Agos Gazetesi Kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in, 19 Ocak 2007’de Şişli’deki gazete binasının önünde uğradığı silahlı saldırı...
Agos Gazetesi Kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Hrant
Dink’in, 19 Ocak 2007’de Şişli’deki gazete binasının önünde uğradığı silahlı
saldırıda hayatını kaybetmesinin üzerinden 10 yıl geçti. Aradan geçen zamanda
vur emrini verenlerin, cinayeti planlayanların kimler olduğuna dair sadece bir
adım yol alınabildi. Agos’tan Uygar Gültekin ve Gözde Kazaz’ın 10 yıldır devam
eden davanın kilit aktörlerine ilişkin hazırladıkları dosyayı paylaşıyoruz
AKTÖRLER
Trabzon Emniyet Müdürlüğü yetkilileri
Hrant Dink’in ölüme götüren süreçte, cinayetin tetikçisi ve
beraberindeki ekip Trabzon’un Pelitli beldesinde yaşıyordu. Dava dosyalarına
yansıyan ilk bilgiler, tetikçi ve beraberindekilerin cinayete dair bütün
hazırlığı Trabzon’da yaptığını ortaya koyuyor. Yine dava dosyalarına giren
istihbarat raporlarına göre Dink’i ölüme götüren ekip Trabzon Emniyet
İstihbarat Şubesi’nin takibi altındaydı, dahası 2006’dan itibaren istihbaratın
elinde Hrant Dink’in öldürüleceğine ilişkin kesin bilgiler bulunuyordu. Trabzon
Emniyeti’nde görevli polislerin, cinayet hazırlığı yapan örgüte operasyon
düzenleme sorumluluğu vardı ama bu operasyon yapılmadı.
Yasin Hayal: cinayetin ardından açılan ilk davada
azmettirici olarak yargılandı ve müebbet hapis cezası aldı. Dink cinayetinin
önemli aktörlerinden biri olan Hayal, cinayet öncesinde Trabzon’da bir Katolik
rahibe saldırı düzenledi, Mc Donald’s’ı bombaladı. Bombalamadan dolayı 11 ay
cezaevinde kaldı. 2006’da cezaevinden çıktı ve Trabzon İstihbarat Şubesi serbest
kaldığı andan itibaren Hayal’i takibe aldı. Cihatçı bölgelerle ilişkisi
olduğuna raporlar düzenlendi. 19 Ekim
2005’te ‘Hayal’in Ermenilere karşı büyük bir kin beslediği, İstanbul’da
Ermenilere karşı eylem yapmayı planladığı’ istihbarat raporlarına da yansıdı.
Yine raporlara yansıyan başka bir bilgi de 2006 yılının Ocak ayında Hayal’in
TNT bulmak için bazı kişilerle irtibat kurduğu yönündeydi. Hayal’in ‘İstanbul’a
giderek Hrant Dink’i öldürmek istediğine’ dair istihbarat raporunun düzenlenme
tarihi 15 Şubat 2006’ydı. Yani Trabzon İstihbarat’ın raporlarına yansıyan
haliyle, cinayet tasarısı en somut haliyle cinayetten 11 ay önce biliniyordu.
Erhan Tuncel: Karadeniz Teknik Üniversitesinde öğrenci,
Yasin Hayal ve grubundan Emniyet İstihbarata bilgi getiren kişi. Mc Donald’ın
bombalanmasının ardından polis muhbiri (yardımcı istihbarat elemanı) yapıldı.
Tuncel’in polis muhbiri yapılmasının usulsüz olup olmadığı davadaki tartışma
konularından biri oldu. Hayal’in Dink’i öldüreceğine dair bilgi polise bilgi
veren Tuncel’in, aynı zamanda Hayal’e de cinayet tasarısı sırasında Dink’in
fotoğraflarını verdiği iddia ediliyor. Trabzon İstihbarat’ta çalışan polisler,
Dink cinayeti işlenmeden önce güvenilmez olduğu ve Jandarmaya da çalıştığı
iddiasıyla Tuncel’in muhbirlikten çıkartıldığını ancak kendisine bunun
söylenmediğini ifade ediyorlar. Dava dosyasına yansıyan bilgilere göre Tuncel,
görevden alındıktan sonra İstihbarat Şubesi’ne ait telefonla 34 görüşme yaptı.
