Bundan iki yıl önce Diyarbakır’da temelleri atılan Demokratik İslam Kongresi (DİK) orucun da bir sivil itaatsizlik eylemi olduğunu belirtere...
Bundan iki yıl önce Diyarbakır’da temelleri atılan Demokratik İslam Kongresi (DİK) orucun da bir sivil itaatsizlik eylemi olduğunu belirterek, operasyonların sürdüğü ilçelerdeki sivil ölümleri ve çatışmalara karşı direniş orucuna başladı.
‘AKP devleti büyük bir zulüm uyguluyor’
Hükümet, çözüm sürecinde müzakere masasına yeniden dönülmesi durumunda, bölgedeki kanaat önderleri ve dini alimlerle süreci yürüteceğinin sinyalini verirken, Kürt din alimlerinin oluşturduğu DİK’in direniş orucuna DİK Kadın Meclisi de eşlik ediyor.
Başta İstanbul, Van, Mardin ve Diyarbakır illeri olmak üzere başlatılan direniş orucunu duyuran DİK, “Bir zulüm gördüğünüz vakit elinizle, gücünüz yetmiyorsa dilinizle ona da gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğzedin hadisi uyarınca zulme direniyoruz. AKP devleti, Cizre, Sur, Silopi, ve Nusaybin başta olmak üzere Kürdistan’ın birçok bölgesinde aylardır büyük bir zülüm uyguluyor. Abluka altında tuttuğu yerlerde insanları açlığa susuzluğa mahkum edip göçe zorluyor. Evleri, camileri, cem evlerini, kiliseleri kısaca içinde Allah’ın adının anıldığı yerleri bombalıyor” dedi.
‘Müslüman Kürt halkına bu zulümleri yaşatmak hangi vicdana sığar?’
Devletin ‘zulmün denenmedik hiçbir şeklini’ bırakmadığını dile getiren DİK, hükümetin sürdürdüğü operasyonlara yönelik tepkisini şöyle dile getirdi: “Çocuk, kadın, yaşlı demeden insanları katlediyor. Cenazeleri haftalarca sokakta bekletiyor. Ailelerine teslim edilmelerine ve gömülmelerine izin vermiyor. Yaralılara ambulans göndermeyerek ölüme terk ediyor. Yardım etmek isteyen insanlara gazla, tazyikli suyla, gerçek mermilerle müdahale ediyor. Barış isteyenleri görevlerinden alıyor, işten çıkartıyor, tutukluyor. Zulmün denenmedik hiçbir şeklini bırakmayan bu devlet; medya ve basın yoluyla her gün binlerce yalan ve iftirayla halkı kandırıyor, aldatıyor. Müslüman Kürt halkına hem ‘din kardeşiyiz’ deyip hem de bu zulümleri yaşatmak hangi akla, hangi vicdana hangi kitaba sığar? Camilere saldırarak insanların ibadet etme özgürlüğüne dahi kastedenler kendilerine nasıl Müslümanım diyebiliyorlar?”
‘Zalim idarecilerin yanında zalimleşmekten Allaha sığınırız’
Kürt halkının özgür, eşit, onurlu bir yaşam hakkını savunmasından daha meşru, insani ve İslami bir talebin olamayacağını kaydeden DİK, hadislerden örnekler vererek, “Demokratik İslam Kongresi olarak bizler; zalim idarecilerin ve güçlülerin yanında saf tutarak, zulmü seyrederek veya ona sessiz kalarak zalimleşmekten Allaha sığınırız. Mazlum Kürt halkının üzerinden bu ablukalar kaldırılana ve barışın yolu açılana kadar İstanbul, Van ve Diyarbakır başta olmak üzere çeşitli illerde süresiz direniş oruçlarına başlıyoruz” ifadelerini kullandı.
Demokratik İslam Kongresi’nin bildirisi şöyle noktalandı: “Demokratik İslam Kongresi ve Dik Kadın Meclisi olarak namaz gibi, hac gibi orucun da bir direniş eylemi olduğuna inanıyoruz. Hz. Meryem’in kendisini suçlayanlara karşı tuttuğu susma orucu da bir direniş biçimidir; ailesinin tehditlerine boyun eğmeyip dininden dönmeyen Musap bin Umeyr’ın orucu da bir direniş orucudur. Müslüman halkımızı bu direniş orucuna bulundukları her yerde katılmaya, desteklemeye, sahip çıkmaya davet ediyoruz.”
Hiç yorum yok