Gazze kuşatılmış ve bir aydır ateş altında. İsrail'deki dinamikleri bilmeden, Filistin'i tanımadan soruna yön tayin etmek zo...
Gazze kuşatılmış ve bir aydır ateş altında.
İsrail'deki dinamikleri bilmeden, Filistin'i tanımadan
soruna yön tayin etmek zor. Akıllı politikalar için, karşı cephenin, hangi
hamle ile ne kadar ileri gidebileceğini bilmek zorundasın.
İsrail'in Filistin sınırı ile ilgili hedefi zaten açık.
İsrail askerlerine yönelik en ufak harekette, Gazze'yi tarumar edebileceği
de...
Amacımız sivillerin can güvenliği ise, Filistin konusunu
yorumlarken bu gerçeği iyi bilmeliyiz.
'İsrail kahrol' demek en kolayı...
Dilimizle, kalbimizle sivil ölümlerini lanetlemekten daha
fazlası lazım...
Daha çok bilmek, daha derin düşünmek lazım...
***
Gazze Şeridi'ne havadan ve denizden bir aydır süren
saldırılarda çoğu sivil 500ü aşkın Filistinli öldü. 3000 i aşkın yaralı var.
Pazartesi itibariyle
son üç günde üçyüze yakın Filistinli öldürüldü.
Gazze'nin kuzeyi ve doğusunda yaşayan onbinlerce kişi
evlerini terketti. Birleşmiş Milletler tarafından yönetilen okullara sığınmaya
çalışıyorlar.
Kalanlar, yüzde doksanında elektirik olmayan bir şehirde
yaşıyor.
Günde sadece iki saat elektrik var... Bu elektrik İsrail
tarafından verilmekte...
İsrail'li askerlerin de öldüğü haberleri geliyor. Ve bu
nedenle İsrail'li radikallerin İsrail'de yaşayan Filistinlilere linç girişimi
aktarılıyor... Yaralananlar var.
Yüzlerce Filistinli ölmüşken, iki İsrail askerinin ölmesi
onları öfkelendiriyor...
****
İsrail'de iktidarda olan Başbakan Netanyahu liderliğindeki
Likud partisinin üyesi Moshe Feiglin,
Arutz Sheva'da yer alan makalesinde; İsrail'i, her türlü silah ile
kendini savunmaya çağırdı...
İsrail askerlerine yapılan saldırılara karşılık, hiçbir
kaygı gözetmeksizin, altını çiziyorum, her tür silah kullanmaya çağırıyor. Bu
çağrıları, 'savaş suçu ayrımına bakmaksızın' şeklinde anlamak mümkün...
***
Feiglin, Gazze şeridinde yaşayanları, silahlı teröristler ve
kendilerini bu gruptan ayrı tanımlayanlar olarak ayırıyor. Filistin dediğimiz
bölgenin İsrail toprağı olduğunu kabul edenler ve etmeyenler olarak yani...
Evlerinden çıkartılmış, onca geçmişi, vatan bildikleri
yerleri unutup biat edenlerin, sivil kabul edilip, uluslararası hukuk
çerçevesinde bölgeyi terketmesine izin verileceğini ifade ediyor...
Gazze'nin, 'teröristlerden' temizlenmesinin ardından, İsrail
toprağı olarak Yahudi nüfusu yerleşim alanı olacağını ekliyor...
Binlerce yaralı dışında, yaşamı tıbbi cihazlara yani
elektiriğe bağlı hastalar da var. Örneğin diyaliz hastaları. Günde iki saat
elektriği de kesmeyi öneriyor Feiglin...
****
Peki Müslüman dünyasını görünürde ayaklandıran Filistinli
müslümanların verdiği mücadele cihad mı? Mücadeleleri haklı. Ama İsrail
yılmıyor.
Bu soruyu, dini referans hassasiyetine sahip olup da, konuya
duyarlı olanlar için soruyorum...
Suriye'de muhalif bir göstericinin devletçe öldürülmesi ile
başlayan ayaklanmada da bazı soruları sorduk...
