Seçimlerden sonra sol-sosyalist partilerin ve demokratik kitle örgütlerinin yaptığı açıklamalarda, AKP’nin geriletilmesi için mücadeleye güçlenerek devam etme, sokağa çıkma çağrıları hakim. Açıklamalarda, kazanımlar ve özeleştiriler de yer buldu.
BDP
Seçim sonrasında bir toplantı yapan BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, sonuçların Türkiye’de keskin bir kamplaşma olduğunu gösterdiğini, BDP olarak hedeflediklerinin yüzde 80′ine ulaştıklarını belirtti. Medya desteğinin asla BDP’den yana olmadığını söyleyen Demirtaş kadınların kazanımlarına dikkat çekti:
Bu seçimin belki de tek kazananı kadınlardı . BDP ve HDP çatısı altında büyük bir başarı elde ettiler. Çok önemli bir model olarak siyasi hayatımıza girmiş oldu. Her yerde bir kadın belediye başkanı var”
Demirtaş, AKP ile yarıştıkları her yerde AKP’yi gerilettiklerini de ekledi.
HDP
Seçimlerle ilgili bir değerlendirmede bulunan HDP Eşbaşkanı Ertuğrul Kürkçü, birleşenleri BDP ile birlikte yüzde 8 civarında bir oy alarak hedeflerine ulaşmanın memnuniyet verici olduğunu dile getirdi. Kürkçü, cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimleri hatırlatarak, “Bu iki seçim arasında ortaya çıkabilecek tüm siyasi denklemlerde var olacağız” ifadelerinde bulundu.
Bugün (1 Nisan) ANF’ye konuşan HDP Eşbaşkanı Sebahat Tuncel ise bir özeleştiride bulunarak ”Bu sonuçlarla HDP’nin Türkiye’de daha güçlü bir seçenek olması ve daha etkin bir rol alması açısından, görev ve sorumluluklarının çok daha ağır olduğu bir kez daha ortaya çıktı” dedi. HDP’nin henüz daha yeterince Türkiye halkı ile bütünleşemediği değerlendirmesini yapan Tuncel, “Bunun nedenlerini de tartışacağız. Ancak HDP’ye artık bir ihtiyaç var ve bu partiyi büyütüp Türkiye’de ana muhalefet olacak bir siyaseti geliştirmek durumundayız” diye konuştu.
Halkevleri
Halkevleri Genel başkanı Oya Ersoy yerel seçim sonuçlarının ardından bir açıklama yayımladı. “2014 yerel seçimleri ne egemenlerin derdine deva oldu, ne de AKP’yi akladı” diyen Ersoy saygı, özgürlük, adalet, barış, eşitlik isteyen Haziran İsyanı’nın sandığa sığmadığını ve sığmayacağını belirterek sokakta yükselecek mücadeleye dikkat çekti.
Açıklamanın tam metni: Sandık kurtarmaz, sokak affetmez!
Halkın saygı, özgürlük ve adalet talepleriyle sokakları doldurduğu, AKP’nin hegemonyasını yerle yeksan ettiği; egemenlerin ise siyaset alanını kirli teknikler ile yeniden dizayn ederek yaşanan “devlet krizini” aşmaya çalıştığı bir tarihsel eşikten geçiyoruz. Bu koşullarda gerçekleşen 2014 yerel seçimleri ne egemenlerin derdine deva oldu ne de AKP’nin ortalığa dökülen yolsuzluklarını, hırsızlıklarını akladı.Halkın siyaset kurumlarına, yargıya, devlet organlarına güvensizliğinin seçim sistemine de güvensizlik olarak yaşandığı, insanların sabahlara kadar sandık başlarını terk etmediği bir seçim yaşandı.Açıktır ki 2014 yerel seçimleri, yalanın, talanın, zorbalığın iktidarı AKP’nin çürümüşlüğünü de, toplumda yaratılan saflaşmanın derinleşmesini de gidermeyecek.Tam tersine henüz seçim sonuçları netleşmeden Erdoğan’ın aile efradını, yolsuzlukların ve adaletsizliğin simgesi haline gelmiş Bilal’i yanına dizerek yaptığı “balkon konuşması”nın da açıkça gösterdiği gibi iktidarını korumak için şiddete, çatışmaya ve savaşa dayanacak. Bu politika ise krizi daha da derinleştirecek.Bu krize halkın çıkarları doğrultusunda müdahale etmek Halkevcilerin görevi olacaktır.Evet sokaktayız!Siz yıllardır beraber yürüdünüz bu yollarda, bu halkın ortak değerlerini, geleceğini beraber sömürdünüz, beraber semirdiniz, beraber öldürdünüz! Beraber hesap vereceksiniz!Çürümüş iktidarınızı sandık aklamadı, aklamayacak!Saygı, Özgürlük, Adalet, Barış, Eşitlik isteyen Haziran İsyanı sandığa sığmadı, sığmayacak!AKP’nin talanına, yalanına, zorbalığına karşı halk, sözünü Haziran’da söyledi: “Bu daha başlangıç mücadeleye devam!”Halkın çıkarlarından başka çıkarı olmayan solun, sosyalistlerin ise görevi belli:Halkların eşit, özgür, barış içinde yaşadığı bir ülke kurma mücadelesi sürecek!