Duruşmalarda, Dink cinayetiyle ilgili bilgi vermek istediğini ancak kendisine
dönüş yapılmadığını iddia etti. Trabzon istihbarat polislerinin sorgulandığı
duruşmalarda, Tuncel’in telefon iletişim kayıtlarıyla kanıtlanmış bu
görüşmeleri kiminle yaptığı ortaya çıkartılamadı; polisler görüşme
yapmadıklarını iddia etti. Tuncel, 2007 yılında açılan Dink cinayeti davası
süresince tutuklu kaldı. 17 Ocak 2012’de mahkemenin ‘örgüt bulunamadı’
kararıyla beraat etti ve serbest bırakıldı. Yargıtay, yerel mahkemenin kararın
bozdu ve Tuncel hakkında yeniden tutuklama kararı verdi. 24 Ekim 2013’te
yeniden tutuklanan Tuncel, 7 Mart 2014’te tutukluluk sürelerini 5 yılla
sınırlandıran yasa değişikliğinin ardından yeniden tahliye edildi. Şu anda
davada tutuksuz yargılanan Tuncel, gerek savcılık ifadelerinde gerek
duruşmalarda çelişkili beyanlar verdi. Ergenekon soruşturmasının başladığı
dönemde ‘Dink cinayetinin Ergenekon tarafından tasarlandığını’ iddia etti; 15
Temmuz darbe girişiminin ardından ‘cinayetin FETÖ tarafından işlendiğini’
söylemeye başladı.
Ramazan Akyürek:
Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldürmeyi tasarladığına dair bilgiler ortaya
çıktığında Trabzon’un İl Emniyet Müdürüydü. Yasin Hayal’le ilgili istihbarat
raporlarının altında imzası bulunan
Akyürek, Hrant Dink’in öldürüleceğine dair rapora da imza attı. Akyürek,
cinayetten önce terfi ederek Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı
oldu; Daire başkan olduğu dönemde de Dink cinayetiyle ilgili kendisine raporlar
gelmeye devam ediyordu. Akyürek sorgusunda, Dink cinayetiyle ilgili raporlarla
ilgili olarak Valilik veya başka bir kuruma yazı yazılmasına gerek
görmediklerini söyledi. 2009 yılında İstihbarat Dairesi Başkanı olarak görev
yaparken yeniden terfi ederek Teftiş Kurulu Başkanı olan Akyürek, daha sonra da
Strateji Geliştirme Daire Başkanı oldu.
2014 yılında Dink cinayeti soruşturmasında şüpheli sıfatıyla ifade
verdi. 2015 yılının Şubat ayında ise Dink cinayeti davasından tutuklandı.
Akyürek hakkında, kasten öldürme suçu iddiasıyla müebbet hapis cezası
isteniyor.
Engin Dinç: Dink
cinayetine dönük istihbaratların gelmeye başladığı dönemde Trabzon İstihbarat
Şube Müdürü olarak görev yapıyordu. Yasin Hayal’in Dink’in öldürüleceğine dair
hazırlanan istihbarat raporlarında Dinç’in de imzası bulunuyor. Dinç’in “Hayal,
Hrant Dink’i ne pahasına olursa olsun öldürecek” ibareli istihbarat raporunu
Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanlığı’na bu haliyle gönderirken, raporu
İstanbul İstihbarat Şubesine “Ses getirici eylem” olarak değiştirerek
gönderdiği iddia ediliyor. Kendisi bu iddiaları reddediyor. Dinç, İstihbarat
Şube Müdürü olduğu dönemde Dink cinayeti tasarısıyla ilgili olarak bilgi
getiren Erhan Tuncel’le polis usullerine aykırı olarak kendi makamında görüşme
yaptı. Tuncel, bu görüşmede Dink’in ölümüyle ilgili tetikçi ismi verdiğini
iddia ediyor. Dinç bu iddiayı reddediyor. Bu görüşmeden bir süre sonra Tuncel,
yardımcı istihbarat elemanlığından çıkartılmış, böylece Dink cinayetiyle ilgili
olarak bilgi getirecek eleman kalmamıştı. Dinç, Dink cinayeti sırasında Afyon
İl İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapıyordu. Cinayetin ardından terfi
ederek Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı oldu. Dink davasında yargılaması
devam ederken bu görevdeydi. Dinç, daha sonra terfi ederek Eskişehir Emniyet
Müdürü oldu. Tutuksuz yargılanan Dinç hakkında
“kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” iddiasıyla 22 yıla kadar hapis
cezası isteniyor.
