Organize suç örgütü lideri suçlamasıyla hüküm giyen Sedat Peker'in barış çağrısı yapan akademisyenlere yönelik "Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve kanlarınızla düş alacağız" sözleri büyük tepki topladı.
Erdoğan'ın hedef gösterdiği barış çağrısı yapan 1100 Akademisyen için “Bu aydın müsveddeleri kalkıp devletin bir katliam yaptığından bahsediyor. Ey aydın müsveddeleri, siz karanlıksınız karanlık. Aydın falan değilsiniz. Sizler oraların adresini bilemeyecek kadar karanlık ve cahilsiniz. Ama bizler kendi evimizin yolu gibi biliriz” sözleri Organize suç örgütü lideri suçlamasıyla hüküm giyen Sedat Peker'i de harekete geçirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözleri ardından Sedat Peker kendi şahsi sitesi üzerinden tehditlerle dolu bir bildiri yayınladı. Yayınlanan bildiriye tepkiler de çığ gibi büyüyor...
İMZALAR ÇOĞALDI
Cumhurbaşkanının hedef göstermesi ve Sedat Peker'in tehdit dolu bildirisinden sonra imza kampanyasına destek de çığ gibi büyüyor. Cumhuriyet Gazetesi yazarı Özgür Mumcu imza kampanyasına katıldığını dile getirirken, birçok aydın da metnin altına imzalarını attıklarını açık bir şekilde dile getirdi.
İŞTE SOSYAL MEDYADAKİ BAZI TEPKİLER
Özgür Mumcu @ozgurmumcu
İmza kampanyasına katılmamıştım. Cumhurbaşkanı'nın ve Sedat Peker'in açıklamasından sonra imzamı koyuyorum.
Özgür Mumcu @ozgurmumcu
Kanımızda duş yapacaklarmış. Buyursunlar. Bir canım var. Alçaklığa susacak kadar kıymetli değildir.
Mehmet Karlı @MhmtKarli
İmza kampanyasına katılmamıştım Cumhurbaşkanı'nın ve S. Peker'in açıklamasındn sonra imzamı koymak sart oldu.Itaatle ve susarak akademi olmz
Demokrat Başkan @DemokratBaskan
Bir umuttur yaşamak yazmışsın.
lütfen düzeltir misin; bir umuttur tehdit etmek,çalmak,öldürmek olacak @sedat_peker
Prof.Dr. Gazi Çağlar @GaziCaglar
Son "oluk oluk kan" tehditinden sonra Ankra'yı yaşamıştık. Şimdi yaşayacaklarımızın siyasi sorumlusu da bunları koruyan AKP'dir.
Semra Goodman
Sedat Peker’in fantazisinin yanında diğer seri katillerinki masum gibi kalır. Bakalım, kanun benim diyen devlet ne cevap verecek. #katilVar
Angarabeyi @Angarabeyi
Sedat peker de Ayranı fazla kaçıranlardan... Dünün babası bugünün yalakası...
Ozan Ali Yıldız @OzanAli142
Korkutucu olan Sedat Peker'in tehditleri değil; devletin bu tehditleri zımni olarak desteklemesidir.
@Muhittinsparta1
Beyazıt Öztürk'ü korkutmanın işi yaradığını sanan Embesiller
"Sedat Peker" denen mafya bozuntusunu kullanarak Aydınları korkutmak istiyor
Şilan Geçgel @silangecgel
Sedat Peker'lerin barış için imza atan akademisyenlere tehdidi "devletin yanındayız"
beyaninin mafyatik halidir.
Mustafa ERİŞEN @merisen93
Sedat Peker i hala çözemedim adam bir gün hayırsever ertesi gün azılı mafya tam olarak ne yapmak istiyor acaba...
Cevdet Aykan Demir @cevdetaykan
Ne gerek var mahkemeye, hukuka, anayasaya...
Sedat Peker hallediyor iste. "Oluk oluk kan akitip, kanla dus alacakmis."
salih siper @salihubiter
Gayri resmi cumhurbaşkanımız sedat peker, kendi tarzıyla oluk, oluk aktıracağı aydınların kanıyla duş alacakmış.
