Korkunç ittifak
Sahtekârlık mermisiyle dürüstlüğü vuracak tetikçi daha
doğmadı bu dünyada...
Tarihimizin belki de en korkunç, en tehlikeli koalisyonu
kuruldu.
AKP, ulusalcılar ve Ergenekon birleşti.
Daha sonra birbirlerini öldürecekler ama şimdi birlikte
Türkiye’yi, Türkiye’nin geleceğini, Türkiye’nin insanlarını
öldürecekler.
Şiddetin bugüne dek görmediğimiz çeşitli biçimlerini
yaşayacağız.
Çok yakında AKP milislerini de göreceksiniz.
Daha biraz önce, “Cerattepe Cengiz Holding’in özel güvenliği
silah taşıyacak” haberini okudum.
“Silah taşıyan özel güvenlikçiler” artacak.
Saldırılar, suikastler, cinayetler artacak.
Güneydoğu’da bomba, Batı’nın sokaklarında tabanca sesleri
artacak.
Üstelik bu şiddeti destekleyen yasalar çıkartacaklar,
cinayetlerini de yasalaştıracaklar.
Çok yakında olacak bunlar.
Bu dehşet üçlüsü, sahip oldukları büyük iktidara rağmen
henüz istedikleri güvenceye kavuşamadılar, sistemlerini tam yerleştiremediler.
Yerleştirmelerine çok az kaldı ama hâlâ kendilerini bir
şekilde tehdit altında hissediyorlar.
En büyük korkuları muhalefetin “demokrasi” etrafında
birleşmesi, bir “demokrasi cephesi” oluşturması.
Buzların içinde donarak ölen birinin uykuya dalması gibi
sessizleşerek ölümü bekleyen Türkiye’yi “şoke” ederek uyandıracak tek yol,
muhalefetin birleşmesi, CHP ile HDP’nin yan yana gelmesi olur.
Bu üçlü de en çok bundan korkuyor.
O yüzden “algı operasyonlarının” birinci hedefi CHP kitlesi…
Kemalistliği “çağdaşlık” olarak gören ama bu çağdaşlığın “demokrasiyi” de
kapsadığını kavrayamayan Kemalistlerin, hayatın ve Erdoğan’ın zorlamasıyla
demokrasiyi sahiplenmesi ihtimali onların ödünü patlatıyor.
Bu yüzden bugün, algı operasyonları için “yeni ittifakın” en
önemli silahı Hürriyet Gazetesi ve CNNTürk.
Cumhuriyet’i ellerinden kaçırdılar, bir yandan “ulusalcılar”
vasıtasıyla onu geri almaya çalışıyorlar ama bir yandan bunun zor olduğunu da
görüyorlar.
O yüzden Doğan medyasına abanıyorlar.
Birkaç hedef üzerinden yürüyorlar.
Birincisi, “Ergenekon’un bugün AKP ile anlaştığını gözlerden
saklamak.”
AKP ile Ergenekon’un karşı karşıya olduğu eski günlerin
aynen devam ettiğine, Ergenekon’u savunmanın “AKP’ye muhalefet” anlamına
geldiğine Kemalistleri inandırmak.
Buna inanan Kemalistlerin, “AKP’nin muhalifi” sandığı
Ergenekon’a sahip çıkarak aslında bugün AKP’ye hizmet
ettiğini görmesini önlemek.
“Ergenekon yoktu, Ergenekon var diyerek büyük haksızlıklar
yaptılar” kampanyasının temel hedefi bu: Kemalistleri, “yeni ittifakın”
destekçileri arasına almak.
İkinci hedef de, demokrasiyle ve demokratlarla kurulabilecek
bir ittifakı, yalanlarla oluşturulan “duygusal” bombardımanla daha baştan
berhavâ etmek.
Bugün birçok demokrat benimle aynı fikirde olmasa da ben
“ulusalcılaşmamış”, “ırkçılaşmamış” Kemalistlerin bu yeni mücadelede çok
değerli olduklarını düşünüyorum.
Doğan medyasının neredeyse çılgınlığa varan kampanyası da,
onların da en çok Kemalistlerin demokratlaşmasından korktuklarını gösteriyor bence.
“Ergenekon yoktu” kampanyasının üçüncü hedefi de, “kötü cin”
olarak hayatımıza yerleşen “paralelcilerin” her kötülüğün sebebi olduğuna,
Ergenekon ve Balyoz gibi 17-25 Aralık’ı da “paralelcilerin” uydurduğuna
Kemalistleri inandırıp, “AKP karşıtı” muhafazakârlarla CHP’nin ilişki kurmasını
önlemek.
Bunların yanı sıra, Kürtleri “kötülüklerin anası” gibi
gösteren, HDP’yi PKK’nın organik bir parçası halinde sunan, sürekli HDP’yi
eleştiren, Kürt şehirlerindeki korkunç kıyımları saklayıp “şehit” haberleri üzerinden
duygusal bir düşmanlık iklimi yaratan yayınları da CHP ile HDP arasındaki
köprüleri kurulmadan parçalıyor.
Muhaliflerin bir araya gelmesini engelliyor.
Bu açıdan baktığınızda, Doğan medyasında aniden patlak veren
“Ergenekon’da ne haksızlıklar oldu, Ergenekon aslında hiç yoktu, her şeyi
uydurdular, yargılansınlar” kampanyasının çok öldürücü bir amacı olduğunu
görebilirsiniz.