Reşat Altay: Dink cinayetinden kısa süre önce Ramazan
Akyürek’in yerine Trabzon İl Emniyet Müdürü oldu. Engin Dinç, Dink cinayeti
tasarısına ilişkin Reşat Altay’a bilgi verdiğini iddia ediyor. Altay ise bu
iddiaları reddederek Dink cinayeti tasarısıyla ilgili bilgisi olmadığını
savunuyor. Erhan Tuncel’in elemanlıktan çıkartılması için yazılan yazının
altında imzası bulunan Altay, Tuncel’in Dink cinayeti tasarısıyla ilgili bilgi
getiren muhbir olduğundan da haberi olmadığını iddia ediyor. Tutuksuz yargılanan Altay hakkında 29 yıla
kadar hapis cezası isteniyor.
Faruk Sarı: Reşat
Altay’ın ‘güvenilir adam’ olarak Trabzon’a aldırdığı İstihbarat Şube Müdürü.
Engin Dinç’in ardından bu göreve geldi. Dink cinayeti tasarısına ilişkin
bilgilerin gelmeye devam ettiği dönemde şube müdürü olan Sarı savunmasında
“Dink’in öldürülmeyeceğini biliyordum” dedi, Dink cinayeti tasarısıyla ilgili
bilgisi olmadığını iddia etti. Tutuksuz yargılanan Sarı hakkında, ‘tasarlayarak
kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Muhittin Zenit: Erhan Tuncel’le görüşen, Trabzon İstihbarat
Şubesinde görevli polis memuru. Cinayetin hemen ardından Tuncel’le yaptığı
telefon görüşmesi basına sızmıştı. Cinayet tasarısıyla ilgili Tuncel’den gelen
bütün bilgileri alan Zenit, Dink’in öldürüleceğine ilişkin istihbarat raporunu
da hazırlayan memur. Raporda ‘Dink’in ne pahasına olursa olsun öldürüleceğini’
yazdığını ama sonra Engin Dinç tarafından değiştirildiğini iddia etti. Cinayetten 7 ay önce Bayburt Emniyetinde
görevlendirildi. Dink cinayeti davası kapsamında tutuklandı. Kamu görevlilerin
yargılandığı davada serbest bırakıldı. “Tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan
ağırlaştırılmış hakkında müebbet hapis cezası isteniyor. Tutuksuz yargılanmaya
devam ediyor.
Ercan Demir, Özkan Mumcu, Mehmet Ayhan, Mehmet Uçar, Hasan
Durmuşoğlu, Onur Karakaya; Dink cinayeti öncesinde Trabzon İstihbarat Şubesinde
görev yapan polis memurları. Farklı dönemlerde şubede çalışan memurlar, aynı
zamanda Dink cinayetine ilişkin istihbarat bilgisi alınan yardımcı istihbarat
elemanı Erhan Tuncel’le görüşmelere katıldı. Dink cinayetine ilişkin istihbarat
bilgisine sahip olan polis memurları, cinayetle ilgili istihbarat toplamak ve
örgüte operasyon yapmakla yükümlüydü. Ercan Demir, cinayetin ardından Cizre’ye
Emniyet Müdürü olarak atanmıştı; görev yaparken 2015 yılı Ocak ayında Dink
cinayeti soruşturması kapsamında tutuklandı. Demir, 2016 Haziran ayında
mahkemede savunmasını yaptıktan sonra serbest bırakıldı. Özkan Mumcu da Dink
cinayeti soruşturması kapsamında 2015 Ocak ayında tutuklandı. 2016 Nisan ayında
serbest bırakıldı. Mahkemede savunma yapan polis memurları sorumluluğu kendi
üstleri olan Engin Dinç’e attı, Yasin Hayal’e operasyon yapılması konusunda da
yetkinin Dinç’te olduğunu savundular. Trabzon İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı
Hasan Durmuşoğlu da cinayete kadar Hrant Dink adını hiç duymadığını iddia etti.
Polis memurları hakkında tasarlayarak kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezası isteniyor.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü yetkilileri
Hrant Dink, cinayete giden süreçte yaşadığı İstanbul’da hem
hedef gösterildi hem de saldırılara uğradı. Hrant Dink’le ilgili yaşanan bütün
süreç İstanbul’da gerçekleşirken cinayet davası sırasındaİstanbul Emniyet
Müdürlüğünün 1997 yılından bu yana Hrant Dink’i takip ettiği ortaya çıktı.
Dink’le ilgili 2006 yılının 17 Şubat’ında Trabzon Emniyet
İstihbarat Şubesinden İstanbul Emniyet İstihbarat Şubesine Yasin Hayal’in Hrant
Dink’i öldüreceği bilgisi gönderildi.