TKP
Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite’nin 31 Mart’ta yaptığı açıklamada, “boyun eğme!” çağrısı yapılırken “Diktatörlükten kurtulma gereğine inanan kitleleri sol seçeneğe omuz vermeye çağırıyoruz” denildi.
Açıklamanın tam metni:
30 Mart seçimlerinin ertesi sabahı Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi olarak, halkımıza “boyun eğme!” çağrımızı tekrarlıyoruz.Seçimin, AKP diktatörlüğünün kitle mücadeleleri sonucunda yitirdiği meşruiyetini tazeleme yönünde bir çıktı verdiği açıktır. Ancak diktatörlük elde ettiği kazanımı faşizmi kurumsallaştırmak yönünde kullanabileceğini zannetmemelidir. Türkiye AKP faşizmine sığacak bir ülke değildir. AKP Türkiye’yi yönetme ehliyetine yeniden sahip hale gelmemiştir ve gelemeyecektir. Gün, tam da bu nedenle “boyun eğmeme” günüdür.TKP gayrimeşru, kriminal bir yönetim altında seçime gidilmemesi, AKP’nin hükümetten ayrılması, TBMM’nin lağvedilmesi, hükümetin her tür suçunun bağımsız kurumlar tarafından soruşturulmasının önünün açılması, erken genel seçime halkın denetimi altında gideceğimiz bir geçişin tasarlanması gerektiğini savunmuştu. Bu yaklaşım kabul görmemiş ve seçmen kayıtlarından oyların sayımına kadar her aşaması güvenilmez bir seçimden AKP çıkmıştır.Uygulamaya konan ve iflas eden yol, faşist yükselişi, sağcılaşan bir CHP ile durdurma seçeneğidir. Türkiye, on milyonlarca insanın direnişine sahne olduktan sonra sağın sağla dengelenmesi, AKP’yi devirmekle değil, yalnızca kitleleri pasifize etmekle sonuçlanabilirdi. Diktatörlükten kurtulma gereğine inanan kitleleri sol seçeneğe omuz vermeye çağırıyoruz.Siyasi kriz ağırlaşarak devam edecektir. Seçimin sonucu krizdir.Bu tablo karşısında halkın ve ilerici güçlerin alternatif üretemedikleri açıktır.Diktatörlüğün seçim sonuçlarına dayanarak atmaya kalkacağı yeni adımları boşa düşürmek için tek yol soldan geçmektedir.TKP seçimlerde bunu denemiş, Haziran Direnişi’nin değerlerini seçim platformuna taşımıştır. Ancak aldığımız oylar bu değerler bütününe denk düşmenin uzağındadır.Karanlığın ortasında, TKP çatısı altında gerçekleşen devrimci ittifak, Dersim Ovacık’ta belediye başkanlığı seçimini kazanmış bulunmaktadır. Bu başarı nedeniyle Ovacık halkını ve Demokratik Haklar Federasyonu’nu yoldaşça kutluyoruz.TKP Merkez Komitesi tam bileşimli toplantısını gerçekleştirecek ve seçim sonrası siyasi durumu, Partimizin hareket tarzını detaylarıyla ele alacaktır. “
EMEP
Emek Partisi Genel Merkezi’nin yaptığı açıklamada, “Güçlü bir halk seçeneğini ve siyasetini oluşturmak için mücadele” vurgusu yapıldı, “HDP-HDK yapılanmalarının geliştirilip, güçlendirilmesi ve ülkenin temel demokrasi sorunlarının çözümü etkin bir mücadele merkezi olması yönünde çabalarımız ve çalışmalarımız devam edecektir” ifadelerinde bulunuldu.
