Irak ve Suriye’de önemli büyüklükteki bir bölgeyi kontrol eden Irak-Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) gelir kaynakları arasında en büyük kalemi petrol oluşturuyor.
Özellikle Türkiye’nin Rusya’ya ait Su-24 savaş uçağını düşürmesinin ardından Moskova yönetiminin gündemde tuttuğu Türkiye-IŞİD petrol kardeşliği tezi, gerçeğin bir bölümünü yansıtıyor. IŞİD’e “komşu” olan Türkiye’nin petrol satışında parmağı olduğu açık; ancak failler Türkiye ile IŞİD’den ibaret değil. ABD’nin IŞİD’in petrol tankerlerine yeni uyanması, bu zamana kadar “petrol yerel halkın ihtiyacı, vurursak onları yabancılaştırırız” teziyle açıklanıyordu.
Örgütün kontrol ettiği bölgelerdeki “seyyar” rafineriler ne kadar üretiyor, ne kadar kazandırıyor? Bu konuda rivayet, “resmi” rakamlar bulunmadığı için muhtelif.
Örneğin RAND, medyada çıkan haberleri derleyerek, 2014 yılında IŞİD’in günde 150 bin varil petrol üretme kapasitesi olduğunu hesaplamıştı. Elbette, kapasite buydu ama gerçek üretim çok daha azdı.
Yine o dönemlerde, IŞİD’in günlük petrol gelirinin 1 ila 3 milyon dolar civarında olduğu düşünülüyordu.
Irak Parlamentosu Enerji Komitesi Üyesi İbrahim Bahr el-Olum ise, bu Ekim ayında yaptığı bir açıklamada IŞİD’in petrol satışından ayda 50 milyon dolar kazandığını öne sürmüştü. Olum’a göre, IŞİD’in günlük petrol üretimi 30 bin varildi.
ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyonun saldırıları sonucunda IŞİD’in petrol üretiminin 110 binden 30-40 bin varil civarına düştüğü iddia edilirken, yine Ekim ayında yapılan bir çalışmada örgütün petrolü varil başına 20 ila 45 dolara sattığını ileri sürüyordu. Petrol fiyatlarındaki düşüşün de örgütün gelirlerine darbe vurduğu düşünülüyor.
Peki petrol nereden çıkartılıyor? Financial Times’ta yayımlanan bir araştırmaya göre, örgütün ana petrol üreten bölgesi Deyrezzor. Burada günde 34 bin ila 40 bin varil petrol üretiliyor. Musul’un Kayyara bölgesinde ise 8 bin varil petrol üretiliyor. Buradan çıkartılan petrol, asfalt üretiminde kullanılan ağır petrol.
Petrolün varil fiyatı, çıkartılan ürünün kalitesine göre değişiyor. Örneğin El Ömer petrol sahasından çıkan petrolün varil fiyatı 45 dolar. IŞİD’in ortalama günde 1.53 milyon dolar kazandığı tahmin ediliyor.
IŞİD’in petrol satışı, elbette doğrudan devletler ya da şirketler aracılığıyla olmuyor. Satış işlemi esas olarak “aracı” tüccarlar eliyle gerçekleştiriliyor. Birkaç kez el değiştiren petrol, nihai satış hedefine geldiğinde, kaynağını unutturmuş oluyor. Bu “bağımsız” petrol alıcılarının IŞİD petrol sahalarında ve rafinerilerinde TIR/kamyon kuyrukları oluşturduğu iddia ediliyor.
Syria Deeply’deki araştırmaya göre petrolü yüklenen tüccarların önünde üç seçenek bulunuyor:
Petrolü en yakındaki rafineriye götürmek ve yükü burada boşaltıp yeniden sahada kuyruğa girmek. Bu yöntem genellikle rafinerilerle sözleşme usulü çalışan tüccarlar tarafından kullanılıyor.
Petrolü daha küçük araçlara sahip tüccarlara satıp Suriye’nin kuzeyine ya da Irak’a göndermek.
Petrolü bir rafineriye ya da yerel piyasada satmayı denemek. Bu genellikle Irak-Suriye sınırındaki El Kaim’de yaşanıyor.
Çoğu tüccar, petrolü satıp hemen kuyruğa dönmeyi tercih ediyor. Aracıların bu satışlardan varil başına 10 dolar civarında kâr ettiği tahmin ediliyor.
Ham petrol, yerel kişiler tarafından yapılan ilkel rafinerilerde rafine ediliyor. IŞİD’in “seyyar” rafinerileri koalisyon saldırılarında yok edildikten sonra geliştirilen bu modelde, rafinerilerin sahipleri IŞİD ile sözleşme usulü çalışıyor. Ancak Financial Times’ın tüccarlarla yaptığı görüşmelerden çıkarttığı sonuç, IŞİD’in son aylarda 5 rafineri satın alarak “petrol rafinasyonu” işine tekrar döndüğü. Bu rafinerilerde eski sahipler hala “esas oğlan” olarak duruyorlar; IŞİD ham petrolü pompalıyor ve mazotun hepsini alıyor. Fakat kâr eski sahip ile IŞİD arasında paylaştırılıyor.
Peki, rafine edilen petrol daha sonra nerelerde satılıyor? IŞİD’in ve diğer silahlı grupların kontrolündeki bölgelerde bir petrol pazarı oluşmuş durumda. IŞİD elindeki bölgelerin en bilinenleri arasında Halep’in kuzeyindeki Bab ve Menbic bulunuyor. Diğer silahlı grupların kontrolündeki bölgelerde ise, IŞİD petrolü ile yerel petrol birlikte kullanılıyor.
Bu petrol Türkiye’ye kayıkla taşınan 25 litrelik bidonlarla, sınır köyleri arasındaki ilkel boru hatlarıyla (Örneğin Beşaslan köyü), Hırbet el-Coz (İdlib)-Güveççi güzergahında kaçakçıların bizzat kendilerinin varil yüklenmesiyle, Sarmada ve Er-Rai’de ise katır sırtında geliyor.
Yerel marketlerden yapılan kaçakçılık içinse İdlib ve Halep’in kuzeyi en çok kullanılan güzergahlar. Irak’ta ise Kürdistan’da kaçakçılığın zorlaştığı, güzergahın Anbar üzerinden Ürdün’e kaydığı söyleniyor.
Maritime Security Review'da yayımlanan bir makaleye göre, IŞİD'in Türkiye'deki kaçakçılık ağı çok sayıda ili kapsıyor. Bu kentler arasında Urfa, Hakkari, Siirt, Batman, Osmaniye, Gaziantep, Şırnak, Maraş, Adıyaman ve Mardin bulunuyor. Kaçak petrolün son durağı ise, Ceyhan Limanı'na sahip olan Adana.
Makalede, Ceyhan Limanı'nın petrol ihraç hacmindeki ani yükselişlerle IŞİD'in zengin petrol yatakları civarına yaptığı saldırılar karşılaştırılmış. Sonuç; bunlar arasında pozitif bir bağlantı olduğunu gösteriyor.
Buzzfeed’den Mike Giglio’ya konuşan bir petrol aracısının sözleri durumu özetliyor:
“IŞİD Türkiye’ye petrol kaçakçılığını geçmişte yaptı, şimdi de yapıyor, gelecekte de yapacak. Ve sınır güvenliği buna göz yumuyor.” (SOL.ORG)