HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

Gezi’yi hatırla, devrimi sev, umudu koru!

Roboski, nüfus mühendisliği ve Afrika ziyareti. Örüntüyü fark ettiniz mi? Gezi-Lice-Gülsuyu direnişlerinin üçüncü yılında bazı notlar. ...

Roboski, nüfus mühendisliği ve Afrika ziyareti. Örüntüyü fark ettiniz mi? Gezi-Lice-Gülsuyu direnişlerinin üçüncü yılında bazı notlar.


Üç yıl olduğu gibi bu yıl da #GeziyiHatırla etiketi sosyal medyada en üstlerde. Fakat Gezi’yi hatırladıkça kafamız karışıyor, büyümsemeler ve küçümsemeler, bazen aynı kişide, aynı fikir silsilesi içinde birbirine giriyor. Aradan geçen 3 yıldan sonra Gezi’den bize kalanları kısa notlar halinde şöyle görüyorum.

Sanki Devrim‘de Gezi’nin bize 7 “Devrim Dersi” bıraktığını söylemiştim. Aradan geçen günlerin bu dersleri kafamıza kafamıza çarptığını düşünüyorum.

Gezi 1. ders: Bu ülke devrimcilerinin on yıllardır yaptığı hiçbir şey boşa gitmedi

“Boşuna çekilmedi bunca acılar!”

Devrimciler Gezi’nin en kalabalık öznesi değilse de en çok bedel ödeyeniydi. Türkiye/Kürdistan Devrimci Hareketi’nin tarihi Gezi’ye aktı. Bugün de Gezi’nin geride bıraktığı hayal kırıklıklarının tek çaresi var o hareketi özenle, saygıyla, kıskançlıkla korumak.

Geçen gün Adana’da karşılaştığımız bir taksi şoförü “Asarak vurarak solu bitirdiler de o yüzden ülke böyle” diyordu. Elbette bitiremediler ama bunu yapmalarına izin veremeyiz. Verirsek gelecekten -en azından yakın gelecekten- umudu sahiden kesebiliriz.

Gezi 2. ders: Direnmek mümkündür

Bugün toplumsal hareket düşüşte olabilir ama Türkiye halkları bu dersi ilk fırsatta öyle bir hatırlar ki bugünkü sessizliğin anısı bile kalmaz.

3. ders: Bu halk bizim, bu ülke bizim

Bugün yok seçim yok, yok AKP, yok bilmem ne diyerek halka küfredenler yeniden ortaya çıktı. Hep aynı türküler. “Bu halk işe yaramaz, aptal. Bu ülke bizim değil düşmanlarımızın ülkesi” vs. vs. Gezi 2013 bu mızıltıları halının altına süpürmüştü. Ama tabii ki ilk zayıf anımızda, hastalık hortladı.

Kimse boşuna mızıldanmasın. Tarihi yalnızca HALK değiştirir. Halk yeni Gezi’ler yaratacak.

Gezi’nin 4. dersi: Halklar kardeştir

Bazıları şimdi de bu slogana taktı. Yok efendim halklar kardeş olsaymış Sur için, Cizre için Gezi’deki gibi milyonlar ayağa kalkarmış, Kürdün Kürtten başka dostu yokmuş vs. Aynı adamın/kadının iki tweet altta da mesela Sur direnirken Amed’in veya Kürdistan’ın diğer kesimlerinin sessizliğinden yakındığını da görmek mümkün. Yanılgısını çözecek anahtar cebinde, kullanmıyor.

Toplumsal hareket her yerde düşüşte, olur böyle momentler. Sessiz olan “Türkler” değil, “halk” değil, sessiz olan toplumsal hareketin bütünü. Börklüce Ayaklanması’nın 600’üncü yıldönümündeyiz ve Nazım diyor ki o meşhur isyan destanında: “Derya dediğin uyur uyur uyanır.”

Uyuyan deryaya küfretme, uyanık ol. 31 Mayıs’ta TMMOB basan iktidar gibi Gezi’nin hayaletiyle uğraşacağına oradaki kardeşlik ve direniş dersini geliştirmeye çalış.

Gezi’nin 5. dersi: Dayanışmak Güzeldir

Bu duygu da şu an karamsarlık altında kendini hissettirmiyor olabilir. Ama orada.

6. Ders: Gezi forumları, meclisleriyle “Biz yönetebiliriz, halk yönetebilir” dedi.

Biz ne yaptık?

a) ufak hesaplarla oraları “ele” geçirmek istedik ve yok ettik. b) Sürekliliğini ve işlevselliğini sağlayamadık.