Güçlü Bir Halk Seçeneğini ve Siyasetini Oluşturmak İçin MücadeleGenel seçim süreci gibi yaşadığımız bir yerel seçim sürecini geride bıraktık. Seçimin kazananı, kaybedeni ile ilgili tartışma uzun bir zaman sürecektir. Ancak halkın ihtiyaç ve beklentileri bakımından, hangi belediyenin kimin tarafından kazanıldığından çok, ortaya çıkan siyasal sonuçları değerlendirmek daha yararlı olacaktır.Egemen güçlerin birbiriyle çatışmasından bir demokrasi doğmayacağını seçim sonuçları bir kez daha göstermiştir. Diğer yandan iktidarda ya da muhalefette olsun bütün düzen partileri işçi sınıfı ve diğer emekçileri yine sadece bir oy kaynağı olarak görmüş; onların demokrasi özlemlerine yanıt verecek siyasal programlar ortaya çıkaramamışlardır.Başbakan’ın uzun süredir toplumu kutuplaştıran bir politikada ısrar etmesi ve seçim sürecinde oy tabanını etrafında birleştirmek için bu kutuplaşmayı derinleştirmesi yakın geleceğe, halk içinde önemli ve tehlikeli ayrışma ve düşmanlaştırmaya yol açacak nifaklar salmıştır.Seçimler var olan siyasi krizi çözmek yerine derinleştirecek biçimde sonuçlanmıştır. Nitekim Başbakan seçim gecesi balkondan yaptığı konuşmasında hem kendisine muhalif olan kesimlere karşı savaş halinde olacağını ifade etmiş hem de Suriye ile yaşanan gerilimin tırmandırılacağının işaretini vermiştir. Hükümet bizzat sorumlu olduğu iç ve dış politikadaki krizi giderek derinleştirmeyi tercih ederek bunu bir siyasal bir fırsata çevirmeye çalışmaktadır.Demokrasinin temel kriteri olarak sürekli sandığı işaret eden Başbakan seçim sürecine ilişkin en basit kuralları bile işletmemek için özel bir çaba harcamıştır. İşçi ve emekçilerin, halk ve demokrasi güçlerinin seçim sürecinde siyaset yapmasının önüne zaten birçok engel çıkarılmışken seçim günü de bu engellemeler devam etti ve yer yer fiziki şiddet uygulandı. Bu seçim sürecinde özellikle Halkların Demokratik Partisi’nin propaganda yapması engellenmeye çalışılmış ama iktidar partisi olarak AKP her türlü kamu kaynağını ve olanağını rahatlıkla kullanmıştır.Elbette demokrasinin yegane araçları parlamento ve sandık değildir. Siyaset dışı bırakılan kesimlerin hak ve özgürlük talebi karşılanmadığı sürece de bu mücadele kendisine yeni kanallar bulacak ve halk sesini duyurmak için alternatiflerini yaratacaktır.İşçi sınıfının, emekçilerin, ezilen tüm toplumsal kesimlerin hak ve özgürlükler mücadelesinin merkezi ve ittifak adresi olarak HDP-HDK yapılanmalarının geliştirilip, güçlendirilmesi ve ülkenin temel demokrasi sorunlarının çözümü etkin bir mücadele merkezi olması yönünde çabalarımız ve çalışmalarımız devam edecektir.Emek Partisi olarak biz de seçim süreci ve sonucunun bize yüklediği sorumluluk ve görevlerin farkındayız. Güçlü bir halk seçeneğini ve siyasetini oluşturmak için mücadele edeceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz. “
ÖDP
30 Mart 2014 Yerel Seçimlerine ilişkin Özgürlük ve Dayanışma Partisi Eş Genel Başkanları Alper Taş ve Bilge Seçkin Çetinkaya bir basın açıklaması yayımladı. Açıklamada birleşik bir muhalefet örgütleme vurgusu yapıldı, “Bir süredir tartışmalarını yürüttüğümüz birleşik bir direniş ve dayanışma zemininin oluşturulması çalışmalarımızı hızlandırarak sürdüreceğiz” denildi.
