“Sen şimdi her iki kötünün kavgasına bakıp moralini mi bozuyorsun? Yıllardır yaratılan ortak demokrasi mücadelesine neden bakmıyorsun? Onların ortak olarak saldırdığı halde yok edemediğini neden görmüyorsun?”
KÖTÜLÜĞÜN KÖKLERİ
Onlar dün birbirlerine plaket veriyorlar, birbirlerinin üstünü başını düzeltiyorlardı. Kürde karşı olan ittifaklarında herhangi bir sorun yoktu. Kürt öldürüyorlarsa mevzubahis olmazdı onların dünyalarında.
Onların beraber mutlu oldukları komutanlar Kürt illerinde darbecilik stajı yapıyorlardı bir yandan da; ki Kürt illerinde darbe hep vardı, darbeye direniş de…
O stajı yapanlar, Kürtleri katlederek öldürme uzmanı olanlar hissizliğin dünyasına yol alırken, İstanbul’da da tanklarla içinde insan olduğu halde arabaları ezip geçiyorlardı. Kürdistan’da hep olan oluyordu.
İnsan bir kez ruhunu kaybettiğinde her şeye ve herkese karşı kaybederdi. Ve onlar zannediyordu ki Kürde karşı vicdanını kaybedenler kendine karşı da kaybetmemiş gibi yaşardı.
Vicdan gitti mi gidiyor ve gelmiyordu.
Her şey aslına rücu edermiş.
İnsan zor zamanlarda ne yapıyorsa o dur aslında…
Şimdi darbe girişimine maruz kalanlar da çoktandır vicdanını kaybetmişti ki Kürtlerin katline, “Berkin’e emri ben verdim” diyeli çok olmuştu meydanlarda. O emri uygulayanlar da bir başka emir veriyordu şimdi. İki kötü karşı karşıya geliyor, “Kötülüklerden kötülük beğen” diye insani olmayan ne varsa birbirlerine yapıyorlardı.
İşkence haberlerinin ardı ne dün ne de bugün hiç kesilmiyordu.
Birbirlerinin 10 aylık çocuğuna tecavüz etme isteğine kadar vardırıyorlardı işkenceleri.
İşte tam o sırada kimse cesaret edemezken devletin yani her ikisinin beraber hain dediği ve katlettiği İHD, bir tek İHD “Kimse kimseye işkence yapamaz” diyordu ve raporlamaya çoktan başlamıştı bile.
Şimdi bu sabah darbe girişimi sırasında Uğur Kaymaz’ı öldüren polisin de öldürüldüğü haberi geliyordu.
Roboski Katliamı’nı yapanlarla Berkin’i, Uğur’u, Ceylan’ı öldürenler karşı karşıya gelmişti işte.
Nihayet, kötülükten iyilik çıkmazdı. İyilik bir tek iyilikten çıkardı.
Ve onlar fırsattan istifade Alevi mahallerine saldırıyor, Suriyeli mültecilerin dükkanlarını yakıp yağmalıyordu.
Suriyeli göçmenler adı altında IŞİD’cileri, Alevi alanlarına yerleştirip onları kırmak, yok etmek isteyenlerdi onlar. Buna karşı Aleviler asla böyle bir şey yapmıyorken AKP’liler Suriyelilere saldırıyordu.
Bu sana garip gelmesin; çünkü biz bir diğerini zarar vermek değil herkese hayat için direnenlerdik.
Yaşadıklarımız karışık değildi. İki darbeci karşı karşıya gelmişti -ki onlar dün birdiler. Biz demokrasiyi savunanlarsa ikisiyle de karşı karşıya.
Ama söyleyelim güç karşısında her iki ekolde nasıl biçare duruma düştüyse biz de o kadar yükseldik her ikisinin ortak gücüne karşı onurumuzla.
Bizi hiç böyle düşmüş göremediler. Göremedikleri için Gezi fotoğraflarını kendi mitingleri diye paylaştılar. Göremedikleri için psikolojik savaş yürütmeye, gerçeği bükmeye çalıştılar.
Üzgünüm, asla göremeyecekler ve göremeden gidecekler…
Gördükleri ve göstermek istedikleri; eski olan da yeni dedikleri de aynı Türkiye’dir aslında. Eşitliğin, özgürlüğün, adalet ve barışın Normal Türkiye’sini hepsi görecek bir gün nasılsa..
Şimdi onların her ikisi de vaktiyle ve bugün dahi kazandım sanmanın kibri ve şımarıklığıyla kaybetmenin yollarını döşüyor. Unutmayın kazanmak diye bir hal durum hiçbir zaman yoktur aslında…
Bir şeyin sürekli başka bir şey olması vardır…
Sen şimdi her iki kötünün kavgasına bakıp moralini mi bozuyorsun? Yıllardır yaratılan ortak demokrasi mücadelesine neden bakmıyorsun? Onların ortak olarak saldırdığı halde yok edemediğini neden görmüyorsun?
Bak! Onlar şimdi dün darbeci dediklerini, Balyoz’dan 3 yıl yatırıp çıkardıklarını bir bir komutan yapıyor. Bir darbeciden diğerine savruluyor.
Sen! Ama bir tek sen, kendi yolunda yürüyorsun. O yolda savrulmadan yürüyoruz yıllardır. O yüzden büyüyoruz. O yüzden 7 Haziran’da beraber güçlendiğimizde her iki güç de bir ve tek olarak saldırmadı mı bize?
O yüzden yıkmadı mı şehirlerimizi?…
Şimdi onlar yarattığı kötülükte bir ve beraber ve dahi tek olarak boğulurken biz yarattığımız eşitliğin, özgürlüğün ve adaletin yeni ülkesinde yükseliyoruz… (KEMAL BOZKURT - SENDİKA.ORG)