Sırrı Süreyya Önder: Cemrenin üçüncüsü 16 Nisan’da düşecek
HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, partisinin grup toplantısında
konuştu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili Sırrı
Süreyya Önder, partisinin grup toplantısında konuştu. Tahliye edilen Ahmet
Türk’ten sonra kürsüye çıkan Önder, grup toplantılarına konuk olan KHK ile
ihraç edilen akademisyenlerin durumuna dikkat çekerek konuşmasına başladı.
‘ÇAMURA BULANAN CÜBBELER BARIŞ BAYRAĞI
OLACAK’
Konuşmasını kısa tutan Önder, “Bilime aydınlık geleceklere böylesi bir husumet
bu ülkenin tarihi ile eş zamanlı hiçbir gün eksilmemiş artarak bugüne kadar
devam etmiş. Adalet ve özgürlüğü talep etmekten başka suçu olmayan
akademisyenlerin cübbelerini çamura buladınız ama o cübbeler barış bayrağı
olacak” dedi. Önder, şöyle devam
etti: “Buradan muhterem İbiş’e seslenmek
istiyorum. Sayın İbiş herkes kenara çekilir bu işin vebali senin omuzlarında
kalır. Adalet belki geç tecelli eder ama mutlaka tecelli eder. Çıkın ya
yaptığınızı savunun ya da sizin üstünüze bu sorumluluğu ihale etmelerine bir
tepki verin biz de insan olduğunuzu anlayalım.
‘EL ALTINDAN GÖRÜŞÜLUYOR İDDİALARI KÜLLİYEN YALAN’
Muhalefete yakın
araştırma şirketi sahibi olan zevat, muhalefetten milletvekillerinin ağızlarını
açıyorlar Kürtlerin hükümetle anlaşma halinde olduklarını söylüyorlar. İçinde
benim de adım geçiyor. Başbakan Yıldırım ile görüşmüşüm külliyen yalan. Bir
görüşmede yok teşebbüs de yok. El altında sanki görüşülüyormuş gibi
propagandası bu halkın süzgecinden geçmez. Çağrımız var ama ortada böyle bir
diyalog ve müzakere yok. Nusaybin’de bir
köy kaç gündür kuşatma altında. Milletvekillerimiz, insan hakları örgütlerinin
temsilcileri gidiyor hiç kimsenin geçişine izin verilmiyor. Bu memlekette
demokrasinin barış mücadelesinden ayrı düşmeyeceğini herkes bilmelidir. Oranın
akıbeti hakkında hiçbir açıklama yapılmasına itiraz etmezseniz Alman papazın
durumuna düşersiniz. Onun için herkesin her konuda hesap sorucu ve denetleyici
olması lazım. Kürtlere siz kendi kaderinizle haşır olun, onunla uğraşmayın ve
mümkünse referandum alanlarında görünmeyin diyorlar. Bu kabul edilemez
mücadelemiz bu zulme olduğu kadar bu yok sayan anlayışa karşı da devam
edecektir.
‘SAVCININ TUTUKLULUK TAHLİYESİNE İTİRAZ HAKKI YOK’
Ferhat Encu ve
İdris Baluken vekillerimiz tahliye edildi. Onlarla ilgili tutuklu kalmasına
gerek yoktur hükmü veren mahkemeler oy birliği ile karar verdi. Şimdi CMK’nin
267’inci maddelerinde bu Salı verilmeye ve tutukluluğa itiraz ediş biçimleri
gayet nettir. Bunların içinde mahkemenin tahliye ettiği vekillerimize, tahliye
kararlarına itiraz etmek savcının görev ve sorumlulukları arasında
sayılmamıştır. Başka bir mahkemenin de bunu gündemine alıp değerlendirmeye
hakkı yoktur. Yapılan işlem tamamen hukuksuzdur, bu kararlar da nasıl bir
siyasi mekanizma ile çalıştığının göstergesidir. Ondan sonra ‘mahkemelere
güvenin, gelin ifadenizi verin’ diyorlar. Bu hukuksuzluğa alet olmayı ret
ediyoruz.
‘AYM TWİTTER KARARINI 8 GÜNDE
VERDİ AMA...’
Buradan bütün kamuoyuna
açıkla belirtmek istiyorum; mahkemeye her çıkan milletvekilimizin de ilk talebi
bu usulsüz sürecin durdurulmasıydı. Bu talebimiz ret ediliyor. Dosyaların
içeriğinde şiddeti teşvik etmek gibi hiçbir şey yok. Sizin verdiği vekaletle
biz bu yürütmeyi denetlemişiz. Bize bunu niye söylediniz diye bize mahkemeleri
gösteriyorlar. Bir ülke her şeyini
yitirebilir. Bir yitip giden canlarını bir de adalet kaybolduğunda bunu yerine
koyamaz. AYM diye bir mahkeme var. AYM Twitter yasağında 8 günde karar verdi.
Bir haberleşme özgürlüğü meselesiydi ve verilen karardı. Peki bu ülkede halkın
kendisini temsil etme iradesi 100 günü aşkındır, ipotek altında, rehindir. AYM
elzem olarak neyi görüyor ki bu konuda harekete geçsin. Cezaevindeki
arkadaşlarımızın canlarına bir tehdit yönelmesini mi bekliyorlar. AYM’ye yüksek
yargıya sesleniyorum, bizim isteğimizde gayri meşru bir şey yok, adalete uygun
davranın yeter. Bunda yasa dışı olan hiçbir şey yoktur. En temel hakkımız,
adaleti istiyoruz. Kimsenin merhametine ihtiyacımız yok.
‘KAYYIMIN İLK HEDEFİ
KÜRTÇE’
Gelinen nokta Emevi Camii’nde
Cuma namazı kılma hevesi ile başlayan ama Kocatepe’de cenaze namazı kılmakla
finallendi. Siz akademisyeninden, öğrencisine, askerinden gerillasına
başlatıcısı olmadıkları bir savaşta kurban veriyorsunuz ama olan bu ülkenin
geleceğine oluyor. Giden ortak yaşam umudumuz, ortak vatan beklentimizdir. Niye
sizin hurafeleriniz yüzünden. Bugün Rojava’da etnik temizlik yapıldığını iddia
edilenler, hiçbir şekilde buranın gerçekliğine denk gelecek bir pratiği
yapmıyorlar. Sadece kayyımla bir seçimi iptal ettirip göreve gelen birinin
yaptıkları ortada. Kürt illerinde yapılacak ilk iş Kürtçe tabelaları, Kürtçe
hizmeti iptal ettirmek olur mu? Ondan sonra Kürt muhafazakârdan oy
isteyeceklermiş, bula bula bu aklı bulmuşlar sanki Kürt muhafazakârı izzet
yoksunu gibiymiş Kürt muhafazakarlara da en büyük haksızlığı yaptıklarının
farkında olmadan bir cin fikir bulmuşlar.
Cemrenin üçüncüsü Nisan’ın 16’sında düşecek. Bunu başarmak hepimizin
elinde. Buna çalışırsak baharın gelişini 16 Nisan’da kutlayacağız.” (DİHA)