Bu ülkenin sosyalistleri olarak sözü halka vermeyi öğrenmek zorundayız, yoksa kısır döngü sürer. Bu tür örgütler (meclisler, sovyetler, konseyler) ayaklanmanın çocuğu, devrimin anası, halk iktidarının kardeşidir. Ne yazık ki ailemiz henüz bu çok yönlü üyesinden yoksun!

Gezi’nin 7. Dersi: Kahreden de yaratan da halktır.

Estetik de ondadır, sanatın en samimisi de, siyasi feraset de. N’eylerse güzel eylemez ama güzeldir!

Sanki Devrim’de bu 7 ders vardı. Ama aradan geçen günler kafamıza bir gerçeği daha çaktı:

Seçimleri unutun!

Çok Turgut Uyar romantizmi yaptık da anlamadık: “Oy pusulalarını ve seçimleri bırak. Evet, seçimleri özellikle bırak. Çünkü açlık çoğunluktadır!”

Gezi-Lice-Gülsuyu direnişlerini bir tarih aralığına oturtmak gerekirse 27 Mayıs 2013′te başlar, 12 Mart 2014 #BerkinElvan cenazesiyle biter. Neden biliyor musunuz? Çünkü Gezi’nin en aktif/aktivist bileşenleri o tarihten sonra 30 Mart seçimleri için seferber oldu .

Sonra seçimler seçimleri kovaladı. Hepsinde bomboş umutlarla milyonları ve kendimizi kandırdık, sonunda da bu saçma noktaya geldik. Gezi’nin enerjisini, Gezi’ye istisnalar hariç düşük profille katılan (ama katılan) HDP -gerçek bir Demokratik Cephe yerine kısa ömürlü bir seçim blokuyla- yuttu.

Bu elbette TDH bileşenlerinin zayıf, hegemonyaya açık olmalarından kaynaklandı, ama suç Kürt hareketinin değil solundu. Neden böyle diyorum? Çünkü her siyasi hareket başkalarını güdümüne almak ister. Bağımsız çizgin olursa -ki şu sıralar nadir bulunan bir matah- kuyrukçu olmazsın.

Gelelim bugünkü depresif ruh haline

25 Mayıs 2013’ü hatırlayın, başarısız 1 Mayıs’ın ardından buna çok benzer bir ruh halineydik. 2 gün sonra Gezi patladı.

Kimse faşizm geldi diye üzülmesin, bu ülkede faşizm 60 yıldır var. Diktatörler, tek adamlar da çok geldi geçti. Sonunda tüm ülke suratlarına tükürürken ressamcılık oynadılar, cenazelerinin ardından teneke çaldık. Hepsinin sonu böyle.

Hatırlar mısınız? Roboski’de vurulmuştuk, ardından kürtaj tartışması geldi ve Gezi patladı. Soluğu Kuzey Afrika’da aldılar.

Geçtiğimiz günlerde Roboski’yi bu kez uçaklarla değil toplarla vurdular. Ardından kürtaj tartışması kadar yapay, ama bir o kadar da işlevli “doğum kontrolü karşıtı” propaganda geldi. Şu günlerde gazetelerde bir haber: Tayyip Erdoğan Afrika’ya gidiyor.

Örüntü fark edilmiştir sanırım!

Dünyanın gördüğü en görkemli ayaklanmalardan biriydi Gezi.

Mucize değildi, tüm sorunlarımızı çözemezdi ama bize mucizenin yolunu gösterdi.

Devrim değildi ama bize devrimin ne denli güzel bir an olabileceğini gösterdi.

İktidarı değiştiremedi, bunu hedeflemedi bile. Ama biz artık daha iyi biliyoruz, “İktidar olmadan dünyayı değiştirmek” pis bir yalan. Onu söyleyenlerin bazısı ne kadar temiz insan olsa da yalan pis.

Marx boşuna tarihe yaptığı en büyük katkının “proletarya diktatörlüğü” olduğunu söylemiyor. Halkların devrimci iktidarı bugün de en güncel, en yakıcı ihtiyacımız. Bu da bizi birinci derse geri götürüyor: Bu ülkenin devrim geleneğini özenle ve saygıyla korumaya.

Gezi 2013‘le Gazi 1995 birleştiği zaman Ortadoğu, tarihinin en görkemli bayramını yaşayacak.


GEZİ’Yİ HATIRLA, DEVRİMİ SEV, UMUDU KORU
(Barış Yıldırım-Gezite.org)

Business News