Eylem adamı ve yazar Demir Küçükaydın 17 Nisan 2017 tarihli #HAYIR,Mücadeleye Devam başlıklı yazısında 16 Nisan referandumuna ilişkin olarak; “Bu referandum üzerine birçok analizler yapılabilir ve çok şeyler söylenebilir”dedikten sonra ekliyor; “(…) Ekonominin kötüye gittiğinden, bir süre sonra geçmişin anılarıyla Erdoğan’ı hala destekleyen alt toplum kesimlerinin hayal kırıklığına uğrayıp Erdoğan’a karşı direnmeye ve ondan desteğini çekmeye başlayacağından söz edilebilir”

Küçükaydın’ın bu tespiti, söz konusu yazısındaki diğer bütün tespitler içerisinde bizce en anlamlı olanıdır. Neden anlamlı olduğunun cevabı ise yazısının sonundaki şu cümlelerde bulunmaktadır;

“Bundan sonrasında neler yapılması gerektiğine gelince. İlk yapılacak iş, bundan sonra nasıl bir program, strateji, örgüt ve mücadele biçimleri izlenmesi gerektiğine dair ortaklaşa bir tartışmayı başlatmaktır.

Böyle bir tartışmaya tüm #HAYIR cephesi çekilebilirse, ilk kez böylece ortak bir gündem oluşturulabilirse, en önemli sorun aşılmış olur.

Erdoğan’ın duvarlarını yıkabilmek için, #HAYIR’cıların geniş cephesinde yer alan bütün kesim ve örgütlerin önce kendi aralarındaki duvarları yıkması, aynı sorunu tartışmaları gerekiyor. Bu ise, bundan sonra ne yapmak gerektiği olabilir.

Bu başarılabilirse, en zıt, bölücü ve uzlaşmaz görüşler bile aynı ortak gündemi tartıştıkları için fiilen birleştirmiş olurlar.

Bu nedenle herkesi, Erdoğan’ın diktatörlüğüne karşı mücadelede nasıl bir program, strateji, örgüt ve mücadele biçimleri izlemek konusunda görüşlerini yazmaya; bunları paylaşmaya; bu konuda dile getirilmiş görüşleri eleştirmeye çağırıyoruz. Yapılması gereken ilk iş budur”

Bizim, Ya “dağılacağız”, ya da ellerimizle şöyle bir basıptoprağa, yeniden doğrulacağız… başlıklı ve referandumdan dört gün önce yazdığımız yazıda söylediklerimizi düşününce, Küçükaydın’ın açık bir çağrı olarak gördüğümüz ve nitelendirdiğimiz bu cümlelerini okuyup da heyecan duymamaya pek olanak kalmıyor.

Küçükaydın’ın o cümleleri içerisindeki; “, #HAYIR’cıların geniş cephesinde yer alan bütün kesim ve örgütlerin önce kendi aralarındaki duvarları yıkması…” şeklinde koyduğu tespit, adına “ANA SAYFA” dediğimiz bu platformun da çıkış noktasıdır bir bakıma. “ÖNCE KENDİ ARAMIZDAKİ DUVARLARIN YIKILMASI” bize göre oldukça heyecan verici ve çok anlamlı bir çağrıdır.

Biz, 12 Nisan tarihli yazımızda, “yeni bir örgüt ya da model ve yeni bir program” demiş ve eklemiştik; “… referandumdan çıkacak sonuca göre şekillenmeyecek, tam tersine, diğer birçok imkan gibi, referandum sonrasının kaçınılmaz olarak sunacağı imkanları da yedeğine almış ve doksandört yıllık cumhuriyet tarihinin o engin, o uçsuz bucaksız tecrübe birikimini kendisi için bir sıçrama noktası olarak alacak bir program…”

İşte bu ikisinin gerçekleştirilebilmesi noktasında, “ÖNCE KENDİ ARAMIZDAKİ DUVARLARIN YIKILMASI”, çok büyük bir önem taşıyor olmasının yanında, tarihi bir çağrıdır da aynı zamanda!

Ve hep birlikte geldiğimiz noktaya bakınca, işte bu çağrıyı hayata geçirmekten başka bir seçeneğin pek kalmadığı da hemen görülecektir zaten. Bu aşamadan sonra bizlere, hepimize, herkese düşen de, önce “duvarları yıkmak”tır. Emin olun, gerisi kendiliğinden gelecektir!

HAYRİ GÜNEL
Daha yeni Daha eski