Muammer Güler, Dink cinayeti öncesinde ve cinayet sırasında
İstanbul Valisiydi. Daha sonra Kamu Güvenliği Müsteşarlığına terfi etti. 2011
yılı Genel Seçimleri sonucu Mardin milletvekili, 2013 yılında ise İçişleri
Bakanı oldu. Dink davasıyla ilgili soruşturma sürecinin hep dışında kaldı.
Hakkında yapılan bütün soruşturma süreçleri reddedildi. Son olarak Vali olarak görev yaptığı dönemle
ilgili hakkında soruşturma izni verilmesi için İçişleri Bakanlığına başvuru
yapıldı, İçişleri Bakanlığı talebi işleme konulmama kararı verdi. Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı, Danıştay’a başvurarak bu karara itiraz etti.
Celalettin Cerrah, Dink cinayeti öncesinde ve cinayet
işlendiğinde İstanbul İl Emniyet Müdürü olarak görev yapıyordu. Daha sonra
terfi ederek Osmaniye Valisi oldu. Halen Merkez Valisi olarak görev yapıyor.
Dink’le ilgili İstanbul’da yaşanan bütün gelişmeler sırasında görevde olan
Cerrah, Dink’in öldürüleceğine ilişkin istihbarat bilgisi geldiğinde de
İstanbul İl Emniyet Müdürüydü. Mahkemede verdiği savunmada, Dink’in
öldürüleceğine dair İstanbul İstihbarat Şubesine gelen yazıyı görmek zorunda
olmadığını söyledi. Dink’in korunmasına ilişkin ise Dink’in kendisinin koruma
istemesi gerektiğini iddia etti. Cerrah mahkemedeki çapraz sorguda, Dink’in TCK
301. maddeden yargılandığı davalar sırasında, Şişli Adliyesi önünde Dink’e
yönelik eylemlerle ilgili astlarından ‘herhangi bir olay çıkmadığı’ bilgisini
aldığını savundu. Dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı
Ramazan Akyürek, Cerrah’ın Dink cinayetiyle ilgili İstanbul’a gönderilen
belgenin imha edilmesini kendisinden istediğini iddia etti. Cerrah bu iddiayı
yalanladı. Dink davasında ‘görevi kötüye kullandığı’ iddiasıyla 6 aydan 2 yıla
kadar hapsi isteniyor. Cerrah tutuksuz yargılanıyor.
Ahmet İlhan Güler, Dink cinayeti öncesinde İstanbul Emniyet
İstihbarat Şubesi Müdürüydü. Cinayetin ardından İstihbarat Dairesi Başkanı
Ramazan Akyürek tarafından görevinden alındı. Dink’in öldürüleceğine dair
istihbarat raporu İstanbul’a gönderildiğinde Şube Müdürüydü. Dink davası
duruşmasında verdiği savunmada, Trabzon’dan gelen yazının içeriğinde Osman
Hayal’le bir tahkikat yapılması istendiğini ve gereğini yaptıklarını iddia
etti. Güler, diğer İstanbul Emniyet görevlileri gibi, İstanbul’a gönderilen
yazıda geçen ‘ses getirecek eylem’ ifadesinin öldürme anlamı taşımadığını
savunuyor. Güler, duruşmalarda Hrant Dink’in korunması konusunda yetkinin
koruma şubelerinde olduğunu söyledi. Hrant Dink yargılanırken Şişli Adliyesi
önünde ve Agos Gazetesi önünde yapılan eylemleri ‘demokratik eylemler’ olarak
nitelendiren Güler, Dink’e yönelik ölüm tehditleriyle ilgili olarak kendilerine
ulaşan bilgi olmadığını iddia etti. Dink cinayeti davasında “kasten öldürmenin
ihmali davranışla işlenmesi ve görevi kötüye kullanma” suçlarından 15 yıl 6’şar
aydan 22’şer yıla kadar hapisle cezalandırılması talebiyle tutuksuz olarak
yargılanıyor.
Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanlığı yetkilileri
Türkiye’de istihbarat toplamakla görevli en büyük
kurumlardan biri olan Emniyet İstihbarat Daire, Emniyet Genel Müdürlüğü
bünyesinde Türkiye çapında istihbarat toplayan ve istihbarat şubeleri
arasındaki koordinasyonu sağlayan merkez konumunda. Daire Başkanlığı aynı
zamanda Türkiye’deki il emniyet müdürlükleri bünyesinde bulunan İstihbarat
Şubelerinin hazırladığı bütün istihbarat raporlarının toplandığı merkez.