Açıklamanın tam metni:
KAZANAN RÜŞVET VE YOLSUZLUK LOBİSİDİR
GÖREV BİRLEŞİK BİR MUHALEFETİN ÖRGÜTLENMESİDİRYerel seçimler, AKP’nin her düzeyde düşük yoğunluklu savaş yürüttüğü bir ortamda gerçekleştirildi. Sandık da bundan nasibini aldı.Başbakan’ın balkon fotoğrafında ortaya koyduğu gibi, kazanan iş bitirici, iş götürücü rüşvet ve yolsuzluk lobisidir.AKP, seçim sonuçlarını erken balkon konuşması ile mutlak zafer olarak ilan etti. Ancak, bu sonuçlar her ne kadar Erdoğan ve AKP’yi güçlendirmiş görünse de mevut krizden çıkışı sağlamayacaktır. Bu sonuçlar, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi krizin yayılarak derinleşmesi anlamına gelecektir.Yine bu sonuç, AKP’nin iktidarını yeniden üretme imkanlarının giderek azaldığı ve yönetme gücünün zayıfladığı durumu değiştirecek bir sonuç değildir.Halkın kendi haklarını savunma iradesi, ülkenin bugününde ve geleceğinde belirleyici olmaya devam edecektir.Sosyalist-devrimci hareketin, güçlü bir alternatif olarak ortaya çıkamadığı koşullarda, etkili bir müdahale imkanı bulmak da mümkün olamıyor. Bu sonuçların tüm devrimcilere, muhalefet güçlerine yüklediği sorumluluk bu durumu değiştirmek için ortak bir iradenin geliştirilmesidir.Bir süredir tartışmalarını yürüttüğümüz birleşik bir direniş ve dayanışma zemininin oluşturulması çalışmalarımızı hızlandırarak sürdüreceğiz. Tüm muhalefet güçlerine, örgütlü-örgütsüz devrimci-sosyalist güçlere çağrımız bu inisiyatifi birlikte geliştirmektir.Partimiz seçimlere de birleşik bir muhalefetin geliştirilmesi anlayışla katılmıştır. Yerellerde birleşik halk meclislerine dayanarak ortak adaylar çıkarmaya çalışmıştır. Hopa’da, Defne’de, Arsuz’da, Narlıdere’de, Ankara’da, Edirne’de, Mazgirt’te, Fındıklı, Tonya ve Avanos’ta yürüttüğümüz bu çalışmalar, seçim sonuçları ne olursa olsun, bugüne önemli bir birikim bırakmıştır. Bu noktalardaki sorumluluğumuz şimdi, oluşturmaya çalıştığımız ve iddia olarak ortaya koyduğumuz halk meclislerini geliştirmek olacaktır.Partimiz bu ortaklıklar içerisinde DHF ile birlikte Mazgirt’te Belediye Başkanlığı’nı kazanmış, Tekin Türkel Belediye Başkanı olmuştur. Avanos’ta ise yerel halk meclisinin CHP’den ortak adayı, ilçe Başkanımız İsmet İnce Belediye Başkanlığı’na seçilmiştir.Hopa’da hepimiz için üzücü olan bir sonuç ortaya çıkmıştır. Sonuçlardan hepimiz ders çıkarmalıyız. Ancak, her tür ortaklaşma çabasından uzak duran, Hopa’yı AKP zihniyeti ile yönetmeye çalışan bir anlayışta ısrar eden CHP’yi bir yana bırakarak tüm faturayı ÖDP’ye kesmeye çalışmak insafsızlıktır. Öte yandan, Belediye Başkanlığı’nı AKP’nin kazanmış olması Hopa’nın kaybedilmesi anlamına gelmeyecektir. Hopa halkı, bugünü kadar sürdürdüğü direniş ve mücadelesini bundan sonra daha da büyüterek sürdürecek, derelerine, çayına, toprağına sahip çıkmaya devam edecektir.Partimiz, 14 yerde katıldığı Belediye Başkanlık seçimleri dışında Büyükşehir’lerde Meclis üyeliklerine diğer illerde de İl Genel Meclisi seçimlerine yüzde 65 oranında katılmıştır. Sonuçlar kesin olmamakla birlikte buralarda aldığımız oy toplam 60 bin civarındadır. Kuşkusuz bu oylar, azdır ancak bizim için oldukça kıymetlidir. Oy vererek destek olan herkese teşekkür ediyoruz.Kuşkusuz, sol, toplumsal muhalefet ve bizim için bu sonuçlar ciddi bir biçimde ele alınmalıdır. ÖDP, sosyalist hareketin kendisini yenilenmesi gerekliliğin ortaya koyan bu sonuçları, ülkenin geleceğine daha etkin müdahale edebilme anlayışı içerisinde tartışarak kamuoyu ile paylaşacaktır. “
Öğrenci Kolektifleri
Üniversitenin demokratik kitle örgütleri de seçim sonrası sokağa işaret eden açıklamalar yaptı. Öğrenci Kolektifleri’nin açıklamasında AKP’nin gayri meşru bir iktidar olduğu ve seçimlerin şaibeli olduğunun altı çizildi, “AKP iktidarına ve uyguladığı halk düşmanı politikalarına karşı zaferimiz sokakta olacaktır”ifadeleriyle sokak vurgulandı.
