"Ablam akşam gelecek.
Hurşit’in annesi oğlunu soruyor. Ona “akşam gelecek” diyen, diyebilen yok. Hurşit Külter kayıp. Devlet vatandaşının nerede ve nasıl olduğu ile ilgilenmiyor. Hurşit yok. Annesi ağlıyor. Ablam eylemde Hurşit’i soruyor. Annem evde ablamı…"
ANNEM BENİ UNUTACAK…
Ablam Cumartesi eylemine gitti. Cumartesi insanları 589. kez
kayıplarını soruyor. “Annemi kaldıramadım” dedi giderken. “Hangi ilaçlarını
verecektim” dedim. “Hepsini kâğıda yazdım” dedi. Kalkmak istemedi annem.
“İlaçlarını içmen lazım” dedim kalktı. Ablam çayı demlemiş. Annemin
kahvaltısını hazırladım. Yavaş yavaş geldi. Annem zor yürüyor. Sandalyeye zor
oturdu. Yemekten önce içeceği ilaçlarını verdim. Eline tutamadı, ağzına koydum
bende. İçti. Masaya bakındı. Yemek istedi. Pekmez çıkardım ona pekmez iyidir… “Pekmez ye” dedim. Pekmezden yemeye
başladı. “Ablan nerede?” diye sordu.
“Arkadaşına gitti” dedim. “Tamam” dedi.
Ablam 589. Kez kayıplarını soran insanlarla eylemde.
Hurşit Külter nerede?
27 Mayıs’tan beri Hurşit Külter’den haber yok. Annesi tam 44
gündür oğlunu soruyor. 44 gündür devlet bir vatandaşının nerede olduğunu
bilmiyor ve ilgilenmiyor. Hurşit Külter'in akıbetini sormak için verilen 43
dilekçeden sadece birine cevap veren İçişleri Bakanlığı, "…konusu
itibariyle kurumumuz görev alanına girmediği anlaşıldığından" diyerek
dilekçeyi iade etti.
***
Annem kahvaltısını yapıp tekrar yattı. Halsiz görünüyordu.
Biraz yatsın dedim. Gazetelere baktım, haberleri izlemedim. Annem kalktı. Ona
ablamın hazırladığı üzüm suyundan verdim. Terlemiş. Üstünü değiştirdik. Muz
verdim yedi. Su içirdim. Su içmesi lazım su içmeyi unutuyor.
Televizyonu açtım. Kanal D dedi. Kanal D’ de bir şey yok ama
sürekli Kanal D’yi izlemek istiyor. Bunu mu izleyeceksin dedim. Baktı bir şey
demedi. “Tamam burası kalsın sonra” değiştiririz dedim. İzlemeye başladı.
Aklından neler geçiyor kim bilir.
Annem gene sordu “Ablan nerede?”
Ablam Cumartesi insanları ile eylemde. Akşam geri gelecek.
Peki Hurşit Külter nerede?
Hurşit’in annesiyle bir fotoğrafı var. Ana oğul yanak
yanağa. Annesi nasıl güzel gülüyor. Yanında oğlu var. Mutlu, huzurlu… Benim
annemle böyle bir fotoğrafım var mı diye düşünüyorum. Galiba yok.
Hurşit’in annesi ilk kez bir bayramı oğlu olmadan geçirdi.
İlk kez bir bayramı oğlundan haber alamadan geçirdi. Biz annemin elini öptük
bayramda. Sarıldı. “İnşallah bir dahaki bayramı da birlikte görürüz” dedi.
Yalandan gülümsedik…
Annem hasta… Annem Alzheimer… Daha başlangıç aşamasında
olduğu için ufak tefek şeyleri unutuyor.
Ama biliyoruz ilerleyecek. Annem bizi unutacak.
Unutacak… Öyle bir zamanlar deli gibi sevdiğiniz birinin sizi
unutması gibi değil. En yakın
arkadaşınızın başka bir yere taşınıp başka bir hayat kurması, unutması gibi
değil. “Unutmaz” dediğiniz herkes sizi unutur… Ve bu size o ilk günkü kadar
koymaz… Bir ince sızı kalır… Kabuk bağlayan bir yara… “Hey gidi günler” der
geçersiniz. Çünkü anneniz vardır. Hani kimse sizi sevmese bile sizi seven. Hani
herkes sizden umudu kesmişken, bekleyen… Anneniz sizden vazgeçmez. Sizi
sevmekten, beklemekten… Acının en büyüğü ya da hayatın intikamı annenizin sizi
unutmasıdır. Acı da budur ayrılık da…
Hurşit Külter 44 gündür yok! 44 gündür annesi onu arıyor…
Bir gerçekle baş etmenin yolu onu kabullenmek sanıyorsunuz
değil mi? Çok büyük yanılıyorsunuz.
Başka annelerin de çocuklarını unutmuş olması beni rahatlatmıyor.
Annemin bir gün benim yüzüme bir yabancıya bakar gibi bakacağını düşündüğümde
boğazım düğüm düğüm oluyor. Annemin bir gün bana “sen kimsin” diye sormasından
ölesiye korkuyorum.
Annem şimdi ablamı soruyor. Ablam 589. kez evlatlarını soran
insanlarla birlikte Galatasaray’da. 589 haftadır çocuklarının akıbetini soran
annelerle birlikte. Annem Hurşit’i soruyor.
Bir gerçeği bilmek onu kabul etmeyi gerektirmez. O anneler çocuklarının
artık yaşamıyor olduklarını bilmiyor mu sanıyorsunuz? Hurşit’in annesi oğlunun
başına neler gelmiş olabileceğini tahmin etmiyor olabilir mi? Hurşit’in annesi oğlunu istiyor. Sağ ya da
ölü!
Hurşit’in annesi oğlundan vazgeçmiyor. Bize bu acıyı
yaşatanların birazcık vicdanı varsa, yüreklerinde birazcık sevgi varsa oğlumu
bana getirirler” diyor. “Ölü ya da sağ ama versinler oğlumu. Gece gündüz aynı
şeyi düşünüyorum acaba Hurşit nerede ne yapıyor? Neler yaptılar oğluma, hangi
acıları yaşattılar ona? diye düşünüyorum” diyor.
***
Öğle yemeğini biraz geç verdim. Gene istemedi. “Gene
ilaçların” dedim. Sonra şeftali yedi. Ben küçükken çok severdim şeftaliyi ama
üzerime dökerdim hep. Almak istemezdi annem. Ağlardım alırdı… Bu kez annem
üstüne döktü. Üzüldü. Sildik ıslak mendille. “Çok güzel kokuyor” dedi… Ablamın
geç kaldığını söyledi. Akşam gelecek dedim. “Oldu o zaman” dedi.
Ablam akşam gelecek.
Hurşit’in annesi oğlunu soruyor. Ona “akşam gelecek” diyen,
diyebilen yok. Hurşit Külter kayıp. Devlet vatandaşının nerede ve nasıl olduğu ile
ilgilenmiyor. Hurşit yok. Annesi ağlıyor. Ablam eylemde Hurşit’i soruyor. Annem
evde ablamı…
Ablam akşam eve gelecek. Annem bütün gün ablamı sorduğunu
unutacak. Evlendiğini, çocuklarını. Çocuklarının kokusunu. Çocukluğunu
unutacak. Yaşlandığını unutacak. Babamı, kardeşlerini… Annem bizi unutacak…
Hurşit 44 gündür evine gidemedi…
Ablam akşama gelecek.
Hurşit Külter 44 gündür kayıp…
Annem bizi unutmasın Hurşit Külter bulunsun… (LEYLA ALP – T24.COM)