HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

Avni Aker’den Şenol Güneş’e gidişatın asıl içeriği

Avni Aker ismi niçin tercih nedeni değildir? Tıpkı İnönü Stadyumu’nun önce Fi-Yapı İnönü, sonra da Vodafon Arena yapılmasında olduğu gibi ...

Avni Aker ismi niçin tercih nedeni değildir? Tıpkı İnönü Stadyumu’nun önce Fi-Yapı İnönü, sonra da Vodafon Arena yapılmasında olduğu gibi onlarca stadyumlarının adlarının “bilmem ne arena”ya dönüştürülmesinde olduğu gibi gerçekleştirilen her şey yeni bir rejim inşası ile yakından ilgilidir.


Trabzonspor’a devletin mali olanakları ile yapımı sağlanan, Akyazı sahilinde otoyolun hemen yanında denizin doldurulması ile oluşturulan zeminde inşa edilen yeni spor kompleksinin açılışı yapıldı birkaç gün önce.

Bilindiği üzere yeni tesislerin adı Avni Aker spor kompleksi ya da Avni Aker stadyumu değil. Önderlik ya da tek adamlık anlayışının ve lütfunun bir gereği olarak söz konusu tesislerin adı “Şenol Güneş” oldu.

Bu konuda “milli iradeye” bir şey sorulmadı. Tesislerin adının ne olacağı konusunda yerel ya da bölgesel bir konsensüs var mı? Yok. Olup olmaması önemli de değil zaten. Bu “milli irade” denilen şey seçim zamanı veya bazı işleri kotarma anında önem kazanıyor daha çok.

Peki, Trabzonspor cephesi böyle bir kararı genel kurulda görüştü, tartıştı ya da oyladı mı? Hayır. Bu anlamda da stadı “Trabzonspor mu yaptırdı ki, görüş ve kararlarının bir önemi ve gereği olsun” diye düşünülmüş olabilir.

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) bu konuda zaten “memuri” bir işleve sahip olduğundan, özerkliğinden ve kurumsallığından ziyade, uyumluluğu ile anlam kazandığından konuşulacak durumda değil.

“Şenol Güneş” ismine gelince; eğer bir stada “Fatih Terim” ismi veriliyorsa “Şenol Güneş” isminin verilmiş olması anlamsız ve saçma değildir. Elbette olabilir. Ama asıl mesele de buradadır zaten.

Eğer illa ki; yeni, yeniden yapılan ve dahi ismi değiştirilme gereği duyulan stadyumlara “futbol insanlarının” ismi verilecekse, bu ülkede ismi daha çok yakışan ve çok daha anlamlı duracak ve dahası artık yaşamayan onlarca güzide futbol ve spor insanı var.

Bu ülke daha yaşarken ulaşılmaz ve kutsiyet atfedilen insanlar ülkesidir. Durum biraz bununla da ilgilidir. Çünkü bu ülke aynı zamanda yaşarken ölüverenlerin ve öldükleriyle kalanların ülkesidir. Onun içindir ki böylesine derin bir çelişkiler ülkesidir.

Ölenlerin “şehit” mertebesi atfedilerek, esasında kendilerine onur biçen insanların yönettikleri bir ülkede yaşayanların kutsallaştırılması, aslında onlara değer verilmesinden falan değil, kendi düzenlerini en acımasız şekilde hayata geçirme telaşı ve sözde toplum mühendisliklerinin bir sonucudur.

Satır arası belirtmekte fayda var; ne Fatih Terim ne de Şenol Güneş bu ülkenin “makus futbol tarihine” öyle sanıldığı gibi damga vurmuş şahsiyetlerdir. Damga vurmak, değiştirmek, üretmek, değer yaratmak demektir. Ne futboldaki dünya üçüncülüğü ne de UEFA kupasındaki şampiyonluk bu iki “futbol insanının” bilgeliği, üretkenliği ve değiştirici güçlerinin ve emeklerinin bir ürünüdür. Bunun için Derwall ve Piontek dönemlerine ve söz konusu Galatasaray ve Milli Takım kadrosu jenerasyonuna bakmak her şeyi yeterince açıklar durumdadır zaten.