Telefon ve yazışmaların dinlenerek yapıldığı teknik takipler, izleme yoluyla
elde edilen fiziki takipler, yardımcı istihbarat elemanlarından elde edilen
bilgiler bu merkezde toplanıyor. Yasin
Hayal ve arkadaşlarının Hrant Dink’i öldürmek için yaptığı faaliyetler, Yasin
Hayal’in Ermenilere kin beslediği ve İstanbul’da eylem yapmayı düşündüğünü
anlattığı raporlar Trabzon İstihbarat Şube tarafından kayıt altına alınmış,
Dink’in ölümüne kadar bilinen 12 tane istihbarat raporu düzenlenmişti. Trabzon İstihbarat Şubesi tarafından
düzenlenen raporların tamamı İstihbarat Dairesi Başkanlığı tarafından
görülebiliyor. Daire başkanlığının arşivlerinde, Trabzon İstihbarat Şubesi
tarafından yazılan raporların dışında Dink’in katıldığı panel, konferans ve
başka programlarla ilgili de pek çok bilgi bulunuyor.
Dava dosyasında, Türkiye genelinde istihbarat
faaliyetlerinin merkezi ve koordineli yürümesi için daire başkanlığı ve bütün
istihbarat şubelerinin kullandığı bir program da olduğu ortaya çıktı. İDP
(İstihbarat Değerlendirme Projesi) adı verilen bu programda hakkında bilgi
toplanan kişilerin birer numaraları bulunuyor. Daire Başkanları ve daire
başkanlığı görevlileri Dink hakkında ellerinde raporlar olmasına rağmen hiçbir
işlem yapmadılar.
Sabri Uzun, İstihbarat Daire Başkanı olarak uzun süre görev
yaptı. Dink cinayetinden önce görevden alındı. Dink’in Yasin Hayal tarafından
öldürüleceği yönündeki istihbarat raporu Daire Başkanlığında gönderildiğinde
Uzun, Daire Başkanı olarak görev yapıyordu. Uzun, Dink davasında yaptığı
savunmada, Dink’in öldürüleceğine dair istihbaratın kendisine hiç
iletilmediğini, cinayet istihbaratına ilişkin yazının kendisi yurt dışına
çıktığı gün Daire Başkanlığına gönderildiğini ve kendisine haber verilmediğini
iddia etti. Uzun, Dink’e dönük gelen ihbarların hiçbirinden haberi olmadığını
savundu. Dink cinayeti davasında ‘görevi kötüye kullanmak’ iddiasıyla altı
aydan 2 yıla kadar hapsi isteniyor. Tutuksuz yargılanıyor.
Ramazan Akyürek, Sabri Uzun’un ardından Emniyet İstihbarat
Daire Başkanı olarak görev yaptı. Dink cinayeti davasında hem dönemin Trabzon
İl Emniyet Müdürü hem de İstihbarat Dairesi Başkanı olması sıfatıyla
yargılanıyor. Daire başkanı olduktan sonra, Yasin Hayal ve grubundan haber
getiren yardımcı istihbarat elemanı Erhan Tuncel’in görevden çıkartılması
kararının altında imzası var. İmza sürecinin normalden daha hızlı işlediği
belirtiliyor. Dink davasında verdiği savunmada Dink cinayetine ilişkin daire
başkanı olduğu dönemde kendisine hiçbir bilgi verilmediğini savundu. Akyürek ayrıca,
Hrant Dink’in öldürülmesinin hemen ardından İstanbul’a gittiğini, Celalettin
Cerrah’ın kendisinden belge imha etmesini istediğini iddia etti. Bu iddiayı
dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu, Adalet
Bakanı Cemil Çiçek, Müsteşar Şahabettin
Harput’un yanı sıra Emniyet Genel Müdür Vekili Necati Altıntaş’tan sonraki
Emniyet Müdürü Oğuz Kaan Köksal’a da aktardığını ifade etti.
