HDP'ye ve Kürtlere yönelik linç girişimleri sırasında 8 Eylül 2015 tarihinde Kırşehir'de ateşe verilen Gül Kitabevi'nin polislerin himayesi altında yakılmasına ilişkin açılan davanın ilk duruşması Kırşehir 1.Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Sanıklar verdikleri ifadelerde yönlendirildiklerini söyledi.
Kırşehir'de 8 Eylül günü ırkçı gruplar tarafından HDP'ye ve Kürtlere yönelik saldırılar sırasında ateşe verilen Gül Kitabevi ile Kürtlere ait ev ve işyerlerinin yakılmasına ilişkin açılan davanın ilk duruşması Kırşehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. Görülecek duruşma öncesi adliye binasının çevresini TOMA'larla çevrildi.
Tutuklular Ramazan Akçakaya, Gökhan Hergül, Mehmet Şimşek, Öner Arslan, Mustafa Tekden ve Ramazan Doğan ile sanık ve müşteki sanık avukatları hazır bulunduğu duruşmayı HDP Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman ile çok bazı parti yöneticileri takip etti.
Davada yargılanan 6'sı tutuklu 16 sanık "halkı kin ve düşmanlığa tahrik, mala zarar verme, yasa dışı gösteri" suçlarından yargılanıyor. Kitabevinin yanmasına yol açan üç saldırgan hakkında ayrıca "öldürmeye teşebbüs" suçundan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
İddianamede, "şüphelilerin ırk ayrımcılığına dayanarak, işyerinin içerisinde ve apartmandaki insanların yangın sonucu ölebileceklerini öngörmelerine rağmen eylemlerini sergiledikleri" belirtildi. Ancak "öldürmeye teşebbüs" ile suçlanan 3 sanıktan 2'si tutuksuz yargılanıyor.
‘Yönlendirme oldu’
Kimlik tespitlerinin yapılmasıyla başlanan duruşmada savunması alınan sanıklardan Ramazan Doğan, kitabevine yanan çanta attığını kabul etti. Doğan, ifadesinde "Ben yeraltı çarşısında esnafıyım. Olayların başladığı saatte işyerindeydim. Dışarı çıktığımda kalabalık HADEP (HDP) binasını taşlıyordu. Oraya geldiğimde kitabevine yönelik başkaları tarafından yönlendirme oldu. O sırada arbede oldu. Ben o sırada uzaktaydım. Gül Kitapevi'nin önüne geldim. HADEP binasındaki kalabalık oraya yönlendi. Gül Kitabevi çalışanları ile kalabalık arasında küfürleşme oldu. Bende taşlamaya başladım. Kimin yaktığını bilmiyorum Kitabevi yanmaya başladı. Ben kaldırımın kenarındaydım. Yanan bir çanta üstüme geldi. O an öfkeyle yanan çantayı işyerine doğru attım" diye konuştu.
Kitapevine yanan çantaları attığında kitapevinin boş olduğunu ileri süren Doğan, hakimin kendisine yönelttiği 'Neden öfkelendin' sorusuna da "İş yeri sahibi dışarı çıkıp bize saldırdı. Bunun dışında herhangi bir eylemim olmadı" sözleriyle yanıt verdi.
‘Takım elbiseliler bizi HDP binasına yönelttiler’
İfadesi alınan sanıklardan Gökhan Hergül ise bir fabrikada işçi olduğunu ve sabah saat 11.00'de alkol aldığını iddia etti.
Hergül, "Saat 16.00'de civarında şehitlerimiz için yürüyüş olduğunu duydum. Ben de 20 dakika sonra oradan ayrıldım Terme Caddesi'ne gittim. Orada kalabalığı görünce onlara katıldım. Türk bayrağı açmışlardı. Lise Caddesi'ne geldiğimizde ön tarafta takım elbiseli tanımadığım kişiler, HDP binasına yönelttiler. Birisi Gül Kitabevi'nin teröristlere yardım ettiğini söyledi. Ben de kalabalık ile oraya yöneldim. Orada galeyana gelerek kapıdaki çantaları yere attım. İçerideki kitabevi sahipleri el hareketleri ile bizi tahrik etti. Sonra küfrettiler. Ben de kendimi kaybederek içeri girdim. İçeride ne yaptığımı hatırlamıyorum. Alkolün etkisindeydim yaptığımın farkında değildim" şeklinde savunma yaptı.