İŞTE AKADEMİSYENLERİN O ÇAĞRISI
Güneydoğu illerindeki ‘abluka’nın bir an önce son bulmasını talep eden 1100’ün üzerindeki akademisyen, “Bu suça ortak olmayacağız”denilen bir bildiri yayınladı.
‘Barış için akademisyenler‘ oluşumu eş zamanlı olarak, İstanbul’da Taksim Gönen Otel’de ve Ankara’da Mülkiyeliler Birliği’ndeki çağrılarıyla ilgili basın açıklaması yaptı.
‘Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!’ başlıklı metinde Türkiye’nin kendi hukukunu ve taraf olduğu uluslararası anlaşmaların kurallarını ihlal ettiği belirtildi.
Aralarında Esra Mungan, Ahmet İnsel, Koray Çalışkan, Nazan Üstündağ, Gençay Gürsoy ve Murat Paker’in de yer aldığı 1128 akademisyenin bir an önce ‘çözüm’ çağrısı yaptığı metin, Türkçe ve Kürtçe olmak üzere iki dilde hazırlandı.
Açıklamada Noam Chomsky, David Harwey, Etienne Balibar, Judith Butler, Immanuel Wallertein gibi yabancı akademisyenlerin de imzası bulunuyor.
Metnin tamamı şöyle:
Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!
Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur’da, Silvan’da, Nusaybin’de, Cizre’de, Silopi’de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.
Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye’nin kendi hukukunun ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.
Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.
Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.
Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz.
SEDAT PEKER ADLI MAFYA SUÇLUSU NE DEMİŞTİ
Organize suç örgütü lideri olmaktan hüküm giyen Sedat Peker, Twitter hesabından kendi şahsi sitesinin linkini yayınlayarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedef gösterdiği Aydınları tehditler içeren bir yazı yayınladı.
Rize’de yayın yapan yerel Fırtına Gazetesi tarafından düzenlenen ve Cumhuriyet Meydanı’nda yapılan 'Teröre lanet’ mitinginginde "oluk oluk kan akacak" diyen Sedat Peker, bu kez de Erdoğan'ın hedef gösterdiği barış çağrısı yapan Aydınları tehdit etti.
Erdoğan ne demişti?
Erdoğan, “Bu aydın müsveddeleri kalkıp devletin bir katliam yaptığından bahsediyor. Ey aydın müsveddeleri, siz karanlıksınız karanlık. Aydın falan değilsiniz. Sizler oraların adresini bilemeyecek kadar karanlık ve cahilsiniz. Ama bizler kendi evimizin yolu gibi biliriz” dedi.
İşte Sedat Peker'in sitesinde paylaştığı tehdit yazısı...
Kıymetli Dostlarım,
Sizlerinde sinirlerini bozduğunu zannettiğim, 1100 tane sözde aydının imzaladığı,pkk’ya açık destek anlamına gelen bildiriyi anlayabilmek için gerçekten kendimce çok uğraş verdim (Ancak ne yazık ki bir türlü anlayamadım.).
Yolları kazan, bu çukurları bomba ile dolduran,kurban eti dağıtmanın haricinde hiçbir gayesi olmayan mazlumları insanlık dışı şekillerde ŞEHİT eden, hamile karılarının yanında kocalarını, çocuklarının yanında babalarını ŞEHİT eden pkklılar için kötü sözü bir kenara bırakın, bir satırlık eleştiri bile yazmamışlar.
Bu sözde aydınlara ve akademisyenlere şunu özellikle söylemek istiyorum: Siz yatın kalkın bildirgenizde kötülediğiniz bu DEVLET'in POLİSİNE ve ASKERİNE dua edin. Sizler tüm dünyada yaptığınız algı operasyonlarınızla aşık olduğunuz teröristlerde ellerinde ki silahlarıyla MÜSLÜMAN TÜRK’ün KUTSAL DEVLETİ'ni eğer ki işlemez hale getirmeyi başarabilirse o zaman sizler için eyvah ki ne eyvah (Bu dediğime lütfen inanın çünkü çanlar o zaman sizin için çalacak.)!!!