Suriye yönetimine defalarca çağrı yapılmış olması cevabını
aldık...
Bu çağrılara cevap alınamadığı için muhalif direnişin meşru
olduğu düşüncesi, oradaki tabloda hayırlı sonuç getirmeye yetmedi. Hala sonucu
görmeyi bekliyoruz.
****
O nedenle sormaya devam edelim...
Filistin'de durum elbette farklı.
Dede ocaklarını, işgal edilmiş topraklarda Yahudilere
bırakmış ve kuşatılmış Filistinde yaşamaya çalışanların haklı öfkesini var.
Din kardeşi olgusu ve insanlık bakımından, katliama herkesin
içi acıyor.
Ancak bu tablodan kurtulmak için rasyonel düşünmek
zorunluluk...
****
Hastalar İsrail'in elinden gelen elektirik ile yaşarken,
çocuklar bombardımanda can verirken, bu katliamların süreceğini, güçlünün
gücünü kullanıp tüm imkanları ile öldüreceğini bilirken, hangi enstrümanlar ile
İsrail'in sertleşmesi tetikleniyor? Dünyaya
ses duyurmak için mi?
Hastanelerde tıbbi malzemeler anında tükeniyor. Bir anda
400-500 yaralı hastanelere taşınıyor... Sokaklar ölü ve yaralılar ile dolu.
Silahlı Filistinlilerin eylemlerinin, roket saldırılarının,
vatan kurtarmadığı, İsrail'i daha fazla katlima ve hatta belki soykırıma
iteceği ortadayken...
Böyle mücadele cihad mıdır?
Gönlümüz elbette vatan savunması yapan Filistinliler ile
birlikte. Ancak mücadelenin şeklini irdelemek zorundayız.
****
Müslüman duygu-akıl dengesinde ve Kurandaki tanımlar
çerçevesinde hareket eder.
Müslümanın yönetime isyan edeceği durumlar da, savaşacağı
şartlar da, cihad kavramı kapsamında bellidir.
Malları, evleri elinden alınmış Filistinliler için elbette
durum zor. Ancak on yıllar geçti. Sadece azalıyorlar her seferinde...
Dinen yeri geldiğinde imanı saklamak dahil olmak üzere bazı
durumlarda, tavizlere cevaz verilmiştir.
Demek ki islam sadece nakil dini görülse bile, bu
nakillerdeki tanımlardan gidildiğinde, akıl dini olduğu da ortaya çıkıyor.
****
İisrail zaten sınırı Filistin'e doğru ilerletme hedefinde.
Gazzeyi 'silahlı Filistinli teröristler' gerekçesi ile
tarumar etmesine fırsat veriliyor.
Filistinli yöneticiler ise bu ülkeyi yönetemiyor. Pekçok
grup kendi başına hareket ediyor.
İslam dünyasının çoğundaki gibi Filistin'de de liderlik
sıkıntısı var.
****
İsrail'den zaten merhamet bekleyemeyeceğimize göre
Müslümanlara bakmak zorundayız.
Müslümanlar İslam'dan uzaklaşmış, Kuran'ın özünü anlatan,
bilen yok. Eğitim yok.
Kendi içlerinde bölünmüşler. Kendinden olanları dahi, dar
sınıflara yaftalara hapsederek birbirlerinin üstüne basıyorlar.
Filistinde silahlı mücadele veren farklı uyruklu müslümanın
çok az olduğu biliniyor.
İsrail'de ise İsrail kuvvetlerine destek amaçlı yabancı
ülkelerden askeri katılımı organize eden kurumlar mevcut.
Bu çevrelereden ve İsrail'de koalisyon hükümetinde yer alan
parti liderlerinden, kendini savunma gerekçesi ile soykırıma gidecek çağrılar
duyuluyor...
'Bu bir fırsat' diyorlar...
Fırsat vermemek lazım. Belki fırsat verilmese de zalim
zulmune bahane bulacak diyebilirsiniz. Ancak referansı din olanların
inançlarının detaylarına bakmaları lazım.