Açıklamanın tam metni:
AKP’yi sandık kurtaramayacak! Sokakta başladık sokakta bitireceğiz!En sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim. AKP gayri meşru bir iktidardır ve bu seçimler şaibelidir. AKP iktidarına ve uyguladığı halk düşmanı politikalarına karşı zaferimiz sokakta olacaktır. Gezi’de sokağa çıkan milyonlar gerçek gücünü sokakta göstermiş ve AKP’yi sokakta sarsmıştır. Bu nedenle AKP’nin yıkılacağı yer sandık değil sokaktır. AKP’yi sandık kurtaramayacak. Bir kez daha tek yol sokak diyoruz.AKP bu seçimleri kazanmış fakat gayri meşru bir hükümet olduğu gerçeği değişmemiştir. Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP ‘nin artık hiçbir meşruiyeti kalmamıştır. AKP, seçimlere giderken yolsuzluklarını gizlemeye çalışmış tek çareyi yasaklarda bulmuştur. Bu süre zarfında kendi sağcı tabanını kendisi dışındaki tüm kesimlere karşı savaşçı bir dille kemikleştirmiş ve yalanlarla kendi iktidarını sağlamlaştırmaya çalışmıştır. AKP iktidarı seçimlerde ise bütün hile ve usulsüzlüklere başvurmuştur. Ülkenin dört bir yanında oy sayımı yapılırken elektriklerin kesilmesi, sayımların karanlıkta el fenerleriyle yapılması tesadüf değildir! AKP’liler oy kullanan vatandaşlara baskılar yaparken oy pusulalarında hileler yapıldı ve daha önceden AKP’ye evet mührü basılmış oy pusulaları etrafa saçıldı. AKP’liler kaybedeceklerini anladıkları sandıkların başlarını satır ve palalarla beklemiş halka baskı uygulamıştır. Çok açık ki bu seçimler şaibelidir. AKP seçimleri yalanla, hileyle ve baskıyla kazanmıştır. Ve kazanan yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet düzeni olmuştur.Katilliği ve hırsızlığından utanmayan Tayyip Erdoğan seçimden sonraki konuşmasında başta Bilal Erdoğan olmak üzere hırsızlığa batmış bütün hanedanını yanına alarak poz verdi. Ve açıklamalarında, iktidarını baskıyla, savaşla, hırsızlıkla ve yolsuzlukla sürdüreceğinin sözünü verdi. AKP, yani hırsızlar ve katiller çetesi sandıkta aklanamaz. AKP sandıktan birinci parti olarak çıkmasını zafer olarak sunmaya çalışıyor.Haziran İsyanı’nın bir sandık hareketi olmadığı, gücünü sokaktan aldığı ve AKP’nin ancak sokakta yıkılabileceği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Sandıktaki sahtekarlıklarıyla ve yalanlarıyla iktidarının ve uyguladığı politikalarının ‘başarılı’ olduğunu kanıtlamaya çalışan AKP’nin asıl korkusu sokak mücadelesidir. AKP zafer naraları atmaya çalışsa da sokaktaki yenilgisi ortadadır. Bu nedenle tıpkı Haziran’da olduğu gibi sokaktaki gücümüzü yeniden göstereceğiz mücadeleye devam edeceğiz.Ethem Sarısülük’e, Mehmet Ayvalıtaş’a, Abdullah cömert’e, Medeni Yıldırım’a, Ahmet Atakan’a, Hasan Ferit Gedik’e, Ali İsmail Korkmaz’a ve Berkin Elvan’a verdiğimiz sözü tutacağız. AKP’yi nasıl Haziran ayında meydanlarda titrettiysek bundan sonrada yılmadan durmadan direneceğiz.