Ali Fuat Yılmazer: Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı ve
İstihbarat Şubelerinin yönetim şemasında A, B, C gibi kodlarla ayrılan farklı
şubeler yer alıyor. Yılmazer, sağ, ulusalcı ve radikal dini gruplarla ilgilenen
C şubeden sorumlu Daire Başkan Yardımcısı olarak çalışıyordu. Dink’e dönük
tehditler, Dink’i öldürmeyi tasarlayan Yasin Hayal ve ekibi, Dink’e karşı
eylemler organize edenler bu şubenin çalışma alanına giriyor. Yılmazer, bütün
bu alanlara bakan şubenin en tepesindeki isim. Dink cinayeti öncesinde bu
şubenin en tepesindeki isim olarak çalışan Yılmazer, cinayetin ardından Ahmet
İlhan Güler’in yerine İstanbul İstihbarat Şubesi Müdürü oldu. Bütün
istihbaratların toplandığı şubenin müdürü olarak Dink’in korunması ve öldürmeyi
tasarlayan gruba operasyon yapılması konusunda sorumluluk sahibi olan Yılmazer,
Daire Başkanlığının koruma veya operasyon gibi bir görevinin olmadığını iddia
ediyor. Yılmazer hakkında ‘tasarlayarak kasten öldürmek suçundan
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası’ isteniyor. Tutuklu yargılanıyor.
Tamer Bülent Demirel, Osman Gülbel, Ali Poyraz, Hamdi
Egbatan: Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanlığı görevlileri. Tamer Bülent
Demirel, Yasin Hayal’in Dink’i öldüreceğine dair gelen evrakı gören isim.
Savunmasında evrakı gördüğünü ve İstanbul’a bildirilmesi için talimat
verdiğini, evrakın İstanbul’a da gönderildiğini gördüklerini savundu. Demirel,
hedef kişiyi koruma görevleri olmadığını iddia etti. Osman Gülbel de istihbarat
raporunu gören isimlerden. Gülbel, evrakın İstanbul’a gönderildiğini ve sisteme
kaydedildiğini gördüğünü ve paraf atarak ilgili yere gönderdiğini söyledi,
başka yapılması gereken bir şey olmadığını savundu. Ali Poyraz ise Dink adını
cinayete kadar hiç duymadığını iddia etti. Hamdi Egbatan ise söz konusu büroda
Dink cinayeti öncesinde ve cinayet sırasında hiaç çalışmadığını iddia etti.
FETÖ soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunan sanıklar, Dink cinayeti
davasında “silahlı terör örgütü üyesi olmak, tasarlayarak öldürmek ve görevi
kötüye kullanmak’ iddialarıyla yargılanıyorlar.
Yunus Yazar, Coşkun Çakar, Yılmaz Angın, Mehmet Akif Yılmaz,
Serkan Şahan, Ömer Faruk Kartın: Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanlığı
görevlileri. FETÖ soruşturmaları kapsamında haklarında davalar açıldı. Firari
olan sanıkların hakkında Dink davası kapsamında da yakalama kararı bulunuyor.
‘Silahı terör örgütü üyesi olmak ve görevi kötüye kullanmak’ iddiasıyla
yargılanıyorlar.
İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişleri
Şükrü Yıldız: Dink cinayetinin ardından kamu görevlileriyle
ilgili inceleme yapan mülkiye başmüfettişi. Hazırladığı raporlarda kasten
İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin sorumluluğu bulunduğuna dair rapor
hazırladığı iddia ediliyor. İstanbul Emniyeti görevlilerinin sahte belge
ürettiklerini iddia eden Yıldız, Trabzon istihbaratındaki incelemeleri
sırasında Hayal’in Dink’i öldüreceğine dair raporu hiç görmediğini savundu.
Trabzon Emniyet Müdürlüğü görevlileriyse, Şükrü Yıldız’a belge verdiklerini
fakat kendisinin almadığını iddia etmiş, Yıldız, bunun iddia üzerine
“savcılığın soruşturma başlattığını ve gizlilik kararı verdiğini, bu nedenle
bakmasının mümkün olmadığını” söylemişti. Mersin Vali Yardımcısı olarak görev
yaparken tutuklanan Şükrü Yıldız, silahlı terör örgütüne üye olmak iddiasıyla
yargılanıyor. ‘FETÖ’ soruşturması kapsamında tutuklu bulunuyor.
Mehmet Ali Özkılınç:
Dink cinayetinin ardından kamu görevlileriyle ilgili inceleme yapan
mülkiye başmüfettişlerinden biri. Jandarma dosyasıyla ilgili olarak inceleme
yaptığını ve incelemesi sırasında Jandarmada büyük direnç gördüklerini söyledi.
Hiçbir raporu gizlemediğini iddia etti. FETÖ soruşturmaları kapsamında Ordu
Vali Yardımcısı olduğu sırada tutuklanan Özkılınç’ın, ‘örgüte bilerek ve
isteyerek yardım ettiği’ iddiasıyla 15 yıla kadar hapsi isteniyor. (AGOS)