İnanırken, neye inandığını bilerek ona göre çalışmalı...
****
Soykırım, Hitler ve barbarlık atfında Başbakan Erdoğan haklı
olabilir. Bu benzetme, Yahudi soykırımını da aynı şekilde lanetleyen tonda bir
hatırlatmadır aslında.
İsrail'den ve bugüne kadar hiçbir sorunu çözememiş
uluslararası kurumlardan merhamet beklenemez.
O nedenle bakmamız gereken yer İsrail değil.
Protestoların adresi de İsrail elçiliği değil.
Örneğin Güney Afrika İsrail ile ticari ilişkilerini
kesiyor... Çözümün yolu kendi yapabileceklerimize bakmak.
Filistin'e gönderilen paralar Mısır' Gazzeye gelen ve
ihtiyaç malzemelerinin taşındığı tünellere harcanıyor. İsrail'in tank ve
füzeleri karşısında hiçbirşey yapamayacağı bilinen sözde silahlara gidiyor.
'Filistin yönetimi silahlı kanada hakim değil' demekle
idareciler, sorumluluktan sıyrılamaz.
Bütçeler, Filistinli halkın her açıdan gelişimine, insanca
yaşamasına harcanmıyor.
Pekçok Filistinli İsrail'de yaşıyor.
Birçoğu Allah'ın bu şekilde kendilerine yardım etmeyeceğine
inanıyorlar... En az İsrail kadar Filistinli idarecileri suçluyorlar.
****
On gündür ilk kez Cumartesi Gazze'den Telaviv bölgesine
roket gitmedi. Pazar günü yeniden Telaviv'in güneyine roket saldırıları
başladı.
İsrail ise Pazar günü ambulans ve hastaneleri de hedef aldı.
Şu an harekete geçme zamanı... Liderlik zamanı... Bunu da
tüm bu yazdıklarım çerçevesinde görebilecek, vizyonlu liderler lazım.
***
Sivil ölümlerin sorumlusu kim?
Tepkilerin adresi neresi olacak?
Filistin'i yönetenlere, kendilerini yönetme hakkını veren
Filistinliler, HAMAS'ın yönetme şeklini sorgulamalı.
Mavi Marmara zihniyeti ile sadece ölüm geliyor. Ölümü göze
almak, şehitlik mertebesi ve vatan savunması elbette kutsal. Ancak daha fazla
ölüm getirmekten başka somut sonucu olmayan eylem ve politikalar, cihad
tanımlamasına uygun mu?
Her ne kadar devlet değil sivil girişim olsa da mantığı
yanlış.
İşte aynı o gemi gibi durum.
İsrail zaten yardımları alıp teslim ediyor. Yardım getiren
sivilleri, uluslararası hukuku çiğneyip açık sularda saldırı ile öldürmüş
olması imajı, zalimi rezil etmiyor. Gücü de var ve utanmıyor.
Bu konu dahi Filistini düşünürken başka boyuttan bakmanın
zorunluluğunu ortaya koymakta. Bu yollar on yıllardır denendi.
İsrail kendisine roket atan bir düşman tasviri yapıyor.
Ülkesine roket geldiğinde her ülke cevap verir algısı yaratıyor. Roketlere
verilen cevabın vahşeti ayrı bir konu. Ancak Avrupa ülkelerinde İsrail'e
tepkilerin, burada yaşayan Yahudilere
yönelmesi, sinagog saldırıları, İsrail'in 'kendini savunma' argümanını
güçlendiriyor.
****
Maalesef ne İsrail'i yok etmek isteyen silahlı Filistinliler
ne de Filistin'i haritadan silmeye zaten bahane arayan İsrail, kalıcı barışı ve
sivil ölümlerini önemsiyor. Bu şekilde her iki tarafın da sivil halk için
güvenli, huzurlu bir ülke sağlama niyetini öncelemediği ortaya çıkıyor. Bunun
da rantı var çünkü... (SERRA KARAÇAM)