Yeniden görülen Dink davasında cinayet öncesi Trabzon Emniyet Müdürü, cinayet sırasında da İstihbarat Daire Başkanı olan Ramazan Akyürek s...
Yeniden görülen Dink davasında cinayet öncesi Trabzon
Emniyet Müdürü, cinayet sırasında da İstihbarat Daire Başkanı olan Ramazan Akyürek
savunma yapıyor.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in
öldürülmesine ilişkin yeniden görülen davanın sekizinci celsesinin dördüncü
duruşması görülüyor.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada
tutuklu sanıklardan Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ile Ogün Samast,
tutuksuz sanıklardan Reşat Altay ile Erhan Tuncel katıldı.
Yasin Hayal, Şükrü Yıldız, Mehmet Ali Özkılınç, Hamdi
Egbatan ile Özkan Mumcu da duruşmaya tutuldukları cezaevinden Ses ve Görüntü
Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı.
Davada, cinayetten önce Trabzon Emniyet Müdürü olan, cinayet
sırasında ise İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yapan Akyürek'in
savunmasıyla devam edildi.
Ramazan Akyürek'in savunması
Akyürek'in savunması özetle şöyle:
* Ülkemizde dini ve milli duygularda istismar faaliyetleri
olmakta, Trabzon etkilenmekteydi. Hayal ve birlikte hareket eden kişi ve
grupların takibi amacıyla Erhan Tuncel istihbarat elemanı olarak
belirlenmiştir. Engin Dinç, Dink ile ilgili 2006 tarihli ilk F4 raporunu tarafıma
imzalatmış ve İstihbarat Daire Başkanlığına göndermiştir. İstihbarat Şube
Müdürümüz hem eleman kontrolü hem de fiziki takip tekniğiyle izlediklerini
ifade etmiştir. 8 Nisan 2006 tarihli F4'te ise Hayal'İn çay ocağı işlettiği,
futbolla ilgilendiği, eylemden vazgeçme eğiliminde olduğu ifade edilmiştir.
* Dink'e yönelik eylem olduğuna ilişkin bilgi geldikten
sonraki iki buçuk aylık Emniyet Müdürlüğü görevim süresince ve İstihbarat Daire
Başkanı olduktan sekiz ay sonraki cinayete kadar bana başka bir bilgi
verilmedi. Savcılığa davet üzerine ifade vermeme rağmen tutuklandım, 14 ay
sonra mahkeme çıkarıldım, 22 aydır tutukluyum.
* İstihbarat Şube kaynaklı eylem bilgisini ilgili makamlara
bildiren biri olarak Dink Ailesi'nin acısını paylaşıyorum. Ailenin bilmesini
isterim ki bu cinayette kimin sorumluluğu varsa hukuk karşısında hesap
vermelidir. Ama süreç, bundan öte bir hal almıştır.
* Tüzel bir kişilik olan devletin tüm yetki ve
sorumlulukları üzerime yüklenmiş bir şekilde yargılanıyorum.
* Görev yaptığım tüm dönemde benden önceki personelle
çalışmalara devam ettim, görvden ayrıldıktan sonra personellerle ilişiğim
kalmamıştır.
Akyürek'in iddianameye cevapları
Trabzon Emniyet Müdürü olduğu dönemde Hayal grubuna
operasyon yaptırmadığı iddiası
* Hayal'in Dink'e yönelik eylem planladığı bilgisi Yardımcı
İstihbarat Elemanı (YİE) tarafından getirilen isithbari bir bilgi. İstihbari
bilgilerin değerlendirilmesi, paylaşılması ve operasyona dönüştürülmesi
mevzuata göre İstihbarat Şube Müdürlüğünün inisiyatifinde. Operasyon
yaptırmadığım iddiası doğru değil. Bu konuda talimat mı verdim? Çalışmayı
engelledim mi? Operasyon talepleri geri mi çevirdim? Hayır.
Tuncel'in YİE'likten çıkarılmasına onay verdiği iddiası
* İstihbarat Daire Başkanı olduğum dönemde hem YİE yönergesi
hem de İstanbul Başsavcılık talimatıyla yaptırılan Tuncel'e özel çalışma,
aykırı bir davranışımın olmadığını göstermektedir.
Koruma için İstanbul'a bilgi vermesi gerektiği halde bilgi
vermediği iddiası
* 14 Aralık 2003 - 8 Mayıs 2006 arasında Trabzon Emniyet
Müdürü, 16 Ekim 2009'a kadar da İstihbarat Daire Başkanı'ydım. Dink'e yönelik
eylem bilgisi, ben Trabzon Emniyet Müdürü'yken İstanbul'a ve İstihbarat Daire
Başkanlığına gönderilmiştir. Bu iddianın bana değil o dönemdeki İstihbarat Daire
Başkanı Sabri Uzun'a sorulması gerekir. Eylemden 11 ay önce tehdit bilgileri
alındığı anda gönderdiğimiz dönem sorumlular Sabri Uzun ve Celalettin
Cerrah'tı. Ben değildim. Trabzon'dan ayrıldıktan sonra cinayete kadarki 8 aylık
dönemde ben değil Reşat Altay Trabzon Emniyet Müdürü'ydü.
9 Mayıs 2006'da İstihbarat Daire Başkanı olduktan sonra
cinayet tarihine kadar İstihbarat Şube Müdürlerince tarafıma yazılı veya sözlü
bilgi intikal etmemiştir.