DEVLET eğer ki bir gün işleyemez hale gelirse yani terör ve düşman ülkeler hedefine ulaşırsa bu VATAN'ın evlatları yani kasap Ahmet'ler, bekçi Kemal'ler, bilgisayar mühendisi Yavuz'lar yani kısacası tüm VATAN EVLATLARI öncelik olarak dağlarda teröristleri aramayacaklardır.
İmza attığınız bildiriyi önlerine alacak, gerçek tehlikeli olanlar sizlersiniz diyerek lüks yerlerdeki işyerlerinize gelecekler (Ancak rahat olun sizleri çocuklarınızın ve eşlerinizin yanında öldürmeyeceklerdir.). İntikamlarını dahi MÜSLÜMAN TÜRK’e yakışır bir şekilde alacak ancak sizlerin kanlarıyla duş yapmayıda unutmayacaklardır.
Eğer ki benim fikrimi sorarsanız; kendi can sağlığınız için siz bu DEVLETİ batırmaya uğraşmayın. Şu an dahi hayatta olabilmenizin tek sebebi,DEVLET'in var olması ve ayakta durmasıdır.Yukarıdaki satırlarda söylediğim gibi teröristler, onların destekçileri sizler ve yabancı ülke istihbaratları kısacası hepiniz, hedefinize ulaşıp DEVLET'i işlemez hale getirirseniz şunu iyi bilin ki; bu VATAN'ın EVLATLARI'ndan asla merhamet görmeyeceksiniz.
Tekrardan söylüyorum; OLUK OLUK KANLARINIZI AKITACAĞIZ VE AKAN KANLARINIZLA DUŞ ALACAĞIZ!!!
BİR UMUTTUR YAŞAMAK
SEDAT PEKER
AKADEMİSYENLERDEN ERDOĞAN’IN VE MAFYA SUÇLUSU SEDAT PEKER’İN TEHDİTLERİNE CEVAP
Akademisyenler Erdoğan ve YÖK’ün açıklamalarının ifade özgürlüğüne yönelik bir saldırı olduğunu dile getirdiler.
Bildiriye imza veren akademisyenler, Erdoğan ve YÖK’ün yaptığı açıklamaların ifade özgürlüğüne yönelik bir saldırı olduğunu dile getirdiler.
Farklı tepki beklemiyorduk
Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı: Hem Cumhurbaşkanı’nın açıklaması hem de YÖK’ün inceleme başlatacağına yönelik ifadesi, ifade özgürlüğüne yönelik bir saldırıdır. ‘Hukukun gereği yerine getirilecek’ diyorlar, hukukun gereği ifade özgürlüğünü saygıyla karşılamak olmalı. Tabii bu yaklaşım, tartışma ortamlarını yok etmeye, muhalif sesleri ortadan kaldırmaya yönelik bir yaklaşım. Akademisyenler olarak farklı bir tepki beklemiyorduk. Biz sorumluluğumuzu yerine getirdik.
Önce barış, sonra anayasa
Prof. Dr. İzzettin Önder: Birincisi eğer özgürlük ve demokrasi üzerinde konuşuyorsak bütün fikirlerin; saldırıların hedefi olmadan özgürce konuşulması lazım. İkincisi, Türkiye son 30 yılda çok kayıp vererek mücadele ettiği halde, soruna çözüm bulamadı. Bu da gösteriyor ki barış dışı yollarla insani bir çözüme ulaşmak mümkün değil. Onun için önce barış!. Sonra parlamento çatısı altında müzakere edilerek yeni anayasa yapımı çerçevesinde çözüm.
Sınırlarımız daraldı
Doç. Dr. Ayşe Gül Altınay: Her aşamada hedef gösteriliyoruz. Metinde Türkiye’nin ulusal hukuku, uluslararası hukuku ve insan hakları hukukunu uygulanmasına bir davet vardı. Bu nasıl bir suç unsuru olabilir. Erdoğan’ın açıklamasında metni imzalayanlardan aşağılayıcı ifadelerle bahsedilmesi, hain ilan edilmeleri, artık ifade özgürlüğünün ve bilimin sözünün sınırlarının ne kadar daraldığını gösteriyor.