Ergenekon dosyaları içinde ne kadar çok “faili meçhul”
dosyası olduğunu saklamaların amacı da, yeni “faili meçhullerin” yolunu
tıkayacak soruların sorulmasını önlemek.
Şimdiye kadar benim hakkımda çok algı operasyonu yaptılar,
televizyonlarda ağzı köpürerek yalanlar söyleyen adamları çok gördüm, rezilce
yazılar yazan adamların yazılarını okudum, sesimi çıkarmadım, benim hakkımda
söylenenlere çok aldırmam aslını isterseniz, onun için de cevap vermedim bugüne
dek.
Ama Ahmet Hakan’ın ve Doğan grubunun bu son saldırısı,
“ben’’i aşan bir saldırı, hedef benmişim gibi görünüyor ama asıl hedefleri
“yeni ittifak’’ı, Ergenekon’un “yeni görevleri’’ni gözlerden saklamak.
Onun için Ahmet Hakan’ın yaptığı “algı operasyonu’’nu
belgelerle ortaya koyup, sahtekârlık üzerine yerleştirilmiş bu çok tehlikeli
oyunu herkese anlatmaya çalıştım.
Nasıl bir algı operasyonuyla karşı karşıya olduğumuzu da
“belgeler” kanıtlarıyla gösterdi.
Ahmet Hakan şu anda başına ne geldiğinin farkında değil…
Virajı alamayarak son sürat duvara vurduğu arabadan
çıkartılmış biri gibi kaldırıma oturmuş, bazen ağlayıp, bazen gülerek,
anlaşılmaz bir şeyler mırıldanıyor… Kazanın şokunu yaşıyor… Henüz belkemiğinin
kırıldığının, hayatı boyunca sakat kalacağının farkında değil.
Memnun muyum bu durumdan?
Hayır değilim.
Keşke, dürüst, güvenilir, saygılı bir adam olmayı yeğleseydi
de başına bunlar gelmeseydi, böyle sakatlanmasaydı.
Ne onun ne de bir başkasının bu hâle geldiğini görmek
isterim.
Gazetecilik ya da televizyonculuk yapan herhangi birinin
başına gelebilecek en büyük felaket geldi başına, taammüden yalan söylediği
belgelerle kanıtlandı, güvenilirliği yok oldu.
Ergenekoncuların da çok fazla işine yaramaz bundan sonra.
Bilmiyorum fark ettiniz mi, Ahmet Hakan bana karşı bir algı
operasyonu yürütmeye çalışırken zorlanınca yardımına ilk koşanlar “ulusalcılar”
oldu.
Boğayla başa çıkamayan beceriksiz matadorun yardımına,
saklandıkları tahta perdelerin arkasından çıkıp, boğaya atlarının üzerinden
mızraklar savurarak koşan kimliksiz pikadorlar gibi arenaya inip benim Ahmet
Hakan’ın yalanlarını ortaya çıkarmama engel olmaya çabaladılar.
Her yalan ortaya çıktığında başka bir yalanla geldiler.
Bu tür saldırıları hep denerler, sadece bana karşı değil,
onların iktidar oyununu bozacağından korktukları herkese karşı denerler.
Hep de başarısız olurlar.
Bilmezler ki sahtekârlık mermisiyle dürüstlüğü vuracak
tetikçi daha doğmadı bu dünyada…
“Ergenekon ve Medyadaki Algı Operasyonu” dizisinde sanırım
okuyan herkese, ne tür algı operasyonları yaptıklarını, olayları nasıl
çarpıttıklarını, gerçekleri nasıl sakladıklarını, nasıl yalan söylediklerini
belgelerle göstermeye çalıştım.
Ben yalanlarını ortaya çıkarttıkça “bir de şu vardı” diye
geldikleri her konunun cevabı da, belgeleri de var ama aralarından en
önemlileri belgeleyerek asıl oyunu, “algı operasyonunu” ortaya çıkartabildiğim
kanaatindeyim.
Asıl amaç da buydu.
Şimdi önemli olan soru:
Hürriyet okurları ve CNNTürk izleyicileri, nasıl bir oyuna
getirilmek istendiklerini, nasıl onlara kendi “cellatlarının” sevimli
gösterilmeye çalışıldığını, nasıl “yeni ittifakın” gücünü pekiştirmeye yönelik
stratejiler uygulandığını bilerek ne yapacaklar?
Bu operasyonun kurbanı olacak mısınız?
Ergenekon’un yeni müttefikinin kim olduğunu unutacak
mısınız?
Muhalefeti bölüp hepsini teker teker yeme stratejisinin
sonunda herkesi yok etmeyi amaçladığını fark edecek misiniz?
Yaklaşan kanlı cinayetleri önleyebilmek için bütün
muhalefetin bir arada durması gerektiği gerçeğini benimseyebilecek misiniz?
Türkiye’yle birlikte hepimiz tehlikedeyiz.
Algı operasyonlarının hedefi kim gözükürse gözüksün aslında
hepimiz hedefiz.
Eğer yazdıklarım, bunların anlaşılmasına bir parça yardımcı
olduysa, böyle korkunç bir vakitte her şeyi bırakıp zamanımı bu meseleye
ayırdığıma değecek.
“Benim zamanımdan daha değerli bir sonuç oldu”
diyebileceğim.
AHMET ALTAN - T24.COM / P24.COM