Cerrah’a Samast'ı bilmesine rağmen birşey bilmediğini ifade
ettiği iddiası
* 19 Ocak gecesi Cerrah yurtdışından döndü. Henüz hakkında
hiçbir bilgi bulunmayan Samast'ın kameralardan elde edilen görüntüsü heyete
emniyet müdürü tarafından gösterildi. Ben de dahil kimse Samast'ı tanımadı.
Muhittin Zenit elemanla yaptığı görüşme sonrası Yılamzer'e
verdiği bilgileri anlattı. Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı ve Ercan
Demir'in ifadelerine göre 19 Ocak 2007'de Hayal Trabzon'da. Tuncel Samast'ın
ismini vermedi.
“Cerrah bana 'o belgeyi imha et kardeşim' dedi"
Akyürek savunmasında, İstanbul Emniyeti'nin 11 aydır Dink'in
öldürüleceği bilgisine vakıf olduğunu anlattı:
“Cerrah birçok kez hem aleni hem de başka yollarla tehdit
edilen Hrant Dink'in tehdit atmosferinden haberi olan ilin emniyet müdürü.
Cinayetten sonra Samast ismi henüz bilinmiyorken, elimde hiçbir belge ve
döküman bulunmadan İstanbul'a gittiğimde, Yılmazer'in anlattığı Hayal isminden
çok daha fazlası İstanbul İstihbarat arşivinde bulunuyordu.
“Cinayet öncesinde olduğu gibi, sonrasında da Hayal'in Dink'e
yönelik eylem yapacağı bilgisi yazılı olarak İstanbul'da mevcut. Cinayet öncesi
İstanbul İstihbarat Şubesi ilgilenmediyse bile cinayet sonrasında bilgi sahibi
olmuştur.”
Cerrah'ın kendisini telefonla arayarak evrakı imha etmesini
istediğini aktaran Akyürek şunları söyledi:
“Cinayet sonrası Ankara'ya döndükten sonra Vedat Yazvuz, Ali
Fuat Yılmazer, Coşkun Çakar ve Aydın Patan ile İstihbarat Daire Başkanlığındaki
odamdaydık. Cerrah aradı ve Trabzon'dan İstanbul'a gönderilen 2006 tarihli
evrakın imha edilmesini istedi. Cümle olarak mealen “Ramazan sende Trabzon'un
bu konuyla ilgili gönderdiği bir evrak varmış, sen onu imha ediyorsun kardeşim”
dedi. Ben de bunun yapılamayacağını, teklif dahi edilmemesi gerektiğini
söyledim. Kendisi inat etmememi, Başkanlığın bunu yapabileceğini, imha
edilmesinin şart olduğunu yoksa bu evrakın hepimizi yakabileceğini söyledi.
Asla böyle birey yapılamayacağını tekrarlayınca oldukça sinirlendi.”
Akyürek bunun üzerine Cerrah kendisini Tuncel'in sorgusu
için İstanbul'a çağırdığında gitmek istemediğini ama dönemin İçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu'nun araması üzerine gittiğini, evrakı imha etmeyeceğini
Cerrah'a İstanbul'da da söylediğini aktardı.
İDB'nin Hayal ile ilgili sorgu sayfasını kapattırdığı
iddiası
* Bu konuyla ilgili herhangi bir talimatım olmadı. Yılmazer,
ifadesinde, sayfayı geçici olarak kapattığını söylemiştir.
Sahte evrak üretme iddiası
* Bir kere bile log kaydı yapıp, cevap yazmadım. Bu tür
teknik konularla ilgili özel uzmanlığım yok. Hiçbir Daire Başkanı ve İl Emniyet
Müdürü de böyle teknik bir konuda cevabi yazı kaleme almaz. Devlet Denetleme
Kurulu tarafından bilirkişi raporları incelenmiş ve tarafıma suçlama
yapılmamıştır.
Ramazan Akyürek hakkında
2004’te Trabzon İl Emniyet Müdürü’ydü. 2004’te
gerçekleştirilen McDonald’s bombalaması eyleminin faillerinden Erhan Tuncel,
Akyürek’in imzasının bulunduğu bir belgeyle polis muhbirliğine alınmıştı. Rahip
Santoro’nun öldürülmesi de Akyürek’in Trabzon’da olduğu dönemde gerçekleşti.
Dink 2007’de öldürüldüğünde Akyürek Daire Başkanı’ydı. Dink cinayetine ilişkin
istihbarata raporları da Akyürek’in Trabzon’da görevde olduğu dönemde
hazırlandı.
Trabzon ile İstanbul arasındaki istihbarat alışverişi ve
bunu için gereken işbirliğinin yapılmamış olduğu için Dink'in avukatları
"Sorumluluğu vardır" dedi, yargılanması istendi. Yeniden görülen
davanın 3 Aralık 2013 tarihli duruşmasında Tuncel “Cinayet Ramazan Akyürek ve
çetesinin işidir” dedi. Ancak yargılanmadı ve sorgulanmadı.
2012’de Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı’na
terfi ettirilen Akyürek ancak 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından
görevden alındı. Akyürek Şubat 2015'te Dink cinayetinde sorumluğu olan kamu
görevlileri hakkındaki soruşturma kapsamında tutuklandı. Akyürek hakkında
ayrıca “FETÖ/PDY (Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması)
soruşturması” kapsamında tutuklama kararı bulunuyor.
İstihbarat bilgilerini Cumhuriyet Başsavcılığı, İl Jandarma
Komutanlığı ve MİT’e iletmemekle, Yasin Hayal ve üyesi olduğu örgüte operasyon
yapmamakla suçlanıyor. Kasten öldürme iddiasıyla TCK’nın 82. maddesi uyarınca
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. (ELİF AKGÜL-BİANET)