12 Eylül günlerine dönüş
Prof. Dr. Gençay Gürsoy: 1402’lik olma diye bir deyim vardı bizim zamanımızda. 12 Eylül döneminde, 150 kişilik bir kadro üniversiteden sorgusuz sualsiz, mahkeme kararı olmadan, kamu görevinde çalışmamak üzere atıldı. 12 Eylül günlerine geri dönüyoruz. O zaman bu icraatın başında bugün hayatta olmayan general vardı. Bu tehditlerin devam edeceği inancındayım. Alıştık, ama imza sahipleri adına söylüyorum, bu ülkeye demokrasiyi, barışı ve özgürlükleri getirene kadar devam edeceğiz.
İfade hürriyetini kullandık
Yrd. Doç. Erhan Keleşoğlu: Biz ifade hürriyetimizi kullandık. Akademi demek düşünceyi ifade hürriyeti demektir.
YÖK karar vermiş bile
Dr: Ohannes Kılıçdağı: Verilen tepki, Türkiye siyasetinin çok iyi bildiği karalama, ihanetle suçlamaya, bastırmaya, korkutmaya odaklı. YÖK’ün toplu soruşturma tehdidiyse tam darbe veya tek parti dönemlerini çağrıştıran bir durum. YÖK bildirinin, ‘teröre destek verdiğine’ karar vermiş bile çünkü mantık cumhurbaşkanının dillendirdiğiyle aynı. Devletin her yaptığına onay vermiyorsan otomatikman terörden yanasın. Ara pozisyonları yok etmeye çalışan bu mantık çatışmayı derinleştirecektir, dolayısıyla kabullenmemek gerek.
VE BEKLENEN GELİŞME: ERDOĞAN EMİR VERDİ, YÖK HAREKETE GEÇTİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Barış için Akademisyenler Girişimi'ni hedef aldı, YÖK bu açıklamanın ardından 'gereği yapılacak' açıklaması yaptı.
Yükseköğretim Genel Kurulu, "Barış için Akademisyenler Girişimi"nin yayınladığı barış bildirisi ile ilgili olarak rektörler ve Üniversitelerarası Kurul'u topluyor. YÖK, "Teröre destek veren bildiri ile ilgili olarak hukuk çerçevesinde gereği yapılacak" açıklamasını yaptı.
Anadolu Ajansı'nın haberine göre, Yükseköğretim Genel Kurulu bir grup akademisyenin Pazartesi günü yaptıkları bildiriyi görüşmek üzere acilen toplandı. Toplantının ardından şu açıklama yapıldı:
"Bir grup akademisyen tarafından yayımlanan devletimizin, Güneydoğu'da sürmekte olan teröre karşı mücadelesini 'katliam ve kıyım' olarak niteleyen bildiri, tüm akademi camiasını zan altında bırakmaktadır.Teröre destek veren kişinin mesleği ve statüsü hiçbir demokratik ülkede kişiye imtiyaz sağlamaz, teröre destekçiliği hiçbir şekilde hafife alınamaz. Teröre destek veren bu bildiri, akademik özgürlük ile bağdaştırılamaz. Vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak devletin en temel görevidir. Bu bildiri ile ilgili olarak hukuk çerçevesinde gereği yapılacaktır. Rektörlerimiz ve Üniversitelerarası Kurul ile bu konuyu görüşmek üzere toplanacağız."
Türkiye ve yurtdışından binden fazla akademisyenin imza attığı "Barış İçin Akademisyenler Girişimi"nin açıklamasında şu ifadeler yer almıştı:
"Türkiye’nin değişik üniversitelerinde çalışan 1000’den fazla akademisyen ve araştırmacı, devletin Cizre, Dargeçit, Silvan, Silopi, Sur ve daha bir çok yerde başta Kürtler olmak üzere tüm vatandaşlarına karşı işlediği suçlara ortak olmayacağız diyoruz. Devleti bu bölgelerde işlediği suçlardan sorumlu tutuyor, hesap vermesini istiyoruz. Ayrıca devleti bir an evvel müzakereleri başlatmaya çağırıyoruz."