yaptı dersiniz?
Bayıldı!..
O gün yaşananları bugünün AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner’den dinleyelim: “Tayyip Erdoğan tercih oylarıyla Mustafa Baş’ın seçildiğini öğrendiğinde -yanında olduğum için biliyorum- sinirinden düşüp bayılmıştı. Çünkü bu teşkilat disiplinine ve Milli Görüş geleneğine aykırı bir durumdu ve kabul edilemezdi. İl teşkilatının sayıma itirazı üzerine İl Seçim Kurulu milletvekilliği mazbatasını Erdoğan’a takdim eder. Bu arada il teşkilatı aracılığıyla genel merkeze durumun düzeltilmesi ve Mustafa Baş’a hiçbir itiraz yoluna gitmeden bu yeni durumu kabullenmesi için baskıda bulunulması talebinde bulunulur. Başta Erbakan olmak üzere genel merkezdeki yetkililere yapılan bu talepler, baskı düzeyine kadar ulaşır. Ama genel merkez bu olayda Erdoğan’ın yerine Mustafa Baş’a arka çıkar ve Baş’ın yaptığı itirazdan sonra Erdoğan’ın mazbatası geri alınır.”
O gün bayılan Erdoğan’ın yerinde, bugün siz olsanız seçimlere itiraz edildiğini duyunca tansiyonunuz yükselmez mi?
Bir de…
Yakın tarihten bir örnek var.
Erdoğan’ın siyaset yasağının kaldırılıp Siirt milletvekili yapılmasının “hikayesini” biliyorsunuzdur.
2 Aralık 2002’de genel seçimler yapıldı. Yeni kurulan AKP yüzde 34 ile birinci parti oldu.
Fakat partinin genel başkanı siyasi yasaklı olduğu için milletvekili olamamıştı.
Sonra ne oldu dersiniz?
AKP, Siirt’in Pervari ilçesinde üç sandık kurulunun oluşturulmadığını ve bir sandığın kırıldığını öne sürerek bu ildeki seçimlerin iptali istemiyle Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvuruda bulundu. YSK bu başvuruyu kabul etti ve 2 Aralık 2002’de Siirt seçimleri iptal edildi. Böylece TBMM’ye Siirt’ten giren 3 milletvekilinin (AKP’den Mervan Gül, CHP’den Ekrem Bilek ve bağımsız milletvekili Fadıl Akgündüz) milletvekillikleri düştü.
Siirt seçimleri 9 Mart 2003 günü tekrar edildi.
Siirt milletvekili adayları arasında ilk sırada yasağı kalkan Erdoğan vardı!
Ve seçildi.
Şimdi…
Bugün…
Siyasi hayatında bunları yaşayan Erdoğan, bugün sandık sonuçlarına itiraz edenleri küçümsüyor!
Evet, yenemeyen pehlivan kim mi acaba? SONER YALÇIN-SÖZCÜ
Erdoğan, seçimi kaybettiğini öğrenince ne yaptı dersiniz?
Bayıldı!..
O gün yaşananları bugünün AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner’den dinleyelim: “Tayyip Erdoğan tercih oylarıyla Mustafa Baş’ın seçildiğini öğrendiğinde -yanında olduğum için biliyorum- sinirinden düşüp bayılmıştı. Çünkü bu teşkilat disiplinine ve Milli Görüş geleneğine aykırı bir durumdu ve kabul edilemezdi. İl teşkilatının sayıma itirazı üzerine İl Seçim Kurulu milletvekilliği mazbatasını Erdoğan’a takdim eder. Bu arada il teşkilatı aracılığıyla genel merkeze durumun düzeltilmesi ve Mustafa Baş’a hiçbir itiraz yoluna gitmeden bu yeni durumu kabullenmesi için baskıda bulunulması talebinde bulunulur. Başta Erbakan olmak üzere genel merkezdeki yetkililere yapılan bu talepler, baskı düzeyine kadar ulaşır. Ama genel merkez bu olayda Erdoğan’ın yerine Mustafa Baş’a arka çıkar ve Baş’ın yaptığı itirazdan sonra Erdoğan’ın mazbatası geri alınır.”
O gün bayılan Erdoğan’ın yerinde, bugün siz olsanız seçimlere itiraz edildiğini duyunca tansiyonunuz yükselmez mi?
Bir de…
Yakın tarihten bir örnek var.
Erdoğan’ın siyaset yasağının kaldırılıp Siirt milletvekili yapılmasının “hikayesini” biliyorsunuzdur.
2 Aralık 2002’de genel seçimler yapıldı. Yeni kurulan AKP yüzde 34 ile birinci parti oldu.
Fakat partinin genel başkanı siyasi yasaklı olduğu için milletvekili olamamıştı.
Sonra ne oldu dersiniz?
AKP, Siirt’in Pervari ilçesinde üç sandık kurulunun oluşturulmadığını ve bir sandığın kırıldığını öne sürerek bu ildeki seçimlerin iptali istemiyle Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvuruda bulundu. YSK bu başvuruyu kabul etti ve 2 Aralık 2002’de Siirt seçimleri iptal edildi. Böylece TBMM’ye Siirt’ten giren 3 milletvekilinin (AKP’den Mervan Gül, CHP’den Ekrem Bilek ve bağımsız milletvekili Fadıl Akgündüz) milletvekillikleri düştü.
Siirt seçimleri 9 Mart 2003 günü tekrar edildi.
Siirt milletvekili adayları arasında ilk sırada yasağı kalkan Erdoğan vardı!
Ve seçildi.
Şimdi…
Bugün…
Siyasi hayatında bunları yaşayan Erdoğan, bugün sandık sonuçlarına itiraz edenleri küçümsüyor!
Evet, yenemeyen pehlivan kim mi acaba? SONER YALÇIN-SÖZCÜ