İnatla ve umutla bu ülkenin geleceği ve kendi geleceğimiz için sokakta mücade etmekten başka çaremiz yok. Yüzünü sandığa dönenler, tatava yapma basgeç diyenler, aman sokağa çıkmayalım diyenler kaybedecek fakat Gezi’de olduğu gibi gücünü sokaktan alanlar kazanacak. Bunun için Haziran İsyanı’naki gibi kendi gücümüze güvenerek, dayanışmayla, yeniden birbirimize kenetlenerek yolumuza devam edeceğiz.Teslim olmak yok. Artık bu ülkede yaşanmaz demek yok. Bu halktan bir şey olmaz demek hiç yok. Bu halk ve milyonlara umut olan gençlik ne yapacağını Haziran’dan itibaren gösteriyor. AKP’nin nasıl yıkılacağını da gösterecek. Sokaklar bizimdir.AKP’yi sandık kurtaramayacak. Gücümüzü yeniden göstereceğiz. Sokakta başladığımız işi sokakta bitireceğiz. “
FKF
Fikir Kulüpleri Federasyonu, açıklamasında, yılgınlık ve yenilgi yaşamadıklarını belirtirken “Mücadeleye devam” dedi.
“Bir adım geri çekilmek yok! Mücadeleye devam!” başlığını taşıyan açıklamanın tam metni:
AKP’nin yenilgisi ya da meşruiyeti bizim için sandıktan çok önce belirlendi. Halkı kandırarak, dolandırarak seçimlerden başarıyla çıktığını düşünen AKP, halkı değil kendisini kandırdı.AKP yenildi. Haziran’da yenildi. Sokaklardaki “hırsız var” sesiyle yenildi. Milyonlar Berkin’imizin ardından “Katil var” diye bağırdığında, katil diktatöre öfke ülkemizin her yanına yayıldığında yenildi.Reyhanlı’da, Haziran’da, Roboski’de annelerin göz yaşlarıyla yenildi.Üniversitelere gitmeme kararı aldığında kaybettiğini kabul etti, üniversitelerde yenildi.AKP’nin yenilgisi 2013 yılının Haziran ayından bu yana aralıksız olarak devam ediyor.Çırpınışlar, sahte balkon konuşmaları, oy hırsızlıkları yüzünden bir adım geri çekilmeyiz.Yola devam diyorlar;Gericiler, hırsızlar, katiller seçimlerde de bildikleri yoldan devam ettiler. Seçim için savaş planları yaptılar, oyları kaçırdılar, her türlü hileye başvurdular. Yollarını, seçim sonuçlarını da, iktidarlarını da tanımıyoruz!Biz de yolumuza devam ediyoruz;Aydınlığın, özgürlüğün, eşitliğin, dayanışmanın yoluna devam ediyoruz. Ali İsmail’in, Ethem’in, Ahmet’in, Abdocan’ın, Medeni’nin, Mehmet’in, Berkin’in yoluna devam ediyoruz.Yenilgi yaşamadık, yılgınlık yaşamıyoruz. Yürüyeceği yolu bilmeyen yılgınlık yaşar.Hangi yolda yürüyeceğimizi biliyoruz. Birbirimize, kuşağımıza, halkımıza, kendimize güveniyoruz.Mücadele daha yeni başlıyor;1 Mayıs’ta herkes bu halkın gücünü tekrar görmüş olacak.6 Mayıs’ta herkes Denizlerin ölmediğini, milyonlarla döndüğünü tekrar görecek.Haziran’da 15 yaşında bir çocuğun diktatörlüğü nasıl yıkacağını herkes görecek.Bir adım geri çekilmek yok, mücadeleye devam! “