Şenol Güneş ismine gelince, ters ve olumsuz etki yaratmayacak konumu, öncelikle o bölgenin insanı olması ile ilgilidir. Futbol geçmişi ve futboldaki bugünkü konumu, kurnazca düşünülmüş ve uygun bulunmuş olmasının nedenlerinden olsa gerektir. Çok da arzu edilerek, can-ı gönülden uygun görülen bir isim olmadığı ama Avni Aker ismine en uygun rakip olduğu da ortadadır.

Trabzonspor’un yeni tesislerinin adı niçin Avni Aker değil de başka bir isimdir?

Avni Aker olursa ne olurdu?

Avni Aker ismi niçin tercih nedeni değildir?

Söz konusu bu isim değişikliği Şenol Güneşi onurlandırırken, Avni Aker’i ne yapmaktadır.

Tıpkı İnönü Stadyumu’nun önce Fi-Yapı İnönü, sonra da Vodafone Arena yapılmasında olduğu gibi onlarca stadyum adlarının “bilmem ne arena”ya dönüştürülmesinde asıl amaç yeni bir rejim inşası ile yakından ilgilidir.

Cumhuriyet rejiminin tüm kavram deyim, özdeyiş, sembol ve yapılarıyla “yıkılırken” yerine koyulanlar ya daha gerilerden ya da günümüzden olmaktadır. Oysa tarihi bir süreçtir. Bölümlendirdiğinizde ve belli bölümleri dışlandığında bu ideolojik bir hal alışın yansımaları olarak belirir. Bugün yapılan da budur.

Bir başka ismi tercih edenler, buna itiraz etmeyenler, içine sindirenler tercih edilen yeni isim ne kadar değerli olursa olsun şunu iyi bilmelidirler, Trabzon’da ve Trabzonspor’da Avni Aker ismi ile yitirilecek olan Trabzon ve Trabzonspor’un geçmişidir, karakteridir, kimliğidir ve kültürüdür.

Bakınız Trabzonspor tesislerine adı uygun görülmeyen Avni Aker, Vakfıkebir köylerinden birisinde doğmuş, ilk ve ortaokul eğitimini Trabzonda yapmış, İstiklal Savaşı’nda cephe savaşlarında yer almış birisidir. 1925 yılına kadar Akçaabat, Sürmene, ve Trabzon’da ilkokul öğretmenliği yapmıştır. 1926 yılında ünlü spor adamı Selim Sırrı Tarcan tarafından İstanbul’da açılan Beden Eğitimi Kursu’na katılmış, Trabzon tarihinin ilk beden eğitimi öğretmeni olarak Trabzon Lisesi Muallim Mektebi ve Ticaret Lisesine atanmıştır. Buralardaki başarılı hizmetlerinden sonra Beden Terbiyesi Bölge Asbaşkanlığı (Şimdiki Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü) görevini üstlenmiş, 1944 yılına kadar bu görevini sürdürmüştür.

Burada mesele Avni Aker’in futbol/spor geçmişi ve kariyeri ile popülaritesinin söz konusu tesislere verilmeye yetmediğinden çok Avni Aker’in hangi dönem insanı olduğu ile ilgilidir. Muhafazakârım diye gerinenlerin, geçmiş ile gelecek köprüsü kurmayı en çok isteyenlerin kendilerince yok sayılması gereken bir döneme ilişkin her şeyi kazımak istemelerine karşı durmak demek, Cumhuriyet rejimini kutsamak demek değildir. Bu daha çok şununla ilgilidir; değer bilmezliğe karşı durmayı becermezsek, coğrafyamıza, dilimize ve kültürel kimliğimize ilişkin değer bilmezlere yönelik karşı durma hakkını ve ahlakını nasıl elde edeceğiz meselesidir.

Gelinen noktada esas mesele bir ismin yok sayılmasından çok “istenmeyen herkesin ve her şeyin” yok sayılması meselesidir.

Bir de bunu “Şenol Güneş” tesislerinin açılışında davet edilmiş bulunan tabiat sülüğü, petrodolar zengini Katar Emiri’ne verilen önem ve değer ile birlikte düşünün… 
(İSMAİL TOPKAYA-SENDİKA.ORG)

Business News