Fransız Le Figaro gazetesi Marmara Denizi altında kurulan gözlem ekibinde rol alan Fransız bilim adamları ve onların 6 aylık bulgularının ...
Fransız Le Figaro gazetesi Marmara Denizi altında kurulan
gözlem ekibinde rol alan Fransız bilim adamları ve onların 6 aylık bulgularının
yayınladığı rapora yer verdi. Uzmanlar iki fay hattının burun buruna olduğunu
ve hareket etmediğini, ancak ilk hareketlilikte 2 metreye kadar kayma
yaşanabileceğini ve bunun da Richter ölçeğine göre 7 ila 8 büyüklüğünde bir
depreme yol açacağını söylediler
Fransız Le Figaro Gazetesi, ses dalgalarını ölçen
balizlerinin, "İstanbul'un tektonik tabakalar altındaki fay hattında
basıncın en yüksek seviyede olduğunu" gösterdiğini yazdı. Amerika'nın
Sesi'nde yeralan habere göre, Marmara Denizi altında deprem olasılığını
araştırmak üzere oluşturulan uluslararası bilim heyetinde yer alan Fransız
uzmanlar, son araştırmaların "iki fay hattının burun buruna olduğunu ve
hareket etmediğini, ancak ilk hareketlilikte 2 metreye kadar kayma
yaşanabileceğini ve bunun 7 ila 8 richter büyüklüğünde bir depreme yol
açacağını söylediler. Bilim adamları, "Ancak henüz bu depremin yarın mı
yoksa 30 yıl sonra mı olacağı konusunda bir bilgimiz yok. Belki de bunu hiç
bilemeyeceğiz" dediler.
"Fay hattındaki basınç en yüksek seviyede"
İstanbul'un 10 kilometre kadar güneyinde Avrasya ve Anadolu
tektonik plakalarını ayıran bir jeolojik fay hattı bulunuyor. Ve bu iki
tektonik plaka, birbirine orantılandığında, her yıl yaklaşık 20 mm. kayıyor.
Ancak ara yüzeylerinde, sürtünme kuvveti serbestçe kaymalarını engelliyor.
Dolayısıyla düzenli olarak bloke olan iki fay hattı, yıl içinde gerçekleşen tüm
yer değiştirmeleri de biriktiren bir şekilde, bir kaç saniyede, ani
hareketliliklerle kayıyor bu da şiddetli depremlere yol açıyor.
Yüzlerce kilometre uzunluğundaki Kuzey Anadolu fay hattı,
1912, 1939, 1942, 1943, 1944, 1957, 1967, 1999 ve 2014'te, bazı yerlerinden
defalarca kırılma gösterdi. İzmit'te 1999'da, 18 bin kişinin öldüğü, 25 bin
kişinin de yaralandığı 7.2 büyüklüğünde bir depreme yol açtı. İstanbul'da,
Marmara Denizi'nin altında, uzun süredir fay hattında kırılma olmadı.
İstanbul'da önemli bir deprem en son 250 yıl önce, 1766'da gerçekleşti.
‘7 veya 8 büyüklüğünde deprem’
Fransız Paris Yerküre Fizik Araştırmaları Enstitüsü Başkanı
Robin Lacassin, "Eğer o tarihten bu yana fay hattında hareketlilik
olmadıysa, bu da demektir ki 2 metreye yakın bir haraketlilik olabilir. Ve bu 7
ila 8 büyüklüğünde bir deprem anlamına gelmektedir" dedi
Marmara Denizi altında karşılıklı sıkışan iki fay hattının
yaratacağı deprem etkisinin ufak hareketlerle hissedilmeden geçip geçmeyeceğini
araştırmak üzere aralarında Fransız bilim adamlarının da bulunduğu uluslararası
bir uzman ekip kuruldu.
Projeye katılan Batı Bretagne Üniversitesi jeofizikçisi
Jean-Yves Royer, "Suların elektromanyetik dalgaları bloke etmesi nedeniyle
fay hareketlerini GPS aracılığıyla ölçemiyoruz. Bunun üzerine 2014 yılı
sonunda, Marmara Denizi'nde, İstanbul'un güneyindeki bölümüne, 800 metre
derinlikte, fay hattının 1700 metre uzunluğunda, ses dalgalarını ölçen akustik
balizlerden oluşan bir ağ yerleştirdik. Fay hatlarının ayrışma uzaklığını
ölçmek için balizler kendi aralarında iletişim sağlıyor. Ama bu sistem, dalga
hızını belirleyen suyun sıcaklığı, basınç ve tuzluluk oranı gibi etkenlerin de
çok iyi bilinmesini gerektiriyor "dedi.
"Çok büyük risk var"
Uluslararası uzman ekip Geophysical Research Letters adlı
bilim dergisinde araştırmalarının ilk 6 aylık bölümünün sonuçlarını
yayınladılar. Royer, "Balizler arasındaki uzaklıkları net bir şekilde
ölçtük. Ve bir hareketlilik tespit etmedik. Bir yıllık gözlem rakamları da
geldi. O da bu tespiti doğrular nitelikte. Fay hattı bloke olmuş durumda. Bu
bizim için sürpriz olmadı ama son derece güzel bir deneysel onay anlamına
geliyor. Emin olmak için deneylere devam etmek gerekiyor. Ama bu bulgu aynı
zamanda çok büyük bir risk olduğunu doğruluyor ve bu çok endişe verici"
diye konuştu.
Marmara Denizi altındaki ses balizlerinin 5 yıl deney
alanında kalması öngörülüyor. Eğer sistemin dayanıklı olduğu görülürse, bu
sistem deniz altını izleyen "sismografların da eklendiği sürekli bir
izleme sistemine" çevrilebilecek.
"Deprem öngörüsü garanti değil"
Fransız uzman Royer, "Ama bu şu an 1 milyon Euro'ya mal
olan sistemin maliyetinin 10 ila 100 katı arasında yükselmesi anlamına
geliyor" diyerek işin finansal zorluklarına dikkat çekiyor. Üstelik bu
kadar pahalı bir sistem depremin öngörülmesini de garanti edemiyor"
görüşünü dile getirdi.
Paris Yerküre Fizik Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Robin
Lacassin, " Bu jeolojik ve jeofizik ölçümlerin sonunda yalnızca potansiyel
deprem riskini ve boyutunu tahmin edebiliriz. Araştırmanın bu haliyle depremin
yarın mı yoksa 30 yıl sonra mı meydana geleceğini bilemeyiz. Belki de bu hiçbir
zaman olanaklı olmayacak" dedi.